l0 Sıyfı ÇANAKKALE Üç Saat Ses Çıkarmaksızın Kayıklarda Beklemişlerdi. Sahılde Ateş Var Mıydı? Sahilde kuvvetli bir ateşle karşılaşıp karşılaşmıyacaklarını da bilmiyorlardı, fakat sahile yak- laştıkça geçen her saniye büyük | bir heyecan içinde fakat hare- ketsiz ve sessiz silâh sesi bek- liyorlardı. Karanlık içinde sandalların biribirine çarpmaksızın yürüme- leri 6 kadar güçtü ki, bazıları yerlerini — bile kaybediyorlardı. Nihayet korkulan oldu ve bu yüzden ihraç ameliyesinin bade- ma gündüz yapılmasına karar yerildi. Gelibolu sahilinden gelen şi- mal akıntısı her vakitten ve tah- min edildiğinden daha kuvvetli idi. Sandallar ihraç noktalarından bir mil şimale sürüklenmişlerdi. Saat dörtte sahil seçilmiye baş- ladığı zaman, sandaldakiler Arı- burnunu gördüler, fakat burasını Kabatepe sandılar. İhraç nokta- sından bir mil cenuba düştük- lerine zahip oldular. Fakat bir mil cenuba gittikten sonra — aldandıklarını — anladılar. Fakat buraya çıkmak bütün as- keri plânı altüst edebilirdi. Fa- kat hatayı tamamen tamir de mümkün değildi. Çünki sanda- lar sahile yaklaşmış bulunuyor- lardı. Fakat hatayı kısmen olsun tamir mümkündü. Derhbal istim- potları — Arıburnuna — çevirdiler ve çıkılacak — noktanın bir mil #imaline kadar geldiler. Saat dört buçukta gün ağa- rıirken, sandaldaki askerler kara- ya çıktılar. Fakat ber sandal nereye yanaştı ise oraya asker çıkardı. Aszkerler kendi hakiki mevzilerini tutamadılar. Bazı bü- yük sandallar karaya bindireme- dikleri için karaya çıkan as- kerler bellerine kadar ıslandılar. Maamafih ilk ihraç kıt'ası fuzla zayiat vermeksizin karaya çıkmış bulundu. Türk — müdafilerinin hayreti dehşetti. Harp gemileri görün- memiş, yahut şüpheyi davet ede- cek bir hareket yapmamışlardı. Sandallar, sahile on beş metre mesafeye gelinciye kadar görül- memişlerdi. Türk kuvvetlerinin yardımcı çağırmak için vakitleri yoktu. İhraç kuvvetlerine muha- lefet edecek yegâne kuvvet, Arı- burnundaki nöbetçi müfrezesi ile, sahile hâkim noktalara yerleşti- rilen bir iki nöbetçiden ibaretti. Binaenaleyh — şimdiki — hâlde Avustralyalılar bire on nisbetinde faik idiler, Yalnız Türkler bu müşkül sahayı gayet iyi biliyor- lardı ve saklanmak — imkânına maliktiler, Fakat aandalların — akıntıya düşmeleri fena neticeler verdi. der nekadar bu müfrezenin başında bulunan kumandanın seri hareketi ile bu hata kısmen tamir edil- mişse de, çıktıkları yerde derhal karşılarına çıkan yalçın kayalar kelime ile tasviri mümkün olm- yan müşkülât ihdas etmişti. Hatta sulh zamanında bile Avustralya ve Yeni Zelânt —müfrezelerinin çıkmıya mecbur kayalara tırmanmak kolay değildi. Böyle bir sahada hücumun insi- camını muhafaza etmek, hiçbir ordunun — yapamıyacağı — şeydi. oldukları yalçın | | İşte Avustral- ya müfrezele rini ilk ateş bu şerait da- hilnde — kar- şıladı. Avustralya müfrezeleri için önlerindeki du- var, hem bil- medikleri hem beklemedikleri bir şeydi. On- lara, sahil