SON POSTA Ankara Mektupları I Ankarada Havuz Ve Yavuz Ankara (Hususi) — Yenişehri Çankayaya rapteden asfalt cad- de üzerinde yürüyordum. Neş'eli gençlerden erkekli bir grup köşklerden biri nin bahçe duvarı Üstüne otur- muşlardı. mürekkep — kadınlı Hepsi alçak duvarın üstüne | siralanmışlar ve ayaklarını aşağıya sarkıtmışlardı. Kahka'naları koy- veriyorlar, dereden tepeden ko- nuşuyorlardı, Kulak misafiri ol- duüm. Aşağı yukarı şöyle konu- şuyorlardı : — Cuma Karadenize gidelim. günü — Çök kalabalık” ohiyormüş: Hem canım herkesin girdiği havuza nasıl girerim. O su kim bilir nekadar- pistir.. — Herhalde Haliçteki sudan gçok temizdir. Onu yapanlar çok iyi düşünmüşler, suya cereyan vermişlerdir. Havuz mütemadiyen dolup boşanmaktadır. Bu akan su jle de çiftlik sulanıyormuş.. Mükemmel yer - vallahi.. Geçen hafta herkes kendini has- ret çektiği suya atıvermiş.. Hem öyle bir kıyafette ki.. Don göm- lekle yüzenler bile varmış! Amma bu garip kıyafet bir daha görün- miyecek.. Bu hafta menettiler. Mayosu olmıyanları bırakmıyacak- Jarmış.. Herkes deniz kıyafetile girmiye mecbur tutulacakmış. Vallaha benim çok hoşuma gitti. Güneşi, kabineleri, kumu, | 'Bir Çiftlik herşeyi var.. Denizi hiç aratmıyor. — Bu cuma yüzme müsaba- kası yapılacak.. Bizim Neriman girerse muhakkak birinci gelir.. — Gelir amma o tuzlu suda yüzmeğe alışmış.. Bakalım tatlı suda yüzebilecek mi?.. Şimdi Karadenizi bırak ta Yavuza gidelim.. Yavuza.. — Oynattın galiba. Yavuz da heresi?. — Maarif Vekâletinin karşı- sında yeni yapılan dükkânların tistündeki gazinonun bheyeti umu- miyesi Yavuzun güvertesine ben- zemiyor mu ? — Vallahi güzel... — Obh, artık havzumuz da var Yavuzumuz da... Ankara şimdi Karadenizle ve Yavuzla meşguldür. Denize has- ret yaşayan Ankaralılar mütema- diyen onun hulya ve avunuyorlar.. Asfalt caddede biraz ilerledim. Tam — sarı köşkün önünden geçiyordum.. Karşıdan gelen beş kişilik bir aile grupu- nun İçindeki genç kız, sinirli si- nirli söyleniyordu: — İşte iyi bir mayom olsaydı. müsabakaya girecektim. Bana bir mayo almadınız.. Hani bir de de- niz topu alacaktınız.. — İmkâmı yok, seni banyoya bırakmam.. Orası yüksek yer.. Banyodan çıkanlar üşüyüp hasta oluyorlarmış.. Sabah rüyasile daha Bir Genç Kayboldu Akhisar ( Hususi ) — İzmir Akhisarında Eski Lonca altında kahveci Abdüssamet Ef. - nin oğlu Ahmet altı aydanberi orta- dan kaybolmuştur. Çocuk bütün taharriyata rağmen bulunamamış- tır. Ailesi, merak içinde, oğulla- rından haber beklemektedirler. Da | caddelerde göze MEMLEKET HABERLERİ Bursanın En Güzel Binası Yeni Yapılan Tayyare Sineması Muhteşem Bir San'at Âbidesidir (Hu- susi) — İstanbul ve — Anadoluda devam eden imar ve umran hare- ketlerinden (Bur- sa) da oldukça istifade etmek- tedir. İşgal za- manlarında — ya- nan ve yıkılan yerler henüz ta- mamen yapılma- mış olmakla be- raber, — büyük Bursa çarpacak kadar yeni binalar gö- rünüyor ki, bunlardan biri de (Tayyare) sinema ve tiyatro bina- sıdır. Tayyare Cemiyeti tarafın- dan üç yüz yetmiş bin lira sar- folunarak yaptırılan bu muazzam | emsaline nadir bina, İstanbulda değil, Avrupanın oldukça meşhur şehirlerinde bile tesadüf — olunan bir san'at âbidesidir. Mimarı ve işçileri Türktür. Bu cihetle cidden iftihara şayandır. Bina, hem sine- ma ve hem de tiyatro için ya- pılmış ve - bilhassa tiyatro için lâzım olan ihtiyacat en küçük te- ferruata kadar unutulmamıştır. Memlekette böyle bir bina vücude geldikten sonra sinema- Davası