TAL e Sayfa SON POSTA nm Denizlerinde Bir Şeyühül issras Altın Peşinde Üç Serseri... ip Milyoner Şimdi Giz Henüz Göremedikleri Çok Büyük Bir Tehlike - Şaya tek bir kelime bile söy- lemeden (o delikanlıya (o ayağının ucunu gösterdi: Hagton baktı ve gördüğü şey gayri ibtiyari bir ürperme geçirmesini mucip oldu. Bu, Üstüva hattının en kor- kunç mahlüku olan Yeni Gine akrebi idi. Bir insan avucu kadar vardı, rengi de tıpkı içinde ya- şadığı orman gibi koyu yeşildi. Şimdi Haytonun üzerinde otur- duğu külüğe doğru yavaş yavaş sükünetle ilerliyordu. Şayet deli- kanlı görmiyerek bü hayvanın üzerine ayağını bassaydı veya eli- ni deydirseydi, muhakkak alnının ortasına bir kurşun yemiş gibi bir an içinde ölecekti. Çünki Yeni Gine akrebinin sokması sadece ölümü değil, fa- kat işkenceli bir ölümü intaç eder ve zehirinin mukabil devası da yoktur. Hagton akrebi görür görmez, yerden bir taş aldı, üzerine ata- rak ezecekti. Fakat Şayanm eli tekrar delikanlının koluna yapıştı. Taşı atmasına mâni oldu. Ağaç kütüğünün kenarında yığılı daran yaprakları gösteri- yordu. Bu yapraklarm altından bir şey çıkıyordu. Bu, belki otuz, otuz beş santim uzünluğun- da kül rengine çalan yeşilimtırak bir kırk ayaktı. Demek iki ze- birli hayvan arasında çekinilmez bir mücadele vukua. gelecekti. İlk hücumu kırkayak yaptı. Ve aradaki mesafeyi iki üç hamle- de katederek ileriye atıldı. Okadar süratle hareket edi- yordu ki, akrep hasmını ilk daki- kada görmüş olmasına rağmen hücumun hangi noktadan gele- ceğinde omütereddüt göründü, Filhakika dünyada (kırkayaklar- dan daha kurnaz, daha şerir ve daha sinsi hayvan yoktur. Bir an içinde nasıl oldu bilinmez akrebin sırtına ince bir ip gibi yapışlı. Akrep ise kıskaçlarını uzatarak, kuyruğunu ters çevirerek sırtına yapışan mahlâku aramıya koyuldu, fakat kırk ayak akrebin sırtında mütemadiyen yer (değiştirerek kendisini tutturmuyordu, ayakları kadar da gözleri var gibiydi, hasmının her hareketini takip ediyordu. Fakat tam bu ande variyet değişti. Her iki mahlük ta müvazenesi bozuk bir taş parça- üzerinde o bulunuyorlardı. Hareketin — tesiri (ile || taş yerinden oynadı. İki hasım yur varlandılar Ove kuru otların arasına gömüldüler. Şaya mücadelenin (o neticesini (o deli- kanlıya göstermek üzere, onun elinde tuttuğu (Oağaç Ooçubu- ğunu alarak kuru yaprakları açtı, © Şimdi akrep kırkayağı kıskaçla- rının arasına almış, parçalamak üzereydi, fakat muvaffakıyeti ca- nına mal olacaktı, çünki kırkayak mücadele esnasında onu sokmuş» tu, filhakika birdenbire kuyruğu titremiye başlamıştı ve hemen sırt üstü dönerek birkaç par- çaya bölünmüş olan kırkayağın yanında hareketsiz kaldı. Ve bemeno anda her iki mahlükun Gzerine, nereden çık- © Otıkdarı bilinmiyen bir ordu karın- z <a üşüştü s Muharriri ; Stakpool —06 1 Çıkmıştı, Bu Tehlike Genç Kızı Almak İstiyen Bir Yerliden Geliyordu Hagton dönerek Şayaya bak- tı. Genç kız siyah gözlerile gü- lüyordu. Sadece: — Öldüler! dedi. — Fakat siz de beni kurtar- dınız! Genç kızın ellerini elleri ara- sına aldı. Bir gün evvel bakışları