bo- yunca kumlu bir saha bula- cakları söylen- mişti. Ateş hima- yesi altında iki yüz metre ka- dar - ilerledik- ten sonra ilk alçak bir te- penin etekle- rine gelecek- lerdi. Çıkılan yerin — yanlış olmasına, ka- yıkların karış- ması ve efra- dın kendi man- galarından gayri yerlere dağılması inzimam ediyor, ve vaziyeti bütün bütün güçleştiriyordu. Fakat her ne babasına olursa olsun dahile doğru ilerle- mek için okadar şiddetli emir verilmişti ki, sahile çıkan bölük- | ler, yerli yerini bulmıya vakit | ve ilk | bulmadan ileri atıldılar tepeyi aştılar. O zamana kadar zaylat zikre değmiyecek kadar azdı. Tepeye | çıkan askerlerin kuvvel manevi- yeleri mükemmeldi. — Çoklarına artık muharebenin yarısı kazanıl- mış gibi geliyordu. Günün diğer — kısımlarında uğrayacakları akıbet hiçbirinin aklına gelmiyordu. Filhakika as- kerin bu kadar kolaylıkla sahile çıkması, onlarda bu işin kolay olduğu kanaatini — teylit etmek suretile fena bir netice verdi. Gün yavaş yavaş ağarıyordu. İşgal edilen tepeden çıktıkları sahanın ne kadar yanlış olduğu daha iyi görünüyordu. Çünki sol ve merkez taburlarının işgal ede- ceği 400 rakımlı tepe bin metre ilerde görünüyordu. Muvaffaki- | yetten emin ve yalnız düşmanla teması düşünen, karışık bir hâlde yürüyen üç tabur efradı, uçurumla sarp kayalık- lardan ilerlediler. Fakat ikide birde efradın kendi kıt'alarına sevki için duruluyordu. Ayni za- matnda bir taraftan sahilden gel- mekte olan efradı beklemek mecburiyeti hasıl oluyordu. Bu sebepleri harekete devam imkânı kalmıyordu. Saat beşten biraz sonra, artık | tekmil bir hale gelmiş olan onuncu taburun iki bölüğü Şarap- | nelboğazına doğru - ilerledi. Do- | kuzuncu fırkanın efradı. hâlâ darmadağındı. Bunlardan küçük bir. müfreze, kendisine verilen vazifeyi — unutarak — ve — sola —— rraa — fakat biribirine | SON POSTA Teııımuı 30 İngiltere Hükü Hz he hediye edi tercümetl, ç gee — Karayı asker ı!ıraı:ındın .uol Türk kıtaatının | bulunduğu meyklleri gösterir harita doğru ilerliyerek Türkleri takibe koyuldu, Fakat Major Salsburs yüz kadar efradı topliyarak Yalnız- çınar tarafına gönderdi. Arıbur- nundan ilerliyen diğer bir müf- reze (Bıçakıırtı) denilen - tepeleri aşarak ayni mevkis gelmişti. Di- gerleri hâlâ şimal sahilinde idi- ler. Mitralyoz ateşi altında yerin- den kımıldıyımıyorlırdı Öleye beriye dağılan, müfre- zelerinden ayrı düşen efrat An- zak koyunda toplanıyorlardı. * Bir müddet sonra deströyer- ler de zırlılıların erkasından An- zak Bsahiline vardılar ve 4,40 ta hamil oldukları askerleri daha ge- niş bir sahada karaya çıkarmıya başladılar. Sağ tarafa yanaşan iki deströyerde dokuzuncu fırkanın iki bölüğile, 12 inci fırkanın bir bölüğü vardı. Ortadaki Üç gemi- de 10 ve 12 inci fırkaların ikişer bölüğünü tam Anzak karşısına getirdiler. Soldaki iki deströyere 11 inci fırkadan iki, 12 inci fir- | kadan bir bölük, bir seyyar has- tahane getirmiş ve Arıburnu şi- | maline