| Müuharriri 4 Her Hakkı Mahfuzdur — 62 — Süreyya Paşa, iyiliği pek çok seven bir zatti. Hikâye edeceği- miz şu vak'a da, onun nekadar yüksek bir kalp ve seciyeye ma- lik olduğunu göstermiye kâfidir. Mektebi Mülkiyeden neşet eden (E.) bey, iki arkadaşile mabeyni humayun kitabetine tayin edilmiş- | Bu zat, bir müddet sonra | lerdi. Parise kaçtı... Abdülhamit, tabit fevkalâde hiddetlenerek kaydinin terkin edilmesi — için Süreyya Paşaya irade gönderdi. Fakat, Süreyya P. bu iradeyi infaz etmedi. Birkaç gün — bekledi. Hünkârın hiddetl geçtikten sonra huzura gitti. Ne yaptı, yap- tı; Abdülhamidi ikna etti. ( İk- mali tahsil için Parise giden E. beyin, Mabeyn — kâtibi sıfatile eski maaşını almakta devam et- mesine dair yeni bir iradei seni- ye istihsaline muvaffak oldu. Bu suretle Pariste yaşayan E. Bey, bir müddet sonra, güya Abdülhamide bir şükran takdi- mesi olmak üzere Fransa Kra- h on altıncı Lui ile Kralıça Mari Antuvanetin — husust hayatlarını ve katledildikleri mahalleri gös- teren bir albüm takdim etti. Abdülhamit, bu albümü ke- mali — dikkatle tetkik ettikten sonra fena halde hiddetlendi. Derhal Süreyya Paşaya haber gönderdi. Huzura celbetti. AlL- bümü gösterdi: — Bakınız Paşa.. Himaye et- tiğiniz adam, bana ne gönde- tiyor. Yani bana, ( senin akı- betin deböyle olacak ) demek istiyor. Bu ne küstahlık. Dedi. O esnada huzurda mabeyinci Ragıp Paşa da vardı. Süreyya Paşa, Ragıp Paşayla bir- likte çalıştılar. ( E. ) Beyin böyle bir maksat taşımıyacağına Ab- dülhamidi kandırdılar. Onun hid- | detini teskine muvaffak oldular. Süreyya —Paşa — dürüst bir adamdı. Dedikoduyu sevmez, he- le jurnalcılara kat'iyyen yüz ver» mezdi. Abdülhamit, paşanın jur- nalcıları sevmediğini bildiği için başkitabete göndermek mecburi- yetinde kaldığı jurnalların altın- daki ismi keser, çıkarır, o suret- le gönderirdi. Mabeynde esaslı bir surette ıslahat yapmak, hünkârı her te- sirden azade ve hür bir surette yaşatınak, Süreyya Paşanın en büyük arzu ve temennisiydi. Mü- temadiyen — verilen — jurnallarla, Abdülhamidin — evhamı — tahrik edildikçe fena halde müteessir olurt — Böyle yapa yapa, günlün birinde onu, ya çıldırtacaklar, yahut yüreğine indirip öldüre- cekler. Derdi. Fakat bütün mesaisine rüğmen, bu münasebetsiz ahvalin Gnüne de geçemezdi. Süreyya Pş., bay Dohe! dairesini her türlü leviş iDAR 1 Süreyya Pş.yı AbdülhamitMi Zehirledi Serhafiye Ahmet Celâleddin Paş İkbal Şahikasın İh. E ve Şşenaatten uzak — yaşatmıştır. Günden güne kirlenen saray ha- yatında, kendisi nasıl temiz kal- mişea, arkadaşlarını da - öylece | lekelenmekten — sıyanet — etmiş; Abdülhamit te bunu takdir ettiği için kendisine daima hürmet gös- termiştir. Süreyya Paşa, 1310 senesi teşrinisanisinin 12 İnci günü sa- zırlanirken: — Aman bana bir fenalık | geliyor. Demiş ve birdenbire düşerek | vefat etmiştir. Ölümünün bu şe- kilde olması, birçok dedikodular husule getirmiş, hatta bir gün evvel