ÇANAKKALE * Herşey Yolunda Gidiyordu. Fakat Bir — Zırhlı Daha Torpıle Çarptıgını Bildirdi K Bütün plânın esası, zırhlıların torpil tehlikesi olmıyan sularda faaliyet göstermesine istinat edi- yordu. Bu sebeple ta methalden 8000 yarda mesafeya kadar itina ile tetkik edilerek temizlenmişti. Fakat fena bir tesadüf eseri ola- rak bu temizleme ameliyesinde 20 torpilden mürekkep bir hat görülmemişti. Bu torpil hattı 7 - 8 martta Türkler tarafından denize dökül- müştü. Fakat sahilin bir tarafın- dan bir tarafına uzatılacağına, sahile muvazi olarak - atılmıştı. Bu hat Erenköy koyundan Kepez — torpil tarlasına kadar uzanıyordu. Halbuki barp gemileri Erenköy koyunda manevra yapnuya alış- mışlardı. İşte 18 mart sababı itilâf donanması mağrur bir eda ile bharbe girdikleri zaman © meş'um torpil hattı burada bu- lunuyordu. Başlangıçta, Türk ateşi kuv- vetli ve müessir olmakla beraber, bambardıman eyi netice verdi. Saat ikiye doğru gizli topların ateşi hâlâ şiddetini muhafaza edi- — yordu. Fakat istihkâmlar artık susturulmuştu. İstihkâmlardaki as- — kerler topları başından çekilmiş ve birçok istihkâmlar yıkılmıştı. Türklerin mermileri gemilere isa- bet ediyor, fakat hiçbir tesir — yapmıyordu, Yalnız Gouülois zırh- - lısı istihkâmlardan gelen kuvvetli — bir mermi ile delindi. Fakat ve- '_ fiyatı haizi ehemmiyet değildi. Nihayet torpil temizleme ge- ! milerine hareket kemri verildi. | Sabâhtanberi hücuma maruz ka- | lan Fransız filosunu kurtarmak | üzere de İngiliz donanması ilerle- O Mi. İşte bu sırada o günün ilk faci- ası vukua geldi. Bouvet isminde- — ki Fransız zırhlıs. Erenköy ko- yundan geçerek çıkarken, müthiş — birinfilâk dumanı içinde kaybol- “lu. İki dakika zarfında, gemi, bütün — Mürettebatile battı. İmdada ko- — şan İngiliz gemilerinin ilerlemesi | Bzerine, Bouvet'nin akıbetinden | gcesaret alan Türk topçuları tek- rar toplarının başına döndüler ve | derhal faaliyete geçtiler. Fakat — mtoş eskisi kadar ağır ve müessir — değidi. İstihkâmlardaki — — askerlerin İSON POSTA Yevmi, Siyast, Havadis ve Halk, gazetesi İstanbul: Eski Zaptiye Çatalçeşıne tokağı 25 'Telefon — İstanbul - 20208 Posta kutusu: İstanbul - 741 Telgraf: İstanbul SON POSTA ABONE TÜRKİYE —H00 Kr. —1 Sene 150 » GAŞ 400 » 8 » Müe. “Gü FİATİ Ecnebi FOK 1409 » B00 » 800 » Gelon evtak gerl verilmea. Hüâzlardan — mos'uliyet —alınmımaz ıâuıı için mektuplara 6 kuruşl uk| Pul İâvesl Tâzımdır. | Adras değiştirilmesi (20) kuruştar. Bigada Şüheda Âbidesi azaldığı, toplarının hasara uğra- dığı, — muvaselelerinin kesildiği anlaşılıyordu. Herşey yolunda gidiyordu. Fakat saat dörtte, ikinci safta sağ tarafta bulunan İnflexible zırhlısı da bir torpile çarptığını bildirdi. Bir iki dakika sonra onun ilerisinde bulunan İrresis- tible zırhlısı ayni akıbete uğradı. Yeni torpil hattından haberi ol- mıyan Amiral de Robek, bu ani felâketlere seyyar - torpillerin se- bebiyet verdiğini zannediyordu. Bu yeni ve meçhul — tehlike karşısında gemileri Boğaz içinde tutmak doğru olamazdı. Derhal faaliyeti durdurdu. — İrresistible zırllısına yardım etmek üzere ( Occan ) zırhlısını gönderdi ve rücat emri verdi. Bir saat sonra Occan — zırhlısı da — bir torpile çarptı ve akşam geç vakit her iki zırllının da — beraber — yandığı bildirildi. Demek ki 18 martta Bouvet, İrresistible, Occan, olmak Üzere Üç gemi kaybettik. Ayni zamanda İnflexible, Gaulois, Suf- fien zırhlıları derhal tersaneye çekilecek surette hasara uğra- mıştı. Binaenaleyh bir — günlük faaliyetten sonra deniz kuvvetleri üçte bir nisbetinde azalmıştı. Bu 20 torpilin Çanakkale harbi üzerine yaptığı tesir ölçü- SON POSTA İngiltere Hükümetl tarafından Ga?l Hr. ne hediye edllen eserin tercümesi. Yazan : Ceneral Og!awder lemiyecek kadar büyüktür. Yak- niız şunu söylemek kâfidir. ki, © günden itibaren donanmanın Boğazları zorlamak için taarruza geçmesine müsaade — edilmedi. Denizden ve karadan — müşte- reken yapılması mutasavver ka- reket te, daha ziyade karadan yapılarak denizden yardım gör- mesi şeklinde tadil edildi. Ameral De Robek evvelâ mağ- lübiyet fikrini kabul etmiyordu. O günün raporumu verirken, filo- nun o gün taarruza devama ha« zır. bulunduğunu, fakat seyyar torpil tehlikesine binaen, plânının bir defa tetkik edilmesini teklif ediyordu. Merkezde de taarruza devam hakkında tereddüt mevcut değildi. 19da aktedilen harp mec- lisi içtimamda, — Amirale lü- zum görürse taarruza — devam etmesine salâhiyet verilmesi ve kendisine kaybolan gemilerin ye- rine yeni beş zırllı gönderildiği- nin bildirilmesi — tekarrür etti, fakat o gün geç vakit Lort Kiç- nerin bahren yapılacak taarruzun muvaffakıyetle neticeleneceği hakkındaki ümidi — zayıflamıştı. Onu bu ümitsizliğe düşüren baş- kumandanlıktan aldığı bir tel- graftı, Jeneral Hamilton Boğa- zın iç tarafından yapılan hücu- muün — şiddetini İnflexible — zırh- hsile Gaulous zırhlisimnin mün- hezimen ricatini gördükten sonra, artık Boğazların yalız denizden zorlanamıyacağına kanaat getir- diğini söylüyordu. Eğer ordunun teşriki mesaisine lüzüm görülürse, bu takdirde askeri harekâtın bir yardım olarak değil, Boğazları geçmek için esaslı surette yapıl- ması zarureti vardır. ( Arkası var ) Yoklama Kadıköy As. Ş. R. Kadıköy As, Ş.ne mensup 328 D.luların ve bunlarla mua- meleye tabi daha yaşlı efradın son yoklamaları temmuzun dör- düncü pazartesi günü Kadıköy kaymakamlığı dairesinde yapıla- cağından — mükelleflerin. yevmü mezkürden — itibaren yoklamıya gelmeleri ve gelmiyenlerin cezalı olacakları. Askeri Acaba Dam;n Üstünde Ne Oluyor? Geçen hafta Lonrada Savoy “tiyatrosunun terasasında - bir bale tecrübesi tertip edilmiş ve aşağıda sokaktan geçen halk yukarda ne yapıldığını - anlamıyarak hayran hayran bakakalmıştır. HİKÂYE Bu Sütunda Hergün Yazan: NW. F. KANLI GOMLEK Yenıçerl ağası gamsız, kasa- l parçası gibi — kaskatı vetsiz. çubuğunu fosurdatıyordu. Arka arkaya üç gece tebdil ge- zen padişahın peşinden bütün İstanbulu — çalkaladıktan sonra, bu kadarcık rahat, ihtiyar ağaya çok görülmemeli idi. Fakat felek buna da fırsat birakmadı. İri yarı oda çavuşu kendisini kaya parçası gibi içeriye attı, dudak- ları titriyerek bağırdı: — Ağa Hazretleri... Herifin korkudan beti benzi kül kesilmişti. Sözün arkasını ge- tiremiyordu. Ağa köpürdü: — Bre Nemrut, diye çıkıştı, ne istersin ağadan. Oda çavuşu üç adım daha attı, dizleri üzerinde edeple bü- külerek yer öptü ve inler gibi fısıldadı: — Devletlü — efendimiz istemiş. Acele gidesizmiş!.. Ağa, yarım saat evvel yayıldı- ğı geniş sedirin üstünden bütün heybetile bir yay gibi fırladı ve bir lâhzede: — Şırrrakkk... Diye acı bir ses odanın du- varlarında şiddetli akislerle şak- ladı. Zavallı oda çavuşunun yana- ğında şimşek çakmıştı. Ağa, bu insafsız silleyi indirdikten sonra şöyle haykırmıştı: — Bre uğursuz.., Kesilesi du- dakların hayırlı müjde getirmez mi hiçl.. Topkapı sarayının arz oda- sında zamane padişahının ayaklarına yüz süren — yeniçeri ağası, yeni bir idam fermanile geri dönmüştü. Padişah — irade ediyordu : — On sekizinci ortadan Gü- dük Hüseyin, bölük zabitine karşı gelmiş. Derhal cellâda teslim edilecek ve boynu vuru- lacak. Takdire ne denir ki... Yeniçeri ağası poturlarını topladı. Kır atına atlayıp peşine yaverlerini taktı ve doğru Etmeydanına gitti. Güdük Hüseyin bölük arkadaş- larile pala talimi yapıyordu. Pa- dişah fermanından haberciği bile yoktu. Biraz sonra yanına gelen bölükbaşı, ona şöyle çıkışıyordu: — Bre kâfir... Hele git ağa hazretlerinin eteğine yapış, dua- sını al. Yarın yolculuk gerek. Güdük Hüseyin palayı kınma, kendisini de nizama koyup ağa- nn yanına koştu. Yeniçeri oca- ğında senelerce — çile dolduran Güdük, —açıkgöz bir delikanlı, bileğine kuvvetli bir pala kahra- manı idi. Bugüne kadar yedi cenge — girmiş, — yedisinde de şan ve şeref devşirmişti. Ölüm- den korkusu yoktu. Fakat cellâ- dın önünde —.can vermek — ona pek ağır — geliyordu. — Ağanın huzurunda ölüm emrini aldıktan sonra hiçkiran ve inliyen bir sesle mırıldadı!. — Nidelim.. Ak alnımın ka- ra yazısıl.. * Cellât Kalın Ali, karşısındaki ölüm mahkâümunu tanıyınca buz kesildi, Gırtlağında düğümlenen boğun- tuyu küçlükle yırttı ve haykırır gibi: — Vay, dedi.. be!.. Ölüme tevekkülle baş eğen koca Güdük, utangaç bir çocuk edası takınarak cevap verdi: — Güzel tanıdın ağam. — Nasıl tanımam senil.. Ara- dan on bir yıl savdık. Sen beni keskin — kılıcın altından çekip sıyirdin. Seni nasıl unuturum benl.. Cellât Kalın Ali yanılmamıştı. Önüne getirilen ölüm mahkâmu on bir yıl evvel kendisini ölümden kurtarmıştı. O günden bugüne kadar kursağına düşen her lok- mada Güdük Hüseynin mertlik hakkı vardı. Cellât Kalın Ali bir kavga günü kâfir askerinin eline düşmüştü. Gırtlağma ölüm k- he basıldıı. zaman — Güdük Hüseyin fırtma gibi yetişmiş, onu kâfirin elinden yakalamış ve ha- yatını tekrar kucaklamıştı. Bugü- ne kadar yüzlerce mahkümun boynuna satır düşüren Kalın Ali, kendisine yapılan bu iyiliği hiç unutmamıştı. — Çıraklarına Güdükten bahis açar ve: — Yamandı o delikanlı, derdi.. O gün kâfirin ardından hemen de yetişti ve herifi bir tekmede tekmilledi. Cellâtbaşı Kalın Ali derhal kararını verdi. Güdük Hüseynin kulağına yaklaşarak fısıldadı: — Çabuk ol. Çıkar gömleğini, Güdük Hüseyin işi hemen çaktı ve cellâdın emrini yerine getirdi. Sen Güdüksün hep * Cellâtbaşı, Güdük Hüseynin kanlı gömleğini Yeniçeri Ağasına teslim ettiği zaman, Ağa yine çubuğunu fosurdatıyordu. Cellâda alışkan bir eda ile sordu: — Nasıl, dedi, Hüseyin zah- met verdi mi? Kalın Ali, bu gibi hâdiselerde her zaman verdiği — cevabı tek- rarladı: — Ne mlümkün ağam. Benim karşımda kurt kuzu olur. Hiç zahmet çekmedim. İpi boynuna geçirirken direnmek istedi. Fakat işi çabuk bitirdim. Cellât kalın Ali yalan söylü- yordu. Güdük Hüseyni boğma- mıştı. Ölümü gözüne almış, onun gömleğini kedi kanımna bulamıştı. Güdük Hüseyin yaşıyordu. Ta- mam beş yıl her gün sabahlı, ak- şamlı cellât Kalın Ali, bir çoculı erazirir gibi, Güdük Hüseyni bes- lemişti. Bir bodruma saklanan Güdük Hüseyin tamam bes yı! ışıktan ve güneşten mahrum ya: şamıştı. Fakat ölüm fermanına mühü: basan hünkâr, —beş sene sonre ecele teslim olunca, eski ferma: nın hükmü bitmiş, Güdük Hü: seyin tekrar hayata ve gevdikle rina kavuşmuştu.