— kimsenin ETEŞ AÇ 10 Sayfa SON POSTA Cenup Denizlerinde Bir Segahat Macerası tın peşinde.. Üç Serseri.. Üç Milyoner -3 — Darenin Karşısında Arafoura, Banda, Java denizle- rinin her üçü de Celebes, Bor- meo, Yeni Gine, Sund ve Avus- tralya kıt'aları ile — çevrilmiş, adeta bir göle benzetilmiştir. Belki Antil denizleri kadar mavi, onlar kadar romantiktir. Ticareti hiçbir zaman istihfaf etmeyiniz. Sergüzeşt romanlarının birçoğu, cihan tacirlerinin görüp geçirdikleri — vak'alardan — ilham alınarak yazılır ve cihan tacirle- rinin kafalarında en hayali ro- manlardan daha cazip vak'alara tesadüf edilir. Tores boğazı Bahrimuhbit ile Arafour denizinin arasından ge- çen geniş yoldur. Şimdi çok uzak bir mazide kalan Felemenkli- lerin daha kuyyetli ve Male korsanlarının da daha faal olduk- ları zamunlarda Tores boğazı iki taraf arasında geçen çok kanlı hâdiselere sahne olmuştur. | İşte şimdi Barrakuuda adını taşıyan yelken gemisi bu bava- lide seyahat ediyordu. Sancak tarafında Yeni Ginenin alçak sa- hilleri, —iskele tarafında geniş deniz vardı. Hagton dümene geçmişti. Tilman da yanında idi. Saat sabahın dokuzuydu. Rüz- gâr tam cenuptan estiği için ge- mide bulunanlar tam öğle Üzeri Makarın bahsettiği derenin man- sabına varabileceklerini - tahmin ediyorlardı. Tilman : — Hemen hemen gayeye var- mıaş sayılırız. Dedi. Bir kaç haf- ta evvel teşebbüsü en küçük bir muvaffakıyet ihtimali bile olma- dan (Lampert) in gazinosunda ko- nuştuğumuzu hatırlıyorum da, şim- | di burada bulunduğumuza bakarak | hafif bir gurur hissi duyacağım | geliyor. Hagton: — Filhakika talimiz yardım etti, cümlesile mukabelede bu- lundu, maamafih asıl mühim işin bundan sonra başlıyacağını unut- mayınız. — Orası öyle Makar ile Hul arasında mühimn bir iştialin vukua gelmesi için gemide lâzım gelca herşey mevcuttur. Bu iki adam yekdiğerinden son derece nefret etmektedirler. Maamafih Hul iyi bir adamdır, Fakat daha eyi olabilirdi, — herne ise Makara müreccahtır. Yalnız maksadını anlıyamıyorum. Makar ile açıktan açığa çarpışmıyor, bütün yaptığı herifi mütemadi lâtifeleri — ile tazip etmektir. Bu tarzda bir seferde bu — vaziyetin devamı cidden tehlikelidir. Buna bir ni- İ hayet verebilsek Fena olmar, Tilman: — Vallâhi azizim, üzülmek bir şeye yaramaz, dedi. Yapaca- ğımiız. şey her ihtimale karşı gözümüzü açık bulundurmuk ve lüzumu halinde derhal harekete geçmektir. Fakat dostum - düme- ne dikkat, gemi rotasından ay- rılıyor. Hagton kızararak rotayı dü- zeltti. Tilman o dakikaya kadar anlamamış — olmasına rağmen kuvvetli bir muhakemeye sahipti. Ve bu defa da ihtarı çok yerinde olduğu için oldukça şid- z AAA Ge “Muhakkak Tehlike Karşısındayız, Fakat Üzülmek Bir İşe Yaramaz, Vak'- alara İntizar Edelim, Ha_zır Bulunalım,, detliydi. — Filhakika istikbalden I hali ihmal edecek derecede