içtiği kahvenin içine zehir koydurmak suretile Abdülhamit tarafından öldürüldüğü de rivayet edilmiştir. Fakat, isini mua- yene eden doktorlar, sektei kalp- ten vefat ettiğine rapor — verdik- leri gibi, uzun müddet refakatin- | de bulunan zevatta — Paşanin | daima kalbinden şikâyet ettiğini Yunanlılar Ecnebi Şirket- (Rebll (G) Necdet (G) L. Mehmet (G) Alâ (F)| lere 'Karşı (Baş tarafı | inel sayfada) yüz binlerce kişi iştirak etmiştir. Nümayiş gönü şehir dahilindeki bütün dükkânlar kapanmıştı. Ek- mekçiler, bakkallar, berberler, hattâ sütçüler bile dükkânları kapatarak bu muazzam protesto hareketine iştirak etmişlerdir. Tezahürata bu iki şehrin - caret, sanayi ve esnaf teşkilâtı öSnayak olmuştur. Saat yedide, miting meydanında muhtelif mes- lek ve halk teşekkülleri kalabalık kümeler hâlinde Bu esnada önlerinde koskocaman | ve siyah bir bayrak taşıyan kala- baliık bir halk kütlesi girdi ve müthiş bir alkış koptu. Siyah bayrağın —Üzerinde — ( kahrolsun ecnebi şirketler) yazısı vardı. Sonra birçok hatipler saatler- toplanmışlardı. ce devam eden heyecanlı nutuk- lar söylediler. Nümayişlerin so- nunda, cen6b? şirketlerle yapılmış olan mukavelelerin derhal fesbe- dilmesi hususunda hükümete bir talepname verildi. Bu münasebetle buradaki şir- ketler hakkında vereyim : Nümayiş esnasında şid- detle aleyhinde bulunulan Yulen Şirketi Maratonda o meşhur su tesisatını yapan şirkettir. Filvaki — Atina suzluktan kurtardı, yalmız kur- tardı değil suya gark - etti denebilir. Fakat halk hesap et- miş, kitap etmiş ve söylediği gibi şirketin bu işten senede yüzde beş yüz kazanç temin ettiğini meydana çıkarmıştır. Fakat bu fahiş kazanca rağmen şirket su biraz malümat ve Pireyi s- bahı, saraya gitmek üzere ha- | İ SON POSTA | söylemektedirler. Abdülhamit, — bu — kıymetli | başkâtibinin vefatından çok mü- | teessir. olmuş, ona hayatında gösterdiği hürmeti, ölümünden sonra da unutmamış.. cenazesini muhteşem bir alayla kaldırtarak | Sultan Mahmut türbesinin bab- | çesine defnettirmiştir. * Serhafiya Ahmet Celâlettin Paşa Abdülhamitle beraber ikbal şahikasına çıkan, fakat ondan taliin idbarına uğrayan şahsiyetlerden biri de Ahmet Ce- lülettin Paşadır. Bu Paşanın hayat ve mace- rası ise, sertabepa bir romandır. Abdülhamit, daha — şehzade iken bir gün ava çıkmıştı. Avda gözlerinin içi gülen munis ve se- vimli bir çocuğa tesadüf etti. Üstü başı, lime lime olan bu | sefil çocuğa sordu : w — Senin adın ne? (Arkası var| evvel, syan Ettiler Bütün İmtiyazlı Şirketlerin Memleketten Derhal Kovulması İstenildi ücretlerini indirmemek hususunda ısrar etmektedir. İşte halk bu sebeple galeyana gelmiştir. İkinci şirket Elektrik Şirketi- dir. Bu şirket, drahminin sukutu- nu bahane ederek elektrik ücret- lerine yüzde elli nisbetinde bir zam yapmıştır. Fakat elektrik müstehlikleri hesap etmişler ve şirketi bu talebinde haksız bul- muşlardır. —— -— —— | İstanbul Havagazı ve EleKtrik