F&t B h j BİZİ Muharriri df Her Hakkı Mahfuzdur — Osman Bey saray hayatında oldukça iyi bir nam bırakmıştı. Bütün mes'uliyeti, Efendisine sada- katle hizmet etmek ve bu suret- le de şahsi menfaatini temin eyle- mekten ibaretti. Can yakmamiş ve hiç kimsenin rızkına mâni olmamıştır. Abdülhamit, Osman Bey vefat ettiği zaman çok acı duymuş ve bu sadık bendesinin hatıratını bir hayli zaman unutmamıştır. x Başmabeyincilik makamı mün- hal olur olmaz Abdülhamide bir- çok kimseler tavsiye edilmişsede ©, bunların hepsini reddetmiş ve bu mühim — mevkie, (Ürgllplü Hacı Ali Ağa) isminde birini geçirmişti. — Gençliğinde ( Benli Ali ) tesmiye olunan ve bir ara- hk ( Topkapı Saray ) ında ( te- berdaran — hassa kâbyası Hacı Mustafa efendi ) nin — tablakârlı- gında bulunan bu Hacı Ali Ağa gözü açık ve işgüzar bir adam olduğu için, kolayını — bularak Abdülhamidin ( analığı ) nın sa- rayına intisap etmişti, Abdülhamit, Efendilik zama- Bında sıksık analığının Maçka- daki konağına devam ederdi, O esnada Hacı Ali Ağayı gör- müş, tanımış ve becerikliliğini de takdir etmişti. Padişah olur öolmaz genişliyen saray — kadrosun: noksanlarını kismen — analığı kısmen de bhemşiresi Cemile Sultanın ben- degânından seçerek ikmal eder- ken Hacı Ali ağayı da oradan maiyetine almıştı. Az zaman zarfında Abdülha- mide fevkalâde emniyet ve itimat telkin eden (Hacı Ali Ağa), bir | gün birdenbire talin büyük bir lâtfu ile karşılaştı: (Uhtesine rütbei balâ tevcihi ile ikinci mabeyincilik..) Hacı Ali Ağa, fitraten pişkin | ve zeki bir adam olduğu için, | hiç ümit etmediği bu tali darbe- sinden asla şaşırmadı; bilâkis bu mühim ve ince vazifeyi de çarçabuk kavradı.. hünkârın nabzına göre şerbet — verdi. Onun içindir. ki, Başma- beynci Osman Beyin vefatı üze- rine, bu mühim ve mutena vazi- feye, Abdülhamit derhal Hacı Ali Ağayı geçirdi. Hem de, uh- dei istihaline, rütbei samiyei ve- zaret tevcihi ile.. Artık Hacı Ali Ağa; ( Ser Kureyni Hazreti Şehriyâri Dev- letlâ Hacı Ali Pş. Hazretleri ) olmuştu. Haci Ali Paşa, dindar bir adamdı. Beş vakitte namaz kılar; her mamazdan sonra da yüksek sesle, Padişahın ( devamı afiyet ve saltanatına) dua ederdi. Epiyce zeki olduğu halde safde- run görünür; vazifesile alâkadar olmıyan — işlerden daima uzak hulunurdu. Gün geçtikçe | Abdülhamide hulül etti ve daima | göre işlerde Imllınııııyı çok iyl' bilen Abdülhamit, Hacı Ali Pa- şayı basit işlerde istihdam eder- di. Hiçbir zaman onun vasitasile devlet umuruna ait irade tebliğ etmez, nazik mesleler hakkında şuraya — buraya — göndermezdi. IDARE EDENLER... Hacı Ali Ağa Nasıl Paşa Oldu? Paşa Esasen Cahil, Gayet Kaba Bir Adamdı. Âdabı Muaşeret Namına Bıldıgı Şey Divan Durmaktı Paşa esasen cahil, gayetle kaba | bir adamdı. Âdabı muaşeret na- mına, kendinden büyük olanların yanında öDünü kavuşturup divan durmak, biribirinin arkasına yerle beraber temönnah etmekten baş- ka bir şey öğrenmemişti. Mer- hum Recep Paşa ile aralarında geçen mühim bir vak'a, buna pek beliğ bir misal teşkil eder. 1324 — inkılâbinı — müteakip Trablusgarpten Harbiye Neza- retme gelen Recep Paşa, bir zamanlar Manastır, Kosva ve İşkodra havalisi kumandanı idi. O esnada bir gün Padişah ma- beyin başkitabetinden bir telgraf almiş, bairadei seniye İstanbula çağırılmıştı. Recep paşa, büyük bir telâş ile İstanbula gelince, derhal hünkâr yaverleri tarafından istikbal edilmiş; istasyonun önün- de bekliyen bir saray arabasına bindirilerek doğruca Yıldız sara- yına ve Hacı Ali Paşanın odasına | götürülmüştü. Köşe minderinde bağdaş ku- rarak oturan Hacı Ali Paşa, Re- cep Paşayı görür görmez, güya iltifat etmek istiyerek: — Ooo.. Gel bakalım paşa... Herkes, Recep Paşa.. Recep Pa- ga.. Dedikçe, biz de heybetli, aza- metli bir adam tasavvur ederdik, Meğer sen, pek ufaktefek bir adammışsın. Borsa Fiatleri S£885088 5 İsviçre frangı Leva Florin Kuron Ç. Şiling A, Pezata Mark 58818485 80908: KDA D. Muvahhide A. Demiryolu FAltia — — DR Mecidiye Banknot * | Paşa da: | Fakat bu | derhal pirelendirmiş. Recep Pa- Derdemez Recep Pş. fena halde kızmış; artık her şeyi gö- züne alarak : — Biz de, zatı şahanenin Baş- mabeyncisini terbiyeli nazik bir adam zannederdik. Meğer bildis | ğimizin tamamen aksi imiş. Diye cevap verir. Biraz sounra Recep Pş. hazura çağırılır. Abdülhamit kendisile bir müddet görüşür, Fakat bu mülâ- katı müteakıp Paşa evvelâ Bağdada ve sonra Trablusgarba nefyedilir. Recep Paşamın bu suüretle nefyedilmesi hakkında iki rivayet vardır. Bu rivayetin biri; güya, Recep Pş.nın verdiği cevabı Hacı Ali Pş. derhal Abdülhamide ye- tiştirmiş. Onun da gücüne gitmiş, Paşayı nefyetmiş... Halbuki Re- cep Paşadan intikal eden diğer rivayete mazaran —paşa huzuru hümayuna kabul edilip Rumeli ahvali hakkında talep olunan iza- hata cevap verirken, Abdülha- mit, birdenbire durmuş: — Şayet Rumeliye ant bir tecevüz vaki olursa, — Anade- ladan asker toplanıp gönderilme- | si bir hayli zamana tevekkuf eder. Acaba böyle bir hâl vaki olursa, ne yapılabilir?.. Bu, beni çok düşündürüyor. Diye bir sual sormuş... Recep — Bunda, düşünülecek hiçbir cihet yoktur padişahım... Anado- ladan kâfi miktarda asker gelin- ciye kadar, Arnavutlardan yotmiş, | sgeksen bin kişi kadar cesur ve cengâver gönüllü toplarız. Her- hangi bir düşmana karşı muka- bele ve müdafaada bulunuruz. Şeklinde bir cevap vermiş. cevap, Abdülhamldi şanın yüzüne dikkatli dikkatli bakarak: — Bunu siz yapabilir misiniz? Diye sormuş. Recep Paşa da işgüzarlık olsun diye: — Ne zaman ferman buyu- rursanız hazırım, şevketpenahim. Demiş... Abdülhamit, Recep Paşanın bu sözlerinden fena halde Üürkmüş. İstediği zaman Rumeliden ve bahusus Arnavut- lardan yetmiş seksen bin gönüllü çıkarabileceğini söyliyen Recep Paşanın, berhangi bir sebeple kendisine kızarak bir kıyam ve ısyan hüsüle getirebileceğini ve hatta bir ( Alemdar Mustafa Paşa ) rolü oynıyabileceğini dü- şünmüş. — Böyle tehlikeli — bir adamı — Ruümelide — bırakmanın büyük bir ihtiyatsızlık olacağına hükmetmiş ve Paşayı derhal, Arabistana nefyeylemiş. Bize kalırsa, bu rivayetlerin ikisi de doğru ve biribirine bağlı- dır. Herhalde Recep Paşa, ev- velâ Hacı Ali Paşaya vo sonra da Abdülhamide söylediği sözlerin cezasını çekmiştir. LArkası var| çi | muvaffak — olamamıştır. T"rk Kadını ö Etem Akif Bey, Benatı Havvadan İılık , | Mıdır ? Korkuyor! Yeni Neslin İyi Yetiştiği Merkezindedir,, ( Baş tarafı | inel sayfada ) da “mühlik, —demiş olmasına ihtimal vermiyorum. Bununla be- raber umumi müşahedem, yeni neslin mekteplerde iyi tahsil ve terbiye gördükleri merkezindedir. Yeni nesil kadınlığı serbest, va- kur, ruh ve ahlâk itibarile maz- but ve bilhassa — muktesittir. Memlekette — sanayi — hayatının hergün biraz daha inkişaf etmesi, yer yer fabrikalar açılması, düne kadınları iş sahasına çemekte ve onları, ekmeklerini alınterile ka- zanan birer müstahsil haline ge- tirmektedir. İş sahasının artması, mekteplerde en yeni terbiye sis- temlerinin salâhiyetle tatbik edil- mesi herhalde kuvvetli bir kadın nesli yaratmaktadır. Memleketin irfan seviyesi gittikçe yükseldiği için alâyiş yerine zerafet kaim olmaktadır. Ben Türk kadınları- nın mühlik bir yola döküldükle- kadar iş kadrosu haricinde kalan | vine kani değilim.,, İmtihanlarda En İyi Neti- ceyi Kabataş Lisesi Aldı (Baş tarafı | inci sayfada) Şişli Tarakkinin 14 talebesi kâmilen muvaffak olmuştur. Fey- ziye Mektebinin 13 talebesinin altısı yani yözde ellisi muvaffak olamamıştır. Feyziatinin 49 - tale- besinden 20 talebesi yani yüzde 40 ( “muvaffak olamamıştır. İstiklâl Lisesinin 60 talebesi- nin 37 si, yani — yüzde — altımışı İnkılâp Lisesinin 16 talebesinde 7 si, ya- ni yüzdeği Ü — muvaffak — ola- mamişlır. — Hayriye Lisesinin de 53 talebesinden 27 si, yani yüzde ellisi muvaffak olamamıştır. Ortımekleplerden Nişantaşı Kız orta mektebi temamen mu- vaffak olmuştur. Kabataşın 93 talebesinden 5 i, Şişli Terakkinin 33 talebesinden 4 ü, Galatasa- raydan 120 talebeden 14 ü, Fey- ziye mektebinin 33 talebesinden 12 si, Şenisülmekâtibin 29- tale- besinden 2 si muvaffak olama- mişlir. — * Aldığımız malümata göre lise imtihanlarından daha feyizli bir netice istihsali için, ilkmektep- lere lâzımgelen ehemmiyet veril- mekle berabor, — bilhassa orta mektepler üzerinde ehemmiyetle durulacak, bu mekteplerde ted- ris ve terbiye şekillerinin sağlam- laştırılması temin olunacaktır, Adliye Koridorunda İşlener_ı__lğînlı Facia ( Baş tarafı 1 inci sayfada ) bir adamın Üüzerine boşalttı. Gö- beğinden yaralanan Mustafa can acısile arkası üzerine düştü. Bu sırada ikinci kurşun da Mustafa- nın arkasına saplandı. Facianın işlendiği bu anda mahkemenin içinden bir kadın sesi yükseldi. Hamal Hasan üçncü kurşunu da bu kadının üzerine boşaltı, Fakat kurşun hedef bulamamıştı. Bu sırada Beyoğlunda Aynalıçeşme karakolu altında kahveci Feyzi Ef. hemen Hasanın Üzerine atıldı ve bileğini sıkarak elinden taban- casıtı almak istedi. Fakat Hasan büna rağmen tabancanın ğini çekmekte —devam ediyor fakat bir tesadüf olarak tabanca binkıtaa uğradığı için ateş almı- yordu. Hâdise mahalline polis Muzaffer B. yetişti ve müteca- vizin elinden — tabancayı — aldı. Tabanca sesleri Üzerine Adliye koridorlarında kimse kalmamış, herkes odalara girmiş ve mer- divenlerden aşağı inmişti. Hasan elinden tabancası alındıktan son- ra da rahat durmadı ve tekrar elini arkasına attı. Bunu gören Adliye polis memnru Nacati Efendi tekrar üzerine atıldı ve müthiş bir mücadeleden sonra Üzerindeki büyük saldırmayı da elinden aldı., Tabanca sesleri kesildikten sonra halk hâdise mahalline — toplandı. — Hâdiseye Müddelumumi muavinlerinden İsmail Hakkı Bey derhal vazıyet teti- | etti. Tabibi Adil Enver Bey mecruhun iptidat tedavisini yap« tıktan sonra Cerrahpaşa hasta- nesine nakledildi. Kurşunlardan birisi arkasından girmiş ve sol memesinin — üstünde — kalmıştır. Göbeğinden giren kurşun da böğründen — çıkmiştır. — Yaralar teblikelidir. Adliye koridorunda iki kovan bulunmuştur. Yaralıyı hastaneye götüren jandarmalar böğründen çıkan hurşunu da oto- mobilden indirirken elbisesi ara- sında bulmuşlar ve hastaneye teslim etmişlerdir. Cinayetin sebebi şudur: Ha- mal Hasan zevcesi Nuriye Ha- nımla Mustafa Ef. aleyhine bir zina davası açmıştır. Nuriye Ha- Rmla Mustafa Ef.i de Hasan aleyhine bilmukabele bir dövme ve yaralama davası açmışlardır. Dünkü muhakemede müddel- umum! muavini Kâmil Bey hem zina ve hem de darp ve cerh meselelerinden dolayı her iki tarafın da beraatini istemiştir. Hasan bu beraat talebinden muğber olarak hem Nuriye Ha- nımi, hem de Mustafayı öldürmek istemiştir. Hasan tevkif edilerek tevkif- haneye gönderilmiştir. Mütecavl- zin bu feci cinayeti işlemesi adliyede umumi bir nefret uyan- X Fakat İlâve Eliyo'r: “Müşahedelerim