4 Sayfa Arada Bir Gelişigüzel Musahabe Yirmi Beşini Aşan Bekâr Kızlara Ve Haddini Aşan Yo-Yoya Dair... Yirmi beşini geçtikleri halde hala kocaya varmamış clan Paris kızları, teşrinisaninin, yahut kâ- nuouevvelin, bilmem kaçıncı günü hep birlik olur, nur beldesinde bir geçit resmi, bir alay, bir par nayir yaparlarmış... Gazete bukadarcık yazıyor. Fakat madem ki Al-h size bir muhayyile vermi valâlâ onu işleterek bu işin €“- tarafını dü- Şünebilirsiniz. Çok bekârlar bilirim ki, bir- çok kadınlarla dö-üp kalktıktan, felekte kırmadık ceviz koymadık- dıktan sonra — evlenmiye niyet ederlerken şu kanaatı ileri sürerler: “Pek çenç pek tecrübesiz, toy bir kızı alıp ta me yapacak- sınız?. Böylelerinde ilk gençliğin taravetli tazeliği vakıa gözü alır. Fakat bünlar ayvanın, Japon hur- masının ilk zamanlardaki hali | gibidir./ Dışarısına bakarak ısırmıya | kalkışmayınız; buruktur. Ağzımızın neşesi kaçar, diliniz burulur. Hal- buki ayni yemişlerin biraz olgun- laşmasını bekleyiniz.. O zaman damagınız ve diliniz. ne engin bir zevk duyarak onu yiye bile- | ceksiniz. Onun için toy ve tecrübesiz kızları alıp ne yapacaksmız? Kadın bir parça, halı ve şarap gibidir. Yepyeni ikea - laymetli sayılmaz, biraz, eskimeli, hiç ok mazsa, yirmi beşini bulmalıdır. Yirmi beşini bulan kadın, güz mevsimine — İrişmiş, yahut güz mevsiminde — yetişmiş — meyveler gibidir; olgun ve dolgundur.., Bu bekârlar, yalnız bizim memlekette yokya, Herhalde Pa- ris bekâArları da kısmen bu fikir- dedirler. Şu halde, orada yirmi beşini bulan evlenmemiş kızların böyle bir geçit resmi, bir alay, bir panayir yapmalarının sebebi bekârların bu temayülünü bildik- lerindendir. Bu panayir, olsa olsa, şaheser- leri bulmak ve alımak mümkün olan bir resim sergisi, bir heykel meşheri gibidir. Beğen beğen- diğini al! x Halkevinde — açılan — yabancı dili smnıflarından birisinde bir talebe, hocasının ihtarma rağmen derste Ya - Yo oynadığı için gü- rültü çıkmış. Bir talebe, bu söz dinlemiyen çocuğu kolundan tu- tap dışarıya çıkarmış, sonra dışa- rıda da biribirlerinden hınçlarını alamıyan bu delikanlıları polis, ayırmıya mecbur olmuştur. Boş zamanlarda zararsız bir eg;(ı nti olan bu ipli yuavarlağa ekil Ş Fakat derslerde, hocayı sinir- lettirecek ve arkadaşlarla döğüş çıkaracak dereceye varan oyun- cağa: — Yo, Yo..... Tokal'ta Temaşa Heyeti Tokat (Hususi) Kemal Sahir opret heyeti buraya gelmiş ve cümhuriyet — kırathanesinde temsiller vermiştir. Temsiller kırat- | hanöde - verildiği kadınlar gidememiş'erdir. Temsiller devam ettiği müd- detce Halk sineması rekabet yap- ve dört n abaliye için mec- iki seyrettirm'ş'ir, Sahir heyeti etmiştir. Samsuna Kaçakçılık Nasıl Öldürüldü SON OPSTA Gaziantep'te Ciddi Bir Mücadeleden Sonra Kaçakçılık Vak'ası Kalmadı Gaziantep (Hu- susi)— Vilâyeti- KP mizde kaçakçılık vaktile çok kârlı olan gayri meşru bir kazanç vas- tasidi. 