yanaşmıştı. (CArkası var ) BAHRİSEFİT — Felemenk Bankası İSTANBUL ŞUBESİ merkezi: AMSTERDAM Mezun sermayesi: 25,000,000 F L. Tediye edilmiş sermayesi: 5,000,000 F L İhtiyat akçesi: 3,250,000 F L. Galatada — Karaköy palasta Telefoni Bey- oğlu 3711-5 İstanbul gubesi: "Merkez — Poztanesi — ittisi Allalemel han » Telefon: Bilâmum — banka muımdilı İdare ENİNİYET KASALARI İCARI Bir Musevi Kızı Hırıstıyan Olursa, Ne Çıkar ? Atinada Gürültülü Ve Dedikodulu Bir İzdivaç Merasimi Yapıldı Atina 25 (Hususi) — Ge- çenlerde burada bir hıristiyan delikanlısi ile bir yahudi kım sevişmişler ve evlenmişlerdi. Bu asırda gayet tabil addedilmesi icap eden bu hâdise, burada türlü dedikodulara, münakaşa- lara ve gürültülere — sebebiyet verdi. Fortune ismindeki genç ya- hüdi kızile Antuvan ismindeki delikanlı iki senedenberi sevişi- yorlardı. Nihayet kanuni şekilde evlenmiye karar vermişlerdi. He ristiyan — dininde bir hıristiya» nın başka dinden birisile evlen- mesi imkânsız olduğundan Muse- vi kız İsanın dinine girmiye mec- bur olmuştur. Genç kızın vaftiz. papazı bir yüzbaşı mütekaidiydi. Bu adam vaktile de başka dinden bir ada- mı hiristiyan etmişli. Hıristiyan akidesince eğer bu adam bir kişiyl daha — hıristiyan yapacak ——zra —— —nramar— Matmazel Fortune . olursa aziz, yani evliya olacaktır. Genç kız hıristiyan olduktan- sonra kendisile konuşan gazete- cilere hayatından çok memnun olduğımu söylemiştir. —- Dunyanın Nüfusu Bir Senede20 Milyon Artmış En Kalabalık Yer .Ağyâdır Ve Dünya Halkının Yarısından Fazlasına Maliktir —1 Cenevre 27 (Husust ) — Ce- | miyeti Akvam istatistik bürosu, bütün devletlerden aldığı cet- vellere istinaden, umum dünyanın nüfusuna ait bir liste neşretmiş- tir. Bu dünyadaki listeye göre, | nüfus miktarı (2,012,800,000) dir. Bu miktar 1931 - 1932 miktarını göstermektedir. Bundan bir sene evvelki cet- vele nazaran yeni cetvel 20 milyonluk bir nüfus fazlalığı kay- detmektedir. Cetvelin müfreda- tına nazaran dünyanın yarı nü- fusundan fazlası Asyadadır. ve miktarı ( 1,103,000,000 ) dur. Avrupanın nüfusu ise ( 506 ) milyondur. Bir sene evvelki senesi miktar 498 milyon kaydediyordu. | Millet itibarile nüfus fazlalaşması Avrupada Rusya, Lehistan, İspan- yada göze çarpmaktadır, Alman- yanın nüfusu değişmemiştir. İtal- yada hafif bir eksilme vardır. Amerikadaki nüfus fazlalığı, Şi- malf Amerika haricinde pek azdır. Buna mukabil Asyada bu te- zayüt, her sene göze çarpacak derecede ilerlemektedir. Bu lis- tenin en şayanı dikkat kısmını Çin teşkil ediyor. Mütemadi harplere rağmen Çinin nüfusu 444 milyondan 453 milyona çık- mıştır. Bunun sebebi, Mongolls- tanda yeni bir tahriri nüfus ya- pılnııııdır. Göz Hekımı Profesör Dr. Esat Paşa İstanbul : Ankara cad Birinci Sınıf Mütehasaıs Dr. Süleyman Şükrü cad. No, 00 Büyük Tayyare PİYANGOSU Yeni Tertip Başlıyor 1. inci Keşide: 11 Ağustos 1932 dedir. Büyük ikramiye: 30.000 Liradır. | Biletlerinizi şimdiden tedarik ediniz