va Teşebbüsatı Sınaiye Türk ÂAnonim Şirketi (SATGAZEL) (SATGAZEL.) İstanbulda Ha- vagazı ve Elektrik ve teşebbü- satı sınaiye Türk anonim Şirketi ahiren iyi tesisat ile teçhiz edilmiş olan Yedikule Gazhane- sinde istihsal edilen taktir olunmuş katran, zift, benzol, hafif yağ, naf- | talin ve saireyi piyasaya çıkarmıya başladığını muhterem ahaliye arz ile kesbi şeref eyler. Mezkür gazbane, aynen (car- bolineum) un evsafını haiz olup mükemmel bir surette onun yeri- ne kaim olabilen Satgazel de iş- tihsal etmektedir. Şirket, hariçten gelenlerden hiç aşağı olmıyan bu yerli sanayi mahsullerinin muhterem ahalinin rağbetine mazhar olacağını Ümit eyler. Toptan mubayaat için Beyoğ- lunda Şirketin İdare Merkezi olan Metro Hanında (Müşteriler dairesi) 4 inci katta 12 numaralı odaya en Tpye Bizim Çocu a A'd !hamitle Beraberi a Çıkanlardandı Temmuz klar BuSefer Aferini Hakkettiler Dün Galatasaray Fransızları 3- ARUREK AO | - Fener Muhteliti 1 Mağlüp Etti Kale önünde heyecanlı bir dakika Fransızlarla son ve dördüncü | oyunumuz. | mahal kalmadan, | hücumlarını müracaat buyurulması mercudur. | fırsatlardan Taksim stadyomu pazar olma- sına rağmen dün yine hayli seyirci toplamıştı. Bu da gösteriyor ki Rasing futbolcüleri îs!aııhuldı hal ve ta- vırlarile, oyunlarile iyi bir tesir bırakmışlardır. Evvelâ — Fransızlar göründü. Bunları bizimkiler takip etti. Mutat merasim bu sefer, sa- birsız seyircilerin memnuniyetini celbedecek kadar kısa oldu. Takımlar şu şekilde yer aldılar: Misafirler : Menar Niku Şarvat Getra Veyaat — Döles — Lotka Bizimkiler : Hüsamettin ( F ) Burhan (G) — Yaşar (F) K. Farukl () — Nihat (0) — Suphi (G) Delfur — Önley Necdet (G) Hakem Kasımpaşa klübünden Nuri Beydi. Oyun başlar başlamaz, halk daha ne olacağını kestiremeden, hücum hattımız Fransız kalesine indi. Leblebi Mehmedin sol iç mev- kiinden ortaladığı top muhacim- lerimizden birinin dokunmasına Fransiz kalesi- nin yan direğine çarparak ağlara | takıldı. Bu gol, o kadar ani ve umul- madık bir zamanda oldu ki, ge- çen cuma kazanılan galibiyetin noşesile bugün de sahaya çıkan ve yine galip gelmek hissile oyuna başlıyan Fransız- dostla- rımızı bir hayli şaşırttı. Halk, oyunun ilk saniyelerin- de yapılan bu gole çok sevin- mişti ve bu sevinci golü çılgınca alkışlamakla gösterdi. Fakat Fransızlar golün ver- diği şaşkınlıktan çabuk kurtula- rak kalemize akmıya başladılar. Beş dakika kadar sıkışıyoruz. Hüsameddinin bir iki güzel kur- tarışı, müdafi ve muavinlerimizin yerinde — müdahaleleri — Fransız akamete uğratıyor. Oyunun bu ilk dakikaları muh- telitimizin. bugün kolay kolay gol yemiyeceğini, maçı asabiyetle | seyreden ve neticeden yayaş ya- | vaş Ümitvar olmıya başlıyan se- yircilere ihsas ediyor. Şurasını da açıkça yazmak lâ- zım gelir ki, Fransız muhacimleri de bugün, cidden beceriksizlik ediyorlar. Sağ iç Döles iki güzel fırsatı heba ediyor. Bunu 21 inci dakikada — Fransız sağ — açığı