Bandırma (Hususi) — Marma- ra Adasının Mermercilik limanı ve ciyarında bulunan tahtırevan çiftliğini haksız yere — işletmek iddiasile fabrikanın eski müdürü Mehmet ve yeni müdürü Salih Sabri beyler aleyhine İstanbulda mermer - ticaretile meşgul olan Kadri Bey tarafından bir müda- halenin men'i davası açılmıştır. Uzun müddettenberi devam eden bu muhakeme neticelenmiş, mah- keme, ocaklardaki faaliyetin dur- durulmasına — ve — müdahalenin men'ine karar vermiştir. Tütünler Edirne ( Hususi ) — Trakyada son yağan bol ve bereketli yağ- murların tesirile bu seneki tütün mahsulünün geçen senelere naza- ran daha iyi olacağı anlaşılmak- tadır. Elâzizde Kâğıt Paranın Kıymeti Ziyadeleşti Elâziz ( Hususi) — Burada şiddetli sıcaklar hüküm sürüyor. gölgede 36 dır. — Geceleri — sıcaktan — uyü- namadığından — birçok kimseler oturarak vakit geçirmektedir.| Son günlerde kâğıt para yük- selmiye başlamıştır. İki gün zar- fında 56 kuruştan 78-80 kuruşa çıkmıştır. — Fırınlar - Belediyenin emri üzerine bronz para ile satış yapmaktadır. Bütün esnaf kâğıt para Üze- rine satış yapmıya çalışmaktadır. ihtikâr yapmaması için Hararet — derecesi Esnafın Belediye — tarafından — tedbirler alınmıştır. Tayyare sinemasının umuml! vaziyetini güsteren bir resim cılar toplanmışlar; bir şirket yap- mışlar; bu binayı kiralamışlardır. Şimdi, bütün gayretlerile noksan- larının ikmaline çalışıyorlar. Ancak., Burada bir lâhza dur- mak ve birkaç mühim meseleyi nazarı dikkate almak icap edi- yor: Büyük fedakârlıklarla yapı- lan bu muhteşem sinemanın en evvel (ınakine) meselesi halledil- melidir. Buraya — gelecek halk yalnız salonların zarafetini sey- | retmiye değil, bilhassa (sinema temaşası) na gelecektir. Vakıâ müstecirler bir makine koymuş- lardır. Fakat sermayeleri pek dar olduğu için koydukları bu makine lsıanbıılun ikinci ve hatta fiçüncü sınıf si- nemalarında bu- lunan adi maki- neler cinsinden- dir. Bunun için Tayyare Cemi- yeti biraz daha dişini sıkmalı ve bu binanın şan ve şerefile müte- nasip bir maki- ne almalıdır. Binanın mü- teaddit istirahat ve gazino salon- ları vardır. Haber aldığımıza göre müstecirler bu salonlara ellerinde bulunan adi tahta masa ve sandalyeleri ko- yacaklarmış. Bu, çok yanlıştır. Bu cihet nazarı dikkate alınmalı, böyle bir binanın istirahat salon- larının mefruşatı da şerefle mü- tenasip olmalıdır. Eğer bunlar ve bunlar kadar lâzım olan ( reklâm mahalleri ) (binanın hususi elektrik motörü) gibi daha bazı ihtiyaçlar temin edilirse, 6o zaman herkese karşı göğsümüzü gere gere: “ İşte bi- zim memleketimizde de bir sine- ma ve tiyatro binamız var. ,, di- yebiliri Edirne Halk Evinde Edirne (Hususi) — Halk Evi temaşa şubesi ilk faaliyet eseri olarak geçen cuma akşamı (Akın) piyesini sahneye koydu. Rollerin hepsini genç mekteplilerimiz, bilhassa lise ve ortamektep talebeleri ettiler. Kesif bir büyük bir rağbet temsil müsamere halk kütlesi huzurunda — verilen bu ve takdir ile karşılanmış, genç talebelerimiz cidden muvaffak olmuşlardır. Bilhassa sahne tertibatı çok Mmükemmeldi. Hekimi ,, ismindeki esnasında aldığım bir resmi Bir Haftada Dört Cinayet Afyonkarahisara merbut Bol- vadinde bir hafta zarfında dört kanlı cinayet olmuştur. Ayın 19 uncu salı günü Mal- tepe köyü muhtarının oğlu ayni köyden bir şahıs tarafından öl- dürülmüştür. Çarşamba — günü de — ölümle neticelenmiyen bir cerh vak'ası ile Delesinek köyü imamı Emin Hoca yine bir köylü tarafından öldürülmüş, cuma günü haklı nahiyesinde yine bir katil vak'ası olmuş, carih ve katiller yakalanarak adliyeye teslim edi- mişlerdir. Uşak Tayyaresi Uşak ( Hususi ) — Şehrimiz namına mubayaa edilen bir tay- yareye 30 ağustosta isim konma merasimi yapilacaktır. iso İs- | Şimdi gençlerimiz. 