11 Temmuz 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

11 Temmuz 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Vra ae Yrageyr ” E. - Telgrafla Müracaa gelmekte olan iki Japon topu ile 500 bombanın yoldan çevri- lerek gönderileceği bildirildi. Maamafih bu hususta en büyük yardım Malta ve Mısırdan yetiştirildi. Haftada birkaç yüz bomba — atan bir de — tank gönderildi. Muharebenin ilk saf- halarında bu tank çok İşe yarzdı ve büyük şöhret kazandı. Mühimmat tedariki, daim! bir endişe membat: idi. Vaziyetin kısa bir zamanda düzelmesi de ümit edilmediği için, Harbiye Nezaretine — tel örgülere karşı başka bir tedbir düşünüp düşü- nülmediği soruldu. Bu suale ve- rilen cevapta tel örgüleri şarapnel ve bomba ile imha etmeği tavsi- ye ediliyordu. Bu cevap İse pek cesaret verici birşey değildi vatandan 3000 mil mesafede ya- pılan bir harp için elde kâfi de- recede mübimmat yoktu, donan- manın bile gerek bombardıman, gerek ordu ve siperleri imha için kâfi derecede mühimmatı mevcut değildi, bu yoksuzluk — Amiral Robeki de çok sıkıyordu. Hazırlık devrinde yarımada- unmaması —başkuman- e hayli endişe şt, Bu mesele hakkın- vazıh malü- | müvaffak - ola- mamıştı. 3 nisanda harbiye neza- veti Jeneral Hamillona şu telgra- Ayni zamanda ]apoııyıdınl barbiyo etmiye .kti. * Gelibolu yarımadasında su ı lariki hakkında yeni malümat mıdır ? Bu mesle hakkiında fena haberlar alıyoruz. ,, Jeneral Hamilton ertesi gün verdiği cevapta, her tarafta bi- yük — müşkülâta — uğranacağını zannettiğini, hususl tertibat alın- dığını bildirmiş ve bu hususta Harbiye Nezaretince mevcut ma- lâmatın gönderilmesini istemiştir, Harbiye Nezareti, eldeki malü- matın 1905 te neşredilmiş bir rapora istinat ettiğini bildirmiştir, Bu — raporda — yarımadada bol — su — bulunduğu yazılı idi. Yalmız Anzakta içecek su yoktu, burada bulunan hayvan- lara bile hariçten su getirmek mecburiyeti hâsıl olmuştu. Maa- mafih her türlü ihtiyat tedbirleri alınmış ve nisan ayında susuz- luğa maruz kalmamak için ne lâzımsa yapılmıştı. Harbiye Neza- reti iki büyük su gemisi kiralamış, | İskenderiye ve Kahire pazarlarında | nekadar — teneke, tulum varsa | toplatılmış; — gerek — sahilde su biriktirmek, gerekse askere ka- dar göndermek için tertibat alın- mıştı. Ayrıca suyun yolculuk nasında istihlâk edilmemesi emirler verilmişti. Ayni zamanda bütün kıtaata bisküi kutusu vesa- ire gibi su için kullanılabilecek kapların atılmaması tenbih edil- mişti Nisan sonlarına doğru Fran- sadan gönderilen ve Mısırda teş- kil edilen Ziyon katırları da gönderilmek suretile nakliye iş- leri de kısmen kolaylanmıştı. Fa- kat bunlar mahalline - varıncıya kadar kıtaata sevki hayli yüç oldu. Bu — müşkülâtı —anlamak için İskenderiyeye 17 nisanda 200 eşek ve 800 süt tenekesi ve 20 va y —a Ş ERE Ş —— RELE— ÇANAKKALE Harbiye Nezareti Jeneral Hamiltona t Etti. Su Yq_ktu  “ Misir — eşokçisi göndermek Üze- re çekilen telg- rafı görmek kâ- fiydi. Yine ayni tarihte — Ziyon katırlarının, nok- san — bile olsa, derhal gönderil- Pazarda i- ik edilebilecek tenekelerin — de birlikte sevki ta- lep edilmişti. Yukarıda sev- kedilen ordunun yapacağı muaz- zam işle mütena- sip olmadığı kay- ı:lııdilrnişti.gı Başlangıçta Jeneral Hamil- tonun — takviye kuvvetleri. iste- mek — niyetinde olmadığı anlaşı- hyor. O sırada etrafına verdiği his te muvaffa- kıyetinden emin olduğu idi. Fa- kat keski ku- mandanı — olan Lord Kiçnere karşt olan vaziyeti birçok noktadan hususi bir ma- hiyeti haizdi ve bu itimadı, Tarihi E Müzeye D Bulgaristana giden ve oradan tekrar satın alınarak - getirilen meşhur tarihl evrak aylardanberi Gümrükte bekliyordu, bir türlü çıkarılarak Müze İdaresine teslim edilemiyordu. Bir kontepjan meselesi yüzün- den aylardanberi Gümrük Am- | barlarında kemali tevekkülle sıra- sını bekliyen bu kıymetli vesika- lar nihayet dün — Gümrükten çıkarılarak Müze İdaresine tes- lim edild. Bu resimde tariht evrakın çuvallarla bir kamyona | yükletilmiş olduğunu görüyorsu- nuz. Bu evrakın gümrükten çıkması halktan bazı meraklı kimselerin temaşasına vesile olmuşlur. Bazı kimseler daha sabahtan itibaren gümrük civarına gelerek - tarihi evrakın çıkarılmasını görmek için intizar etmişlerdir. Müze tarafından dün teslim alınan bu vesikalar eski Sulta- nahmet medresesine yerleştirile- cek - ve orada müze memüurları | Harbiye vra Teslim Edildi SON POSTA | Ingiltere Hüktümeti tarafındaa Gaz| Hz. ne hodiye edilen eserin tercümesi. 