BİZL İDARE EDENLER .. Abdülhamit Genç Kızla Şakalaşırken... SON POSTA Parmağı Çıkıvermişti. Kızcağız Korktu, Bayıldı. Fakat Hünkâr İstırabına Ragmen Koştu, Kolonya Getirdi Muharrirl * Her Hakkı Mahfuzdur —81— Adam aramıya başladı. Maiyet çavuşlarından ( Recep ) isminde iriyarı bir Kastamonili buldu. Recebin koskoca bir de sakalı yvardı.. Derhal hünkâra arzetti. Bu buluş, Abdülhamidin hoe- şuna giderek Recep çavuşa (mü- lâzim) rütbesi verdi: —Kızı alsın, götürsün.. Mem- leketinde jandarma zabitliği yap- Bill... Dedi... (Mülâzim Recep Ağa), hiç ümüt etmediği bu — saadetten memnun ve şadan bir halde koskoca kalıbına sığamazken, 2za- vallı (Dürrüyekta) da, Mahmut ER konağının üst kat odaların- dan birinde düşünüp duruyordu. Bir taraftan düğün hazırlığı ya- pılirken diğer taraftan da nikâh kıyıldı. Nihayet perşembe günü geldi. Kıza gelinlik elbiseleri giydirildi. Elmaslarla süslendi- rildi. (Koltuk merasimi) yapılmak | için kız konağın alt katına indi- rildi. Kapının önünde sabırsızlıkla bekliyen, Mülâzim Recep Ağaya da: E — Buyrun.. Denildi., Mahmut Efendi, kız babası sıfatile orada duruyor ve elinde, usulen kızın beline bağlı- yacağı kuşak bulunuyordu. Kapı açılıp ta Recep Ağa içeri girer girmez, Dürrüyekta — gözlerini kaldırdı, baktı. Buü, — iriyarı, saçlı sakallı mülâzimi görür gör- mez, düştü; bayıldı... Vaziyet, çok hazindi. Hakikaten bir inci kadar güzel ve biybedel olan bu kıza acımamak mümkün değildi. Derhal kızı ayılttılar. (İradei seni- ye ) nin bu merkezde olduğu- nu kızcağıza anlattılar. Zeki kız vaziyeti kavradı. Belki de » yöstereceği sekinetle - Abdül- hamidin kalbinde bir nedamet hissi uyandıracağını zannetti: — Pekâlâ, kısmetim bu imiş, memnuniyetle kabul ediyorum. Dedi. Dürrüyekta, — cidden - isabet etmişti. Çünki Recep Ağa, ona sadık ve muti bir zevç oldu. Beraberce gittikleri Anadolunun hücra — köşesinde, — Dürrüyekta kocasını — okuttu, yazdırdı. Bu kabasaba adama mükemmel bir şekil verdi. Meşruütiyetten sonra İstanbula — geldiler. Kadıköyde yerleştiler. İki - kızları oldu, Bu- gün, — bunlardan biri, İstanbul mekteplerinden — birinde —mual- limdir. Abdülhamit, en sevgili göz- delerinin mukadderatını — hallet- meyi de Mahmut Efendiye ha- vale ederdi. Yine — güçükten saraya alınmış, büyüdükçe hüsnü ve mümtaziyeti artmış olan (Fe- hime) isminde bir kız vardı. Abdülhamit bu kızı pek çok sever ve ona mnılunı bir sami- miyetle muamele ederdi. Hatta bir gün elindeki küçük bir altın kutuyu Abdülhamit almak istedi. Fehime, nazlanarak vermedi. Ara- larında şakadan bir mücadele başladı. Bu esnada Fehime Ab- dülhamidin serçe parmağını çekti. Kazaen yerinden çıkardı. Hünkâr, şiddetli bir ıstırap içinde kıv- ranmıya başladı. Fehime korku- sundan düştü, bayıldı. Fakat Abdülhamit, o anda çektiği acıya rağmen koştu, kolonya getirdi. Fehimenin yüzüne serpti. Ayılt- tıktan sonra, kendisine kızmadı- ğına dair teminat verdi. Abdülhamit, Fehimenin cazi- besine yabancı kalamıyor, ©o bü- yüdükçe — hünkârın — alâkası da artıyordu. Nihayet bir gün gel- di ki: (Hazinedar ustalar)dan biri — Efendimiz seni almak iste- se varır mısın?. Dedi, Fakat Fehime, yerinden sıçrıyarak ve gözlerini açarak: — Sakın senin bu sözlerini efendimiz duymasın.. Vallahi, ga- zaba uğrarsın.. Sen bilmiyor mu- sun ki, o benim babamdır. Hiç insan, bugün (bıbı) dediğine yarın koca der mi ?... Cevabını verdi; zekâsının ma- hirane bir manevrasile vaziyetini çok iyi idare etti... Gözde, ikbal ve belki de (kadın) olmayı şüphe- siz Fehbime de isterdi. Fakat onun gözü sarayda değil, (Şehir) de idi. Abdülhamit, Fehimenin bu cevabını sekinetle karşıladı. Fakat sonra da artık sarayda tutmadı. Sultanlara lâyık çeyiz eşyası ve binlerce liralık mücevherat ve- rerek Mahmut Ef. nin konağına yolladı. Fehimeyi bir köşeye çekti. ( Arkası var ) Küçükpazar Sporcuları Şehrimizde resmi klüplerden maada — hemen her semtte fede- rasyon haricinde klüpler — vardır. Bu klüpler ken- di aralarında ça- lışmakta ve da- | ha ziyade fut- bolle meşgul ol- maktadırlar. © Arada — sırada civar vilâyetlere de giderek maç- lar yapmaktadır- lar. Bu meyanda geçenlerde Bur- saya gidip Bursa muhteliti ile 1- 1 berabere kalan ve federasyon haricinde bulunan klüplerin en kuvvetlilerinden olan Küçükpazar Gençler Birliği klübü dün Bandırmaya gitmiştir. Bu gençler Bandır- mada Birlik spor klübile bir maç yapacaklar ve yarın dönmüş bulu- ııacıklırdır Rıııııiını bu gençleri bir ar a ghıtcmok!edır #ererekre ee sa rAMAR AA YAK LA AAA AA AAA AA LA AAA RADYO ; Bizietdle YA S ŞN aNN 5 Ağustos Cuma İstanbul — (1200 metre ) 18 grar mofon, 19,5 alatarka konser — Vedin Rira ve Cennet hantınların İştiraklerile, 20,5 gramofon, 21 alaturka könmer İnci ve Rolkis. hanımlar — tarafından, 22 orkoestra . Bükreş — ( 394 meatre ) 20,15 hafif musiki, 91,03 — orkostra, Ylorida operetinden parçalar . Belgrat — (429 metra) 20,25 şarkı konseri, 21 Salzburg müsamere salo- nundan naklen bizzat Straus'un idare ettiği konsar. Roma — (441 metre) 20,15 gramolon, 91,43 gonfoni, 24 dans bavaları, Prağ — (488 metre) M caxbant, 21 konforana, 21,10 şarkı konseri. *Viyana — ( SİT metre ) S1 Salzburg salonundan naklen — Siraus'un üçüneü könseri, Poeşte — (550 metra) 20 Macar şarkı- ları, 21 Salrburg salonundan naklen Straus konseri, Varşova — (1411 metre) 19,20 dana bavaları, S1 Saleburg salonundan Hak- den Straus konseri. Berlin — (1695 metro) 21 Salzburg- dan nakil, 22,10 daue havaları: yıtarkıları, İ 6 Ağustos Cumartesi Istanbol — ( 1200 metre ) 18 Gra- mofon, 19,5 alaturka ksaz 20,5 grame- fon, 31 alaturka saz. Bükreş — (894 imotro ) 1910 Rigo- Tetto operası, Belgrat —( 4209 metre ) 20,26 halk ?) milli bilgiler, 2130 gra- mofon, 21,30 piyano konseri, 22,40 keman koönseri. Roma — ( Mt motra ) S1 gramofon, 91,46 Boris Godünav operası. Prağ — (483 metrs ) D0 şen musiki, 21,80 gramofon konseri, 22 şen musiki, Viyana — (SLT metre) 21 bir seya- hat yaparsanız isminde bir operet, 23,1ö akşam konseri. Peşte — ( 550 metra ) 20,45 Stüdyo- da komedi, 29,43 konser, S)45 Çigan orkestrası. Varşova -- (1411 motre) 20 grame- fon plâkları, 91 musahabe, 21,15 hafif musiki, 23,06 Şopenden darçalar. Berlin — ( 16385 metre ) £0 İngiliz- ©e ders, 20,90 Danken, 21 Breslâvadan naklan musikili komedi, 22 danı havaları. En Kazançlı Meslek Hangısıdır? (Baş tarafı ? İnci dayfada) elinde —herhalde bugünkünden daha iyi bir şekilde inkişaf ve tekemmül edecektir. Mustafa Hakkı Bey bu nokta üzerinde ehemmiyetle durduktan sonra ikinci meseleye girdi ve sözlerine şöyle devam etti: “ — Yüksek tahsillerini yap- mak imkânlarına —malik olan gençler, bir meslek mektebine girmeden evvel kabiliyet ve is- tidatlarını tecrübe etmeli ve on- dan sonra kendilerine