Harbi Kaldırmak Nasıl Mümkün Olur? Sabık Japon Adliye Nazırı Oza- kinin, bu unvan İle neşrettiği bir yazıyı gördüm. Tahmin ediyorum kl pek az siyaset adamı M. Ozaki gibi bakikatle karşı karşıya gelmekten çekinmemiş olsun. Bu zat diyor kli: “Altmış sene kadar evvel, biz Japonlar, ferdi teslihata daha ziyade ehemmiyet verdik, Bir ordu vücuda getireceğimiz yerde bellerimize kalıç lar takar, tabancalar sokar ve kendi- mizi emiyette zannederdik. Bir ordu vücuda getirip te memleketin müda- faasını ona biraktığımız gün, kendi- mizi daha selâmette gördük. Ayni muhakemeyi milletlere de şümullendirebiliriz. Mutlak olarak teslihat ile hiçbir. milletin emniyeti temin olunamaz. İşte son Japon - Çin Ahtilâfı. Çin milleti, yirmi senedenberi bize karşı meydan okuyordu. Bu vaziyet önünde, Japon halkı, her yerde olduğu gibi iki kısma ayrıl- maşti 1 1 — Muahedelere taraftar olanlar ve ataletten ümit bekliyenler. 2 — Kuvvetin hak olduğuna ina- manlar. Birinci sınıfı teşkil eden zümre, hâdisatın tazyikı Önünde sürüklen- diler, ikinci zümreye iltihaka mec- bur oldular. Fakat Çin ile olan ihtilâfımız da bizi mes'ul mevkiinde görenler, kendi — mes'uliyetlerini — saklamıya çalışan kimselerdir. Mademki biz Çina karşı mütecaviz vaziyette idik. Cemiyeti Akvam azaları niçin bize | karşı harekete geçmediler? Hatta, bu ihtilâfta * Harp , bile sağra — almak — İstemediler. Bu, öyle bir menft cesaret verişti ki, müspet bir şekilde işi kö- rüklemek ve ona müzaheret etmekten daha fazla tesir yapi- yordu. Bugünkü büyük — devletler küçük — milletlerin aleyhine olarak büyümemiş midirler ve o zaman, di- ger milletler, şu veya bu hareketle- ri ile onlara zımnen olsun hak ver- memiş midirler? Demek oluyor ki, ker memleket, beynelmilel meseleleri, mutlak hak ve adil noktasından değil, kendi menfaati zaviyesinden görüyor ve bükmünü de ona göre veriyor. Demek oluyor ki milletlerin bu- günkü telkinlerinde, umumiyetle bir aksaklık vardır. Meselâ kafamızın doğru bildiğini, kalbimiz eğri hisse- diyor. yapılacak iş kalp k kılmaktır. Ka- fanın düşündüğünü kalp reddederse, harbin önünü almak mümkün olmaz!,, * Yakarki satırları beraberce oku- duklar sonra büyük menfaatlere kelimesini | Ottava Konferansınm Sonu Muhalefet Fırkası, İngiltere Hüküme- Paris 17 — İmparatorluk kon- feransı hakkında neşriyat yapan gazeteler, —konferansta - istihsali arzu edilen neticelerin elde edilme miş olduğunu yazmaktadırlar. Bü- yük Britanya İmparaturluğu ile mühtelif unsurlar arasındaki ma- nevi rabıta ve tesanüt —daha ziyade sağlamlaşmıştır. Muhaletet Fırkası Hesap soracak Londra, 17 — Ottava Kon- feransı müzakeratın neticesi her ne olursa olsun, muhalefet fırkası hükümetten ciddi hbesaplar sor- mak niyetindedir. Bilhassa beş eylülde toplanacak olan amele kongresi, ruznamesinin başına bu meseleyi koymuştur. İngilterenin gıda — maddeleri piyasasının serbestisine ait olan küçük bir istinkâfhı çok şiddetli bir muhalefet yaratacaktır. Otta- va Konferansında uğranılan kü- çük bir akametin, M. Makdonald kabinesi aleyhinde bir mücadele- ye sebep olması muhakkak gi- bidir. Rus İthalâtına Konacak Tahdida Ottava 17 — İmparatorluk tinden Ciddi Hesaplar Soracak | konferansı dün bütün gün Rus- ya'ya ait işlerle uğraşmıştır. Bir- çok dominyonlarla birlikte Kana- da hükümeti, Rus ithalâtına kar- şi sıkı bir tahdit ve murakabe konmasını istemiştir. İhtilâlin Doğurduğu (Grev Granata 17 — Kırallık taraf- tarlarının — ihtilâlini — bastırmıya memur olan hükümet murahha- sının şiddetli kararlar almasın- dan mütcessir olan amele - itti- hadı gece yarısından - itibaren itil grev ilân