1918 No. kaçakçılığın men ve takibi nunun kanu- neşrini müteakip teşek- kül eden İh Mahkeme n faaliyete geçme- sile derhal yüzde doksan — azaları | kaçakçılık vak'a- ları bir aralık tekrar çoğalmak istidadını gös- termişti. Bu işe alışanların ko- | layca elde ettikleri büyük kazanç- larını derhal - terketmeleri kabil değildi ve fırsat gözetliyorlardı. Kaçakçılara kredi açan ve sigor- talı mal veren Surye Ermenileri müşteri — bulamamak — yüzünden iflâs ediyorlardı. Mütekabil ted- birlere yeltendiler. Bir aralık, milli hudutlarımızdan geçemiyen kaçakçılar yerine Surye tebeasım- dan ikna ettiklerine mal vermiye ve Türkiyeye sevke başladılar. Buna cesaret eden Suryeliler de Türkiye milli budutları dahilim İZMİR'DE Feci Bir Cinayet Yapıldı İzmir ( Hususl! ) — Bundan yedi ay evvel Poligonun iki saat mesafesinde Çakalderesinde feci | bir cinayet işlenmiş, çoban Ra- mazan isminde biri taşla yara- lanmak suretile öldürülmüştü. Bu cinayetin faili şimdiye ka- dar gizli kalmış, Nihayet dün Abdi oğlu Salih isminde biri fail | olarak zabıtaca yakalanmıştır. | mazanm Maktul Ramarzan evvelce maz- nun Salihin yanında çobanlık et- miş ve bir araları fena halde açılmıştı. Salih bir gün arkadaşına: Ramazanı bir türlü affe- demiyorum. Nerede görsem ken- | disini öldüreceğim. Demiş. Bu sözü sarfettikten on gün sonra da çoban Ramazan Çakalderesinde bir kaya dibinde ölü olarak bulunmuştu. Ramazanın ölümü şayi olduğu zaman Abdi oğlu Salih arkadaş- larınım bir sualine karşı: Onu , ben öldürmedim. Fakat kemiklerinden sizde bir şey varsa saklıyayım. Demiştir. Zabıta Abdi oğlu Salihin Üze- rinde bir kâğıt içersinde sarılı bir miktar insan kemiği bulmuş- tur. Bu kemiklerin maktule ait olduğu zannedilmektedir. Salih ifadesinde, çoban Ra- ümü hakkında temenni mahiyetinde olan sözlerini sarfet- tikten sonra bir tesadüf eseri olarak Ramazanın öldürüldüğünü kendisinin bir tesadüfe ve boş- boğazlığa kurban gittiğini söyle- mektedir. — Adliyece tahkikata başlanmıştır. | şark — söyahatlerinde eşya meselesinden | Antebin umum! manzarası | deki ciddi takibata dayanamadı. Gümrük mubafaza kıtaatı vilâ- yetin polis ve jandarması bu kötü itiyadı terketmiyenleri birer birer yakalıyor ve İhtisas Mahkemesine tevdi ediyorlardı. Bu suretle çok böyük ve azılı kaçakçılar mah- küm edildi. Başvekil Pş. Hiz. son kaçakçıhk hâdisatını büyük bir ehemmiyetle | tetkik buyurdular. Yeni tedbirler İttihazı için emirler verdiler. Bunun üzerine, gümrük mu- hafaza kıtaatı mücadele işinde mesalsini teksif etti Umum güm- rük muhafaza kuman—lınhğı Er- mı Harbi, bir- zat hudut Üzerin- deki kıtaatın tak- K simatını — tertip | ve tanzim etti. Memleke timizin öz varlığının da- yandığı iktısadı- yatına bir sui- kast mahiyetinde görülen kaçakçır lıkla en şiddetli bir mücadele dev- | resi başladı. Bu mücadelenin mih- rakını İhtisas M ah ke mesinin adalet — kürsüsü temsil ediyor. Çok seesir ve sa- dasız çahşan, varlığını adalet ve isabetli bökümlerile tanıttan mah- kemeyi ziyaret ettim. Buradaki İhtisas mahkemesi diğer ihtisas mahkemeleri gibi münferit hâkimli değildir. Bir reis iki aza ve bir müddeinmumlsi vardır. Mahkemenin kaza dairesi Ma- raş, Cebelibereket vilâyetlerini de ihtiva etmektedir. Mahkemeye bugüne kadar 1100 dava dosyası verilmiş, 900 ü intaç edilmiştir. Hiâlen mahküm adedi 258 ka- dardır. — Sahir Elâziz'de Spor Faaliyeti Elâziz'de kuvvetli bir ıı[uaır hareketi var. Bilhassa mektepliler arasında ki futbol ve voleybol maçları muhitte büyük bir alâka uyandırmaktadır, resmimizde Elâziz Ortamektep sporcuları gö- rünmektedir. Muş'ta Çok Güzel