2 Teşrinievvel SON POSTA Sayfa 9 — TİMURLE —102— NK Muharrirt: X4& * Zavallı Tevekkül Daüs- sılaya Tutulmuştu Çadıra girdiği zaman bu iki nt duygu ve düşünce içinde idi. :ılnıx kalınca mülteci beyleri gor'mekten mütevellit elemi de, sevinci de yüreğinden attı, Te- vekkülü düşündü. Kaybettikleri !:ıhkı kurtarmak için sarayına s- ğinan adamların dilediklerini ye- rine getirmeyi kolay görüyordu. İçl'ıçük bir m—klubnysung;: kîn'vc!“ - bir tehdit, © bedbaht adamları yeni baştan mes'ut etmiye kâfi gelebilirdi. Lâkin Tevekkülün sıh- hati?... Bu, tanrının alâkalı bir mesele idi. Has- taya — şila vermek, yurdundan İmw.lmuş bir hükümdara saltana- tını iade etmek kadar kol değildi. bi iradesile Bu hakikati de acı acı takdir | ve idrak eden Timur, şirmekten Ürktü, Yşak çağırdı : , — Git, dedi, Molta Celâletti- ni, Molla al, gelir. (1) vakit re- el çırparak bir İzzettini yi v L".,z Ssonra, o6 devrin en bü- Şük hekimleri olmak taşıyan bu iki bilgiç ad. Scanın — huzul lardı. gökretini am, Ulu runda - bulunuyor- kendilerini — ayakta ve maksadımı hemen gd Bizim yeni ece hastadır, erimiş, bitmiştir. Gid derdini anl lunuz, P gürünüz, ayınız, dermanını bu- Onlar, rüküa varıp — ayrılırlar- ken ilâve etti — Tevekkül Hanımın kiymeti Yanımda çok büyüktür. Onu iyi etmek, şahsımı yaman bir has- talıktan kurtarmak kadar beni Memnun edecektir. Hekimlerin dönümünü bek- erken dayanılmaz istıraplar için- de idi, finl firil dönüyordu, alını tel tel yoluyordu. Yaptığı adakların ise baddı, hesabı yolî- ;u_ .Kzırlıtı'ılur mi nezretmiyordu. öleler azatlamayı mı rnsarlim.yor: U, vergiler bağışlamayı mı düöşün. Mmüyordu, köprüler kurup çeşme- ler akıtmayı mı hatırlamıyordu? (? ' dakikada Tevekkülün iyi ol- (—_llgu müj ni is nibayet olmıyan tarihi Binı boynundan çıkarıp Verecekti ve yine ona, Vilâyetin beyliğini bağ O kıymetina gerdanlı: baberciye büyük bir bağışlıyacaktı. mütehassisti, telâş içinde idi. a yi Hekimıc.-_ yarım xf!di:"ı boyun SÖz söyliyebilmek lediler, szat sonra kırıp durdular, için emir bek- O, korka korka sordu: - : Hayırlı - haber getirdiniz inşaallah, Hasta nasıl? Yaşça büyü yük — olduğ Celâleddin cevap ve:’d: t'l“ — Biz bir şey bulamad k Un :'İ_âk—ın. Kalp iyi, ciğer iyi: ııid: YLk Ahlâtı erbaada bozukluk yok. Fakat hanım hasta. Ruhani T Maraz ol, Daüssıla! sa gerek. - Meselâ: için ,_—,Anîmî yaptınız. ha, Dün g (17 Bu iki t MA *sİ8s Köre (C 6 ( CAİ.8: 200 ) 4 «Urndei ittibas, Zübdei ehi :v at İGiği İki tabibi Jebip veiki. F ğ Bilâhare Yıldırım dAavisine me âtittevarihin MWa- olan iki hektmi edip idi> Beyazıdın da ' Mmemnur edilmişlerdi. *U> Kzettin Acemdi. te. celâlettin | kadar bütün ordu, | tutulur, | defa yanıma | | sıla | sığ sa- | gelin olan bir çocuk bugün sıla hasreti çekip te döşeğe düşer mi? — Biz başka sebep bulamı- yoruz Ulu Hâkan. — Öyleyse hocalara baş v rahm, hastayı okutalım. — Siz bilirsiniz Nlu Hâkan. | Biz, tababetin bu hastaya ilâç veremiyeceğini anlıyoruz. — Peki, gidiniz. İcabederse