SÖON POSTA HARUNÜRREŞİT. ga 70 S Yaan x Ş B Tarihin Esrarengiz Sayfaları aamı hoşuna gitme- r kendisini liksin Aldığı mezeler sırtılı ise . Bu doldurdu ve homur — Ben bir daha ve bir daha öçeceğim. Erkeksen bana yoldaş ol. Fenhas, gül — Afiyet efendilerin se döverler. olurum. O, üçüncü ” birdenbire be larla yordu: — Bu zevk, bu, tat, bir. da- yağa değer. Zaten biz. kamçıya alışıgız. Yemediğimiz günler, ra- hatsız oluruz. Köle, belki gevezelikte de- vam edecekti. Fakat İsmailin boy göstermesi — Üzerine — ağzındaki lokmayı — çiğnemeden — yutarak çekildi. İhtiyar Haşimi dolu ka- dehin boşalmış olduğunu görerek kaşlarını çattı ve Mesrure emir verdi: — Bizim yeğen, senin uzak- beple kad nde di dedi, fakat akGi serhöğ görürlem Ben de kadehten sonra d duman- sersemleşi laşmana razı olmuyor. Yine ye- | rine gitl Ve sonra Fenhasın getirdiği kızları gözden geçirdi: — Alâ, dedi, biz de eğlenmi- ye başlıyalım. Kızlar, bemen şarkı okumıya ve saz çalmıya girişmişlerdi. Bir kısmı da raksediyordu. Fakat İsmailin gözleri Fenhasın üzerin- de idi, ona içirtmiş olduğu zehi- rin ne zaman ve ne suretle tesir edeceğini gözlüyordu ! Üç dakika, beş dakika geçti. Fenhas, yine dipdiri idi ve neşe- sinden — zerre — kaybetmemişti. İsmail, yıldırım tesiri yapacağına kani olduğu bir zehirin böyle esersiz. kalmasına mütehayyirdi. Acaba (mesrur, —aldığı — emri yerine mi getirmemişti? Yoksa Fenhas, — zehire. karşı — mua- fiyete mi malikti? Kölenin vazife- sini yaptığını boş kadehin ıslak ağzı şahadet ediyordu, ©o halde ikinci — ihtimale vücut vermek lâzımgeliyordu. Filhakika o devir- lerde birçok adamlar, miktarını yavaş yavaş çoğaltmak şartile muhtelif zehirler alarak kendile- rini zehirlenmek tehlikesine karşı sigorta ediyorlardı. Fenhasın da ©o suretle hareket ettiği anlaşı- hyordu! İsmail halifenin ve Abbasiliğin haysiyeti namına öldürtmek iste- diği adamın bu suikastten kur- tulmak üzere bulunduğunu göre- rek sinirleniyordu. Onun fikrine göre çu esir. taciri behemehal ölmeli idi. Çünkü Emirülmümini- nin birçok kusurlarını, hafiflik- lerini görmek cürmünü irtikâp etmişti! Lâkin ölmüyordu, zehir yuttuğu halde yine ayakta duru- yordu. Bu, bir nevi istihza demekti. Evet. Haşimiler Reisinin ölmesini istediği adam, yaşamaktaki ısra- rile o reisin kudretine karşı koy- muş oluyordu. Buna tahammül baysiyetsizlikti! İsmajl, kızların terennümünü dinler gibi görünüyordu, bazan da “ Ya Allah ! , nidasile on- ları alkışlıyordu. Fakat zihninde hep Fenhasın ölümü meselesi do- laşıyordu, gözleri de — ölmiyen bir haz uyandır- | tekrar | cevap veri: | yapmak | edeceğini mahkümu sık sık süzüyordu. Ni- hayet kararını verdi, kendi ken- dine mırıldandı. Zehirin aczini hançer telâ- fi eder! Şimdi esir tacirini hançerlet- meyi kuruyordu. Gerçi bu şeklin mahzurları — vardı. e gibi sinsi bir kı sında iz bırakacaklı ve r zebir değildi, müteessir | * sustuğu kolay kolar ağız açama: — Havace dedi,/şu kızlardan kule yapalım! — Nasıl kule Efendim ? — Canlı kule! Malümya, mu- harebe meydanlarında bazan ka- |Falardan, bazan da cesetlerden kule- ler yapılır. Bunlar, galibin kendi gürürünü — yükseltmek - için inşa ettiği fani ehramlardır. Biz de o ehramın canlısını yapalım, önünde diz çöküp