— SÖON POSTA Bedir Han Bey, Abdülhamide, Ömer Hayyam'dan Bir Rübai Okudu Bununla, Günahsız Kimse Yoktur! Demek İsteyordu Mukharrirl X. Her Hakkı Mahfuzdur —202— Tam otuz bir sene, Beşiktaş karakolunun alt katındakl odanın köşe minderinde oturan ve bu- radan gelip geçenlerin hatırasında muhtelif hislerden mürekkep bir iz bırakan Hasan Paşa bugün yine o karakolun civarında, narin ve zarif bir kubbenin altında ya- tıyor, ve yine oradan gelip ge- çenlere kendini batırlatıyor. Ali Şamil Paşa (H. 1262) senesinde (Musul) havalesinde bulunan (Tayyar Nes- turileri) isyan etmişti... Bu isya- nın sebebi, meçhul değildi - Bir haylı zamandan beri, âdeta yarı müstakil bir halde yaşayan, İngi- tere ve Fransa hükümetlerinin himayesine güvenerek vakit vakit bir çok şimarıklıklar yapan Nes- turiler, artık büsbütün istiklâl istiyorlar, hatta silâha sarılmak istidadını da gösteriyorlardı. O tarihlerde, o havalide hü: kümetin kuvvetti zaifti. Asker toplamak ve ©o tarafa sevketmek, paraya mulevakkıftı. — Halbuki devletin hazinesi, bomboştu. Ba- bığli, memur maaşlarinı bile Gar lata saraflarından aldığı borçlarla tediye ediyordu. Binaenaleyh asi- ler üzerine bir tedip kuvveti çön- dermiye imkân ve ihtimal yoktu. | Halbuki âsiler, bu hali bildik- leri için gönden güne şımarıyor, Hatta bununla da kalmıyarak © civarda sakin bulunan (Kürt) lere | karşı tecavüz ve taarruzlarını ar- tırıyorlardı.. (Cizre) de oturan Kürt ümerasından (Bedir Han Bey) bu hale tahammlil edemedi. Nes- turiler üzerine mükabil taarruza geçti. İki kuvvet, muhtoelif yerler. de muühtelif şekillerde - çarpıştı. Bedir Han Beyin kuvvet ve nüfu« zu galebe etti. Âsiler, âdeta Be- dir Han Beyin itaat ve inkiyadı altına girdi. Sonraları İngiltere devletinin İstanbul sefirliğine tayin olunan ( Sir Hanri Lâyart ) ©o tarihte (Musul) da konsolostu. El altin- dan Nesturileri tahrik eden ve o havalide İngilterenin himayesi al- tında bir ( Nesturi muhtariyeti ) vücude getirmek istiyen, bizzat bu #damdı. Bedir Han Beyin Nestw- rilere galebesile kendi pilânının süya düştüğünü görür görmez telâşa başladı.Fransa konsolosunu da ele aldı. Bir taraftan İstanbul- daki sefaretlere, diğer taraftan Fransa ve İngiltere hükümetine birçok mektuplar yazdı. Bedir Han Bey aleyhinde büyük bir cereyan yaptı. Bu iki hükümet te Bab.âli'yi tazyike başladı. Maksat, Bedir Han Bey'i © havaliden kaldırmak, bu suretle o civardaki Küztlerin nüfuz ve kudretini kırmak, Nesturileri muh- tariyete kavuşturmaktı... Babiâli, vaziyelin — içyüzünü bilmekle be- bembeyazdır. raber, bir siyasi hâdise çıkarmak istemiyor, meseleyi (üslübu haki- mane) ile halletmek çaresini dü- Şünüyordu. Nihayet, Sadrazam Reşit paşa, (Abdülmecil) le görüştü, Güya, o havalide muvaffak - olduğu biz- metler, tarfışahaneden takdir buy- rulmuş'ta zatişahane bilzat kendi- sini görüp teşekkür etmek istiyor- muş gibi bir tedbirle Bedir Han Bey İstanbula davet olundu. Bedir Han Bey, zeki ve fira- setli bir adamdı. Büyük ikram vo iltifatlarla İstanbula geldikten sonra şahsı etrafında dönen fırı- dakları derhal anladı. Aci bir Hisan ile hükümetin zafını tenkit ederek kendisine reva görülen bu muameleden şikâyete başladı. Sadrazam Reşit paşa, telâş etti, Bedir Han Beyi tatmin etmek için, önündeki siyah kaplı bir defterin üstüne elini koyarak: — Emin olunuz.. Hakkınızda hiçbir suifikir yoktur, Bedir Han Bey... Şu siyah kaplı defteri gö- rTÜüyormusunuz. Sizin,zahirdeki ha- rakâtınız şu defterin kapı gibi siyahtır. Fakat hakikatta ise, şu defterin içindeki kâğıtlar gibi Ve, ba yn'ıı:z