Bir Temsil Verîldî Muş (Hnıuı!) — burada Akın piyesi büyük bir muvaffakiyetle temsil edilmiştir. Temsilde mu- allim beyler çok muvaffak olmuş- lardır. Müsamerede beşyüzden fazla davetli hanım ve beyler bu- lunmuş, temsili yapan muallimler şiddeti alkışlanmışlardır. Antalya'da Üç Kadın Hırsız Yalfala[ıdı Antalya (Hususi) — Teke kö- | yünden öteberi almak Üzere bura- ya gelen üç kadın bekli Ahmet Efendinin dükkânında manifatura alırlarken Üç top keten aşırmış- lar, çarşaflarının altına saklayıp kaçarlarken yakalanmışlardır. 10 Ü AY C e A ı Münakaşa Bir ? Mecmuanın İslahı Narullak Ata İstanbul'un kadın erkek eli kalem tutarları salı akşamı Halk* evi'ne, “Yeni Türk mecmuası, için ne düşündüklerini söylemiye çağrılmışlardı. Bu ay üçüncü nur marasını çıkaran bu mecmüâ pek İyi olmadığını biliyor ve dik zelmek istiyor. İnsan oğlu taribim bir ibret aynası olduğunu söylei ama yalnız eski zamanlardan de“ ğü, gözü önünde olup bitenler: den bile ders alamaz. Beş kıt'a: nn mühtelif şehirlerinde toplar nan iktısat konferanalarının, düm ya buhranını geçirmek hususunda ne kadar tesiri oluyorsa, “Yeni Türk mecmuası,, nın islâhı hu- susunda da, salı akşamı Halke- vi'nde — toplananların. o kadar tesiri olur. B Mecmuaya daha iyi, daha mü- tenevvi yazılar bulmaktan bahse- dildi. Bir mecmuanın gayesi gözel yazılar koymak, herkesi alâka- dar etmek değildir. kil bir mecmua bir müntehabat, bir kı- raat kitabı değildir ki! Bir mec- mua ortaya bir fikir atar, onu müdafaa eder. içtimal hayatım muhtelif faaliyetlerini ona göre tetkik ve izaha çalışır. Her yazısi arasında bir bağ vardır. “Yeni Türk mecmuası,, nt müdafaa ettiği fikir, yani felse- fesi nedir?.. Böyle bir şeyi olsay« dı memleketin her muharririni çağırmaz, ıslahı için herkesin fikrine müracaat etmezdi. Hanl bir zamanlar gazetelerin başlığı altında bir tümle vardı: “Menafil mülkü millete hâdim her nevl yazılara sütunlarımız açıktır,,. İşte “Yeni Türk mecmuası,, da bunu söyliyebilir. ve muharrirlerinden birinin nihaventten şarkı söylere ken bir başkasının uşşaktan gar zel okumasımna göz yumar. Böyle mecmualar biç bir zaman, kelk menin fikri manası i'e, cazip ola- maz. Herkesi memnun elmiye galışan kimseyi memnun edemez. Bir. mecmuanın k vveti yalmz dostları ile değil, düşmanları ile | de ölçülür. Bugün memleketimiz» | de mecmuanın bütün vasıflarıni | haiz bir tek mecınua vardır: *Kadro,,, Ona bakın, bütün ya- yıları biribirine kenetlidir. Bittabi her mecmuanın onun kadar yek“ pare olması lâzım gelmer; fakat mubarrirleri arasında ancak tefer" ruatta ayrılık olabilir, esas fikir” lerde değil, “Menafii mülkü mik lete hâdim olmak,, da o kadar geniştir, içine bi i irine o kadar zıt iddiaları da atabilir ki onâ bir fikir, bir cereyan denmesint imkân yoktur. “Yeni Türk mecmuası, sonraki nıımııılaıırölı n daha iyi yazılar hiç bir nüshası bir birlik gb—ı:l" miyeecği için bu üç numarada! daha cazip olamaz. Hem maksât iyi yazı — neşretmekse bunları hepsinin yeni olması icap etmel eskileri de bassınlar, adına d4 “Aylık Kıraat,, desinler, Asıl mesele — şudur: Ha"n—*f' hak ki bir mecmua çıkarabili mi? Hayır. Halkevi, neşriyat Şu” besifvasıtası ile, bir kaç tane m mua çıkarır, yani bir kaç me€” muaya yardım edebilir.