karşılaştığı zamandanberi yalnız onu düşünüyordu ve genç kız da kendisinin — düşünüldüğün bili- yordu. Hagton yalnız vechen güze'li- gi ile değil, fakat zarafeti ile de arkadaşlarından ayrılıyordu, bel ki kendi çinsinde bu toprağa ayak basmış yeyâne adamdı. Şaya elleri tutulduğu zaman gülmüştü. Sonra gözlerini onun gözlerine dikerek gülmekte devam etti. Yakıcı bir bakışı vardı. De likanlıda sıcak bir alev yükseldi, içinde tatlı bir sarhoşluk başla- dı. Fakat kendini toplamıya ça- lışarak kızın ellerini (o bıraktı. Şimdi bir saniye içinde gelen ateş sönmüş gibi idi. Ağaç kü- tüğünün üzerine oturdu. Genç kızıda Oo yanma çekti. Artık talihleri yekdiğeri- minkine bağlanmıştı. Şaya adaya gelip giden tacir- lerden öğrendiği ve tatlılaştırdığı İngilizcesile sordu: Tokatlı İştirak NAZARI Tabedilmkte clan sergi Şerait Posta “Doktor Orfa nidis Zübrevi ve cilt hastalıkları a Beyoğlu, Üçüncü Mili Sanayi Serial eden ve etmiyen DİKKATİNE rehberine reklâm — veriniz. Pehberler meccanen çok ehven kutusu N 710 ANKARA — Uzaktan mı geliyorsunuz? — Evet, Çok uzaktan. İngik tereden! Genç kız bu cümleyi tekrar etti: — Evet. Çok wzaktan. İngil- tereden! Bu, cümle kendisi için büyük bir mâna ifade etmiyor, gibiydi. Hagton devam etti: — Evet uzaktan geliyorum. Buna (Orağamen sizin Ookim olduğunuzu - biliyorum. o Adınız Şaya'dır! — Bunu nasıl biliyorsunuz? öğrendim! — Yat Bu tek kelimede büyük bir cümlenin ifade edemiyeceği ka- dar mubakkarane bir eda vardı. (Arkası var ) FenerYılmazın Kongresi Fener Yılmaz spor klübü umu- inden: 28-4-932 Per- günü akşamı klübümüzün senelik o kongresi yapılacağından bütün Yılmazlıla- rn müayyen saatte Fenerde klüp merkezinde hazır (o bulunmaları rica olunur. —————. sanayicilerimizin dağitilacaklır, Gazi Antep Vilâyet Defterdralığından i Şarken aynilleben Garban keza şimalen Elektrik Fabrikası cenuben Kilis şosası. Mahallesi: Eblehan Sokağı Kilis şosası Hududu : Müştemilâtı: Bir havlu 24 oda Fevkani zemini iki bodrom havlusunda bir çamaşırhane, ma avlu bir bahçe, , Kıymeti mukayyedesi : Muhammin kıymeti (33000) liradır. (16059) Hudut ve evsafı yukarıda yazılı binanm kapalı zarf usulile mül- kiyetine haddi lâyık bedelle talip zuhur ederse 7-5-932 tarihine müsadif Cumartesi günü saat 14 de ihalesi icra edilmek üzere 30 gün müddetle ve kapalı zarf usulile ve takarrür edecek bedeli sekiz sene müddetle ve dilmişti. Talip olanların “67,5 nisbetinde teminatı muvakkate O akçesile Sirkeci, Muradiye caddesi sekiz taksitte ödenmek üzere müzayedeye defterdarlık kaleminde müteşekkil satış komisyonuna müracaat eyle- meleri ilân olunur. saat 21 de | Soğuk bir kış gecesiydi. se lke at hemen bemen on bir vardı. Köprünün üzerinde bir çocuk gördüm; yedi, sekiz yaşında mi- nimini bir yavrucuk... Başı açıktı, ayakları çıplaktı. Sırtında o incecik bir entariden başka birşey yoktu. Vücudu tirtir titriyor, Şeheleri biribirine çarpı yordu. — Elleri, yüzü, ayakları İ ayazdan kıpkırmızı kesilmişti. Gelen giden eteğine beş on para atıp geçiyordu. Ben de herkes gibi yapım. Eteğine yir- mi