F I 10 Kanüstevtel * ““ SÖON POSTA — —. ——— ” ” e ——— — — En Son Keşiflere Ve Tetkiklere Göre HEREEMESTEENEN nnznn_t YUSUF HAZRETİ MUSÂ BAA AA Yaran: Ömer Riza Z İ Musânın Bu Talebi Firavunu Büsbütün Hiddetlendirmişti Onun yanıbaşında sopa tutan bir Saam oturmakta ve işbaşı sıfa- tile hnüfuzunu — kullanmaktadır. Tevratta (Kitabülhuruçta), yapılan kerpiçlerin sayılmayıp ölçüldağü anlatılr ki resimde gördüğümüz ile bu anlatış arasında fark yok- tor. —Ameli — olan — Mısırlılar, kerpiçleri sayınıya lüzum görmi- yerek onları - ölçmekle hesabı çıkarır, ve bu süretle yapılan kerpiçlerin bir binada ne kadar yer kaplıyacağını anlarlardı. Bu eziyet, Beni israilin sabrını tüketmiş, Musa da Firavunun buzurana çıkarak İsrail oğalları- nn beyayane çıkması İçin müsa- aade dilemiş, onların beyabanda tanrılarına kurban takdim ede- ceklerini söylemişti. Musanın bu talebi Firavunu büsbütün hiddetlendirdi. O ad Beni İsraile daha ağır işler veril- mesini emrederek dedi ki: “Artık kavma saman vermeyi- niz. Kendileri gidip kendileri için saman bulsunlar, ve evvulki günlerde — yaptıkları kerpiçlerin miktarını — hesap edip — ondan teazil — etmeyiniz. — Zira — onlar tembel olduklarından, — bu- radan — gidip — ilâbımıza zeliha takdim edelim, diye bağırdılar. Bu adamların bizmetini ağırlaştı- FiniZz... 4 Firavun bu sözlerini sonra da tekrar ederek diyor ki: * Siz (Beni İsrail oğulları ) tembelsiniz, onun için gidip Ya- huvaya zeliha takdim edelim, dersiniz. , Firavanun bu hiddeti, tabit de görülebilir. Onda dikkat ve hay- rete değer hiçbir şey göze çarp- miyabilir. Fakat vaziyeti Mısırm şeraitine göre muhakeme ettiği- ğimiz takdirde iş değişir. Britis Müzeumda bir işçibaşının her gün işe gelmiyen işçileri kaydettiğiai gösteren bir (âvha vardır. Gel- miyen işçilerin önüne konulan not hastalıktır. Hastalığa uğrıyan İişçi, günlerce işine gelmez, yahut temaruz ederek yatar ve vazile- sini ibmal ederdi. Fiavun'un — İsrail — oğullarına bitaben söylediği sözlerden, onun işçileri tembellikle, yahut İlâh'e kurban - takdim etmek için işten geri kalmak istemekle, yani fazla dindarlıkla ittiham ettiğini görü- yoruz. İşçilerin bu iki bahaneden mümkün mertebe fazla istifade etmek İstedikleri anlaşlıyor. M sır'da —dini Aayinleti pek — çok, İlâh'lere adanan adâklar hesapsız idi. Bir işçi bu vazifeleri ifa için izin istediği zaman ona mutlaka izin verilirdi. Onun için Musa, Beni İsrail'in Yahuva'ya kurban takdim etme- leri için kendilerine müsaade verilmesini istediği zaman Firavun, bu müsaade isteyişte işi yüzüstü bırakmak için her zaman teker- rür eden bir bebane — görmüş, bunun sırf tenbellikten ileri ge- diğini takdir ederek bu müşaa- deyi reddetmişti. Musâ tarafın- dan vukubulan talebin, Firavunu niçin hiddetlendirdiğini bu nokta göstermektedir. — Firavun, nice nice, defalar bu taleple karşılaş- mış ve nihayet bu talepten bik- mış, usanmıştı. Musânın, Firavundan Yahuva yâ kurban takdimi için kavmine müsaade vermesi için vukubulan ricasından, Mısırda işçilik şeraiti de tevazzuh ediyor. Tevrat, Kitabülhuruçta badi- seden şu şekilde bahsetmektedir. “Müsü ile Harun — Firavun nezdine — giderek ona hitaben İsrailin ilahi yahuva “ kavmimi beriyede bana bayram etmeleri için salıver, — diye — buyurur? dediler. Firavun dahi Yehudâ kimdir ki kelâmını dinleyip İsraili salı- vereyim, Yehudâyı tanımam, İs- raili dahi salıvermem! — dedi, Musâ ile Harun : Kerem et, ber- riyede üç günlük yol gidip Alla- hımız Yehudaya zebiha takdim edelim, olmıya ki bize karşı veba kılıçla bize karşı çıkar, de- diler. Ve Firavun onlara: “ Ey Musâ ve Harun, niçin kavmi işlerinden alıkoyuyarsunuz?! Haydi işinize bakn! dedi. Bu mükâlemenin son satırla- rına dikkat ettiğimiz zaman kendi kendimize sorabiliriz : Musâ ile Harun, angarye işi gördüren bir memlekette nasıl oluyor da işçileri işlerinden al- koyabiliyorlardı ? ! Cevabı en güç suallerden | biri budur. Fakat eski Mısırda | grevler yapıldığını ve grevciler bulunduğunu — anladıktan — conra bu sualin cevabındaki güçlük te bertaraf olmuştur. Millâttan on l iki asır evvel altı Ramsesin de- virlerinde amele grev yapmışlardı. Teb şehrinin Firavunlara mah- süs mezarlarındaki kitabeler de, bu girevler tesbit olunmaktadır. Teb- de çalışan amele, kendilerine mu- , ayyen gıda miktarının verilmeme- si yüzünden grev ilân etmişlerdi. Ameleye tahsis olunan buğday- lardan bir kısmınıa, başlarındaki memurlara ait zahire ambarına | yol bulması greve — sebebiyet vermiş ve grevcilerin dilekleri yerin getirilerek greve nihayet verilmiştir. Çünkü saray, vezirin yazıcısı üözerinde tesir etmiş ve onun ameleyi — tatmin istemişti. Fakat bu âdilâne hareket te rüşvetsiz yapılmamıştır. başamele — yazcığı hutictla bu rüşvetten bahsederek cıu lLesbit etmektedir. O hâlde Firavunun Harun ile Musâya “ ameleyi işlerinden #la- koymayınız , demekten muradı, “ameleyi greve teşvik etmeyiniz,, idi. Çünkü arzettiğimiz — gibi, © zaman amelenin grev yapması mümkündü. Aksi takdirde Fira- vun Musâ ile Haruna karşı bam- başka bir dil kullanırdı. ( Arkası var ) etmesini Milletler Cemiyetinde Cenevre, 8 (A. A.) — Milletler cemiyeti — meclisi akşam üzeri toplanmıya davet edilmiştir. Ruz- manede Lehistan'daki ekalliyetle- rin Kimayesi meselesi vardır. Çönkü || 'da Çankırı ( rususi ) — Çankırı Spor Klübü #senelik — içtimanı aktetmiştir. Kongrede eski idare reis vekili Doktor Ziya Bey he- yetin senelik —mesai raporunu okumuştur. Rapaorda idare heye- tinin yokluklar içinde çalıştığını buna nazaran spor işinde canlı varlıklar gösterdiğini söyliyerek yapılan işleri —tadat etmiştir. Bundan sonra hesabatı tetkik için Üç kişilik bir heyetle altı kişiden mürekkep yeni — idare heyeti seçilmiştir. Soma'da Bir Yankesici Yakalandı Soma (Husust) — Yankesici Erzurumlu Yusuf, pazar yerinde Turgut Alp köyünden Mehmedin 17 lirasını çarpmış fakat yakala- narak Adliyeye verilmiştir. —- RADYO eei 10 Kânunuevyal Cumartesi İstanbul — ( 1200 metre ) 18 den Hibaren Darütlalim heyeti, 18,45 or kestra, 19,20 Fransıça ders (müpte- dilere mahsus), 19,45 orkestra, 90 Da- rüttalim, 11.30 grkestra, Ajant ve borsa baberleri saat ayarı. Bükreş — ( 3904 metze) 20,40 gra> mofon, 1 radyo örkostrası. Belgrat (431 matre) 20 radyo or- kestrası, 20,50 komodi, 21,90 Yugos- lavya konseri. Roma — (441 metze) 20,10 #por ve haber, 21 gramolon, 21,80 konser. Prağ— (458 mötre) 20,05 konlerans, 31,30 Belgrat'dan nakli, Avropa kon> seri. Viyana — (318 metre) 19 konser, 20,40 gramofon, 21,16 bestekâr Josale far'ın 100 üncü yıl dönümü münases betile başlıca eserlerinden parçalar. Peşte — 1550 metro) 20 Stüdyo orkestram, 21,45 Yükgek musiki mek- tebinden nakil. Varşova — (İ412 metrri 20 mühte- Hif, 20445 Radyo gazetesi, 21 halif konger, 28,05 Şupon konseri, 24 duns havaları. Berlin — (1633 metre) 20 Fransınça dors, 20,40 Alınanya etrafında musiki ile bir seyahat. -— TAKvViM —— CUMARTESİ 160a.10- 1 6 KÂAUN 931 Kazmiz Arabi Rami 14 * Şaban — 138i | 27 - 201 Taşrla- Dij x 28İ12 G | » ua H 8| a .. vaer aat jrasa | Va aa (F WTE'BİA ça ,1 SON POSTA Yevmi, Siyasi, Havadis ve Halk gazeteni eee $ İstanbule Eaki Zapti İdare: Çatalçeşme sokağı 25 ' aai Telefont İstanbul - 20203 Posta kutusuz İstanbul - 741 Telgrafi İstanbul SONPOSTA — ! ABONE FİATİ TÜRKİYE ECNEBİ 1400 Kr. 1 Sene —27COKr Hanlardan — mes'uliyot alınınaz |Ü cevap için moktupl ara (6) kuruşluk dul Üavasi lazımdır. Aöres değiştirilmesi (20) kuruştur. Gazetemizde çıkan resim ve yazların bötüm bakları mahfuz ve gazetemize alttir. CAĞ o nkırı DînlomatlaraHükmeden GizliKuvvetler Spor Kullbünün Kensresi| Hint İstiklâl Mücadelesi Ve Entelicens Servis (Baştaarfı 1 ine sayfada ) Alelâde birkaç satırdan ibaret şeyler. Fakat bizmetçim bana okadar sadıktır ki bunları başkasına sez- dirmekten ise ölümü tercih eder. Boııb_ıy'dıı avdet ettikten sonra işittiklerini harfi harfine bana 'î'nl.:uıuk âdetindedir. Bu arada oğlu ile de görüştüğü için onunla konuşmalarına dair de bazı şeyler nakleder. Fakat şimdi, vaziyet değişmiş, mesele —mühimleşmiş. Bir bomba meselesi mevzubaha kadınla konuşur haberdar etmeli İm bir bomba kelimesinin büyük bir mana ifade edemiyeceğine hükmederek lüzumsuz yere sizi rahatsız etmek istemedim. Gece yarısına kadar böyle, başbaşa konuş ular. Her tarafta derin bir sükün hüküm sürüyordu. İngiliz zabiti yavaş, —yavaş kalktı, motosikletinin — fenerini yaktı, makineye atladı. Bu sırada beklenmiyen bir Uzun - bir 'çığlık gece süküneti içinde acı, acı çınladı. Zabit, gayri ihtiyari döndü, arka taraf- ta, Odyepore sarayı — duvarları ve bu duvarlara kadar yükselen ağaçlıklar görünüyordu. Mubak- Modanın Giremediği Kadın Memleketi hâdise oldu. | kak ki saray dairelerinden birinde bir kadın feryat ediyordu. Genç zabit makineyi harekete getirdi. Mürebbiye Edit te yanmda idi. Zabitinin asabiyetini yenmek için dudaklarını ısırcığımnı gördü. Ma- kineye sürat vermeden şu sözleri mırıldandığını işiıtir * — Böyle bir haydudun kar« nni dümanla dolduramamak ve h'ıl'ıı.m. rabiti olmak... çok ağır şey l » $ “— Fena adamlar memleket- lerine döndükleri zaman bomba vapurlarını havaya uçuracak, fa- kat sana bir şey olmıyacak, ha- mmnm. Çünkü sen bizimle bera- bersin. Bu söz, ihtimal ki Delhi Millet Meclisine atılan bombaya işaretti. Yoksa bir başka hâdiseye mi aitti? Vapur kelimesinin işi ne idi? Acaba bir ikinci suikast mı mevzubahstı? Mis Edit ihtiyar hizmetçiden fazla malümat yamıyaeğını anlamıştı. Demek hizmetçi kadın, bunu da bu defaki seyahatında öğrenmiş, fakat bir hesap neticesi değil, gayrışuurl bir haraketle fazla bir şey söyle- mek istemiyordu. Ona daha riyade sual sorma» mıya karar verdi ve kendince plâmnı yaptı. ( Arkası var ) Biribirlerini kiskandırmamak İçin hep ayni şeklide şekida giyinen Alman kadıkları Kadınlar biribirini kıskanmak- tan kendilerini — kurtaramazlar. Sokakta giderken kadınların biri- birlerine bakışlarımı tetkik eder- seniz, husustaki — zaaflarını anlamakta güçlük çekmezsiniz. Fa'cat dünyada — kadınların biribirlerini kıskanmadığı yalnız bir yer vardır; Almanyada ( Ka- raj Orman) denilen mıntakada yaşıyan kadınlar. Bu kadınlar biribirlerile sulh ve sükün içinde yaşarlar, Kıskançlık kavgası ettik- leri hiç işitilmemiştir. Yukarıdaki resme bakınız, o 1, mıntakada yaşıyan kadın'ardan bir bir düğüne gidiyorlar, fıkışmxikkıt ediniz. hepsi ayni elbiseyi — giymişlerdir, başlarına hepsi ayni şekilde birer siyah şapka geçirmişlerdir. Bu sebeple bu sahada kadın- ların elbise yüzünden biribirlerini kıskanmalarına imkân — yoktur. Burada moda hükmünü sürmez. Kadın veya kızlardan — birisi, an'ana ile tcessüs eden kıyafeti değiştirmiye, yahut şurasına bu- rasına süsler iâvesine kalkarsa derhal umumun isübzasını davet eder.