'eneral Oglandoe: Seddülbahirde Fransızların Meçhul Asker Âbidesi nezaretinin mülâhazala- rına iİstinat ediyordu. (Arkasıvar) Nihayet k tarafından — asri tasnif edilecektir. Akvam Cemiyetine Ne Suretle Dahil Oluyoruz? ( Baş tarah | inci sayfada ) den herbiri misaka riayeti temin ve her taarruz hareketine müma- neat için askeri vaziyetle kabili telif olacak ve coğrafi mevkiini hesaba katacak bir mikyas dahi- linde dürüst ve müessir bir şe- kilde teşriki mesai etmekle müm- kündür. Bundan da anlayabiliriz ki Co- miyeti Akvama — girişimiz her- hangi bir formalite yapınış olmak veya bir kaprisi tatmin etmek değil, milletler camiasında, bize mevdu — vazifeyi bihakkın ifa et mek arzu ve gayretinden mülhem- dir. Cemiyeti Akvama davet şek- limiz, Türk Hariciyesi için husust bir muvaffakiyet addolunmalıdır. Tevfik Rüştü Bey Akvam Cemiyetinin ilk içtimamda hazır bulunmak üzere yakında Cenevre- ye hareket edecektir. İçtima ayın 18 inde yapılacaktır. | voe her biri hakkında | izahat vermiştir. . o Temmar ti Bâ'yuk Y arıİL ' İgı;ı—gîesi Şarkta İnhit at Sebepleri Hakkı_nd_a İzahat Hikmet Bey Mühim İzahat Verdi Ankara, 10 ( A. A.) — Tarih müderris ve muallimleri içtimaın- da bugün Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti azasından Riyaseticüm- hur Kâtibi Umumisi Yusuf Hikmet Bey (Şarkta inhitat sebepleri ) hakkında bir konferans vermiştir. Hikmet Bey konferansında - bil- bassa son iki üç asırda Türk | âleminde görülen inhitat ve onun , sebeplerini tetkik etmiş ve buna bir mukaddime ölmak üzere daha evvelki devirlerde ayni âlemde | busüle gelmiş olan inhitatlardan İt onların sebeplerinden bah-s setmiştir. Hikmet Bey Türk âlemindeki | inhitatları tetkik ederken tarihi- miz: 1 — Orta Asyanın mücerret bulunduğu ve büyük mikyasta omran kabiliyetini haiz bulundu- ğu devir. H — Ayni kıt'ada bozkır- ların yani çöllerin imarı mümkün | yerlerden epey fazla olmıya baş- | ladıkları zamanlar Selçuk Türk- | lerinin iskitlerdenberi Türklerin öz vatanı olan Anadoluda yeni- den siyasi bir mevcudiyet kür- dukları zaman arasında geçen devir. M — Malazgirt muharebesile Türkiyede Ilâik bir cümhuriyet kurulması arasında geçen devir olmak üzere üç kısma ayrılmış ayrı ayrı Hikmet Bey birinci devreye ait izahatında zamanımızdan 100 120 asır kadar evvel Orta Asya- da Türklük ana yurdunda dünya- | nın diğer kısımlarından tabil mani- alarla ayrılmış müsait bir iklime malik ve cilâlı taş ve maden de- virlerine ermiş ziraatçi ve hay- van yetiştirici bir Brakisefal me- deniyetine mukabil toprağın baş- ka taraflarında ve ezcümle Çin, Hindistan ve Avrupa ve Şimali Amerikada kısmen yontma taş devrine yetişebilmiş evci ve toplayıcı Dolikosefaller bulunduğu ve da- ha sonra Türk ana yurdunu tec- rit eden manialar kalkınca Çinde Hintte —Akdeniz havzasında ve Avrupada Orta Asyadaki gibi medeniyetler peyda — olduğunu ve bunfınn bazıları pek yük- sek seviyelere — eriştiğini ciddi hafriyat yapılmış olan her yer- den bu medeniyetlerin teessüsü ve inkişafını Orta Asya ve Braki- sefallerin o havaliye — varmala- riyle müteradif — olduğu görül- dnıuııu söylemiş ve ana yurdunu terk eden kefilelerin manen ve maddeten hem hars ve hem fen hususlarında — dünyada — yaşıyan %Mhma pek ileri ol duklarını ve bunların kendilerin- den pek geri olanlar içine gir- dikçe ları emirleri altına