—30 Telalörre Siyaset Âlemi Söz Ve İş Arasındaki Fark ğ Asırlar var ki bütün milletler sulbe Arşı duydakları sevgiden bahseder- "> fakat bütün bu iddialar, beşerin foplanan kinlerinin müthiş bir tarraka | İSİ4 te patlamasına mâni olamadı. | Vaziyete bakarsamız dün ile bu- | a fark — yoktur. arasında hiçbir sezilen — küçük gizli maksatlarını saklıyabilmek için geçmiş tecrü- elerden yaptıkları istifadede .bula- bilirir. Yoksa bakikatte bu fark Szimdir ve her halde sulhün lehine değildir. başkalığı, daha Fransız Başvekili M. Heriyoyu, irkaç gün evvel 70 bin Alman ölü- Sünün yattığı Lens ovalarında, dün- Yadın selim düşünen, — sulh j seven İnsanlarına hitap ederken gördük. — Amerika, bu ideale o kadar bağlı Rörünüyor ki Avrupa — devletlerinin rçlarından — bir santim indirmek İstemiyor. Taki onları, harp bütçeleri Zerinde esaslı tenkihler yapmıya Tütebur etsin. Almanya, silâhlanmak İatemediği diasındadır. Resmi sözlere göre, tün maksadı, diğer devletlerin de tendisi gibi ordulacını küçültmele- | ridir, İlalya feragatin azami haddine Yürümak ister. Rusya, orduların der- a| ilgasına taraftardır. İngiltere ise | berkesi hakli bülur, teklifleri alkış- lar, fakat pratik bulmaz. Şu hale mazaran bemen bütün büyük devletlerin —sulh — lehindeki İkirleri bir moktada birleşiyor, hiç Mnas harpten hoşlanmıyor, herkes he yapışmıştır ; onu İstiyar. Fakat fikirleri ayni noktada top- an işbaşı adamları — erasındaki Anlaşamamazlık veden ? 4 Ya devletler sülhe karşi besle- Sklerini söylediklerini muhabbette Samimidirler, yahat değildirler. Sa- Mimi iseler tahdidi teslibat koafe- Tsannn güzel bir neticeye bağlan- Ması mümkündür. —Aksi takdirde :".h bu sözler, nutuklar, güzel “lâf- hep riyakârlıktır. Vaziyeti göz- ::' geçirdikten sonra İnsanın ikinci kümde karar kılmaması mümkün MMuyor. — Süreyya Almanya Hükümdarlı'ğa Do'nmiyecek Berlin 25 — Başvekil Fon Papen söylediği bir — nutukta, İmanyada pek yakinda hüküm- rliğın iade edileceğine — dair Üeü Şayinların, intihabat - müca- Si — oyunlarından — olduğunu .E.â*'lğîş şayiaları tekzip etimiştir. k ebi gazeteler böyle bir tehli- ':t'llıı Avrupayı yeniden karıştı- ş_.;!g__yumkh—dırln.* TEFRİKAN UMARASI (00: | Ö GAĞT TÇT T TTTT YO AA — — -ON POSTA Fransanın Borçları Eransa, Almanyadan Alacağı Paradan Fazla Amerikaya Borç Veremez Paris, 25 — Sağ cenah lider- lerinden olan M. Maren, Fran- sanın Amerikaya olan barçlarının senevi — taksitlerinin hakkında meclisa bir takrir ve- recektir. Geçenlerde — Radikal Sosyalist — Fırkası, M. Heriyo müstesna olmak üzere, bir takrir i Hz Kıral — Faysal İrak - Kırallığı- |na intihap edildik- ödenmesi | | tatil aflarım | Bu sureti kabul etmişti. Bu takrirde | Fransanın hiçbir. zaman Alman- yadan alacağından fazlasını A- merikaya — veremiyeceği — kabul edilmişti. Bu takrirden başka meclise iki takrir daha verilmiştir. Fran- sapın harici siyaseti hakkında bir takrir veren M. Franklen Buyyon, geçen yedi sene içinde fransanın birtakım hayallerle yolunu şa- mesi İâzım geldiğini bunun için de zailli birliğin tahak- | dra yüksek kukulüzumundan bahsetmektedir. | Sosyalistlerin lideri olan Leon Blum verdiği takrirde tah- didi teslihat meselesinden bahse- derek hükümetten şunu - sormak- tadır: ve bütün milletler arasında hw kuk müsavatı temini maksadile nasıl bir siyaset takip edilecektir. 