etmiştir. Greve iştirak edecek olan — sindikalar derhal kapatılacaktır. Bütün sindikalar grevi takvi- yeye karar vermişlerdir. Grev emri süratle intişar etmiş ve he- men şoförler, garsonlar greve iş- tirak etmişlerdir. Mahalli gazete- ler de çıkmamıştır. dokunan, bir hakikati bu kadar cesa. La Paz 17 — Paraguvay sü- vari müfrezesi Hüjayda Bolivya Paraguvay - Boliyya Mücadelesi| Island - İstanbul hava — geferini Harbı Umumide müttofikler galip Çeldikten wonra Lehistanı tekrar ihya etiller. Lehistanın kendine mahsts bir limanı olmadığı için galip müttefikler Dançig limanını serbost şebir olarak ilân etmişlerdi. Fakat Dançig bir Alman şobri olduğundan daimi suretto Lebistana — mlşkülât çık: rdu. Bunün önünü almak için, 1920 de Lehistan Cilmhuri Gnidya küçük bir balıkçı köyünü Hman yaptırya karar verdi ve on iki se içinde masraflarla asrt bir llman vücuda getirdi. Resmimizde gürülen Gni manınıtı Tesmi küşadı birkaç gün evvel Rei shur M. Moşişkinin buzürile yapılmıştır. — Musevi Düşmanlığı Alman Musevileri Hitlercileri Reisicümhura Şikâyet Ettiler Berlin 17 — Hitler, işlerin karışmasına yardın — etmekten başka bir şey yapmıyan bugünkü hükümete karşı şiddetli bir mu- halefet yapacağını tekrar etmiştir. ların — tethiş siyasetleri derhal duracaktır. Museviler Hittercilerden Şikâyet Ediyorlar Berlin, 17 — Musevi Alman Hitler, —tethiş — siyasetinden | vatandaşları birliği. Hillırcileq'ı Nazilerin — mütcessir — olduğunu tocavüzleri ve müfrit gazetelerin Musevi uleyhtarlığından — şikâyet ederek Reisicümhur Hindenburga bir arzuhal vermiştir. Hindenburg, bütün alman va- tandaşlarının her hususta müsavi söylemiş ve demiştir ki: —Kendi kıtaatıma meşru mü- dafaa hakkı verildiği taktirde bu hareket pek yakında nihayet bulacaktır. kz olduğunu söylemiş ve Musevi Böyle bir tedbirin tatbikine | aleyhtarlığını — şiddetle — tenkit icbar edilecek olursam “Kırmızı,, | etmiştir. 78 Kişi Boğuldu Osaka 17 — Hinod Maru ve Nişifu Maru ismindeki Japon va- urları. müsademe — etmişlerdir. işifu Maru vapuru derhal bat- mıştır. -Mürettebattan 78 - kişi noksan bulunmaktadır. Harici naZerler Tayyareci Bord man Yaralandı Nevyork, 17— 1931 de arka- daşı Polando He birlikte Long yaparak uzun mesafe rekorunu Bir Zenci Kızını Sevmek Mümkün Değil Midir? “ 18 yaşında güzel olduğu söylenen bir kızım. Şimdiye ka- dar hiç kimseyi sevmemiştim. Bir- kaç aydanberi gece gündüz evi- mize devam eden ve ebeveynimin büyük itimadını kazanan bir genci seviyorum. Onun da beni sevdiğin! zannediyorum. Fakat doğrudan doğruya bir şeyler söylemiyor. ma da ben mukabele ede- miyorum.,, K. E. Bu vazifeyi gözlerinize tevdi ediniz. Onlar bunu muvaffakı- yetle yapar, ve az zamanda an- laştığınızı görürsünüz. Çok çekin- gen durmak cesaretinizi kırabilir. * *“Ben bir siyahi kadin sevi- yorum - teyzeciğim. Fakat o be- nim aşkımı anlamıyor. Çünki bir beyazın bir siyah kadını sevece« gine akıl erdiremiyor. Ben onunla evlenmeyi düşü- nürken onun kayıtsızlığına kurs ban oluyorum. Onu nekadar seviyorum bilk- seniz.. Söyleyin Hanımteyzeciğim ne yapayım?.. Sungurlulu Kemal Sevdanın milliyeti, rengi ol maz. Bir Zenci bir beyaz kadını sevebileceği gibi, bir beyaz da bir Zenci kadını sevebilir. Fakat Zenci kadının tereddüt ve iti« matsızlığını tabii görmek lâzım- dır. O, bir beyaz tarafından se- vilebileceğini aklına bile getir- memiştir. Bir gün ansızın böyle bir sev- da karşısıada kalınca şaşırınası tabiidir. Maamafih siz aşkınızı ispat edecek fedakârlıklar yap- mak suretile ona itimat telkin edebilirsiniz. Zaten o da sizi tecrübe ve imtihan - etmiş olmak için aşkınıza inanmadığını