Kooperatif İdaresi Bir iıühlık mpwalıfî idare heyetinin vazife çerçevesine gi- ren muamelâtın krokisi — şöyle çizilebilir: 1 — Mubayaat işlerini tanzim; 2 — Satış mağazasının hüsnü İdaresi; 3 — Depo teşkilâtı. Emtia- nn hasar ve ziyadan muhafazası. 4 — Murakabe heyeti vazi- felerini teshil. 5 — Hissedarlar ile şirket arasındaki münasebatı idare ; 6 — Satış — fiatlerini — daim! kontrol ile tanzim ; 7 — Piyasa — temeyvücatını, Iktısadi hareketleri takip ; 8 — Müstahdeminin ; İntihabı, — idarelerinde temini ; 9 — Sulistimallere karşı em- niyet tertibatı almak ; 10 — Muhasebe işlerini azamt takyitle yürütmek; (1 — Muhaberede diğer mü- essesatla olan muamelâtta sürat ve intizam temini; 12 — Şirketin kanuni müke- “lefiyetlerini vakit ve zamanında Waş 13 — Hükümet ve belediye dairelerile olan temas ve müna- sebatı büsnü idare; 14 — Ticari htibar temini; 15 — Şirketin muamelâtı umu- miyesinin seyrini takip ve inkişaf çarelerini taharri; 16 — Reklâm fırsat ve vası- talarını hüsnü istimal; 17 — Pilânçoyu fevkalâde dikkat ve sıhhatle tanzim; 18 — Heyeti umumiyelerin daveti, müzakeratın idaresi, ve- Wecek kararların tatbikı; 19 — Şirketi alâkadar ede- sek kanunlar, nizamlar ve neşri- yatı dikkatle takip, hulâsa mües- s#esenin maddi ve manevi huku- kunun sıyaneti... Bunların içinde bilhassa tec- rübe ve ihtısasa taallük eden kısımlar - vardır. Meselâ müba- yaatın hüsnü idaresinde, emtianın: 1 — Hakiki evsafını tanımak; 2 — İstihsal menşe ve ma- hallini bilmek; 3 — Rekolt ve alış zamanını ve vasıtalarını tayin etmek; 4 — Toptan muamelede her ,birinin — tâbi muameleye vâkıf olmak; 5 — Fire, büzülme gibi zayi- ata karşı mukavemet kabiliyet- lerini bilmek, 6 — Mubayaa miktarlarını ihtiyaca tevfik edebilmek lâzım- dır. Satışın muvaffakıyetini te- min için de: 1— Emtianın tasnif ve teşhir usuüllerini; 2 — Malların kalite farkları- nı, evsafı mümeyyizelerini; 3 — Emtianın bozulmaktan, çalınmaktan vikaye çarelerini, 4 — Müşteriyi ikna ve mem- nun edecek muamele şekillerini; 5$ — Mağazanın temizlik ve intizamını temin edecek tedbir- leri bilmek şarttır. İşte her maddesi hakkında bir kitap yazmak icap eden bü- tün bu mesaili nasıl başarabiliriz? Onları da gelecek makalelerde düşünürüz. hüsnü- dissiplin ve kredi Ahmet Ekrem olduğu şerait ve | SON POSTA RADYOLU KAHVEDE “Yine Dün Akşamki Çatlak Sesli Karı Çekilmez Dert Vallahi...,, ' “Kapalısın Birader... Yirmi.. Yirmi Daha!,, Şehrimizdeki Radyolu kahvelerden bir manzara — Anladım sevmiyeceksin... Hicazkâr şarkı.. Vedia Riza Ha- nım tarafından.. Radyonun hoparlörü, iki çöm- leğin biribirine çarpmasını, bir pencere camının düşüp kırılma- sını, iri bir tokmağın — davul derisi üstüne inişini taklit eden acaip birtakım patırdı, — cazırtı ve tıkırdılardan — sonra - şarkıya başladı. Radyo meraklıları, ma- kinenin etrafında halka — olmuş- lardı. — Aldi tavırlardan — kah- venin gedikli müşterisi olduğu kolayca anlaşılan altmışlık bir ih- tiyar, yüzünü buruşturdu: — Ses güzel amma, şarkı ka- bak tadı verdi... Anladım sevmi- yeceksin... Anladınsa iyi ya... Ne üstümüze varır durursun. Zorla güzellik olur mu? Karşıdan bir başkası atıldı: — Haklısın Hacı efendi.. Ne- rede o eski şarkılar.. Nerede bu çitkırıldım şeyler... İskemlenin kenarına dayadığı ayağile hafifçe tempo tutan bir