k Yeşil Ay v Niçin İşıksız? Bir Yeşil Ay var. Vaktile bu- nun adı “Hilâliahzar ,, idi. Lisan sadeliği kuvvetlenince bu ende- roni terkip değiştirildi, yerine “Yeşil Ay,, adı kullanılmıya başlanıldı. Yeşil Ay, ispirloya harp ilân eden bir cemiyettir. Amerika cümhuriyetinin kanunla, ceza ile propaganda ile ve milyerlar - sar- file yapamadığı, nihayet Mister Hoveride üstelik fedaya mecbur olduğu bir işi bizim memleketi- mizde yapmak, içkiyi halkımıza baram etmek azmindedir. Yüca düşünce, yüca didinme ve yüca menzil. Üzüm kızının ha- hararetli tutkunlarından olduğum halde bu cemiyetin yaşamasına hergün düa etmekteyim. — Yeşik Ayın muzaffer olmasım ve zalim sevgilinin yıkılıp gitmesini can- dan, yürekten isterim. Fakat bakıyorum, — Yeşil Ay nihayet bir isimden ve senede bir kere gazetelere verilen resimden ibaret. Ne makaleleri, ne karika- türleri, ne filimleri, ne konferans- ları, ne mürşitleri, ne de tollalları var. Alkol, zehirdir. Cemiyeti bin bir çeşit felâkete sürükliyor. Bu- nu, biz alkol kullananlar da bili- riz. Hüner, o hakikatı hergün ku- lağımıza haykırmakta, gözümüze çarpmakta, yüreğimize akıtmak- tadır. Yoksa Yeşi! Ay, teleskop- lada görülmiyen yıldızlar gibi “Maverayı hayal,, de kalır. Ben isterim ki alkol düşmanı, yanı milli sıhhat dostu olan iyi düşünceli vatandaşlar, her gaze- tenin yarım sütununu kiralasınlar, her gün orada üğütlerini haykır- sınlar. Sinemalarda da mutlaka ve mutlaka birer köşecik temin etsinler, alkolün fecayiini teşhir ey- lesinler. Kıraat kitabı yazan va- tandaşlarla uyuşup çoçuklara o fa- ciaları tanıtacak fıkralar kaleme aldırsınlar. Bu cereyan başlarsa hepimize gevk gelir, mevzularımızı arasıra © istikamete çevirmek İmkânı ha- sıl olur. Meselâ şöyle bir tarihi fikra yazarım: Selçuk hükümdarlarından Me- lekşaha birgün bir bardak şarap sonulur. hükümdar, saki olan zata sorar: — Bu hnedir? — Şarap! — Neye yarar? —- _m. açar? —- a? — Zihne cilâ verir! — Başka? — Yöreğe ferahlık - getirir! — Başka? — Neş'e yaratır! — Başka? — Efendimizi çileden çıkarır, deliye çevirir, zıip zıp — sıçralır, herkesi de kendinize güldürür!.. Beşler Konferansı Ve Almanya Paris 2 (ALA.) — M, Heryo, lüzum gördüğü taktirde Cenevreye derhal gitmeğe karar vermiştir. 5 büyük devlet mümessilleri arasın- da yapılacak mükâlemelerin Alman- yada hüküm süren hükümet bulr ranı. hasebile M. Fon Nöyratın bu buhran halledilmeden evvel Conevreye gidememesi — ihtimali yüzünden Pazartesi gününe bira- kalması ıuMom&, XX - Dü_ny_a_ Uydurma Bir Doktor Dün- A R aa da Olup Bitenler —— yayı Velveleye Verdi KanadalıBir Adam En Tehlikeli Damar Hastaliklarinı El Amerikan mat- buatı, bir müd- - dettenberi elinde diploması — bile - balunmıyan Ka- nadalı bir adamın mucize — kabilin- den elde ettiği tedavi muvaffa- — kiyetlerini naklet- * mekle — bitirememektedirler. Bu edam, — kaydettiğimiz gibi bir doktor değildir. Sadece bir dok- tor taslağıdır. Tedavi ettiği has- tahk ise tasallübü şerayin veya arteryoz kloros İsmi verilen da- marların makarnalaşma hastalı- Bu hastalık, muayyen bir sanra heman herkeste ğıdır. yaştan baş gösterdiği için Kanadalı şar- latan mütetabbibin müşterileri de ©o nispelte çoktur. Okadar çoktur ki evinin önünde otomobiller sıra bekler. Otobüslerle müşteri gelir. Bir zamanlar, bamı ayarzmalara halkın hücumu ne ise, bu adamın