16 Ekim 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

16 Ekim 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Paşalardan Mürekkep Bir Heyet Fuat Paşayı İs_t_icyap Ediyordu Başka Kimse Kalmadı Mı? Sen Mi İstiîvap Edececeksin? Muharriri * Her Hakkı Mahfuzdur -i Lâkin, her ne olursa olsun, sekinetle harekete ve ancak bu suretle düşmanlarının tecziyesini talep etmiye karar verdiği için olduğu yerde durdu, tebliğ edi- lecek (iradei seniye ) ye mun- tanır oldu. İzzet Paşa, Fuat Pa- şanın bu hâlini, vak'adan kork- tuğuna hamlederek, yüz buldu. Zaten odaya girerken - kapımın önünde tüfekçilerden ve hade- melerden bir emniyet tertibatı eldiği için celâdetkâr bir vaziyet - alarak Paşaya sordu : — Bugünkü vak'ayı şevket- meap — efendimize bir arzetmiyerek, açık telgrafla bil- dirmenizin esbabmnı tahkike me- murum, ÂAynizamanda vak'ana atfedilmesi şevketmeap gibi bir talgrafta efendimize mazrufla | çektiğiniz | yan bu Müşiri, bizzat alıp selamlık resmine getirerek ve Abdülhami- din rikkat ve merhametini celp edecek bir surette hareket ede- rek onu Felâketten kurtarmıştı. Buııı binaen, Fuat Paşa içeri giren paşaları, güler yüzle kar- şıladı. İki taraf ta, askerce ve hürmetle biribirlerini selâmladık- tan sonra, Rauf Paşa söze baş- ladı : — Mücasif bir hâdise olmuş efendim.. — Zatışahanc, dolayı fevkalâde sıkılmışlar. Mü- teessir bir haldedirler. Hakikatin bundan . | tezahürü için bizi gönderdiler. Müsaade buyurulursa, — usulden oldğu Üzere resmen bir iki sual sorulsun... Dedi. Fuat Paşa, derhal ce- vap verdi : — Hay hay.. Benim de mak- sadım, hakikatin tezahürüdür. Heyet azası, Fuat Paşayı bu kadar yumuşak bulmaktan müte- vellit bir memnunviyetle, derhal birer kanepe işgal ettiler. Kâğıt kalem hazırlandı. Fuat Paşanın da isticvabı başladı. (Arkası var ) $ saze eee c AAA AAA AAA AA KBA RA AAA AA RAAAAAA .3.— * RADYO w* ö? seğresarsAsAĞEALAR Yaara AAA AA SADA R ASA SAAT RELERA AA SELan 16 Teşrinievvel Pazar İstanbul — /1800 metra) dolayısile tatildir). (Tamirat Bükreş — (B9 1 rülfünu 20,10 gramofon, ) Gambrinliz mâna da hissolunuyor. Bu hususlar | | hakkında izahat verilmesi, iradei | seniye iktızasındandır. Der demez, artık Fuat Pş.nın iradesi elden gitti. — Sana mı izahat ve ğgimn.. Efendimiz beni isticvap için sen- den başka adam bulamadı mı ?.. Bea buraya, bizzat kendilerine maruzatta bulunmak için geldim. Git.. Böylece kendilerine arzet... Cevabını verdi... İzzet Paşa, koşa koşa buzura gitti. Fuat Pş. nit verdiği cevabı söyledi. Bu esnada Abdülhamit, büyük bir can sıkıntısı içinde idi. Belki de daha hâlâ kararmı Fuat Paşanın huzura hususundaki ısrarı, — onü ziyade sinirleştirdi. Elindeki bas- tonu Ööfke ile yere vurarak: — Görüyorsunuz ya. Hep sizin idaresizliğiniz yüzünden ne haller vukua geliyor? Dışarıda çıkmak vukubulan rezaletler az geliyor- | müş gibi bir de bizi, evimizde vak'a çıkartacak hallere maruz bırakıyorsunuz. Bu adamın hali malüm. Şimdi, yine dikkafalılık ederse, ne olacak?,. Diyor; ve bu sözlerile henüz son kararımı vermediğini gösteri- yordu.. Abdülhamidin bu tered- düdü bir müddet devam ettikten sonra, nihayet, irade etti: — Toplanan paşglar, bir he- yet halinde — gitsinler, kendisi istievap etsinler, Heyete Ranf Paşa riyaset etsin. Dedi... Bu iradeyi tebelluğ eden | tespit | Paşalar, derhal sualleri ederek hep beraber İzzet Paşa- nın dairesine gittiler. Fuat Paşa- | nn bulunduğu odaya — girdiler. Fuat Paşa, bu Paşalar kafilesini | görür görmez, biraz canı