SON POSTA Böğnedişü ei Fuat Paşa Vapurda Bekleyip Do maktan Dehşetli Surette Sıkılmıştı Paşa Şama Gıdecegme Bir Türlü İnanamıyordu Muharriri X4 Her Hakkı Mahfuzdur —167— Bu Paşaya kadar zarf parçasını verdi, Bizzat — konağa söyledi.... Mehmet Paşa, eyvelâ Yıldıza Zarf parçasını hün- kâra göndererek yapılacak mı- Abdülhamit, revolverden maadasının verilmesine ameleyi istizan etti. ve oğullarının görüştürülmemesine ber Paşanın ve tahsisatının Başkâtip emir vermekle b müterakim derhal 'Tahsip Paşaya söyledi. Çerkes Mehmet Paşa, Yıldız: Van çıkarak doğruca Fuat Paşa- nn koştu. E pusulayı Fuat Paşanın oğullarıma Keudisi salonda bekledi... maaş da tesviyesini konağına eki verdi. Bir müddet sonra hazırlanan eşya Mehmet Paşanın önüne getirildi. Pş. bunları dikkatle muayene etti. Sıra revolvere gelince, sanki busasta hiçbir almamış ta kendi tarafından söy- bu yerden emir lüyormaş gibi : — Camm, Hem de ya, vapura girerken bu eşya birer Lirer o mes'ul buna ne İüzüum var biliyorsunuz muüayene — edilecektir. belki Ben zaman beni de ederler. ken vapurdan kendi — rovelve- rüni paşaya veririm. - Biz yaban- cı değiliz ya... Çerkeziz.. Hepi- bir kavim ve kabiledeniz. Paşanın — oğulları, sözlere bıyık altından gülmekle iktifa ettiler. Ve bu gülüşle de: (Senin rovelverini gizlice paşa babamıza vermiyeceğini çok iyi biliriz. Sonra da, gibi bir adamın — bizimle ayni ve ayni kabileden olduğuna da teessüf deriz. ) demek istediler, Bu esnada saraydan bir yaver geldiği ve kendisini görmek iste- diği Mehmet Paşaya rildi. Mehmet Paşa, yerden ayrılmıyarak : — Buraya gelsia. Dedi... Yaver, salona geldi, Gelen yaver Zülüfin İsmail Pa- şamıa biraderi, süvari kaymakamı Nihat Bey)di. Nihat Bey bıyıklı gayet nazik ve yakışıklı bir zabitti. Hatta bu meziyetleri- me binaendir ki bir defa Abdül- hamidin emrile Sadrazam Sait Pa- şanın konağında mühim bir aşk rolü oynamış ve bu vazifeyi cid- den muvalfakıyetle ikmal etmişti. Nihat Bey, evvelâ Mehmet Paşayı orada duranları büyük usulcacık miz, Dedi. bu senin haber ve- bulunduğu uzun ve sonra | Mehmet | ip bunları getirmesini | | | | | görürlerse, tan ayrılmak ıı;tcmıştı. Mehmet Paşa avdet ederken Fuat Paşa- nın oğullarından biri ile paşanın istediği uşak ta hazırlanmış, be- raber gitmek istemişlerdi. Meh- met Paşa, derhal buna da itiraz etti: Yooo.. Bunu yapamam.. Çünkü vapur, Kumkapı açıkların- | dadır. Ben sandalla gideceğim. nımda yabancı Ya- olduğunu Hem lüzum adam mahvolurum. etmiye paşa hali canım, telâş Bakalım Efendimizin ne var. malüm. — İster | misiniz, şimdi bir irade gelsin de : | (Haydi, Fuat çıkar- | | de Paşaya — söyley Gitsin konağında otursun. Etliye, sütlüye karışmasın ) deyiversin.. Aman, ben geç kaldım.. —Allaha ısmarladık. Dedi ve Paşanın oğullarının cevap vermesine meydan kalma- dan arabasına giriyerdi Mehmet Paşa, doğruca Beşik- taş iskelesine gitti. Orada, Paşamın — inuhafazasına ( Dra yaveranı memür Faik Paşa ) ile Hazreti Raif beklemektel yanına aldı. — İstimbota Daha hâlâ kömür almı İzzettin başladı, Fuat paşa, vapurda fena hak Filhakika — ona (Şam) a gıdcıegınl söylemişlerdi. olan Ka Şehriyariden, Bu iki zati de atladı. ya uğraşan vapuruna doğru gitmiye sıkılmıştı. | — RADYO kavimden bir nezaketle selâmladıktık sonra | Mehmet Paşa ile beş dakika ka- dar bususi surette — görüştü tekrar saraya avdet etti. Görü- len şeylerin ne olduğu — işitil- memişsede, her halde artık va- purun derhal bareketi hakkında saraydan emir getirdiği hissolun- makta