yine görüşürüz. Onlar çıkar çıkmaz bir aslan postu Üzerine oturdu, başıni el- | leri içine aldı, yine düşünmiye koyuldu, hem düşünüyor, hem #*daüssıla, daüssıla,, diye mırıl- danıyordu. O, sila — iştiyakının ne kadar kutsi bir duygu oldu- ğunu — biliyordu. Seferlerin bir az uzaması Üzerine en basit ne- ferden en yüksek kumandana bu hastalığa her çadırda yurt aşkı tütmiye başlardı. Kendisi de çok için derin ta- bu dert Mo- Semerkant hassürler beslemişti. Fakat kastalığın böyle olduğunu bilmiyordu. eritici bir Hele | golistandan ayrılmasını, tarihi üç ayı bile doldurmıyan bir kızın derdile döşeğe düşüp ölü rengine bürünmesini havsalasına ğdıramıyordu. tedbirler almak, hastayı kurtare mıya çalışmak (âzımolduğunu da onutmuyordu. Hocalarla dervişlerle sibirbazlarla, lerle ve âhinlerle, remmal- kendi emri altında ya- şıyan insanların hepsinin duasile onu iyi etmiyo çalışacaktı. Bütün memleketi, bütün balkı; Türkten, Mağoldan, Aceme, Hintliye ka- dar her milleti bu mü alâkadar etmek için çareler, şe- ihim - İşle n bir düğüm yine ıp Curuyordu: Ya | ölürse, stirmalin renk tlar, mezarlar gö- ı Öönünde sır Bi toprağa do- renk sahneler; ça yüreği Ağzına ge rdu, yakıcı yaşlar doluyordu Bir tel üf etmek, imuhtemel musibetlere karşı nef- sini cesur tutmak istedi. Gözle- rini yumdu, © güne kadar nikâh- ladığı ve bir. kısmı için uzun zamanir muhabbet taşıdığı ka- dmmları zihninde sıraladı. aralık Posta kutusu: İstanbal - 741 'Telgraf: İstanbul SONPOSTA ABONE FİATİ TÜRKİYE ECNEBİ | 1400 Kr. 1 Sene 2700Kr 750 GAy — 1400 400 « 3 800 1850 , * 5300 " - | " “ Gelen Ağres değiştirilmesi (20) kuruştuz. Gazeteminde çıkan resim ve yazıların bütün hakları mahlaz ve gaselemize ir, | murları yollıyarak bu adamı dai- | serseri değildi: | yorum: Bu pasaport Sait Hikmet | ve konuşmıya başladık. | dana çıkacak derecede eskimiş- | tir. Bu vaziyette ve cebinizde beş | para yokken Parise nasıl gidebi- | mek yerken bir şeye daha dikkat ğ | muvazenesi Bununla beraber | | türmesini ve orada, Liyon şebri- ——— —- Sait Hikmet B.in Bir Tımar- hanede Öldüğü 06 w 00 Anlaşıldı ( Baş tarafı | inci sayfada ) | adamın cebinde 0,25 sahtim pa- radan başka birşey yoktu. Me- | reye getirttim. Elbisesi fena olmakla beraber hal ve tavrı iy- ce bir tebiye aldığını gösteriyordu. Demek ki karşımdaki âdi bir Bu adami derhal ettim ve gördüm ki muvazenesi bozuktur. Cebinden bir pasaport Şşimdi - hatırlı- isticvap çıkarıp gösterdi. Bey namına taszim edilmişti. Adamın karnı açtı. Bir parça ekmekle bir domuz sucuğu par- çası getirterek önüne koydum Bu adam, bana, Cenevreden geldiğini söyledi kendise dedimki: “ — Elbiseniz, ipekleri mey- lirsiniz? Bunun Üzerine, abuk, sabuk söylenmiye başladı. O ye- ettim. Bardakla su içmiyor, bir | gazete parçasından yaptığı bir | kâğıt bardakla susuzluğunu gide- riyordu. Şu hale nazaran karşımdaki adam bir deli değildi, sadece bozulmuştu. Kendi- sine beş frank verdim. ÜUllens tramvayına bindirttim ve tramvay kondöktörüne de bu adama dik- kat etme Liyona kadar gö- nin geceleri sefilleri kabul eden binasına yakın bir yerde indirmesini söyledim. Ayni zamatıda bu garip adama da şu darülâceze 2 Teşrinievvel Pazar Tatanbul — (1200 motre) 18 örkestra, isikiye heyeti tarafın: anıtın da iştirakila ) 21,40 Kora Romanya şarkı'arı Roma ılıı'ıım, opereti. Prağ — (4 sundan Li ) Lombar ( Lin * Li ismindeki | metre ) 20 Atelye ti- gramolor k eserleri Viyana tr> ) 21 Viyana ına me'odileri, 22,25 şarkıları, * 29 akşan Peş Viyana'dan Varşova — (1411 mata)) yötemsilleri, 91 Viyana'dan dans havaları Berlin — ( 1635 metre ) 90 Hinden- burgua 85 İnci yıldönümü münasebeti- le bic ihtifal, 21 orkestra 3 Teşrinievvel Pazarlesi İstanbul — (1200 metre) 18 Müşerref n ve Hafız Ahmet Bayin - İşti- alatark stra, 21 Satiye Hanımın iştirakile alaturka saz, 229 gramolon, 384 motro) 22,15 gramo- metre ) 20,8) gene “dan nakil. t ) günün 'a naklen Roma — ( 44 huberleri, 2, Avrapa koönteri, (488 metre) 20 Milül tiyat- operadan Peşto 58) metro) 4 21,30 studyoda orkestr. Varşova — (1411 m Eva lemindeki operoti Berlin — (1635 metre) 21 orkestar. RADYO | ker teker yarısına — Liyonda, Serviyen soka- ğında (18) numarada bulunan Türk — Konsoloshanesine — gider, pasaportunuzu gösterirsiniz. Fa- kat ondan sonra ne yaptığımı bilmiyorum. 9 hazirana kadar kendisinden bahsolunduğunu işit- medim. — Yalnız 9 haziranda Liyon civarında, Sent - Fuva - dö - Liyon semtinde görüldüğünü, bir sokak kanepe- sinin —üzerine uzanarak halka karşı âr ve hayâya mugayir ha- reketlerde — bulunurken ve ma- nasız şeyler söylerken görüldü- ğünü işittim.,, Tımarhanede Sait Hikmet Bey, bu vaziyet üzerine derdest edilmiş, o gece- yi Liyon zabıtasının müteferrika- sında geçirmiş, ertesi sabah Türk konsoloshanesine sevkedilmiş, oradan tekrar Ulleas polis mer- kezine gönderilmiş ve tekrar M. Verdo tarafından istievap — olun- muştur. Fakat o zaman, Sait Hikmet Bey — pasaportunu kaybetmiş bulunuyordu. Çünkü pasaport 25 — mayıs günü Sen « Bartelmi yokuşunda kaybedilmiş ve bir yolcu tara- fından bulunmuştu. Bunun üzerine nasıl olduğu anlaşılmaz bir surette Sait Hik- met Beye “ İsmet Paşa ,, ismile zabıta doktoru Besyer tarafından bir vesika verilmiş ve Bron tı- marhanesine sevkolunmuştur. Bu hâdise 10 haziranda oluyordu. Ve 15 haziranda, yani timar- haneye naklinden beş gün sonra da bubran içinde vefat etmiş ve Bronun küçük mezarlığına gö- mülmüştür. Aradan az bir müd- det geçip te Sait Hikmet Beyin İ | serserilik Paris zabıtası tarafından aranıl ması kaybolan pasaport hikâye. sini ve Liyonda görülen pejmür- de kıyafetli adamın meselesini hatıra getirmiş, pasapot tetkik olunmuş ve biçarenin akibeti bu suretle tesbit edilebilmiştir. Şunu da kaydetmek lâzımdır ki haziranın birinci günü Sait Hik- met Bey Liyon sokaklarında serseriyane bir surette dolaşırken ithamile tevkif edik miş, Mmahkemeye verilmiş ve 4 haziranda, Liyon ceza