müşteri, münakaşayı uzatmak ta- raftarı değildi: — Allah için söylenirse, iyi çalıyor kadıncağız !.. Beyler biraz sussa da dinlesek.. Küçük bir süküt fasılasından sonra radyonun spikeri şu ba- beri verdi: — Birkaç dakika istirahat !.. İhtiyarın çenesi tekrar açıl- mıştı : — Bu istirahat te nesi? Çal- | gıya başlıyalı, yirmi dakika ol- madı. Ve mütemadi * Dran, dran ,, ları dinlerken hoparlöre hitaben çikıştı : Kes şunu canım!.. Spiker de başlamak için sanki bu ihtarı bekliyormuş: — Hanimefendiler, beyefen- | diler. şimdi alaturka neşriya- tımızın - birinci kısmına devam ediyoruz... Fırsat bulsam o ya- re varsam. Şehnaz türkü... İhtiyar, sevincinden yerinde duramadı: — Haşşöyle... dinlenecek şarkıyı... Arada bir etrafındakileri: — Nasılmış? der gibi manalı bir bakışla süzüyor, kıpırdayan dudakları arasında şarkıyı, her tarafına bir kırık döküklük ve- rerek ezberden öyle bir tekrar- layışı var ki, ömür doğrusu.. Gördün mü I İbtiyar, bu eski şarkı ile hal- den hale girerken — karşısında oturan gençlerin ona bakıp glll- düklerini tabit farketmedi. O sırada radyo, “Nedim,, in eski bir gazelini tutturdu: Civam mihribansın, — şühsun, — nazende dilbersin, cihanda büzm e mihrl münevversin, olmaz sana cünü, acep pakize gevhersin, değil, ruhü musüuvyersin! şakrak — bir Nazirin — yok Baha Mücevhersin — mücevher de Ve arkasından şarkı : Gönlüm düştü bir yare Pek cilveli Aman aman pek cilveli... Saat tam sekiz buçuk... Spi- kerin hitabesi tekrar duyuldu: — Alo... Alo... Radyo İı(ın- bul... haberlerini okuyacağım... | dinleyiniz! İhtiyarda hoşafın yağı buz | kesti. Karşı masada atmışaltı | oynıyanlardan birinin sesi: — Kapalısın! Yirmi., daha.. Spiker devam ediyorl! İzmir, 30( A.A. ) — Bugün burada saat (4) ü elli beş geçe şiddetli bir zelzele olmuştur. Hasarat yoktur. Ajans haberleri -okunduktan sonra sepiker, eksik olmasın, | saatlerimizi de ayar etti: — Beyefendiler.. Hanımefen- SON POSTA ve Halk Lütfen Yirmi Yevmi, Siyasi, Havadis gazeteni Islantul: Eski Zaptiye Çatalçeşme tokağı 25 İstanbul - idare : 'Telefon 20203 Posta kutusu: İstanbul - 741 Telgraf: İstanbul SON POSTA ABONE FİATİ TÜRKİYE — 3400 K 150 » 400 » 150 » Ecneb ZTOD Kr.— 1400 » 1 Sene 6Ay $ » ı » Gelen evrak geri verilmez. Hânlardan — mes'uliyet alınmaz cevap İçin mektuplara 6 kuruşluk Pul İâvesi Jazımdır. Adres değiştirilmesi (20) kuraştur. ! ı Şimdi size Anadolu Ajansı | diler! şimdi saat... Tamam... Yir- miyi otuz allı geçiyor! Birkaç kişi, elini gayriihtiyari cıbine soktu. Fakak, hiç kimse doğru saati anlamış olmadı. Da- kikalarda mühim farklar vardı: — Alifedersiniz. Beyefendi... Sizinki kaç? — Yirmiyi.. Şey, sekizi 31 geçiyor. — Sizinki ? — Benimki sekizi yirmi.. Hani, bir mecliste, misafir- lerden biçbirinin saati, ötekinin saatine uyımamış ta, saati olmıyana: | — Siz niçin saat kullanmaz- sınız? diye sormuşlar, o da: — Vaktimi şaşırmamak için.. Cevabını vermiş... Bizim kahvedekilerin saati de öyle... Acaba spiker haber ver- diği zaman, ibre ayni dakikanın üstünde miydi? Neyse.. Doğru saat ayarı bitince, gelsin gramofon neşri- yatı... Karmen operasından bir parçayı — dinlerken, — kahvedeki müşterilerden biri kulaklarını tı- kadı: — Yine dün akşamki çatlak sesli karı... Fakat, ne dersiniz? Gençler, bu alafranga parçalarla derhal alâkadar