idi. Çünkü Nihat Beyin avdetinden sonra Mehmet Paşa, telâşlanarak bir an evvel konak- ve 24 Teşrinisvvel Pazartesi İstaobul e MA 1300 metre Bükreş — rülfününü, — 20,40 orkest Roma Beyrat 20 Brüno'da) lerdon - parçalar, 20,40 Ayda MUL metre | at'ın bir Varşova 21 Kalş spereti metce) DU M konger, 25 Teşrinievvel Salı İstanbul (1200 metrı 19445 salaturka #a1, opera Parçalar BOL metre) S1 filnt 18 orkesira, gramolon - ile 441 metre) konser, mlode bir izoto ha eri, 28 Rus şarkıları, Viyana — ( BU7 metre ) CÜ,Ü konseri 21,40 İspanyol |ıı.ılırı Pi 0 metre evlanmesi 9 halk Figar ismludeki — Fraasız gidecek mi ? | Fuat | Bey de — kendisini | | Fakat o buna bir türlü inanm- yor; kaptamı çağırıp sormayı da | bir türlü gururuna yediremiyordu. Yalnız, bu kömür | ameliyatından, herhalde uzakça | bir yere gideceğini tahmin edi- | yor; buna bin pek sevdiği uzun süren n, 9 Yazan: A. Nalm Zonguldak kömür havzası..a alt olarak birkaç gündebneri neşrettiğimiz bu tetkik yezilarınde karilerimiz, en mühim letih- sal merkezimizin umuml iş manzal amelenin çalışma ve yaşama şarti ni görüyorlar. Bilhassa a temas eden bu yazı- lardan bugün de işçinin iş saati hakkındaki kısmı okuyacaksınız.) | ve hürmet ettiği ihtiyar valdesile veda edemediğine üzüm üzüm üzülüyordu. Uzaktan — Mehmet — Paşanın | geldiği istimbotu görünce sevindi. Hiç oğullarından biri gelecek, görecek, sevgili olmazsa onu | ler gönderecekti. Bir de istimbet | gelip vapura yanaşarak içinden ', yalnız Mebmet Paşa ile Faik Pa- | şa ve bir de Raif Bey çıkınca | Fuat Paşanın teessür ve asabi- | yeti urttı. Nitekim Mehmet Paşa | da vapurun salomma girince | bunu anlamıştı. Bunun içindir ki paşaya karşı olan hürmetini, âdeta | | şaklabanlık derecesine çıkardır. (Arkası var ) ———t Şehir Meclisinde Gürültü. lü Münakaşalar Olacak sayfada kuvvetle ( Baştarafı 1 inci müzakereler — yapıl Meclis | bir kısım ekmek ve bilhassa süt | meselesi nin kökünden halledilmesi | için Belediyenin süratle tedbir almasını ileri süreceklerdir. Bu daha şim- ası muhtemeldir. azalarından hususta aza arasında diden hususi mahiyette münaka- şalar - başlamıştır. Pek yakında wumammuz RTİSTİK'te Fransızca sözlü film ZAFER Fransız tayyarelerinin zaferi üzerine yazılmış ve BRİGİTTE HELM ve ANUİxL LUGUET afından temsi! edi İZMİRDE HALKEVİ Tiyatrosunda Çarşamba akşamı OTELLO ŞEKSPİRİN BÜYÜK HAİLESİ ERTUĞRÜL SADETTİN Dişinizi mi ? dN İ Tedavi ettireceksiniz ? Meşhur doktor- ların adresleri Son Posta uın İ- Küçük Hlânlar Isutunundadır. SEy Pazartesi - Perşembe — (I41L metzel kili musabebe, 21 halk konseri. u.ııı. — (1635 metze) Si Kora İ | | ' .80 Salon or anacağına teselli verecek haber- | : | veya imenfi kanuna Bir maden mevkiinde Lavuar inşı İş Saati Ve Para Kesimleri Zonguldak, ( Hususi) — Milli İstiklâl harbinin | en hararetli bir devresinde, da- hili ve harici binlerce gaileye ragmen, amelenin âcil ve hayati ihtiyaçlarını —bir an — evvel te- min için çıkardığı, 10 eylül 337 >tırihll ve “Zonguldak kömür | havzası amelesine mahsus — ka- | nunda,, diyor ki: «— Mesai, sekiz saattir. hükümetimizin, yevmiye — alelitlak Bu müddetten edile- çalış- maya hiçbir işçi iebar mez. Saati mesai haricinde tırma tarafeynin muvafa: | katile iki kat ücrete | tezzemin nüzul ve rıza ve tâbidir. sunt sağtı Tah- için hildir.,, Kömür istihsalâtımızın gayrita- | bil birşekilde düşmemesi, bilâkis | ecaebi pazarlarının - istediklerini ârızasız sürette karşılamak — için her sene istihsalâtın