mahkeme- si, Sait Hikmet Beyi bir hafta hapse mahküm etmiştir. Sait Hikmet Bey, bu müddetini ikmal etmiş, tekrar Liyon sokaklarında serseriyane bir surette dolaşmıya başlamış ve 9 haziran akşamı bitkin bir halde ve yaptığını bilmez bir vaziyette sokakta bulunarak tımarhaneya gönderilmiştir. Fakat işin garibi şudur!ki Sait Hikmet Bey tımare hane de iken, Liyon Adliyesi, merhum hakkında memleketten ihraç kararı vermiştir. Fakat şiddetli bir humma nö- betine tutulmuş olduğundan hak- kındaki bu ihraç kararı tatbik edilememiştir . Avukat Ne Diyor. Dün Sait Hikmet Beyin şehs rimizde bulunan avukatı Alâed- din Beye müracaat ettik. Avukat Bey bize şunları söyledi : * — Bana kalırsa hâdise el'an sarih ve vazıh bir mahiyet alma- mıştır. Ben hâdise hakkında İse viçre ve Fransa zabıtasına mü- racaat ettim. Önümüzdeki birkaç gün içinde bir telgraf beklemek- teyim. Ümit ediyorum ki bu telk graf bütün esrarengiz noktaları aydınlatacaktır.,, hapis l Bugünün Meselelerinden l Şirketler Halktan Fazla Para Alıyor Mu? (Baş tarafı | inel sayfada ) şirketler ceza görecek mi? ,, Biz şu dakikada bu suallerin sarih cevaplarını verecek mev- kide değiliz. Fakat şu kadarcık söyliyelim — Dahiliye Vekâletinin ge- salâhiyeti - vardır.. Hüküm veya — ceza tertip edecek odur ve eğer böyle menfi bir netice çıkarsa elbette ki me- seleyi beniseyecek ve mühimse- yecektir. Burada bizim yapacağımız iş size bu şirketlerin halktan mas- raf olarak aldıkları paraları te- yazmaktan — ibarettir. Evvelâ Tramvay Şirketinden baş- hyahm: Bugün birinci mevki tramvay arabalarında iki mıntaka arası için 7 kuruş 30 para alınmakta- dır. Dördüncü mıntakaya kadar giden yolcular da 9 kuruş 30 niş verecek | para ödemektedirler. Fakat dör- düncü mıntakadan sonra - bilet ücreli 12 kuruşa çıkar. İkinci mevki arabalara geli! ce; bu arabalarda seyahat e yolcular iki mıntaka için 4 kur, 20 para bilet Ücreti ve ki bu para birinci mevkide mıntakalar — için yakındır. alınan Yani | rakı | mi | a Ücretid | ecil ve kırmızı. renkli — arabalarda iki mıntaka için bilet parası yarı- yarıya farklıdır. İkinci mevkide dört mıntaka için 6 kuruş 30 para alınıyor. Bundan fazla olan mınta- lar için — verilen para ise 9 kuruştur. Tramvay Şirketinin bir de pek mahdut dereceli tenzilâtlı tarifesi vardır. Bu tarife zabitlere, mektep- Kilere, askerlere mahsustur. Zabitler birinci ve ikinci mevki arabalarda bütün mmtakalar için 3 kuruş 30 para, ve askerler de ikinci —mevki arabalarda j bülün — mıntakalar — için ğîiuııç" para veriyorlar. On düört yaşına kadar olan mektop talebe- leri paso almak şartile mevkide yüz — paraya ediyorlar. Tramvay Şirketi malül garzi- lere' de pözole olmak * şartila cüz'i tenzilât yapmıştır. Alâkadarların — söyldiklerine göre Tramvay Şirketinin asıl kon- trol — edilmesi işleri, * hareket — saatleri ahsis edilen aral 'aftan b ikinci seyahat lâzımgelen — ta- tram- ve her mese- izinci servis vay di k esi zarüretinden Şi | Ter çoktur.