30 Ağustos için “ Deliler eseri — hazırlıyorlar. Akın - piyesinin temsili önderiyorum. Muşta Patlamamış “Bomba Yü- zünden Facıalar Oldu Muş (Huıuql) — Bulanık kazası merkezinde iki çocuk, Umumi harpten kalmış - bir el bombası bulmuşlar, bu - tehlikeli oyuncağı evirip çevirirken pat- latmışlar. Her ikiside yaralan mış- lardır. Bir gün sonra da Muşun Kızılağaç köyü civarında Halil isminde biri patlamamış bir obüs bulmuştur. Halil obüsün baruatu- nu çıkarmıya uğraşırken mermi patlamış, zavallının — vücudünün dörtte üçü havaya uçmuştur. —— — Memleket haberleri| Burada bitmedi. Lütfen 6 ıncı | sayfada okuyunuz. ikille Edebiyat Kitap Okunması Ağustos İçin Nurullah Ata Kitabı, vakit geçirmek için | okuyanlardan hoşlanmam. Ondan muhakkak - bir fayda istiyenlerle de beraber Kitap zevk için okunur, fas kat yüksek bir zevk Bü zevk, fikri tecessüsün tatminin« den - bâsıl hazdır. Benim gibi olan ve benim gibi olmıyan h düşünmüş ? İnsan çıkarmak değilim, için. olan sanlar — ne düşünüyor ? bütün — mahlükların tazı eden fikri dar götürmüş? Bizde ne yazık ki bu tecesslis pek az kimsede vardır ve bunun için kitap merakı da hemen he« men biç yoktur. Bittabi zama- nımızın maişet güçlükleri de bu merakın artmasına mâni oluyort Hem kitap pahalı, hem de iptidal zaruretler başka bir tarafa sar- fedilecek para bırakmıyor. Maruf bir İngiliz edibi: zineti — aramalı, şey i nur , kendisini en nerelere müme ka- asıl olan olu- “ İnsan zarurl temin demiş. Bu edibin on do- kuzüncu asır adamı - olduğunu söylemiye bilmem lüzüm var mı ? Bugünün adamı bu kadar nikbin olmaz ve ona ancak haset ede- bilir. Kitabın az okunması pahalılı- gına, pahalılığı da az okunmasına sebep oluyor. Fakat kitap ucuz liyacak olsa kuvvetle zannedes rim ki okunacaktır. Müşterisiz: likten okka ile satılıp i.poı(ıyi düşen kitap satılıyor. O hülde okuma merakının artması — için ilk teşebbüsü kariden değil, za- rara davet edemiyeceğimiz k- tapçılardan değil, bu — hususta mütefekkirlikten kaçınmaması lâ- zimgelen devletten beklem -'iyiz. Devlet matbaasının bastığ pek az kimsenin elinde gör güzel kitaplar, neye mal ol düşünülmeden ucuza satılma! Kitap merakını artırmak - için bazı çarelere başvuruluyor, Halk Evi bu Çay sonunda Darülfünun meydanında bir ki- tap panayırı tertip — edecek- miş. Orada yeni harflerin kabu- lündenberi basılan kitaplar teş- hir edilecek, memleketimizdeki bütün kitap, mecmua, gazete na- şirleri eserlerini gösterip müşteri aramağa davet olunacak. Pana- yırda yalnız mektep - kitapları bulunmıyacak, onlar için ayrı bir panayır yapılacak. Gaye halka kitapları tanıtmaktır. Bu işe girişenlerin yalnız mu- yaffakıyetini temenni etmek kâfi değildir; onların böyle umumt bir surette yaptıklarını kepimiz kendi muhitimiz içinde yapabili- riz. Okuyup beğendiğimiz bir ki- tabı başkalarına aldırmağa uğraş- mak külfetli bir iş değildir. Okumaktan — hoşlanan — her adam bir kitap reklâmcısı ok malıdır; çünkü — kendisinin de okuyabilmesi için kitap neşrolun- ması, kitabın neşroluması için de satılması lâzımdır. Tashih: “ Sıhhat ve zekâ ,, isimli yazımda Dr. Grasset'nin|sö- zü: “ Hastalık dehanın tabiate verdiği bir baçtır , olacak; yan- lışlıkla “ilâç , dizilmiş.