iştiyakımızı terennüm | edelim. — İyli efendim amma her bi- nanin bir mimarı olur. Burada © vazifeyi kim yapacak? — Beni İsmail, hakikaten — bir hevesine kapılmıştı ve bu kuleden birçok hazlar nebe'an umuyordu. — Fenhası, kurtuluş imkânı taşımayan bir kat'iyetle ölüme mahküm ettik- ten sonra artık eğlenmiye karar vermişti. Yaşındaki geçkinliğe rağ- | men şimdi onun da damarlarındaki kan, aile kanı galeyan etmişti. İhti- mal ki bu galeyan, cinayet işle- mek fikrinin aksülâmellerindendi, belki — gülerek, eğlenerek ve sarhoş olarak o fikri biraz uyut- mak, vicdani mülâhazaların şuura | sürünmesine mahal vermemek istiyordu. Fakat kızları, kule va- ziyetinde Aalacakları yere göre tasnif için ayağa kalktığı vakit kulağına bir sayha çarptı. Boğaz- lanan bir öküzün acıklı böğür- tüsünü andıran bu sayha, sofa- | dan geliyodu. ( Arkası var ) - RADYO — 22 Nisan 932 Cuma İSTANBUL — (1200 metre) — 18 gramofon, 19,5 Vedia Rıza hanim, 20,5 gramofon, 21 İnci hanım, 22 tango orkestrası. BELGRAT — (420 metre) 21 ke- man konseri, 22,10 ses konseri, 22,40 piyano konseri, 23,50 cazbant. ROMA — (l metre) 20,50 gra- mofon, 21,45 Mariça opereti. PRAG — (488 metre) 20,20 şen ce, 21,29 küçük Rus hikâyoleri, | kuvartet, 22,30 piyano konseri, — | VİYANA — (517 metre) musiki ıkıdenlılnın dana havala PEŞTE — (wo metre) 20,40 kon- #cr; 22 dans havaları. Varşova — (MI1 metre ) 20,35 Şnmohm musikili musahabe, 1,15 unfnnı. Berlin — (1645 metre) 21 şen mu- siki, 21,45 Munihten naklen komedi. 20,35 konseri, 23 kule | Lindbergin Oğlu Çocuğu Kîçîr;r;lar Fran- saya Mı Geldiler? Pari: — Tayyareci Lind- bergin oğlunun kaçırılması esrarı gün geçlikçe bir parça daha kesafet peyda ediyor gibi. Şimdi- ye kadar söylenen şeyler -ve yapılan taharriyatın neticesiz kal- dığı, çocuğun hâlâ —meydana çıkmaması ile bir kere daha te- eyyüt etmiş oluyor. Geçen gün, Paris zabıtası, İngiltereden Fran- saya gelen bir ecnebi tarafından numaraları neşredilen ve çocuğu kaçıran baydutlara verilmiş olan paralardan bir ikisinin Pariste teşebbüs — edildiğine Derhal takiba- ta geçilmiş ise de meçhul şahıs kaybetmiye muvaffak olmuş- tur. Bu paralar, maruf bir ban- sürülmiye muttali olmuştur. verilmek istenmiş ise de gişe — memurlarının — gösterdiği alâka, parayi sürmek — istiyen adamı şüpheye düşürmüş ve fi- rar etmesine sebep olmuştur. kaya Pola Negri Dördüncü Defa Bir Milyonerle Evleniyor Nevyork 19 — Maruf sinema artisti Pola Negri Şikagonun ma- ruf milyonerlerinden birile ve dördüncü defa olarak evlenmek özere bulunuyor. Kocasının kim olduğunu cevap vermek istemem soranlara, , sadece: “— O, herkesin takdir ettiği | bir adamdır, Kadın Düellosu Bir Adamı Paylaşamıyan demiştir. | Kadınlar Düello Yaptılar Varşova 19 — Zagrin şehrin- de, şimdiye kadar misli nadir görülmüş bir kadın düellosu ol- muştur. Düelloyu yapanlar, ayni | erkeğe tesahup iddiasında bulu- nan, biri adamın meşru zevcesi, öbürü de metresidir. Tabanca ile on metreden ateş etmek esası dabilinde yapılan düclloyu adamın metresi kazanmış ve hasmını öldürmüştür. Zabıta kadını derhal tevkif etmiştir, İbnissuudun Oğlu Romada Roma, 21 — Hicaz Kıralının küçük oğlu Emir Feysal, maiye- tinde bulunan kimselerle beraber Romaya — gelmiş, istasyonda meb'us Giunta, nazırlardan M. Taliani, Kont Bonarelli ve Hari- ciye Nezareti yüksek memurları tarafından karşılanmıştır. Emir Feysal ile maiyetinde bulunanlar Romada birkaç gün kalacaklar ve hükümetin misafiri ulacıklardır Roma, 21 — Kıral, Romaya gelmiş olan Hicaz Kıralı İbaissu- udun oğlu Emir Feysal ve mai- yeti şerefine bir ziyafet veril- miştir. Bugün M A LK sınemasında mevsimin en büyük 2 muvaffakiyeti İZDİVAÇ LİMİTED ŞIRKETİ ( Marla, GEORGE ALEKANDER - CHARLOTİE Limlited ) SUSA ve güzel WARNER'in Futteres'in temsil ettikleri şea süper film operet — ilb G 0 YA L BİLLİR DOVE ( Lange Pelnt ) ve EDMOND LOWE'un L B K temsili Saat 10,45te tenzilâtlı matine Pola Negri | Son ÂAsır Mımurısmde Parlak Bir Şaheser Paris Otomobil Sergı Binası, Görülme- miş Derecede Mükemmel Bir Varlıktır Yeni mimarinin esası, binalara bol ziya ve bol hava alacak bir şekil vermektir. Takip ettiği diğer bir gaye ise tasarruftur. Yerden azami derecede tasarruf. Pariste, son açılan otomobil sergisi, yerden tasarruf hususunda neler yapılabileceğini gösteren çok şayanı dikkat bir binaya vücut vermiştir. Bu, sergi dairesinin bizzat kendisidir. Burada, teşhir edilen otomobiller, kat, kat ve önü açık koridorlara taksim edilmiştir. Bu koridorlara öyle bir şekil verilmiştir ki bir otomobil hareket ettiği zaman, mevcut sıkışıklığa rağmen herhangi birinin vaziyetini bozmaz. Bu suretle en Üst kattan harekete getirilecek olan otomobil, bu katları dolaşa, dolaşe en alt kata indirilebilmektedir. Sergi binası, şimdiye kadar vücuda getirilen modern İnşaatın hepsine tefevvuk ettiği için son asır mimarisinin bir timsali va bir şahc:rrî ıddoluııuyor Meşhur Adamlar Neden Meb'us Olmak İstemezler Fransada intihabat mücada— lesi bütün hararetile devam edi- yor. Halkın reyini vermesinden evvel, bu reylerin verileceği — is- tikameti hazırlamıya matuf - olan bu mücadele, her yerde bir ha- zırlık ameliyesi olarak yapılır. Bir Fransız gazetesi, birçok meş- hur ve maruf kimselere müracaat ederek meb'uslük için niçin nam- zetliklerini koymadıklarını sor- muştur. Bunlardan biri şöyle ce- vap vermiş: * — Siyasetten anlamam. Sonra dostlarımın ricalarına da hiç dayanamam. Ne isterlerse vermek ve yapmak isterim. De- mek oluyor ki, benim yerim par- | lâmento değildir.,, Bir başkası da şu fikirdedir: — “Hiç şüphe yok, herhangi bir adam gibi ben de meb'us olabilirim. Fakat bunun için fi- kirlerimin mücadelesini yapmalı- yım. Ben ise sükütü severim. , Bir Diğeri — * Politikadan nefret ede- rim. Allşh onun pis kokusul. Öyle kirli bır tavanın — sapına elimi -dokundurmak - istemem. ,, Bu cevapları kaydeden Fran- sız gazetesi, kendi kendine şu felsefeyi yapıyor : Şöhret sahibl olmak, meb'us olmak için kâfi değildir. İşte Lâmartin.. meb'us oldu, fakat sonunu getiremedi. Muharrir Moris Barres'te parlâ- mentoya girdi. Fakat ne müşkül şeraitle. Sonra — Viktor Hügo 1871 intihabatında — kıral — tarafından Fransız Âyanı tayin olundu. Fa- kat 1872 de, Paris halkı bu zate meb'usluk sandalyasını çok göre müştü. Bugün ise, meb'us nam- zedinin vaziyeti, her zamankin- den fazla güçleşmiştir. —— Süreyya Tiyatrosu Ertuğrul Sadittin ve arkadaşları ya tiyatrosundu Hanimlar Tezihanesir vodvil 3 perde