söyle- mektedir. HANIMTEYZE —— —— -— TAKVİM —— PERŞEMBE SI Gün * 1B Ağustos - 932 — hazır 105 Arabi Rumt - Reblllahar: 1881 | 5- Ağumtas-as 011 kaşama IZ — | 14 67 | Yate |i 41 (20 48 Imsak |8 u |3 20 Bir Tenezzüh Vapuru Battı Lüivil, 17 — Ohiyo nehrinde retle karşılıyan adam nadir görü- | Yüi 8. kıran tayyareci Bordman 2000 bir - tenezzüh —vapuru - kayaya müştür, dersem, mübaleğamı takdiri- | ileri karakollarından birine taar- kidem irtifaından düşerek yara- | Burada bitmedi. Lütfen T3üncü | S'Pmıştır. Vapur batmak üze- min — büyüklüğüne — bağışlayınız. ruz etmiştir, Müsademede Boliv- İ g savfada okuyunuz redir. 748 yolcu ile 33 tayfa Süreyya | yalı Lir mülâzim ölmüştür. K S kurtarılınıştır. -— ada ğ fi K sama İ y TEFRIKA NUMARASI:40 ÇOCUKLUĞUM Meşhur Rus Edibi Maksim Gorkinin hayat ramanı Başıma” ağır bir kürk attım ve ayaklarıma ilk tesadüf etti- ğim çizmeyi geçirdim. Sahanlığa çıktım. Merdivenden aşağı çiz- meleri takırdatarak indim. Keskin ateşin şiddetinden gözlerim kamaş- mış olduğum yerde dimdik kalmıştım. Büyük babamın, Grigorinin, am- camın bağırışları beni sağır etmiş- ti. Fakat daha ziyade, ninemin hali beni korkutmuştu. Başına boş bir çuval geçirmiş, sırtına bir * hayvan çulu almış, böylece ateşin | Türkçeye Çeviren: — Muvafakf içine doğru atılıyor ve bağırıyordu: — Ahmak kafalh - herifler!.. Vitriyol, Vitriyol.. Eğer patlıya- cak olursa.. Büyük babam: “Grigori tut o- nu bırakmal,, diye haykırıyordu. “Aman Allahım mahvoldul,, Fakat bu aralık ninem, tek- rar alevlerin arasından fırlıyordu. Etrafını duman sarmıştı. Başını iki yana — sallıyor, elinde bir aymer (I| dolusu büyük bir vitriyol şişesi tutuyordu. Üij Mayiat ölçüsü, ( ea Hi ' İ buşladı. Amca elinde büyük bir | kazma ile Grigorinin yanında dolaşıyordu. Büyük babam nine- min üstüne kar serpiyordu. — Çabuk komşulara kazma kürek getirl. Sevgili dostlarım, haydi başlayın bakalım.. Allah yardımcımız olsun!, Onu böyle seyretmek benim için yangın kadar meraklı ve heyecanlı idi. Hiç yorulmadan oradan oraya koşuyor, her yerde hazır bulünüyor, — bütün - işleri tanzim ediyordu. Şimdi ahırdan koşarak şarapa çıkıyordu. At şahlandı ve büyük babamı da havaya - kaldırdı. Ninem vitriyol şişesini bir kar yığını içine soktu, kapıya doğru koştu ve açtı. Yangına koşup gelen komşuları selâmladı: — Yalnız ambarı koruyunuz dostlarım! Eğer bir kere otlar tutuşacak olursa, bir yer kurtul- maz, sizin evleriniz. de yanar.. Onları bahçeye taşıyınız!. Grigori ne yapıyorsun öyle! Karı yukarı doğru savur! Yere atmak fayda verir mi? Yakof, öksürerek, tık- sırarak - bağırdı: — Efendi, atı ahırdan çıkar! Sırtından çulu alın, yandığını gör- müyor musunuz?... Grigori yeni tutuşmuş olan | Ateş atın yüzüne aksediyordu, çulu sırtından aldı; büyük bir | iri gözleri kıpkırmızı parıldı- kürekle — boyahanenin — kapısın- | yordu. dan ateşin içine kar atmiya Hayvan — şiddetle — kişnedi ve ön ayakları ile karı eş- ü : ü hi TeT miye — başladı. Büyük — babam dizginleri bıraktı; yana sıçrıyaral bağırdı : g — Valde, tut %mı: Ninem şahlanan hayvanın önün- de kollarını açarak durdu, Hayvaa mütemadiyen, şiköyet eder gibi kişniyordu. Yan — gözle ateşe bakarak korka korka yaklaştı. Ninem ağır bir sesle: “Korkma yavrucuğum!,, Diye onu teselli ediyor, boynunu — tokatlıyordu. Nihayet dizginleri yakaladı. — Seni hiç, böyle felâketli bir zamanda yalnız bırakır mıyım Fareciğim? Kendinden en az Üç misli büyük olan farecik onun arkasından — kapıya doğru uslu uslu yürüdü, arada bir şiddetle nefes alıyordu, burnundan ses çıkarıyor, ninemin alevden kır- mızilaşmış yüzüne bakıyordu. var) a