para alıp yoluma devam ettim, Yatmıya gidiyordum; sica- cık yatağıma girmiye, sabaha kadar rahat rahat uyumıya gi diyordum. Büyük postanenin önüne ge- lince gayri o ihtiyar! o durdum; kalbimin burkulduğunu hissettim: — Beyaz adamdan, Viyardan | — Yazık, dedim, yazık... Bi çare bu gece soğuktan ölür. Onu kurtarmak lâzım. O, cemi- yetin malıdır; cemiyetin mali ok duğu için yaşamalıdır. Geri döndüm, adımlarımı sık- laştırdım. Vicdanım adımlarımı, adımlarım beni sürükleyip götü- röyordu. Fakat onu olduğu yerde bu- lamadım. o Çabucak ne olmuş, nereye gitmişti ? Donan bacak- larında yürümek takatini nasıl bulmuştu ? Otuz kırk adım ötede duran bir seyyar satıcıya sordum: — Demin şurada bir çocuk vardı; hemen beş dakika evvel... Şimdi yerinde yok, acaba ne oldu ? — Şimdi bir kadın götürdü, Balık pazarına doğru gittiler. Koştum, bütün O kuvvetimle koştum. Balık pazanna giden | sokağa saptım. Kadını bir köşede para sayar- HİKÂYE Bu Sütunda - Hergün cisan 23 Muharriri: M.Z. DİŞİ CANAVAR ii görülen, çocuk ta tireyerek yanında dikiliyordu. Kadın, paraları o saydıktan sonra çocuğun suratına şiddetli bir şamar indirdi: — Tembel! Akşamdanberi köprüde yetmiş kuruş için mi bekledin ? Niçin ağlayip, sızlayıp herkesi kendine acıtmadın ? Eve varmca sana gösteririm; seni hazır ekmek düşmanı seni. Çocuk, soğuktan kıpkırmızı kesilen ellerinin tersile gözlerini ovuşturdu. Hıçkırıklı bir sesle: — Ben de bu gece eve git- mem, sokakta yatarım. Diye o mırıldandı. Kendisini müdafaadan âciz, masum bir var- lığın en yüksek isyan sayhası olan bu mırıldanış üzerine zalim kadın büsbütün kızdı, öfkelendi, kudurdu. Yavrucuk, başında kopacak kıyametin dehşetini hissederek bacaklarının o bütün O dermanile Eminönüne doğru kaçmıya baş- ladı. Lâkin bu kaçış daha müthiş bir facianın başlangıci oldu; Annesinin merhametsiz pen çesinden kurtulmıya çalışan za vallınım, köprüden süratle gelmek- te olan bir otomobilin altına yuvarlandığını gördüm. Tek tük geçen insanların fer- yatları, düdük sesleri biribirine karıştı. Kaza mahalli çabucak oldukça kalabalık bir halk kütle sile doldu. Polisler, beyni par- çalavarak ölen çocuğun cesedini ayni otomobille götürdüler. Ertesi günkü gazetelerde ş0- förün ;tevkif edildiğini okudum. Fakat facianm bakiki ve yegöne müsebbibi olan vicdansız anne, o dişi canavar hakkında tek bir kelime göremedim. Kiralık Voli Bankamızın malı olan Anadoluhisarında Küçüksu volisi bir sene müddetle kiraya verilmek üzere kapalı zarf usulile müzayedeye vaz- ŞARK Hulâsası Kullanınız.. Her eczanede satılır Dr. Celâl Tevfik Zührevi ve İdrar Yolu Hastalıklırı Mütehassısı No 35. Saat. 2-6 edildiğinden taliplerin ihaleye müsadif 30- 4-32 cumartesi saat ona kadar Bankamızdan alınacak şartnamenin leffile teklif mek- tuplarını şubemize tevdi eylemeleri ilân olunur. Zafiyeti umumiye, iştihasızlık ve kuvvetsizlik balâtında büyük fnide ve tesiri görülen: FOSFATLI “MALT Dr. ŞAUL Dahiliye o Mütehassısı Paris hastanesinden mezun Balat Rifatefendi sokak B. Orfanidi. Mimar, Müteahhit Galata Büyük Millet han No. 35 —