en- dişeye düşmek daima böyle bir hatadır. Hul sahili uzun uzadıya - tet- kik ettikten sonra dürbünü ( Ma- kar )a uzatarak: —Eğer yanılmıyorsam bahset- tiğin kaya karşımızdadır, dedi. Makar dürbünü aldı ve: — Evet, dedi. Ta kendisi! Belki bir dakika dürbünü gözünden — ayırmadı. — * Yıldızlı Kaya,, adını taşıyan bu yüksek taş çen Bilmecemizi parçası, bu dümdüz ye ıssız sahilde — uzaklardan) görünecek kadar barizdi. Kaptan Hul yan- başında hareketsiz durmakta olan Makara dönerek: — Artık bundan sonra klavuz- luk etmek vazifesi senindir. dedi. Makar da ilk talimatını verdi; Şimdilik dümenin vaziyeti olduğu gibi kalsın; ' Klavuz olmak sifatile artık geminin kumandası ona aitti ve Hul da onun emri altına geç- mişti. Bunla beraber bu hâdise onun — koltuklarını -kabartmadı. * Arkası var - —— Doğru Halledenler (Baştarafı 6 ıncı sayfada ) | talebesinden Jale Gönül, Hey- beliada Klavuz sokak 26 Sa- bire Hasan, Pertevniyal lisesi birinci sınıfından 273 Kemal, Bakırköy, Kartaltepe Ruşen Bey sokak (5) Minire, Bandırma ikinci mektep üçünçü sınıfından 13 Meh- met, Adana Ortameptep birinci sınıf talebesinden 372 Selâhattin İstanbul Erkek lisesi birinci sını- fından 819 M. Ragıp, Ankara kız lisesi talebesinden 551 Atıfet, Adana Namık Kemal ilk mektep son sınıftan 85 Tahsin, Ankara Gazi kız ilk mektebi üçüncü sı- nıfından 170 vedia, İstanbul 43 cü meklep ikinci sınıfından 36 Leyla Kart kazananlar; İstanbul 44 üncü — mektep Üçüncü sınıftan 116 Cevat, Ge- lenbevi Ortamektebi talebesin- den 644 Abdülkadir, Bursa Or- tamektebi birinci sınıftan 524 Recep, Adana — Ortamektebi ikinci — sınıftan 382 — Hüseyin Şadi, Fatih 13 üncü mektep üçüncü sınıftan Muzaffer Osman, Galata Musevi Mektebi talebe- sinden Leon Pardo, Adana Tica- ret mektebi talebesinden 330 Y. Ziya, Pertevniyal Lisesi tale- besinden 107 Naki, Adana Namık Kemal Mektebi beşinci sınıftan 35 Süleyman, Ankara İltekin Bey mektebi 4 üncü sınıf 307 Süleyman Eskişehir Hoşnudiye — İlkmektep ikinci sınıftan 269 Suzan Nevrs, İstanbul Feyziâti lisesi talebesin- den 103 Kerim, Davutpaşa. Orta- mektep talebesinden 215 Hüseyin, İstanbul Erkek lisesi talebesinden 558 Cemil Kadri, İstanbul 12 inci mektep talebesinden ikinci sınıftan 377 Kemalettin, İstanbul 44 üncü ilkmektep tale- besinden 333 Güzin, Afyonkara- hisar lisesi birinci sınıfından 343 Ahmet, Adana lisesi üçüncü sını- fından 127 Hikmet, İstanbul Fet- hiye 161ncı mektek beşinci sıwıf- tan 348 Hakkı, Edirne Osmanlı Bankasında Mestan Ef. kerimesi Muzaffer, İstanbul Erkek lisesi birinci sınıftan 426 — Feridun, Kuzguncuk, Nakkaştebe Aziz Bey sokak 14 Beraat Feyzi, İstanbul erkek Jisesi birinci sınıftan 446 Ali, Adana Tarsus kapısında Bak- kal Şükrü efeni oğlu Yusuf Ziya, İsparta Orta mektebi son sınıftan Mehmet Reşat, Adana Ortamek- tebi ikinci sınıftan 