muayenehanesine yapılan akın da ©o derece fazladır. Kendisinin Maliye İdaresine verdiği vergi beyannamesine nazaran her teda- viye gelen hastadan bir defa için iki dolar alır. Günde 1000 İngiliz lirasıdır. Ayda 30 bin İugiliz kazanır ki Türk para- sile takriben 300 bin İira eder. Fakat doğrusunu söylemek lâzım gelirse —Kanadalı mütetabbibin kazancı | Masajile Bir Çırpıda Tedavi Ediyor kazanci tamamen hakedilmiştir. Çünkü yere basa- mıyacak vaziyet- te oldukları için el — arabalarile, koltuk deynekle- rile gelen hasta- lar, muayezehea- neden çıkarken, çok defa yürüye- rek — dönmekte- dirler. Bu ada- mıp, bütün yeni dünyayı — kaplıyan ve denizler aşarak AÂvrupaya kadar gelen şöhreti — karşısında — İngilterenin maruf gazetelerinden Deyli Eks- pres Kanada muhabirini bu Ka- nadalı ile görüşmiye memur et- miştir. Muharrir, bizzat bu adamla görüşmüş ve kendisine söyledik- lerini aynen kaydetmiştir. Kana- dalı mütetabbibin ifadesine göre tesallübü —şirayin yani arteryoz kloros hastalığı damarların sert- Teşmesinden ibarettir. Damarlar sertleşince kan hareket edemiyor, vücut beslenemi- yor, — zebirlenip ölüm geliyor. Da- marların sertleş- mesi ise şimdiye kadar — doktor- lağun beyan etti- ği gibi yaşın ile- rileyip bu şeritle- rin eskimesinden değil, vaziyetle- rinin bozulması neticesidir. Kana- dalı — mütetabip işte böyle söylür yor. Onun müta- lâasına göre ayak, yanına muay- yen vaziyetlerde duran — kemik- lerden müteşek- kildir. Bu kemik- lerden bir veya birkaçı vaziyetini değiştirince damarların da vazi- yeti değişiyor ve vazife göremi- yorlar. Onun yaptığı tedavi ba- sittirı Şimdiye kadar elde ettiği tecrübe sayesinde hastaların bu kemiklerini el masajile yerine getiriyor ve damarlar, eski felerini görmiye başlıyorlar. Ta ki hastalık ilerileyip te harekel- sizlik neticesi — şiryanlar felce uğramış olmasınlar. Şöhreti ta Kanadadan gelen ve damar has- taliklarını bir el dokunduruşta geçiren bu adamın muvaffakiye» tinin sırrı işte bundan ibarettir. Hitler Aslen Mongol e mm e- İrkından İmiş Bu İddiayı İleri Süren Adam Mah- Siyast vak'alar T — İç P kadar si- : yasi da- valarda bü- ğ a ğ t günkü Ab manya'nın uğradığı gün has- talıkların- dan biridir. Gazetele- rin birinde Hitlere ait çıkan bir resimde yi- ne böyle son — bir siyas! davanın açılmasına İsebep olmuş ve oldukça hararetli — saf- halardan geçmiştir. Malüm olduğu Üzere Hitler'- in fırkası Milli sosyalist fiırkas- dır. Ana prensipleri irk esasına istinat eder. Yani saf Alman o mıyan bir adam bu fırkaya gire- mez. İrkim tarifi ise bir ilim mevzuudur. Binaenaleyh ilmi ta- rif ile Alman ırkından - olmiyan bir adamın ırktaşlığı başlıca bir- Hk vasfı addeden bu partiye da- Ş kemede Mahküm Oldu . aa gi 4 YERLA AT Mongo! olduğu iIddia edilen Hitler olması mümkün değildir. Fakat Münihte çıkan haftalık bir Katolik gazetesi, Hitlerin bir resmini neşrederek Antropoloji esaslarına istinaden bu resmin bir temayülünü yapmış ve fırka- sana Alman arkından — olmıyan kimseleri kabul etmiyen Hitlerin kafa şekline göre onun da saf bir Alman olmadığını, bilâkis bir Mongol olduğunu iddia et miştir. Esasen Hitler Tuna vadisi halkindan olduğu ve bu vadinin d —a Fransız Meclisinde Münakaşalar Paris 2 — Meb'usan meclisik nin öğleden sonra yaptığı içti- mada iki mebus umum! eshamın tahvili sırasında