sıkılır gibi oldu ise de bunların arasın- da Rauf Paşanın bulunması, bir anda hatırına gelen fena fikri silmiye kâfi geldi. Çünkü vaklile Ravf Paşaya büyük bir iyilik etmiş, Adülhamidin gazabına uğrı- vermemişti. daha | $ I7 Teşrinievvel Pazartesi İsta etkasiri Si gramofon, grke Buqu Darül üsu 80 Radyo Roma ola İ mefon, © | Prağ — ( 488 motra ) 91 Brüno'dan tadon söçilmiş parı DD ney'e rön şarl nakil Otella piy lar. Viyana — (SiT 20,45 neta) Z) ör dasus havaları, 5a) Peşle — me | haberleri stadiyo temsilleri, ismluda bir piyes, 22,30 çığan Varşova LALL mmelra ) konseri, 28 dans bavaları Berlin — ) Berlini 2 Fösi CHEVAL!ER ve MaC-DONALD SENİNLE BİR SAAT filminde “Aşk Roawi Geçidi , fevkindedirler. nin bile ETUAL Buzün matirelerör Prap ders, ARR naten 0,80 Kltnra | yöseri, 21,15 vaları, Viyana ? n S1 gonfooi, 22,13 ( Paşte 50 a0n ansahebe, 1,45 orkestra, Varşova — (1404 malesi 21415 Sopen Brl Z nerlin —( 1605 den nakil, 91 Viyana Gaeee ö ŞA! R ARTİST Matmazel MARY DUĞAN RİCEN kat- k aleyhine Aşığı gengin banker letmekle ttiham edi' ikame eclen davaya önümüzdeki perşembe — akşamı DÜN AKŞAM MİLLE'i ŞEYTAN MASKELi KADIN Mükeminel oöpereti parlak my- vaffakıyet kazanmıştır. Metro - Göldwyn - Mayer filimi SİNEMASI tibaren yeni program: MARY GLORY - ALBERT PREJEAN — | en güzel temsilleri * SEVDA MACERALARI * Küçük Daktilo , dan sonra MARY GLORY'nin en şen ve şuh temsili Bugün görmenizi laik Elen AR[ANE Genç Rus Kızı Hemen MA JİK sinemasına gidiniz. Hâveten: Dünya haberleri. R. K. O. | noktaların ileride tamamile anla- - | etmek zaruridir. | maden kömür mıntakası | vücüt küvvetile 1 | yetinde cağı | halde sormayadarlara karşı takamızın Vaziyeti — Zonguldak Havzasını Ve Orad. Amelenin Vazıyetını Gözden Geçireli ü e Zonguldak — muhabirlmiz — Ahmet | Bey, mühim bir istibsal merkezlmiz | olan Zonguldağın çalışma yşartlarını ? geçenlerde bir. silsile balinde < Son Posta » karilerine izah etmişti. Abmet Boey, bu defa da bavyzanın y çalışan amelenin başlıca b him mesolesino temas otmiştir. Derli bir tetkik mahsalü olan bu meselelefi birkaç gün devam etmek üzere bir silsile halinde Ahmet Beyin lisanlle nakledeceğis: Zonguldak ( Hususi ) — Ge- çenlerde, yins bu — sütunlarda kömür havzamızın ilk nizamna- mesi, daha doğru bir tabirle, Osmanlı hükümetinin İş Kanunu olan; Dilâver Paşanın meşhur yüz maddelik — nizamnamesini “Son Posta,, karilerine tanıtırken hav- zanın ve maden amelesinin en mühim birkaç meselesine temas etmiştim. Herbiri — başlıbaşına — birer mevzu teşkil eden bu meseleleri o zaman bir iki cümle ile çerçe- velemiş ve Dilâver Paşa bahsi içinde küçük birer geçit halinde yazılıp geçilmiyecek kadar hayati olan bu meselelerden ileride et- raflıca bahsedeceğimi söylemiş- tim. Bu satırları bugün, o zaman bıraktığım mühim bir noksamı tamamlamak için yazıyorum. Memleketin umum! menfaat- lerine, ihtiyaçlarına ve dertlerine sayfalarını — memnuniyetle açan “Son — Posta,nın — sütuularında neşrettiğim diğer yazılarım gibi bunlar da tamamen tetkik ve müşahedelerimin muhassalasıdır. Bir Hâkimin İzahı Bahsimizin esasını teşkil eden amele mevzularına —ait birçok şılabilmesini temin için, burada maden amelesinin hususiyetini ve | havzada hangi sınıf sây erbabına *amele,, dendiğini kısaca tarif “Zonguldak,, amele- (Amele hukuku) ameleyi şöyle Bir hâkimimir, sinde mahsus isimli — eserinde, tarif ediyor. “Her memleketin, — hatia muhitin kendi busüsiyetine amelesi vardır. ( Âmele ) manası — her. memlekelte ayrı