a- dıklarını ve malik oldukları va- sıtalardan onlara istifade ettirdik- lerini ilâve etmiştir. Hikmet Bey ilk muhaceretle- rinin vuzuhla tesbiti imkânsız o- duğunu, mamafih bunların arasın- da milâdın 16 incı asrından itibaren —Avrupalıları — dünyanın dört tarafından sevketmiş olan amillere mümasil amiller bulu- nacağını söylemiştir. Hikmet Bey bundan son- ra — bugünkü vasıtalarımızla ark ve Türk âleminde kay- ledilebilecek en eski — inhitat vak'alarını izah ederek bunun tabiatin beşeriyete ettiği büyük bir zulüm olduğunu ve medeni- yeti yaratmış olan ırkın anayuür- dunda — başlamış olduğu seyre devam etmekten menedil:iğıni. kuraklaşan —anayurttan çıkmıya mecbur olanların gittikleri yerler- de çok yüksek — medeniyetler kuarmalarına rağmen onu kuran- ların yerek diğer ırklarla karşı- laşmaları ve gerek iklim ve tabil şartların başkalığı dolayısile uğ- radıkları müşkülât - yüzünden me- deniyetlerinin tereddi ettiğinin görüldüğünü ve sonu gelmiyen muhaceretlerin husule getirdiği hercümercin ve sarsıntıların ar- kası ateşli silâhların tahakkümü- ne kadar alınmadığını söylemiş ve ana yurdun pek yakında kurulmuş — olan İlk mede- niyetlerden birine Hindiştanın şimalinde Sindu - Pencapa şima- lindeki beş altı bin sene evveline ait mohenfodaro harabelerine dair müşahedelerini anlatmıştır. Hik- met Bey bu medeniyeti kuranla- rın Brakisefaller olduğunu ve tıp hars ve —medeniyet itibarile Sümmerlere çok bezediklerini söy- lemiş ve ikinci devreye geçmiş- tir. Hikmet Bey Orta Asyanın ku raklamasile başlayan Türk ve hattâ insanlık tarihinin ikinci dev- resinin çöl ve bozkir ahbalisinin sulak vemamur kısımları üzerine sevkeden dört beş batında bir muvaffak — kılan ve mağlüpları çöl ve bozkir veya uzaklara fır- latan ikincisinin de büyük dev- letler kurulma — ve yıkılmasını husule getiren ve Türk âle- mile — dışarı âlemler — arasın* daki cereyanlardan ibaret olan ana hatlarımı söyledikten #&onra ve bu mevzu üzerinde bazı iza- hat verdikten sonra kurulan ve yıkılan devletlerin büyül gında (Hun Türk), irlğ. ve ( Çingiz ) devletleri olduğunu ve bunların daha - ziyade bozkırlar ailesine dayanarak kurulmuş ve idame — edilmişe benzediklerine nazaran bunların ayni devirlerde Roma, Bizans, İran ve Çinda mevcut yaşayış tarzlarından daha üksek olduğuna kükmedilmek âzımgeldiğini Uygur — Harzem ve Timur — devletlerinin — ise cesametleri — almış olmamakla beraber daha ziyade mamur kısımlar hâlinde dünyanın veya otlarla — bozkırlar halkı — ara- sındaki muvazeneyi birinciler le- hine kullanmıya çalışan devletler meyanında zikredileceklerini be- yan etmiştir. Hikmet Bey tabiat ve iklim amansızlığının Türkleri bedenden sağlam ve tabiatten kahraman yaptığını, onlara yorulmak bilmez bir azim ve sebat veren ve bu — sıfatları baiz olmıyanları amansızca —imha — eden bir amil olduğunu söyledikten ve her ne vakit Hintte Çim de İranda —Avrupa ve Şimalt Afrikada içtimal rabıtalar çürü- müş, nizam ve intizam bozulmuş, ahlâk tereddi etmiş ise oraya asker, kumandan ve memur gıfati- le olan Türkler veya- hut bir Türk — sıfatile ordu veya kavmi başında bulunan re- islerin kendi kabiliyetleri maiyet- lerinin zekâ ve dirayetlerinin ve beraberlerinde getirdikleri temiz tazo ve zinde kan sayesinde ölü- me yaklaşan camiaya yeni hayat ve ruh vermiş, onun nizam va intizamını yeni ve daha sağlam esaslar Üzerine kurmuş ve mem- leketin tarihine yeni bir keşayiş bahşetmiş - olduklarını ilâve et- tikten sonra Türk ırkının bu suretle anayurt haricinde veya kısmen haricinde kurmuş olduğu devletlerin — beşeriyetin — diğer bütün ırklarının kurmuş - olduk« ları devletlerin topundan vüs'at, azamet, umranca çok yi k ol duklarını izah etmiştir. Hikmet Bey — konferansına devam ederek diğer devirleri de etraflı şekilde ve birçok mühim esaslar tebarüz ettirmek suretile | anlatmiştır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: