Dünya'da Bir Arlâk Tasfiyesi Lâzımdır Bir #eneden faxla oluyor: Fransa'da bir Uatrik meselesi meydana çıktı. bir bankere aitilr. ve vazi- Mücssesesinin — hisselerini Piyasasına sürmüştür. Mü aksak vaziyetini bilerek kârlık yaparak.. Bu sürüş. eden zamanın Maliye Nazı dan avukat arfati! birkaç — Nazır, azısı Divanılliye güçlükle beraet ettiler. Seneler var ki Nevyork Belediye Reisl Jimmy Valker'in para çaldığı iddia olunuyordu. Hatta, bütün me- ziyeti iyi giyinmek ve güzel kadın'ar ile düşüp kalkmıya İshizar eden bu adamın aşırdığı paraların İistesini Beşretmek, Amerika gazeteleri için günlük haberleri vermek gibi bir şey olmuştu. Jmmmy Valker, hakkında altı ay süren bir tahkikattan sonra mahkemeye verildi. Fakat muhake- mesine başlanır başlanmaz, — istifa «tti ve takibat durduruldu. malineo dair bi tetmiye başladılar. Sey #demiyerek ale âcele dönen isi, Belediye tıhslsatından salâhi- harici brçok par.lar verdiğini Hlrafa meocbur kaldı. Paraları alanlar iflâe etmişlerdi. Hafif bir ceza, bu hırsız Belediye Relsinin akıbetini tayin iyledi, fakat okadar... Hafif bir ceza... * Romanya hükümeli, son zamanda İtalya'ya -bazı harp gemileri «ipariş etmiş. Gemiler — yapılmış, — teslim alınmış. Sonra farkıma varılmış ki bunlar matlup evsafı baiz değildirler. Bir amiral azil, iki yüksek rütbeli tabit divanıharbe verilmişlerdir. Ro- men hükümetinin bu İşten maddi sararı 50 milyondur. Milit müdafaa moktasından manevl zarar ise caba.. * Yakarıya —kaydettiğim — misalleri Malettayin aldım. Hatıramı bir parça yoklıyacak ea birçok mümasil- lerzini sıralıyı rim. Bundan çabsan gakardığım netice şudur : Harp sonu devresi insanları, en kudsl vazifo bususunda dahi müba- lâtsız olmuşlardır. Bütün eihan için tiddi bir ahlâk mücadelesine ve temizliğe ihtiyaç vardır. Bu temizliği ilk yapıp tahakkuk ettirecek millet, mubakkak ki partiy! kazanacaktır. Büreyya SON POSTA Silâh Yarışını Bırakınız! Amerika Hükümeti, İngiltere'ye Şid- detli Ve Manidar Bir Cevap Verdi Londra, 9 — Harp borçların- dan dolayı İngilterenin son a: ta- sma Amerika bükümeti tarafın- dan verilen cevapta bilhassa de- niliyor ki: ğ “Harp borçları hesabına pılan tediyat harp sonu de! ne ait iktısadiyat tarihinde rol oynuyabilmiş olursa olsun şu cihet aşikârdır ki dünyanın her tarafında fiatlerde görülen büyük düşüklükle birlikte olarak bülküm süren iktısadI inhitat gibi ahval ve şerait dahilinde bu tediyatın ehemmiyeti ve ağırlığı çok art- mıştır. Amerika Reisicümhuru vazi- yeti, İngiliz hükümeti ile birlikte ve münasip görülecek her türlü | vasıtalaria, tam bir halda tetkika ticaretin yeniden — canlanmasını temin için herhangçi çarelere baş vurmak — lâzımgeldiğini — birlikte düşünüp göz önünde bulundur- mıya hazırdır. Ecnebi hükücsetlerin Ameri- kaya olan borçları meselesinin, Amerikan efkârı umumiyesine göre, silâhlanma sahasında görü- len yarışmanın bütün dünyaya daim? surette ağır bir. yük tah- mil etmekte olması ve silâhları bırakma meselelerile çok sarih bir alâkası vardır. Amerikanın paraların tahrip imha - için yapılacak tamamile muadil olduğu, bugün dünyada hüküm süren ikt saci inhitatın ve mevcut altının büyük bir. kısmı- nın Amerikada toplanıp birikme- sinin bu ödünç paraları iıdf için yapılan tediyattan ileri çeldiği, cihanın yeniden kuvvet bulması için harp borçlarının iptali husu- sunun asıl yapılan en ehemmi- yetli iş olduğu, yolunda notanız- da münderiç mütalesları kabule ümkân göremiyoruz. Umumiyet üzere noktai naza- rımıza dünyada hüküm süren ik- iktısadi inhitat sebeplerinin borç- lara ait muamelâttan daha tesirli kuvvetlerde — münderiç — olduğu verdiği ve masraflara ödünç GEREREREA TEFRİKA NUMARASI: 17 HERENEENEKİ “MİLLİ ROMAN, NNN — Muharriri: Burkan Cahit — Hanımefendi, dedi. Çoktan beri hasretini çektiğim birgünü yaşattınız. Bunun için size daima teşekklir edeceğim, Genç kadın misafirini iskeleye bırakırken'tekrar teşekkür etti ve onu bir hafta sonra apartımanda çaya bekliyeceğini söyledi. Binbaşı Faruk memnundu. Bir kere Berlinden beri içine dert olan emaneti yerine teslim #tmişti. Sonra Dilrüba Hanımı çok nazik ve enteresan bulmuştu. Onunla — herşeyden — konuşabili- yordu. Bu sarışın kadının güneş gibi Hitıcı ve bir nefis içki gibi yumu- yabıcı mest edici bir hali vardı. » Yüzbaşı Nihat arkadaşının Röğsündeki Alman salip nişanla- tıbın rozetlerini, harp madalye- lerinin al, beyaz kurdelâlarını, ve omuzundaki mat binbaşı apı- letini süratli bir bakışla gözden Reçirerek sordu: CETEREE Demek Berlinden yeni geldin. Nasıl Almanlar daha da- yanacaklar mı? Binbaşı Faruk herkesten bu suali işitiyordu. İstanbulda hangi arkadaşile karşılaşsa ona artık bu işin sök- miyeceğinden, bir an evvel sulh yapılmazsa işin kötüya varaca- cağından bahsediyorlardı. Halbuki © artık bu vaziyeti hiç te ağır bulmuyordu. Üç gün sonra (Berlin) e hareket için emir almıştı. Seyahat çok hoş geçiyor- du ve İstanbulda temas ettiği makamlar ve yüksek aileler ara- sında muharebenin hiç te fena bir tesiri çörülmüyordu. Berlin seyahatından dönüş ve İstanbulda girip çıktığı birkaç salon onun teneffüs cttiği havayı bile değiştirmişti. Binbaşı Faruk Berlin dönüşü dikkat etseydi Harbiye Nera- reti kapışında nöbet bekleyen Cemiyeti Akvamda Mançukus —meselesi tetkik edilirken bir cok devletler Litton raporunu bağendiler ve uzak Şırk hidisolerinde Japonya'nın haksız olduğunu ileri sürdüler. Resmimizde sağda Nankin hükümeti reisi M. Şankay- yek, solda Çinin Cemiyeti Akvam murahhası M. Song görünmektedir. Üç Bin Çin Askeri Rus- ya'ya İltica Etti Moskova ,9 (A.A.) — Mançu- riden Sovyet Rusyaya — iltica edenler arasında sivil Çin me- murları ve aileleri de vardır. Askerler ve zabitlerin silâhları Sovyet arazisine girer girmez Supingven'in rehin olarak bera- ber getirdiği Japon tebadsı ser- best bırakılmıştır. Bunlar ister- lerse Mançuriye isterlerse Japon- yaya gideceklerdir. Şimdiye kadar Sovyet arazisine iltica eden Çin askerlerinin miktarı üç bin rad- ellerinden alınmaktadır. Jeneral | desindedir. ——i © » M. Mak Donald Cenevre'de Paris, 9 — M. Mak Donald Cenevreye gitmek üzere Paristen hareket etmiştir. z merkezindedir.,, Amerikanın bu cevabi nota- sında hbarp borçları heşabına yapılan tediyatın diğer memleket Patrol Konferansında Lâhi, 9 ( A. A. ) — Selâhi- yettar mahfillerde beyan edildie ğine göre petrol konferansının vardığı netice petrol sanayii için ehemmiyetli bir terakki adımı teşkil etmektedir. Birkaç ay evvel yapılan mu- kavele kat'i surette mer'iyet mev- lerde mevcut altını Amerikaya |küne girecektir.Petrol istihsalâtında çekip götürdüğü yolunda İngiliz notasında ileri sürülen delil de kabul -edilmemktedir. askerin biraz daha sarardığını, Beyazıttan Aksaraya inen hal- kın bir az daha kamburlaştr ğını, — vesika ekmeğine katılan paspalın daba çoğaldığını göre- bilecekti. Fakat 0 şimdi gıdasızlıktan kemik hastalığına tutulup bacak- larının üstünde duramıyan fakir çocuklarını değil, Adanın, Şişli- nin Berlinin en yüksek ve zem gin insanlarını görüyordu. Harbiye Nezaretinla avlusun- da karşılaşan iki eski arkadaş iki yıldanberi — biribirlerini gör memişlerdi. YErkânı Harp Nibat uzak bir cephesinde tam — birbuçuk sene kalmıştı. Bir zaman da Mısırı zaptedecek ordu ile ( Süveyş ) e kadar gitmiş, günlerce aç, susuz kalmış, hasta olmuş, (Elâriş) has- tanesinde altı ay yatmıştı. Binbaşı Faruk ona hayretle bakıyordu. Nihat ne kadar de- ğişmişti. O gürbüz, sportmen delikanlı iki yıl içinde sünepe, omuzları