AFACAN e iy AFACANIN / B” MASALLARIM Korku Nedir ?... Afacan, Cingöz, tavşan Ah- met ve tatar Hasan hep beraber kırda oturmuş konuşuyorlardı. Bir aralık Cingöz : — Dün akşam fena bir rüya ördüm ; Öyle korktum, — öyle orktum ki... Dedi. Afacan ba- mekmiş ?.. Değil böyle rüyadan, ben Gmrümde — hiçbir. şeyden korkmam !.. Tavşan Ahmet güldü : — Sen korku nedir, misin ?.. Şimdi bir yılan görsen ödün patlar !.. Afacan yine israr etti. — Yılandan, çiyandan hiçbir yden çekinmem ! Gösterin yan- a kadar gideyim !.. Tatar Hasan atıldı : — Demin büyük bir yılan gördüm. Şu çalının arasına girdi. Tatar henüz sözünü bitirme- | mişti ki, Afacan çalılığa doğru koştu. Hakikaten koskoca bir yılan orada çöreklenmişti. Afacan zerre kadar korkmadan hayvanın üzerine atıldı ve onu taşla öl- | dürdü. Bunun üzerine Tavşan Ahmet: — Şurada bir mezarlık - var. | Eğer kabadayı isen gece yarısı oraya gidip, sabaha kadar me- zarların arasında — dolaşırsın !.. Dedi. Afacan kabul etti. O yece evden çiktı, (karanlık - selvilerin arasına gidip oturdu. Mezarlık ıssız ve korkunçtu. Rüzgâr estik- çe selviler iki yana sallanıyor, dallar çatırdıyordu. Bir baykuş ta bir mezar taşına konmuş, zaman zsaman ötüyordu. Alacan hemen | yere bağdaş kurup türkü söyle- miye |başladı. Nihayet sabah olmuştu. Arkadaşları gelip onu — l AA Cingöz şehire elma götüren köylünün yolunu bekliyordu. Afacanın Tefrikası: 6 Vapurumuz Marsilyaya vardı, Zaten biletlerimiz buraya kadardı. Bütün eşyaları Cingözün - sırtına verdim. Kendim de İngilizin bize bıraktığı demir kutuyu kücakla- bilmez | NE EKERSEN ONU BİÇERSİN! Afacanın ağa- beysi kamşuya gidip: — Bana bir kitap veriniz, kardeşlerime ©- kuyacağım!Dedi. Hasis adam: — Kardeşle- | rinizi çağırıp bu- Korku ne de- | rada okuyunuz!, Dedi. #mumuzı < — — kazanmıştı. Çocuklar — mutlaka | korkutmak istiyorlardı. Peri, cin, gulyabani masalları da Afacanı ürkürtmedi, Arkadaşları Afacanı korkuta- | madıkları için, hırslarından çat- hyorlardı. — Nihayat — meseleyi, mahallelerinde oturan ihtiyar bir adama açtılar. Aksakallı dede çocukları birer birer dinledi ve : — Siz Afacanı bana getiri- niz. Ben ona korkunun ne de- mek- olduğunu anlatırım |. Afacanı ber ihtiyarın evine gitti. O gün orada yemek yiyecekler, ve o | zaman korkunun ne demek oldu- gu anlaşılacaktı. Hep beraber ze yenildi. Nihayet ortaya üstü kapakla örtülmüş bir sahan gel- di ihtiyar ; sahanı aç ! Afacan sahanı açar açmaz “Pirrrrr... , diye, bir kuş uçtu we boş bulunan Afacan birden- bire. — Ayyy 1.. Diye bağırdı. İhtiyar o zaman. — İşte, — Afacan!.. korku budur !.. Dedi, Köylü dinlenmek için elma dolu çuvalı köprünün kenarına koydu. Cingöz elmaları aktarmıya başladi. dım. Tamam vapurdan iniyordum ki, aklıma fena bir şey geldi: ; Eyvah, — Cingöz! Senin biletin yok. Şimdi seni polisler tutacak!.. Dedim. Cingözü bir Afacan, üç arkadaşile bera- sofraya dizildiler. Çorba, et, seb- | — Oğlum, Afacan! dedi, şu | | buldular. Afır;n Vmüı;ıbakıyı | | ' YEEğ ŞLER ! . Bekliyelim mayısı: Yeriz âlâ kayısı! Bal dolu bir tabağa Mukabildir yarısı !.. * Dalları basar kirar, Tadına doyum olmaz! İmrendinse pek fazla Gel, sen de kopar biraz!.. Açtı amma çiçekler, Gönlüm başka şey bekler: Haziranın başında Olur tatlı çilekler |. * Şu dalları tut, kopar: Bana biraz dut kopar! İstersen can eriği, İslersen armut