313 Kadri, Bursa Gazi Paşa caddesinde 104 — Hasan Basri, İstanbul Erkek lisesi birinci — sınıftan 644 — Mehmet, Konya Kapı camii civarinda Kenan zade Meh- met, Bahkesir ortamektebi ikinci sınıftan 214 İlhami, Yozgat Cüm- huriyet mektebi beşinci sınıftan Emine Türkân, Ankara Erkek or- tamektebi birinci — sınıftan 132 Avni, Adana Ticaret mektebi ta- lebesinden 46 Ali İhsan, Ankara Erkek lisesi ikinci sınıftan 115 Mustafa, Adana, Seyhan mek- tebi beşinci sınıftan 367 Cemil Ankara Kız Lisesi talelebesinden 627 Edibe, Gelenbevi Ortamek- tebi talebesinden 251 Mustafa, Aydın Yedieylül mektebi üçüncü sınıftan 349 Semih, Salihli Altı- nordu İlkmektebi dördüncü sımf» tan 417 Cemil, Gelenbevi Orta- mektebi ikinci sınıftan 212 Latfi, İzmir İkinci kordon Reddiilhak mektebi dördüncü sınıftan 1907 Nedim, Eyüp Orta mektebi ikinci sınıfından 124 Mustafa, Salihli Altınordu ilkmektebi üçün- cü sınıftan 507 Melâhat, Ankara Erkek Ortamektebi birinci sınıf« tan 5l Ahmet Hamdi, Kızıltoprak Feneryolu cadddesi 14 — Neclâ, Adana Ortamektebi birinci sınıf- tan M. Zeki, Manisa Ortamek- tebi — talebesinden — 269 — Mi- rekşah, İstanbul Erkek Lisesi birinci — sınıftan 607 Namık, Darülşafeka mektebi altıncı sını- fından 11 Efdal, Galata Musevi mektebi talebesinden İsrail mişo- lam, İstanbul on ikinci mektep beşinci sınıfından 298 — İbrahim Maltepe askeri lisesi talebesinden 2650 Ömer, Adana Namık Kemal Mektebi beşinci sınıfında 372 M. Kusun,Erenköy Sahraicedit No.91 Ahmet, Heybeliada İlkmektep be- şinci sınıftan 28 Mahire Handan, İstanbul 16 mcı mektep beşinci sınıftan 316 sunullah, İstanbul 49 uncu mektep üçüncü sınıftan 126 Perihan, Kuleli Askeri Li- sesi talebesinden 261 Hakkı Suha, Hanım ve beyler, Bu Sütunda Hergün Muharriri : İhan$Selim AŞE_YE îürat (Dünkü kasının hulâsası: Zehra isminde bir sarışın kızı seven genç bir erkek bir. müddet sonra — sevgilisini terketmiştir. Eski sevgilisine gönderdiği bir mektupta — niçin — terkettiğini tahlil etmektedir. Kız - biraz ağırdır. Halbuki genç erkek ağırlıktan hiç hoşlanmıyor. Ha- yatta olduğu gibi şahısta da Sürat istiyor ve devam ediyor:) Halbuki ben ya tabancayı, nihayet tavanın Iıılı—ıı bıi-l’ıı- nan kalınca bir ipi düşünürdüm. Hatırında mı? mim o baba yadigârı kocaman tabancayı bir gece senin şakağına dayamıştım. Sen baştan buna razı olduğun halde namlunun demirini etinde hissedince korktun: —Soğuk, soğuk.. Diye bağıra- rak kaçtın. Deli gibi yandaki odaya koştun ve kapıyı arkasın- dan kilitledin. Sonra ben de vazgeçtim. Sen istemedikten sonra? Daha buna benzer (hâdiseler.. Senin sabah- lara kadar dinmiyen, uzayan ha- raretin.. Benim bir dakikada bi- ten, sönen heveslerim.. Yanımız- daki komşunun duvara vurarak : Yeter, yeter bu kadarı da ayıp- bır, diye bağırmaları.. Düşün. Bütün bunlar beni öldüren, elimdeki