be- Pek yakında ARTiSTiK'te Şarkılar kraliçesi İTTA ALPAR' KADIN SEVERSE filminde allaşlıyacaksınız. BIR ADAMI ÖLDÜRMÜŞ... NIŞANLISI İLE EVLENMİŞ.... İşteş büyük rejisör ERNST LUBİTSCH'in vücuda gelirdiği MAURICE ROSTAND'ın romanından muktebes ÖLDÜRDÜĞÜM — ADAM heserinla mükemmel mevrau budur. Bu hafta EL*HAMRA'da Kemali muvaffakıyetle gösteriliyor. DÜZTABAN ve SRARAR cri ti Cri bri ÇTi lri M'U'U'U'U'U L ga a , JiKR'te Peorşembe akşamı başlıyor. Yerlerinizi evelden temin ediniz. nim şahsl fikir ve kanaatım olma- yıp, bunu devlet dahi teslim et- maktedir. Dedi. Bedir Han Bey, sadrazamın bu teminatına rağmen yine vazi- yete itimat etmiyor, herhalde büyük bir nezaketle başma bir çorap ömlı:ccguıı tahmin ediyor- du. Fakat artık iş iştlen geçmişti. Yapabileceği bir şey varsa, o da taliinin bükmüne karşı mütevekki- lâne boyun eymekten ibaretti. ( Arkası var) M. Troçki'nin Konferansı Kopenhağ, 28 — M. Troçki hiçbir hâdise çıkmadan konferan- sını vermiştir. Troçki Rusya ih:s tilâlinin tarihçesini yapınış ve hiç- bir. siyasi münakaşada bulun- mamıştır. Bir Makarna Febrikası Yandı Napoli 28 — Bir makarna fabrikası yanmıştır. Hasar 2 mil- yon liretten fazladır. aei Eazmmaa ae n Bu akşam saat 21,30 da İsteebal Beleliyesi Üç Saat Öperet:3 porde 27 tabla ' Y V l lll FRANSIZ TIYATROSUNDA Bu akşam & at 21,30 da SÜREYYA OPERETİ EMiR e n ŞEN DÜL ETDVAL sineması CLAUDE ANET'in büyük romanı ARİAN “GENÇ RUS KıZI,, Mümocssi'leri ; VİCTOR FRANCEN - GABY. MORLAY Büyük muvaffahyetle devama ediyor. azan: Ekçem Rep t Un—umı Parartesi oyua yoktur. Melinelar yalnız Cuma — günleridir. OPER A Sineması Yarın akşamdan itibaren İki sevimli ve canciğer komikler BASTIBACAK'ın M-U: CiT ile iki saat neş'e ve kahkaha hazırlayor. Gençlik fileal Hi filml Heyecan ll Neş'e fllmi Hleraa filml Harikalar AARAARAA NNNNNN Gt Geri c (© >>>>>p AAA ŞehirTiyatrosu | DiplomatlaraHükmeden GizliKuvvetler Cemiyet Azası Yekdikeri- ni İşaretten Anlayorlardı ( Baştarafı | inel sayfada ) mecbur oldu. Bu zabit te pasa- port ve evrak soruyordu. Bu sefer Yakuşef bir işarette bu- lundu. Zabit selâm durdu, as- kerler geriledi ve otomobil bü- yük bir süratle yolun yine yo- lana koyuldu. Biribirini takip eden bu hâ- diseler karşısında Yüzbaşı Re- ily'in hayreti gittikçe artıyordu. Onun bu hayretini gören arka- daşları, vaziyetin fevkalâdeliğini derhal anlattılar: — Sizin gibi mühim bir misa- fir için teşkilâtımız icap eden bütü tedbirleri aldı. En ufak tehlike ihtimalleri bile düşünüldü. Yolda gördüğümüz kolaylıklar, hep bu tedbirlerin bir netice- Ve yolculuk böyle devam edip gitti. Bir ara, yolun bir dönemeç noktası gelmişti. Otomobil sek- sen beş kilometrelik bir süratle ilerlerken viraj yapmak lâzımgel- di. Manevra o kadar ani oldu ki otomobildekiler havaya sıçradı- lar, araba mütbiş bir hamle yaptı ve kenar tümseğin Üzerine fırladı. — Şatkovski — birdenbire firenleri — sıkmıştı. Araba pa- tinaj yapmıya başladı ve kar- şısına çıkan — bir ağaçla çarpı- şacağı sırada büyük bir soğuk- kanlılık gösteren şoför frenleri tekrar gevşetti. Motör, şiddetli bir tazyik ile nrabayı ileri sürdü ve bu suretle tekrar yolun üze- rine dönüldü. Bir direksiyon darbesi.. ve araba durdu. Fakat içindekiler, tekrar yerlerinden zıplamışlardı. Netice şu oldu ki tekerlek lâs- tikleri kâmilen patladılar, Seksen beş kilometre giderken an! fren yapılmak mecburiyeti de, araba- ma milini kirdı. İleri, geri hare- ket etmek imkânı kalmamıştı. Yüzbaşı Reily, bir an içir ağzından düşen piposunu tekrar alarak dişlerinin arasına sıkışrırdı, Gözlerini kırkarak arkadaşlarının baline baktı. Vaziyetten hasıl ettikleri intıbar yüzlerinden anla- mak istiyordu. Her ikisinin de rengi sararmıştı. Bundan da vazi- yetin vahim — olduğu neticesini çıkardı, Bu sırada Yakuşek, - İngilizin anlamadığı birkaç kelime mırl- dandı ve hep beraber otomobil- den indiler. İlk yakın şimendifer istasiyonunun yolunu tuttular. Bu- lundukları mevkiden, şimendifer yoluna bir buçuk saatliık mesafe vardı. Yarım saat kadar böylece vürüdüktev sonra sağa saptılar, daha bir hıxll yürüdüler ve bir hat bekçi kulübesine rastladılar. Burada, vl!luııı Reily'yi tekrar korku aldı, herhangi bir suretle tevkif edilmekten endişe ediyordu. Fakat Opperput'da İngilizlerin endişelerini teskla etmiye çalışı yor, hiç bir suretle kendilerinden şŞüphoe edilemiyeceğini temin eyli- yordu. Tröst müdürile beraber bulunmak, tam bir emniyet de- mekti. kısa bir muhavereden son- ra Şatkovski bekçi kulubesine girdi. Reily ise piposunu çeke çeke kulübenin isli penceresine yaklaştı. Bu pencereden, Şat- kovski'nin içeride, telefonla ko- nuştuğunu görüyordu, yanında da kulübenin bekçisi vardı ve endişe ile bu muhavereyi takip ediyordu. Maamafih içine atıldığı mace» ranın neticesinden hiçbir endişe duymuyordu. Çünkü tröst teşki- İâtının şimdiye kadar görebildiği veçheleri, ona, tam bir emniyet vermişti. Bundan sonrası için de tevekkül ile vaziyetin inkişafını beklemekten başka çare yoktu. Bulunduğu yerde sanki uyuş- muş gibi piposunu çekiyor ve binlerce defa karısının ağzından işittiği bir şarkıyı mırıldanıyordu. Şarkının ahengi ona çok hazin geldi ve yüzü, sanki bir gölge ile örtüldü, Fakat bu hüznünden kendisi de utanmış olacak ki gülmiye başladı. Sonra Pepitayı düşündü ve ya- kın bir dönüşün sevincile kalbi çarptı. O, bütün bunları düşük nürken uzaktan da bir tren gü- rültüsü duyulmuştu. Aymı gürük töyü telefon başında duran Şat- kovski de işitmişti. Daha hızlı konuşmuya başladı ve sonra te- lefonu bekçiye verdi. Bekçinin karşısındaki adam çok mübim bir şahsiyet olmalı idi ki her hece ile beraber derin bir reverans yapiyordu, Sonra ahizeyi yerine taktı ve süratle kulübeden çıktı. Arkasından Şatkovski geliyordu. Bekçi, gelen trene karşı kırmızı bir bayrak sallamıya ve rayların Üzerinde trene doğru koşmıya başladı. Şatkovski de urkadaşla- rıma, Reily'nin anlamadığı bir gyler bağırdı. Gelen bir sür'at — katarı idi. Kırmızı bayrağı görür gör- mez, inler gibi gıcırdayarak ge- lip kulübenin önünde durdu. Tren makinisti ile memuru bek- çi ile —konuşurlarken Yakuşef Opperputla — İngilizlerin -koluna girdiler ve bir kompartımandan içeri soktular. Hayretinden dona kalan Reily arkadaşlarının yüzü- ne bakarken onlar şu sözleri söylediler: — Siz öyle bir devletin istih- barat teşkilâtına mensupsunuz ki Sovyetleri devirmek hususunda onunla temamen anlaşmış bulun- mak istiyoruz. Treni durdurmak meselesine gelincet bu iş, zor birşey değildir.. Demir yollar memurları arasında adamlarımız bulunabilir. Ba da, bir hâdise midir? ( Arkası -4 ) Almanya'da Hükümet Buhranı Berlin, 28 — Parlâmentoda müteşekkil bir ekseriyete istinat edecek bir kabine teşkili hak* kındaki teşebbüsün akamete uğ” raması Özerine bir “ Riyaset kar bine ,, si teşkili için yapılan ko* numılıı henüz bitmemiştir. Am cak bu mükâlemelerin bugüp vaziyeti aydınlatması muhi dir, Buhranın ne suretle hallediler ceği, halâ belli deyildir. ğlğu hususta yarın bir karaf verilmesi ihtimal dahilinde gö rülmektedir. Leh - Sovyet Misakı vmııoı'ı:yma._ ktolunan adö” t ile a î:'t’:uvıı ı:ıuluıu imzalamıştır.