anlaşılır. Böyle olmakla beraber: (Amele), sermayedar her az çok rak hayatını kaz. mecburi- / bulunan kimsedir. Bun- r istihsalin on kuyvetli bulunan (sâv) unsurunu teşkil ederler. San'at ve maden işleri bulun- mayan veya az olan yerlerde âme- le varlığı yoktur. Amele — partisinin ç ması, belirmesi; memleket san'atinin ve maden işlerinin alınasına bağ- lıdır. San'at yükseldi maden işleri çoğaldıkça amelu yekünü da çoğalır, — amele © inevcudiyeti! de | © nisbette fazlalaşır, Amele: bilgisinin —ax —ve —surf bir bulunması hasebile ser- maye- sahiplerine katşı - kudretsiz- dir. Patronlara karşı geçip te iş mukavelesini yapamaz; zaten işi musa ve kısa zamanlarda - ola- serbest muka de y pamaz. Bu seheplen amele yekünu | çoğalıp belirdikge (birlik) 'vücuda kurarak etirerek yani bir cephe E.ıklıruıı müdafaaya ve süyinin se- serinayedara” >kaptırma- mıya çalışır. | Hükümet | fusunun bir kütlesini teşkil ettiği meresini te, memleket — nü- zayıf kalmak mecburiyetinde kalan ame- Jenin — haklarını, memleketin ve ammenin inztıbat ve - hukukunu sayarak amele için kanunlar koyar., ( Amele hukuku) Zonguldak mahkeme aza mülüzlek Tevfik. İs. Marifet matbancı 1900 Kitaptan aldığım bu satırları buraya aynen geçirmekle bir mü- tearifeyi tekrarlamak istediğime | olduğu halde Yazan : Ahmet Nalff ı_ı:x:-m.pı.ııı--.-m-uımı*’ İSob'lslak aamzetliği içia Gazi Fin 09 erize yazarken hükmolunmasın. Havza amelesini” hususiyetine göre bu tarife sıği? ve sığmıyan - taraflarını mukay? seli bir şekilde göstermek iç/ bu bahsi aynen nakletmeyi İf zumlu 10 eylül 337 tarihinde yır' lan, kömür havzası amele: mahsus 15 maddelik kanundi “amele,, mefhumu ve bu ll kimlere verildiği anlatılmadı. dan mana ve şümulü kık&ı kalmıştır. Bilâhare, 30 kiııııııul—J 340 tarihinde; Amele Kanun kullandığı amele sözü tefsir edik miş, ancak ve bu suretle ka hükümlerinin kimlere şümulü duüğu anlaşılmıştır. Bu tefsire göre knı)uııı.llu amele sözü: “Amele çavuşu, amele katibi başçavuş, sürveyanlar da dl' maden — ocağınli içinde, dışmda ve bütün k nakil, yıkumı. işletme, fabriktı Kman, iskele, harman hulâsa tün kömür hareketlerinde çalışt? kimselere şümulü vardır. Mühendis ve muavinleri, ya$” hanelerde bulunan kâtip ve mür işlerile meşgul olmuyan di; müstahdemler amele mefhumut? girememektedir. “Amele, tarifini — bitirdikte' sonra bahsimize geçebiliriz. İki Kısım Amele Zonguldak madenlerinde ıy' vasati olarak ( 7500 - 8000 ) amtf le çalışır. Bu yekünun bcııı te ikisi “Mavakkat, , diğer kısf' “Daimi, ameledir. Yalnız amelesine has olan bu muııku ve daimi tabirlerini izah edeyisi' Kömür havzasındaki madt kuyularının sây unsurunu temif eden bellibaşlı iki mıntaka vardi” Buulardan — birincisi, — Zon; ve havalisi, Devrek, Çaycumt Yenice ve bunlara tâbi köylud'" İkincisi: — Trabzon — hava Vakfıkebir, —Tonya, — Şarli mülhakatı.. Bu iki başlıca amele ııııl" kasının haricinde göze bir amele muhiti de 'İîet Mamahatun havalisidir ki, burf” dan gelen amele hemen külcü, — varageleci, gibi ocağın dışarı işlerindo şırlar. Bu tasnife girmiyen kısım amele de yine eki -lııvııhıl: kapıcılık, ııışıdıl a i gibi munhasıran dışarı mk'rdo istihdam olumurlar. Zonguldak havalisi, Çaycuma, —Yenite ve Ert maden havzasına mücavir bW amele mıntakası olduğundat havaliden havzaya gelen Dilâver — Paşanın — meşhur maddelik kömür havzası namesine tamam ( 65 ) yıl koyduğu esasa göre Yani ayın gür :: g b MI. on )’ de köyünde, tarlasında " ile geçirirler.

Bu sayıdan diğer sayfalar: