VAPUR İSKELESİNDE | Balkan Haberleri Yunanistan Borçlarını Ne Yapacak? Atinadan yazılıyor: Yeni Yunan ta 341 milyon dolâra baliğ (oldu- ğunu söylemiştir. Tediye şeraiti | 22 milyon dolârlık, yani şimdiki kur — üzerinden 4,390 — milyon drahmilik senevi tahsisata lüzum | . göstermektedir. Binaenaley bubran dolayısile | Yunanistanın 1932- 33 seneleri devrei — hesabiyesi — bütçesinde muhammen — adi varidatı 8,500 milyon drahmiyi tecavliz etmiye- cektir. Böylelikle hariet borç geraiti, hasılatın yarısından fazla- sını yutacaktır. Maliye Nazırı, bu şerait dahilinde Yunanistapın ha- rici borçlarını tamamile tediyeye devam edemiyeceğini söylemiştir. Yunanistan — bankasının - bir Aş'arına göre, Merkez Bankası, taahhüdatına karşı — durabilmek için matlubatının hareketsiz bir hale vaz'ında zuhur eden - müte- addit müşkülât yüzünden, Milli İktısat Vekâletinden - tasfiyesini talep etmişlir. Bunun — üzerine Yunanistan Milli Bankası, Merkez bankasının — tasfiyesine memur edilmiştir. Romanyada Müşkilât Romanyada vergi — varidatı, halkın iştira kuvvetinin azalmzsı ve vergilerin fena almması dolayısile şayanı endişe bir surette düşmüştür. Birinci üç aylık mali devrei hesabiye bir milyar leyltik bir noksan arzediyordu. Bundan evvelki ise, iki milyarı tekaüdiye ve aylıklara ait olmak Üzere, dört milyarlık bir noksan gösleriyordu. Hariçte bir istikraz teşebbüsü muvaffakıyetsizlikle neticelenmiş- tir. Hazine bugün parasızdır. Bu şerait tahtında, aylık ve tekall- diyelerin tediyesinde imkânsızlık görülüyor. Sırbistanda Vaziyet Belgrattan gelen son haber- lere göre, bütün halk tabakaları arasında bariz endişeler uyanan bâdiseler çoğalmaktadır. Cümhu- riyet taraftarları arasında yapılan tevkifler çok gergin bir hava yaratmıştır. Yakın bir — inkılâbın tevlit edeceği kanlı hâdiselerden korkulmaktadır. Bir kısım halk bu tereddütlü vaziyetin bir an ev- wel eyi bir şekilde nihayet bul- ması lâzımgeldiğini açıktan açığa söylemektedir. bir surette Yevmi, Siyasi, Havadis gazetesi İstanbul: Eski Zaptiye Çatalçeşme sokağı 23 ve Halk idare : İstanbul 'Telefon * 20203 Posta kutusu: İstanbul - 741 Telgraf: İstanbul SON POSTA ABONE FİATİ TÜRKİYE Ecnebi 1400 Kr. —1 Sene — ST00 K 750 » 6 Ay 1400 - » 400 » 8. 800 » 150 » ** 800 » Gelen evrak geri verilmez. ilânlardan — mes'uliyet —alınmaz cevap için mektuplara 6 kuruşluk Pul ilâvesi Jazımdır. Adres değiştirilmesi (20) kuraştur. SON POSTAİ j | yemese patlar!.. Bafur “Hu Biletçi.. Poyraz İskelesine İki Bilet Kes. Hadi Kes Biletini Al Paranı....,, Köprüdeki iskelede Boğaziçi vapuruna Girenler * yete koyuldular. Arada yardın- Günlerden perşembe... Vakit akşam.. Köprünün Boğaziçi va- pur iskelesinde bir kaynaşmadır gidiyor: — Hay körolasıca — yumur- cak... Sanki © bir avvuç fıstığı da ner- deyse kalkacak!.. Bak şu başı- ma gelenlere.. Demir parmaklık önündeki memur, hiç yorulmadan bütün iskeleleri sayıyor: — Üsküdar, Kuzguncuk, Bey- lerbeyi, Çengelköy, — Vaniköy, Kandilli, Anadoluhisarı, Kanlıca, Çubuklu, Paşabahçe, Beykoza... ka.. dar... !.. — Doğru Vapur... — Yeniköyden aktarma Ka- vaklara gidiyor.. Çabuk olalım! Yeni yanaşan vapurun çıma- cısı, iskeleyi — bir türlü yerine koyamıyor : — Ayak!... Ayak!.. A..ya..k!.. Uskuru tarılmış bir gemi gibi Kandilli — ikinci | iki yana yalpa eden bir ihtiyar nm, yanındakine acele