kopar |.. * Nedir bahçenin hali, Dolmuş bütün ehali! Anladım: Topluyorlar, Âlâ yarma şeftalil.. Ben yemiı(:ı vazgeçmem, Fakat hammı seçmem! CÇok yemiş yerim amma, zerine su içmemi, CİNGÖZÜN BAŞINA GELEN! Afacan bu hali görünce o da torbayı delip elmaları sepetine doldurdu. telâş — aldı. Gerisin geriye dündük. Bir de yerde ne gö- reyim: Bir - tayfa —eski bir gemici espabını yere atmış! He- men elbiseyi alıp, Ppantolonun paçalarını. kestim. — Ceketi de mümkün olduğu kadar daraltıp, Afacana giydirdim : Küçük bir Jostrma — oldu. alarımı yine sırtına — verip, E::vııuu dî'çırı çıktık. Al(hnfı gelen, başıma gelmişti; - polis bizi yakaladı. Bana: — Senin biletin var. Bu ço- cuğun — nerede?.. Tercüman vasılasile: — Bu çocuk gemide çırak- Ağabeysi A- facana o kitabı sokaktan — aldı. Fakat bir gün hasis komşuları gelip: — Şu merdi- veni veriniz da- mı aktaracağım!. Dedi. O da şu cevabı verdi; — Damı ge- tirip burada ak- tarınız!. Ne Çıkar? Annesi Afacana bir paket Çikolata almıştı. Fakat yarısmı- | da kardeşine vermek istedi. Afa- can razı olmadı: — Çikolatanın hepsini bana ver!... Diye bağırdı. Annesi: — Yavrum, dedi, yarısını da kardeşine versen ne çıkar! Aç gözlü Afacan atıldı: — Kavga çıkar !.. Afacan Herşeyi Bilir ! Cingöz Söyle bakalım, Afacan: Ateşe koyunca kıpkır- mizi olan şey nedir ? Afacan — Kömür ! Cingöz — Peki, bunun gibi, seve seve yediğimiz bir şey daha söyle ki: Canlı iken siyah ve pişirdiğin zaman kırmıcı olsun ?.. Afacan — İstakoz!.. Cingöz — Aferin sana!.. Elim- de öyle bir şey var ki, suya atar- sam kırılıyor da, Beyazıt kulesin- den yere atsam kırılmıyor?.. Afacan — Onu da bilmiyecek Âlâ, bir sepet dolusu elma!.. Şimdi kaçmalı! tır. Benim eşyalarımı ötele ka- dar taşıyactıkl!... Deyip, polisi at- lattık. Otele gelir gelmez Cingöz yine eski kıyafetini aldı. Cingöz — mütemadiyen ediyor “ Avrupayı gezelim... ,, diyordu. Halbuki ben: — Avrupa okadar maraklı yer — değildir.. Hazır paramız varken Amerikaya kidelim. Orada görülecek şeyler çoktur!.. Diyor- dum, Esasen, demir kutudaki ha- ritanın göstereceği yer de, Ame- rikada idi. Hiç sersem Cingözün sözünü dinler miyim. Düş ısrar önümel.. — Dedim, | K koskoca | ismini | bindik. HAYVANLARIN DİLİ! CEYLÂN Gözlerim pek güzeldir! MANDA Herkes diyor: Tembeldir! TAVŞAN Şimşek gibi koşarım! KÖSTEBEK Yer altında yaşarım! KURBAĞA Suda öterim: Vak! Vak! TAVUS İpek tüylerime bak! LEYLEK Yazı getirdim sizel KARABATAK Dalıyorum denize ! KÖPEK Ben evleri beklerim ! ARI Bal dolu peteklerim ! KARINCA Çalışırım bütün yaz! KARTAL Kimse böyle uçamaz ! Düşünürüm î?:ı! KEDi Atlarım damdan dama LEYLEK Uzundur ayaklarım! AT Yarışta birinciyim! KANARYA Ne güzel, ne ciciyim! BÜLBÜL Öterim ilkbaharda! ÖRDEK Banyo yaptım sularda! ASLAN Sivridir. tınaklarım! AYI Ben pek severim ahlat! YARASA Gece dolaş, gündüz yat! MAYMUN Çirkin diyorlar bana ! FARE Yine girdim kapana !.. Cingöz köylüden mükemmel bir dayak yedil —i sen benim başımı derde sok- mıya mı geldin?.. O günden tezi yok, biletle- rimi alıp, dört bacalı, öç direk- “ Trans Atlanlik ,, verdikleri bir vapura Buzlar adasında! Vapur gece yarısı hareket etti. Septe boğarzından geçip (Bahri muhitıatlası) ye daldığımız zaman, kendimizi sonsuz bir de- niz ortasında bulduk.. Git babam git.. Tamam dokuz gün, dokuz gece yol aldık. Gelecek Hafta Buzlar Arasında!