fazlalaşması hedef tutan bugünkü mesai şek- ge- çen müddet sek | line nazaran ; ücretini iki kat almasını amelenin sekiz saatten fazla iş görmesini tabil ve zarurl addetmek lâzımdır. Fakat, saatlik | mesaiden için ücret | atlerin | şartile, mutat fazlası kanunun | emrettiği iki kat bahsi; | kamımun tarif ettiği tabil mecra- çok karışık saf- sekiz | lardan ayrılarak halara dökülmüştür. Mühim Bir Mesala Bir hâkimimiz, evvelce bahsi | geçen amele buku- isimli eserinde çalışıma saat- leri ihtilâflarından doğan davaları şekilde Zongüldak ku,, sarih vazih bir | anlatıyor: | ei saatinden 'fazla çalışma ücreti çok — mühimdir. Bugnkü mesai şekline ve tarzma göre, bu noktada madençi amelenin daima biribirlerile çar- pışacakları — tabildir. — İhtilâfın, mahkemeye nakledildikten sonra okemusiyeti daha ' Ayade Büyür. | Çünkü şimdiye kadar muhtelif zamanlarda birçok davalar açıl- İ dığı halde hiçbir dava müspet uyguü bir | şekilde neticelenmemiştir. Çünkü hiçbir iddia ve müdafaa kanım | maddelerine uydurularak - yapıl- | IIlhilışîA. | “— Şimdiye kadar açılan da- valarda iddia, amelenin yevmiye | en ve meselesi ile Nİ ile çalıştığı, müdafaa da, yevmiye ile değil aylık ile çalıştığı hak- | kındadır. Halbuki, amele kanu- nuna göre, amele ne yevmiyeci, ne de aylıkçıdır. Çalışma Ücretini saat hesabile ve saat üzerine | alacaktır. fazla | fazla çalışğı sa- | rüst Nihayet Temyiz — mahkemesi Ticaret dairesi 920 - 442 ve 929 - 136 dosya numaralı dava- larının 17- 1229 tarihli bozma kararile, takip edilen yalnış yol- ları kapamış ve saatinden fazla çalışma Ücreti davalarının hangi yoldan — yürütüleceği — sarahaten tayin edilmiştir. Kurnazca Bir Usul Temyiz mahkemesinin amele ücretlerinin saat hesabile tayin edileceği tarzındaki kat'l! ve sarih kararı üzerine iş sahipleri, iki kat ücrete tâbi saat parası da- valarında en büyük ispat vasıtası olabilecek, amele ücretleri istih- kak bardrolarının tanziminde yeni | bir tarz bulmuşlardır. Bu ince ve | kurnaz buluşla, sekiz — saatten Fazla çalışan amelenin istihkakı, bordrolarda - kanuna uygun bir şekilde - iki kat verilmiş gibi gösterilmiş, halbuki — hakikatte günde 12 saat çalışan bir amele- nin aldığı gündelik Ücret, 8 sa- atte hak ettiği ücreti bir santim bile tecavüz etmemiştir. Bir hokkabazın, elçabukluğu marifetinin içyözünü — öğrenmek ister gibi bir hisle meraklandığı- nıza emin olduğum bu “buluş,, ua mahiyetini anlatmadan evvel yenli ve küçük bir istitrat daba yap- mak - isterim. Havzada amele mesaisini, ka- nuni çerçeveler dahiliade en "dü- idare eden muhakkak ki milli müesseselerimizdir. hakkında vukufsuz, ihatasız ve binnetice yanlış naş- riyata rastlıyoruz. İfrat, ve tefrit gibi iki mt kutup arasında ko- şuşan bu kalemler arasında - bir iki müstesnasile - hiç değilse bir fotoğrafçı görüşü yapabilen, amelesi bazı Havza zaman, zaman | maalesef, enderdir. Meselâ, şimdiye kadar, muh- telif böy ve tenklerde Çıkan bir mecmuanın başmuharriri olan bir zat, geçen yıl içinde Zonguldağa gelmiş ve üç günlük bir misafir- likten sonra herşeyi tetkik ede- “Kömür — şirketleri,, — “Türk kömürleri ,, “amele hayatı ,, “amele birliği,, — “zavalhı Türk köylüleri,, gibi cazip ve gürlültü- lü başlıklarla kocaman bir. ma- kale yazmıştı. Makale — sahibi, bazı noktalarda isabetli görüşler yapmasına rağmen amelenin me- sal saatleri — bahsinde, tetkik yerine işittiklerile — iktifa — otti- ğinden — hislerile — düşünmekten uzak kalamamış ve tabil olarak ifrata saplanmıştı.