'Alman Talebi Ve İngiltere Londra, 25 Almanyanın hukuk müsavaltı talebini tetkik için taplanacak olan dörtler kom- feransı meselesi Avam Kamara- sında — istizablara yol açmıştır. Hariciye Nazırı Sir Jon Simon, bir- takım müşküllerin ortaya çıktı- Zgını, çönkü Almanyanın Cenevre- de toplanacak konferansa gitmek istemediğini, Fransa He İtalyanın | da bir uzlaşma kabulüne mütc- mayil olduklarını söylemiştir, Ha- riciye - Nazırı, - İngilterenin — pro- jasını terketmiyeceğini ve Almanyanın tekrar — silâhlan- mak tehdidinin muhtelif cephe- lerde tetkiki — icabelttiğini — ilâve etmiştir. Kanİ.ı Bir İntihap Mücadelesi Nevyork, 25 — Demokratların namzetleri olan M. Rozvelt'in namzettiği lehinde yapılan büyük bir kişi ölmüştür. ÇOCUKLUĞUM Meşhur Rus Edibi Maksim Gerkinin hayat romanı ŞAİ Türkçeye Çeviren: “AYUR Dabadir birGetvire ha :'_ aN ninemin Üüstüne atıldı ve b Di sağa sola savurarak ninemin _ı’*":' vurmuya — başladı. — Ayni 'Manda burnundan soluyordu: Sus gevezelik etme, cadı hn ! k Ninem başını düzelterek sü- __:'f*_ilı: “İhtiyar bunak ,, dedi l için susacakmışım, senin hatı- 'l' gelen bütün budalalıkları töyliyeceğim ,, — Büyük — babam tokrar onun Üzerine atıldı; iki M0 k Mavaffar YÜ LEugu & NCen” aa başına vuruyor. Ninem kendini müdafa etmiyor, onu geri bile itmiyordu. Yalnız: Vur bakalım deli berif, hadi vur bana, daima velar C vran | vür, vür |,, diyordu. Ben sedirin ve ocağın Üstün- de ne buldumsa: Örtüyü, yastık- ları, ayakkabıları ona - fırlatıyor- düm. Büyük babam hiddetinden bunu fark etmiyordu. Ninem onun ayakları altında — Ümitsiz yetıyordu. Nihayet büyük babam | muşlardır. ten sonra her sene Av- rupada, — bilhazsa İngilterede geçirir. münasıbatla Kiral Faysal Lon- meha- filinde çoök sevil- mekte vo İngiltera hanedanı her tarafın- zaman Wtilat görmektedir. İagiltere kıral aj- dan lesine messup Le- di Lül Montbaten | ve Markiz. ol Mit şırdığımı, bu siyasetin ıslah edik | söylemekte | fort - Haven — Kıral Fuysalın — davetini kabul e0 dada gitmişler Kı- misaliri ©- erek Bağ- ralın Resmi- miz, — Tagilterenin | yüksek' aristokrasi- Silâhların tedrici olarak ve bir | kontorole tâbi tutularak azaltılması | sine — mensup bu iki kadının göstermektedir. ral Fayaal ile resmi ziyafetten sonra çektirdikleri fotoğrafı Hindistan Kargaşalıkları Bazı Eyalederdğîıtilâlci Fırkaların Faaliyeti Arttı - fırladı, Bombay, 25 — Hint eyalet- lerinde silâhsır itaatsizlik müca- delesi hâdiseleri azalmıştır. Bu yüzden tevkif ve hapsedilenlerin yekünu 21,422ye inmiştir. Fakat Bingale de' ihtilâlci fırkanın faali- | yeti artınış, suikastlerin çoğalması | üzerine bu ımîfık.ıyı yedi tabur İngiliz i (Lirasi Düşüyor Londra, 25 — İngiliz Hrasının sukutu devam ediyor. Dün İngiliz hirası 85,375 frankta kapanmıştır. Bu sabah 84,37 edilmiştir. Açlık Vürüyüşü Viyana, 25 — Proletaryaya Yardım Komünist Federasyonu, Avusturyanın bütün — işsizlerinin | 3 kânımuevvelde Viyanaya bir bir içtimada arbedeler olmuş ve | bir açlık yürüyüşü yapmıya ka- rar vermiştir. .,.ğ, bir yere tazılarak yu;ı;* | landı, bir bakraç suyu da devir- | di ve baştan aşağıya kadar 18- landı, soluyarak — ve ” tükürerek yerinden kalktı. Vehşi bir nazar- la Üstüne -başına baktı, dışarı Merdivenden — koşarak çatı altı odasına çıktı. Ninem ıhlıyarak doğruldu ve sıraya oturdu. Perişan - saçlarını düzeltmiye başladı. Ben ocaktan aşağıya atlamıştım. O bana hid- detle söyleniyordu: — Yastıkları kaldır, üstüne koy ! Bunları fırlatmak ta nereden aklına geliyor? Bu işe karışmak — vazifen mi? — Birak ihtiyar bunak ae yaparsa yapsın! Birdenbire yüzü ıstırapla tit- redi, hafifç ialiyerek başını önüne eğdi. , olarak tescil | | memur edilmiştir. piyade kuvveti gönderilmiştir. Londra, 25 — Hindistan leri nazırı Sir Samuel