oldular. Demin, ihtiyarın düştüğü vecit hali, şim- di gençlere intikal etti, Yalnız bir farkla.. İhtiyar tempo tutuyordu. — Bunlar, ıslık çılarak operet parçalarını tekrar ediyorlar. Hele “Paris je tVaime,, şarkısı çalmırken büsbütün coş- tular.Tavla, altmışaltı, domino bir tarafa bırakıldı. Her - plâk — de- giştikçe can kulağile dinliyorlar. Kendi kendime: — İşte dedim, iki nesil evvel- kiler.. Ve iki nesil sonrakiler... Radyo hoparlörünün başında dünkü ve evvelki günkülerle bu- günkü ve yarınkilerin — telakki farkları derhal göze çarpıyor. Yazımı* bitirmeden — evvel, radyo programlarında alaturka saz faslına ayrılan zamanın kısa- lığına dair işittiğim bazı şikâ- yetleri buraya kaydetmeliyim. Buna mukabil plâk neşriyatı bazı geceler, yılan hikâyesi gibi uzuyor. Plâkta zaten bilvasıta dinledi- ğimiz muganninin sesi, bir ikinci vasıtadan geçince, tıpkı tavşanın suyunun suyunun suyuna dönüyor. * * Altı ay evvel mahallemizin j elektrik tesisatı yapıldı. Üç lira da saat kirası toplandı. Maalesef cereyan hâlâ gelmedi. Acaba bu nun sebebi nedir. Bütün mahal- le halkı dört gözle elektriğe intizar ediyoruz. Şirketin nazarı gikkatini celbetmenizi rica ede- Yit Kadıköy Rasimpaşa mahallesi Nibat Yolda Kaybolan Gazeteler Ispartanın Eğirdir kazasının Barlı nahiyesinde Halil zade Mustafa Efondi namına iki aydan beri göndermekte — olduğum — “ Son Posta ,, nın ancak beş altı adedi mürsili ileyhe verilmiştir. Diğer- leri kaybolmuştur. Bu gazeteler nasıl kayboluyor. Okuyucusu bol olan nahiye bu yüzden gâ- zetesiz kalıyor. Nazarı dikkati celbetmenizi rica ederim. Ankara İmalâtı Harbiye fabrikasında Iepartalı: Süleyman Çifiçinin Borcu Ve Emlâk Sahiplerinin Ceki Yeni hazırlanan çiftçinin boye cu hakkındaki kanunun ehemi yet ve faidelerinden bahsede değilim. Bu, baştanbaşa — bir eseri şefkattir.. Bugün birçok emlâk, ağır faizle ve bir sene gibi kısa müddetle ipotek edil miştir. Bu borçların kısmıazamı öde- nemediği için bu — kabil emlâk satılmakta ve shabı emlâk gün geçtikçe ellerindeki mülkü kay- betmektedir. Şimdi bu kanunun neşri hinde ipotek edilmiş — emi bu kanuna itbal edilemez mi? Çiftçi vatandaşlarımıza gösterilen bu şefkat eseri emlâk sahip- lerine de teşmil edilemez mi? Bu hususta nazarı dikkati cel- betmenizi rica ederim. Bir karilmlz Balıkesirde Bakla Mahsulli Birkaç kişinin bütün bakla mahsulünü en asgari fiatle al- mak için bazı tertibat aldığı ve tamamile müstahsiller aleyhine çalıştığı hakkındaki kari - mektu- bunuz çok yerinde ve çok doğ- rudur. Karşısında rakip bırakmı- yan bu suüretle müstahsili mecbur — bir vaziyete düşürüp elindeki mallarını yok pahasına alan bu efendilerin biraz insaflı davranmalarını tememi edi Ayni zamanda nazarı dikkati de celbederim. Balıkesir zahire pazarı Mehmet oklu Mustafa Floryadaki Çeşme Floryada güzel bir çeşme var- dı. Tatlı ve hafif suyu maruftu. Oradaki bir müecssese tarafından bu suyun kesildiğini ve kendi husust ve şahsi hizmetlerine tah- sis edildiğini öğrendik, Milletin suyunu nasıl keserler. Böyle şey olur mu. Nazarı dikkati celbe-« diniz. ve Kılıcalipaşa mahallesi 4 No. da All oğlu Ahmet Cevaplarımız Tokatta Şamil zade kâtibi O. Nuri Beye: Hâdise — mühimdir. Derhal memurun âmirine şikâyet ediniz. Büyük bir hizmet etmiş olursu nuz. Memur hakkında lâzımgelen muamele yapılacaktır.