düşük, saçlari perişan, | forması silik bir taburcu haline gelmişti. Ş Yakasına bakıldığı zaman er kânı harp mi, eczacı mı levazımcı | | | | bir fazlalık görülmesi hususunda- ki korkular bu suretle ortadan kalkmıştır. mı belli değildi. O kadar sok muştu. Eski şık, centilmen — erkânı harbi tanıtan yalnız bir çift iri kestane gözdü. Binbaşı Faruk: — Daha bu harp sürecek mi? Diye ıztırapla yüzüne bakan arkadaşına ne cevap vereceğini şaşırmıştı. Onun karşısında adeta ken- dini günah işlemiş bir adam gibi görüyordu. — Bilmem, büyük bir taarruz eder. Ateşten, yoksuzluktan, boğuş- madan yanan, kavrulan bronz haline gelea yüzünü buruşturdu: — Fena, fena, dedi. Mahvo- luyoruz. Binbaşı Faruk bu bahsi ka- patmak İstiyordu : Nerdesin dedi. Herhalde neticeyi belli şimdi. — Diye sordu. — Bir ay teptilihava aldım. Bitince su şebrine gideceğim. — O halde görüşelim Nibhat. — Olur. Sizi nerede bulayım? Binbaşı Farük Üüç gün sonra | tekrar (Berlin) e gideceğini söy- lemiyo sıkıldı. Rasgele bir şey mırıldandı. — eeme e eee — — n — A L Gönül İşleri (Karilerin |Suallerine Cevaplarım “ Bir sene evvel bir gençle tanıştım. Benimle evlenmiye talip oldu. Yalnız — evleneceği kızda aradığı — şartları — zikrederken, güzellikten ziyade temiz, kibar ve evine düşkün, ayni zamanda mazisi prüssüz kaytlarını söyledi Ben fakir — bir ailenin kızıyım. okuyamadım, bir müddet sonra benden uzaklaştı. Mazimde prüz olduğunu sezmiş. Filvaki birkaç gençle tanıştım, Fakat namusuma leke sürdürmedim. Onun mazisi benden temizmidir ki beni bırakıp kaçıyor? Mahire Ne yapalım kızım, bu cemiyet kızlara erkeklerin mazisini sormak hakkını vermiyor, fakat erkekler bu hakkı tanıyor. Kız bir erkeğin mazisinde başka bir kadın bulun- masına tahammül edebilir, fakat bir erkek buna müsamaha edemez Onun için taliine küs, ne diyelim * Bir hanın sa beş senedenberi mütcehhil bulunuyordum. Valde- sile hemşiresi var. Benim do ebe- veynim burada bulunuyor. Anne- sinin evinde evlendik., bir sene geçmeden imtizaçsızlık başgös- terdi. Ayrı eve çıktım, nizalar berdevam, Ebeveynimin nezdine gittik yine olmadı. Tekrar ayrı çıktık yapamadı. Valdesile bir- leştik, nizalar tevali etti. Tekrar ebeveynime döndük. Orada tek- rFar münazaa zuhur etti, İşkence altındayım. Manen ve maddeten mutazarrır. olduğumdan — başka sıhbat noktai nazarınca da muz- tarip bulunmaktayım. Tehlikeli bir meslek sahibi olduğum için istikbalimi de karanlık görüyo- rum. Bir buçuk yaşında çocuğu- muz var. Son münazaadan sonra valdesine gitti. Şimdi yine gelmek istiyor. Ne yapayım, bu işkence- den kurtulmak için ne yapayım? kamirde A, 8. Yapacak şey, ne kızın annesi yanında, de ebeveyninin evin- de oturmamak, ayri ayrı ev aç maktır. Ayrı ayrı evde kavga ancae ikiniz arasında olabilir. Bir buçuk yaşındaki çocuğunuzun selâmetini — düşünerel ikinizde biraz fedakarlık yapmayı göze almalısınıs. bu — suretle rahat edebilirsiniz. HANMTEYZE — Sen bana adresini ver, ben seni bulayım. Yüzbaşı - Nihat mimi; — Ben hergün şurada Mer kez — kıraathanesine — geliyorum. Tebdilhavalı arkadaşlar — orada toplanıp dertleşiyoruz. Binbaşı Faruk acele acele başını salladı: — Tamam, âlâ, o halde ora- ya gelirim, Ayrıldılar. O akşam Binbaşı Faruk Ni- şantaşına, Dilrüba Hanıma yeme- ğe davetliydi. Ada " misafirliğindan Üüç gün sonra idi. Genç erkânı harp Di- rüba Hanımdan bir çay davet- namesi aldı. Kışı Nişantaşında büyük bir apartmanın ikinci katında geçiren Dilruba Hanım dedikoduları işi- tilen birçok harp zengini gibi pek şatafatlı hayat sürmüyordu. Binbaşı Faruk çay davetine gittiği zaman genç kadını yine salonunda yalnız buldu. Bu kadın öyle büyük davetler, kabuller yapmıyordu, Salonu yak mız en yakın — görüştüklerine açıktı. saf ve se- ( Arkası vat)