Hoor, ya- kında toplanacak olan Yuvarlak Masa konferansının müzakerele- rinin bususi mahiyette - olacağını ve zabıtların. neşredilmiyeceğini söylemiştir. Ç ekoslovakyada Kabine 18 uhranı Prag, 25 — Reisiclimhur M. Masarik, dün Udrzal kabinesinin | istifasım kabul etmiştir. Bir haf- tadanberi devam eden — siyasi bulran buügün tezahür etmiştir. Yeni kabineyi teşkile M. Maliptr Bu kabinenin ve hiçbir. fırkaya bir. memurlar de düşeceği mensup — olmiyan kabinesinin teşkil edileceği söy- | çağırayım, ben korkuyorum! —— Dedim. “ Yok canım, ne di- yorsun —Allah aşkına ? , — diye atıldı * Allaha şükür ki o hir- şey görüp işitmedi, bir de sen onu çağırmak istiyorsun ! , ve tekrar benden ehemmiyelle rica etti: — Benim — iyi hiçbir suretle annene onun beni döğdüğünü söyleme. Onlar zaten | kedi ile köpek gibi biribirlerine ocağın | hasım duruyorlar, bunu saklıya- caksın değil mi? — Eveti — Sakın ağzından kaçırma! O halde, şimdi şurayı bir az in- tizama — sokalım! Yüzümde şiş, çürük filân var mı?.. Hayır mı?.. Ö halde iyil. iş- | yavrucuğum, | * (Eenebi Kızı (|Sevmenin Fenalığı Şimdi 22 yaşında bir gencim. Bundan iki sene evvel çok gin bir Fransız ailesinin güzel bir kızı ile tanıştım. İki seneden- beri mütemadiyen — biribirimizi seviyoruz. Bu aşk gittikçe daha fazla feveran etmekte. Kız bana evlenmeyi — teklif ödiyor, — fFakat iki aydanberi cevap vermekte tereddüt — ediyorum. Ediyorum çünkü evlendiğim takdirde hu- sule gelecek çocuk “kozmopolit,, gibi bir şey olacak ve vatanının kıymetini — bilmiyecek. Bundan maada tanıştıklarım bütün müd- det hayatımda benimle alay ve tahkir edecekler. Bittabi fransız tarz ve yaşa« masile, bizim mutaassıp baba ve annelerimizin yaşaması arasında çok fark var. Evde de geçimsiz- lik başgösterecektir. Kıza bütün bunları anlattı a, Fakat hiç kabul etmiyor ve «k madığı takdirde hayatını kendi Slümü ile zehirliyeceğini söylü- yor. Halbuki kızı çıldırasiye se- viyorum. Kendisinden soğumak için çirkin hareketlerini araştır- dım ve ehemmiyetsiz kusurlardan başka bir şey bulamadım. Ha- nımteyzeciğim, — ne yapacağımı şaşırdım. Eğer ben de bununla müşterek bir hayat kuramazsam anlıyorum ki ben de rahipler gibi manastıra çekilmiş bir <za- vallıya — benziyeceğim — veyahut * Werther ,, gibi öbür dünyaya kendimi yollıyacağım. Çok müş- kül bir vaziyette kaldım. Rik Ecnebi kızı ile ciddi bir sevdaya düşmecin bu fenalığı vardır. Düşündüklerin tamamen varit ve doğrudur. Bu kızla ta- | mamen ayrı bir âlemde, başbaşa bir yuva kurmak imkânı olsa, belki mes'ut olabilirsiniz. Fakat aileye karışacaksa, muhite uy- mak — zarüreti — varsa, hergün saadetinizi — baltalıyan — birçok müşkülât — karşısında — kalırsmız. Hele çocuk meselesi, hakikaten bir facia şekli alır. Onun için bence övlenmiye — yanaşmayınız. Zaten bu aşk - ilelebet böyle devam etmez, Soğuyuncıya ka- dar böylece sevişmiye — davam ediniz. ZCu- * Hrwirde P. R. S. Beyes On beş yaşında kızın arka- sından diyar diyar koşulmaz, iş bırakıp maceraya atılınmaz. Ye- rinde otur. HANLMTE Ve yeri silmiye başladı. Onu böyle görünce kalbimin bütüa samimiyetile: “Sen evliya gibi bir kadınsın!, dedim. “Sana iziyet ediyorlar, ediyorlar, sen ise hiç ses çıkarmıyorsun!,, — Ben mi evliya gibiyi Amma da ettin ha. Tam adamımı buldun!. Uzun müddet kendi kendine mırıldandı. — Elleri ve ayakları ile — yerde — yürüyerek toplıyordu. Ben — ise önünde oturuyor, büyük babam- dan nasıl intikam alacağımı dal- miş düşünüyordum. Ninem ülk defa olarak benim önümde böyle vahşi ve korkaaç bir suretle dövülmüştü. ÇArkanı varj