acele soruyor: — Kız söylesene neresi gideceğimiz yer? — Poyraz iskelesi... Memura yanaştılar: — Poyraza hangi vapur gi- diyor? Memur, bu namda bir iskele olmadığını söyleyince ikisinde de bir telâş: , — Bu saatten sonra nereler- de barımırız a dosllar?. Memur, hallerine acıyarak yol gösterdi: — Anadolukavağına — çıkarsı- nız. Oradan bir kayıkla, Poyraz iskelesine geçersiniz... — Hay Allah razı olsun ev- lâdım.. Gördün mü, akıl akıldan üÜstündür derler.. Hemen gişeye koştular: — Poyraza iki bilet kes!, Adamcağız şaşırdı: — Hangi Poyraza? Hanımnine kizdı: — Senin ne üstüne vazife.. Biz, Başefendi ile uyuştuk. Kes biletini, al paranı.. — İyi amma, valde.. Poyrara vapur İşlemez !. — Ya, nereye kadar işler ?.. — Kavağa kadar... Nihayet güç hal ile kavağa birer bilet kestirdiler. Vapur, islim üstöünde.. Hare- idi | “Epten Viraı;ıaştım. Takıldı Ayağımız, Düktük Küfeyi,, | Maliye nazırı, | Yunan harici borçlarının 31 Mart- Bilet alış verişi ket zamanıma bir iki dakika kalmış. Elinde bavul, sırtında erzak küfesi, iriyarı bir hamal, kan ter içinde geldi: — Destur...Dedik... Geçelim!. Destur.. Fakat tam bu sırada ayağı iskeleye takılarak tepe üstü yu- varlandı. Küfenin içinde, neler yokmuş neler... Sakız kabakları bir tarafa, kekikli, — kimyonlu pirzolalar bir tarafa.. Domatesler bir tarafa... Fasulyeler, pirinçler, bulgurlar bir tarafa... Küfeci, ayağa kalkar kalkmaz hiddetle etrafına bakındı. Ortada bu işten mes'ul kimse bulunma- dığını görünce kabahati kendi sersemliğine verdi: — Epten viranlaştım bugün- ler.. Düner başım, hani ki işte © kadar.. Sonra, kayıtsızca kamarasına geçip yangelen erzak sahibine seslendi: — Beyim, gel, gel. Takıldı ayağımız.. Düktük küfeyi.. Adamcağız telâşla koştu, bi- | raz evvel ihlimamla sardırdığı paketlerin hallaç pamuğu gibi darmadağın olduğunu — görünce açlı ağzını, yumdu. gözünü: — Vay sarsak herif vay!. Şimdi beyendin mi yaptığın işi?. | — Kazadır beyim., İstiyerek- ten olmadı ki.. Bağırıp çağırmak beybude idi. Bir kere olan olmuştu. Yerlere dökülenleri toplayıp tekrar —kü- Feye yerleştirmekten başka çare yoktu. Beyefendi bir tarafta, kü- feci bir tarafta harılhani - faali- cılar da peyda oldu. — Hamal.. Hamal.. Bak, şu- rada da üç zeytin tanesi varl.. — Aman şu beyaz peynirleri kaldıralım bari...- Neredeyse birisi çÇiğner... — Çek ayağını efendi... Zey- tinyağlarının Üstüne basıyorsun.. —| Dışarda alay eder gibi sesler geliyor: — Nane şekeri... tırıyor nane şekeri... — Buuuz... — Haniya şerbetten içen ?... — Ağlıyanı güldürüyor beş kuruşa!... — Karagözün — kitabı.. Hem gülmeli.. Hem okumalı!.. Güvertede birisi mendil sak hyarak telâşlı telâşlı bağırıyor: — Daha kalkmadı... Koşarsan | yetişirsin ! | Bereket mesafe uzak değil, yetişti. İskele alınmak üzere iken kendini dar attı içeriye... İskeleye yeni bir vapur ya- naşmıştı. Yolcular arasında ağla- maktan gözleri şişmiş bir kadın- cağız, bilet toplıyan —memura sokuldu. Hem ağlıyor, hem söy- Küyor: — Bilmem Safra bas- buzlüu | bu yolları ben... Vardı, bir hastamız Beykozda... Giderdim — yoklamıya... Amma, görmeden döndüm! Memur hayretle sordu: — Neden yoklamadın hastanı? Kadın — hıçkırıklar — arasında cevap verdi: — Çıkamadım Beykoza ki... — Allah Allah! neden çıka- madın ? — Bilmem neresidir Beykoz? Vapur yanaştı bir yere... Kimse, demez bana ki