kredi mllessese- lerine verilen ve usule mugayir görülen komisyonlar kakkında hükü- mette nistizahta bnlunmuşlardır.Fa- kat Başvekil M. Heryo buhusus- ta müzakere ve münakaşa açma- nın zamanı henüz gelmediğini, istizah takrirlerinin tehir edilme- si lâzım — geldiğini söylemişt r. M. Heryo — müteakiben — itimat meselesini ileri sürmüş, bunun üzerine meclis 166 veye karşı 425 reyle istizah takrirlerini red- detmiştir. ae de Asyadan gelen birçok istilâ- Jarın geçidi olduğu için mütalea- sının gayet yerinde — olduğunu kaydetmiştir. Bunun üzerine ga- zete Müdürü aleyhine derhal bir dava açılmış ve dava celseleri bir hayli gürültülü —geçmiştir. Neticede gazeteci mahküm ok muştur. Fakat Hitlerin bir Mon: gol olduğunu iddia ettiği için değil, Alman Kanunu mucibince izinsir olarak resmini dercettiği için, mahkümiyet para cezasın- dan ibarettir. Miktarı da 1000 marletr, Kari Mektupları Kaynanala;'la Mücadele Cemiyeti Zaman —zaman — gazetelerde kaynanalardan şikâyetler yapıldı- ğin: görliyorum ve bütün şikâ- yetleri haklı görüyorum. Çünkü benim de kaynanam evimi, bar- kımı yıktı ve çok sevdiğim kar- mi benden ayırdı. Şu kaynana- larla bir mücadele açılamaz mi acaba? Meselâ kaynanalarından bağrı yanık olanlar “kaynanalarla mücadele cemiyeti,, diye bir ce- miyet teşkil edemezler mi? Çemberlitaşta Şükrü Ayasofya'da Sarnmıçın Suları Bundan birkaç gün evvel u- tadı veçhile terkos kesilmişti. Ayasofya camüne bitişik olan türbelerde bir sarnıç vardır. Bu- radan mahalle bekçileri türbedar ila uyuşarak çift tenekesi adamı- na göre 20 kuruş, 25 kuruş mu- kabilinde Ayasofya, Divanyolu civarındaki İlokantalara, evlere, kahvelere iyi su diye satıyorlar. Halbuki bu sarnıç cemaatin ap- test alması için yapılmıştır. Tür- bedar bu suları iki sucudan baş- ka sma vermemektedir. Bundan başka bu türbelerde çinilerin altında ateş yakılmakta ve çamaşır yıkanmakta ve bura- ları bir çirkef deryası halinde bulunmaktadır. Evkaf ve Glüze İdaresinin nazarı dikkatini cek bederim. Divanyolu Hacıtahata sokak — rüsüs mat müdürlüğünden mütekalt Asım Konya Gençler Birliğinin Tavzihi Düzçeden O. Z. rumuzile bir kariiniz biletine ikramiye isabet ettiği halde alamadığını yazmış- tır. Kariinizin hamil olduğu bilete ikramiye isabet etmemiştir. Dü- rüst ve nezih muamele yapmak en büyük şiarımızdır. Konya Gönçlerbirliği İzmirde gazete bayli Ahmet Bİ. yo: — Hemşirenizin den İzmire nakli için bize yazdır gınız bütün tafsilâtı yazarak bir istida ile posta va telgraf umum müdürlüğüne müracaat ediniz. * Ticaret Motehi talebelerinden 1005 numaralı Tahsin Beye: İkazınıza teşekkürler ederiz. Vaziyeti tetkik ediyoruz. Henüz müsbet menfi bir cevap veremi- yeceğiz. Maamafih ilk imkânda arzunuzu yerine getirmiye çalı- şacağız efendim. —» * Kadastro — Mektebi mezunlarından olup mektap gönderen iki zatar — Mektubunuzda haklısınız. Bahsettiiğiniz gazete her nedense o havadisi yanlış yazmıştır. Fakat bu bahsin üzerinde daha ziyade tevakkuf etmek 0 hammefendiyi mütcessir edecektir, k Tetanbol Postahanesinde M eee ea BZ ka n e d iee gearakelaşkişekkelrm e gp üN üRetee ae dielaeağ eai SÜRESÜ Yü erarşindenee HÖŞÜit ürüde e yüreeür elti g leiRüreimaebneae çÜRÜŞEĞERĞLLtRaLüRE NN Ğ S Ti Ğ Uğuz Beyo: Maarif Vekâletine istida ile müracaat ederek bütün vaziyeti bildiriniz. Yapılan muamele doğru değildir. :