bir meslek mektebi tercih etmelidirler. Bu takdirde hem iyi yetişirler, hem de yetişirken vakit kaybetmemiş olurlar.,, Bu gözlerden sonra Mustafa Hakkı Bey kendi noktai nazarın- dan kımyı tahsilini tercih enıiı- Çok Kazanmak İstiyenler Kımyager Olmalıdır ni nbylndıklın şöyle bitirdi: “Darülfünun şubeleri arasında kimya — şubesinin — istikbalinden kavvetle eminim. Kanaatim şudur ki kimya şubesine intisap edecek olan gençler iyi bir — istik- bale sahip olacaklardır. Çünki Türkiye sanayi hayati gün geç tikçe inkişaf etmektedir. Bilhassa memleketimizde kimya sanayiinin doğumuna doğru çok ciddi adım- lar atılmakta ve bu şubenin mü- him bir inkişafa mazhar olacağı anlaşılmaktadır. Bu itibarla kim- yacılık en kazançlı bir meslek olmak kabiliyetini haizdir.,, — * Bu tafsilâttan çok sarih bir şekilde anlaşılıyor ki Müderris Mustafa Hakkı Bey gençlere “kımyıgu olıınuı... dlynr sonra — sözlerini (Baş tarafı | inci — sayfada ) bıraktıkları emlâktan beş defa fazla imiş. Binaenaleyh M. Veni- zelos Yunanistanın milli serveti zararına israf ve cömertlik yap- mış. M. Çaldaris bu mahsup mua- melesini tenkit etmekle |beraber Türk - Yunan itilâfına aleyhtar değildir. Bu, bütün Yunanlılarca arzu edilen bir hâdisedir ve herhangi parti mevkti iktidarda olsaydı ayni siyaseti yapacaktı, diyor. Bu seneki intihabatın en ehemmiyetli noktasını rejim me- selesi teşkil ediyor. İntihabatta rejim meselesi mevzubahs olacak mı? yahut daha doğrusu intiha- batta Çaldaris fırkası ekseriyet kazanırsa bir. rejim meselesi ih- das edecek mi? M. Venizelos'un Çaldaris fır- kaşına mükerreren sorduğu bu suale muhalefet lideri şimdiye kadar sarih bir cevap vermemişti. Bunun içindir ki M. Çaldarisin ilk propaganda nutkuna sabırsız- lıkla intizar ediliyordu. Fakat M. Çaldiris bu nutkunda da sarih olmamıştır. * Biz, dedi, şimdiye kadar herhangi bir idareye karşı bir darbei hükümet yapmadık. İhtilâlci değiliz. İhtilâlci başka- larıdır. (M. Venizelos'u kastede- rek) şu halde bugün de, yarın da fırkamızın bir taklip hareketi yapması mevzuubaha değildir.,, Bu beyanat siyas! mehafilde ve bilhossa hükümet fırkası ma- hafilinde vazih ve sarih telâkki edilmemiştir. Muhalefet fırkası li- derinden istenilen beyanat, cüm- huriyet — rejimine karşı hiçbir fikir ve niyet beslenmediğine dair kat'! bir sarahat idi. Malüm olduğu üzere 1920 intihabatında da ayni mesele mevrubahs olmuştu. O — zaman cümhuriyet yoktu, fakat tahttan uzaklaştırılmış bir Kıral (Kostan- tantin ) vardı ve o Zaman, bilâ- hara ihtilâl hükümeti tarafından Anadolu hezimeti üzerine, kur- Tindağefanda. T Tönlilü yet Ve Krallık Mücadelesi şuna dizilen Gunarisin riyaset l ettiği ayni muhalefet fırkasının | intihabatta galebesi halinde İç- | viçrede bulunan ( Kostantin ) in tekrar Yunan tahtına davet ve iadesi mevzubahs olmuştu. O zaman da Başvekil ölan M. Ve- nizelos, ( Gunaris ) e sordu: “ İn- tihabatta kazanırsanız Kıral me- selesi mevzubahs olacak mı?,, Gunaris cevap verdi: “Kral mes'elesi yoktur. Çün- kü kral mevcuttur.,, Bu suretle Gunaris sarih cevap verdi ve eğer fırkası kazanırsa Kostanti- nin tekrar geleceğini anlattı. Nr tekim de böyle oldu. b Fakat M. Çaldaris müte selefi kadar cesaret gösteremiyor. kimbilir ne mülâhazaları vardır. — Y M Borsa Fiatleri Kambiyo Fransız Frangı İngiliz Hrası Dolar Liret Belga Drahmi İsviçre frangı Leva Florin