çıkayım.. Bekle- rim orada.. ÂAçan, memur aradı bilet.. Gösterdim. Der bana ki bu bilet geçmez. Niçin geçmez, ben bunu küprüden aldım de- mincek.. Sorar bana: - Nereye gidersin sen Hanım? Beykoza giderim. Başlar gülmiye: — A be hanım.. biz. geçtik Beykozu? Sen niçin çıkınıdı:î? Bilmem ki neresidir. Beykoz? Kimse de demedi bana çık pan- pordan.. Şimdi ne yapayım ben?.. Kadınım elindeki bilet, Bey- koza gidiş bileti idi. Avdet etti- gine göre kendisinden ayrıca bi- let parası alınmak lâzımdı. Fakat memur, haline acıyarak: — Haydi Hanım.. — dedi, * bir | kat'iyet Kari Mektupları » Galatakulesine Asansör Gazetelerde seyyahların alle kasını celp için Galata kulesine asansör ve teleskop tesisatı yap” mak Üzere Belediyeye müracaat — *i ettiğimi — ve şimdi bu işi takip etimediğim — için tesisatın ne geri kalmış — olduğuna dair yazılan fıkraları okudüm. — Tesisatın bugüne kadar yapılar maması münhasıran belediyenin — ileri — ileri sürdüğü kayıtlardan gelmektedir. Evvelce de gazetelerimizde yazıldığı veçhile projelerim hükü- metçe tasvip edildiğinden mal — sahibi olan Maliye Vekâleti ile — bir de mukavele projesi tesbit edilmiştir. İnşaat İstanbul Asarı | atika heyetinin tadil ettiği plân mucibince yapılacaktır. Bu tesisatın yapılması memle- kete, hazineye ve ayrıca da be- lediyeye birçok iİstifadeler temin etmektedir. Ben belediyeden sü- hulet göreceğimi ümlit ederken belediye tesizatın — yapılmasına mâni olur gibi bir hal aldı. Hazırlığımız ikmal edilmiştir. Yalnız kuülenin sahibi hakikisi kimdir? Belediye mi yoksa mali- ye mi? Bu hukukt mesele kesbi ettikten sonra homen inşaat ve tesisata başlıyacağım. Alâeddin Yusuf Cevaplarımız Ankarada “bir karüniz,, imzalı mektup sahibine : Bahsettiğiniz hâdise çirkindir. Hemen variyeti Adliyeye haber veriniz. Yahut tecavüze maruz kalan, doğrudan doğruya müra- caat etsin. Adli takibat cüretkâr- ların cezasını verecektir. ——— ——— daha böyle iş yapmal. Bu sefer- lik senden ayrıca bilet parası almıyoruz.. Kadıcağız, teşekkür ederok, şaşkın şaşkın uzaklaştı. Köprüdeki Boğaziçi iskelesinin en işlek tarafı, âıküdır vapur- larının yanaştığı yer... Hele ak- şamları bu saatte, şu kadar bin kişilik bir şehir sekenesinin Adeta göç eder vaziyette, önünüzden akıp gittiğini görürsünüz. Kadınlar bekleme salonunda tatlı tatlı muhavereler: — Bu sene Altunizadeye ta- şındık. İnşallah buyurun... Yerl- miz, pek açıklık, pek ferah... — Vallahi bilmem ki hemşire.. O kadar istiyoruz, bir türlü olmu- yor. Kısmet olursa bir gün rytı- nn ayağını kırıp geleceğiz — Yine İhsaniyedesiniz değil mi ? a — Öyle.. Bizimki İhsaniyeden bir türlü ayrılamaz. Dünya blir tarafa, İhsaniye bir tarafa.. Evi- miz yalk: gibidir. Deniz derya, ayağının altında.. Kapının önünde bir telâki : — Hep böyle bafur iskele- lerinde mi buluşacağız canım ? — Sormayın.. Pek mahçubum sitemli size karşı.. — Allahın — bildiğini neden saklayım.. — Gücendim doğrusu.. Bir kere bile yoklamadınız... — Dünya telâşesi bitiyor my | kardeş... İnannolsun, hergün ak- hmdasınız.. — Evin adresini unutmadı. nız ya.. — Unutur mıyım?.. Selâml Aliefendi mahallesi..... Sokağı... Numara.. — Beklerim.. — Geliriz inııılhlı:hl-.- b Boğaziçi vapur iskelesinde va- kit geçirecek o kadar çok şey varki, insan burada hiç — sıkılmi- yor. İnanmazsanız, siz de - bir gün tecrübesini yapın... v