Veysatin muhakkak bir golü ka- çırması takip ediyor. Misafirlerimizin gol olabilecek istifade edememesi 'bugün cidden kazanmak için canla | başla oynayan bizim çocukları- mıza bir teşvik yerine geçiyor. Şimdi — hücumdayız. Fransız kalesine yaklaşan muhacimlerimi- zin İihtas ettiği tehlikeli bir vaziyeti gayrinizaml bir şekilde, ani topu el ile tutarak, durduran ğ'rıııx müdafii Niku penaltıya sebebiyet veriyor. Penaltıyı çeken Nihat sıkı bir şütle ikinci golümüzü kaydediyor. Galibiyetimiz bu golle tahak- kult otmiş gibidir. Fransız müda- faası bugün çok seyyal bir tarzda yapılan hücumlarımıza mâni olmakta cidden çok müşkülât çekiyor. Nitekim Leblebi Mehmedin iki müdafi arasından topla Fransız kalesine doğru an! bir sıyrılşı gölle neticelenmek Üüzere iken yine Fransız müdafii Nikunun taktığı çelme, buna meydan ver- miyor ve Leblebiyi yüzükoyun yere yuvarlıyor. İşte ikinci ponaltı. Bunu Noc- det çekiyor. Yavaş, fakat köşeyi bulan bir plâse vuruş üçüncü | sayımızı temin ediyor, Devre sonuna kadar vaziyet | bu şekli muhafaza ediyor ve 3-0 | lehimize bitiyor. | kinci — devrede, — Fransızlar memleketlerine hiç yenilmeden dönmek azmile üstüste hücumlar | yapıyorlar. Nitekim yedinci dakikada mer- kezden sola, soldan içe geçen topu sol iç Delfur kaleye uzak olmasına rağmen köşeye plâse ediyor ve direğe — çarpan top, Fransızların ilk ve son ü olarak kalemize giriyor. Bu golün verdiği gayret üze- rine Fransızlar bücumlarını sık- laştırıyorlar, on ikinci dakikada kalemiz çok büyük bir tehlike geçiriyor. Fakat muhakkak ki tali bize yar... Oyuncularımıza çarpan top kalemize giremiyor. Bu korkulu vaziyeti soldan yap- tığımız hücumlar takip ediyor. Bu oyunda oynamaktan ziya- de ortada dolaşan Fransız mer- kez — muavini — hücumlarımızın Fransız kalesi önünde yerleşmesi- ne sebebiyet veriyordu. Bir tarafın galibiyeti elden kaçırmak istemeyişi, diğer tarafın hiç olmazsa berabere kalmak azmi, oyunu sertliğe doğru sev- kediyor. Oyunun bu hararetli ânnda Fransız sağ muavini Şarvatın, sol iç Kemal Farukiye kasti bir favlü oyuncumuzda bulunmasını temenmni ettiğimiz suğok kanlılığı bir an için kaybettiriyor ve bu favlü yapan oyuncunun yüzünde üç yumruğun yerleşmesini mucip oluyor. OÖyun durüyor.—Hakem bu çok mücesif hâdiseye sebebi- yet veren oyuncumuzu haklı ola- rak dışarı çıkarıyor. Noktai nazarımıza ve kanaa- timize göre kendisine yapılan bu kasti favle yumrukla mu- kabele eden —oyuncumuz — az kalsın — misafilerimizin — hayran kaldıkları misafirperverliğimiz ve sportmenliğimiz hakkındaki ka- naatlerini baştanbaşa sarsacak bir dereceyi bulacaktı. Oyunun bundan sonraki kıs- mi mütemadi bir didişme hâlinde devam etti ve tarafeyın bütün ceht ve gayretlerine rağmen neticeyi değiştiremediler ve oyun bu sı- retle 3-1 galebemizle neticelendi. Bu galibiyeti dünkü oynadık- ları everjik oyunla bize kazandır ran çocuklarımıza | bu sefer ale- rini hakkettiniz! | deriz.