bütün tahammül, sabır, kuvvetlerimi — eriten hâdiselerdi. Sen bana daima mektepli bir k gibi hareket etmeyi öğret- =ye ıq;ılı;ırı'lııı. Sana .Zıııllo tu- tulmuş kiralık bir kadın gibi seri, kısa ve seri nüvazişlerde bulunduğumu, sevmeyi bilmedi- ğimi söylerdin.. Anlamazdın ki senin bu mevzua temas eden her sözün, aramizdaki çukura inen yeni bir kazma darbesidir. Düşünmezdin ki ben aşkın ve sevişmenin — ruhunu, özünü bu otomatik hareketlerde, bu baş *döndürücü süratte buluyordum. Tekerrür eden, saatlerimizi asır- lar kadar büyük, çok hâdiseli ve çok lezzetli hale getiren bu ma- kineden aşk, benim kalbimde senin hayalini ve benim beyni- min içinde senin sarı gözlerini senelerce yaşattı. Senin bana alış- man, den e yakınlaşman bu illlşl“:evıiyıgh;laudı. Açıldın ve hoşuna giden halleri, uzun sevişmeleri bana da telkin etmek sevdasına düştün. Ondan sonra aramızdaki — dosltluk, — tebahhur eden bir nehir gibi, sığlaştı, eridi. Sen bunun farkında olma- dın. Zaten benim nefret dolu, elem dolu saatlerim, daima senin baygın, mest zamanlarına rastge- liyordu. Beni göremiyordun. Gör- lerinin dişi bir kedi gibi gevşiyerek söndüğü anlarda, ben hiddetimden kuduran bir köpek oluyordum. Köpekleşiyordum. Sen bu hiddeti hararete, bu şiddeti aşka hamle- derek daha derin haz alarına dalıyordun. Bir gün be yor- günlük — alâmeti, sende benim ruhuma vukuf — emaresi — belir-» di. Benim — benden ı= kuvvetlerim, senin anlayış liyetlerinle ortak oldular. Bu se- fer ben sadece hareket eden bir hayvan müstehasesi, sen her- şeyi bilen derin bir metres olb- dun. Fakat eski hayatımız değiş- medi, çünki ayni y:hynl.ık. ayni düşman ayrılık aramızda yaşı- yordu, hareket ediyordu. Kendimi kumara verdim. Bu az zaman içinde, az emekle çok para kazanmak işi beni bir müd- det teselli etti. Para kazandığım akşamlar içimde tatmin edilen zevkler, — hırslar uyuyor, — beni rahat bırakıyor ve artık seni oyalıyabiliyordum. Ozamanlar senin — anlıyan, — bilen — hayat merkezlerinle hisseden, hoşlanan kadınlık duyguların arasında hoş, eğlendirici bir mücadele — başlı- yordu. Gözlerim senin yüzün- de, damarlarında kopan fırtınayı seyrederdi. Kafanın içinde uçu- şan büyük yangın kuşlarının ka- nat darbelerini işitirdim. Noksan kalan ihtiras malzemesini bu be- di temaşa ve emsalsiz musiki ile tamamlıyarak sana, istediğin tatlı hulyayı verebilirdim. Bugün seni bana sevkeden, merak hissini bahane ederek beni buraya çağırmıya sevkeden kuvvet, belki bu son saatlerin özlü, yakıcı hatırasıdır. Zaten şu saniyelerde ben de ayni hatıranın sarasile, eski gün- lerin sağnağına yakalanmış gibi- yim.. Beni de ayni bayıl':cı sar- hoşluk yakalamak üzere.. Fakat... Fakat... — Zavallı Selâmi! —Zavallı! Belki de doğrudur.. Fakat... Seni tekrar sevmek mec- buriyetini düşündükçe?!... ——— 932 Senesinin En Nefis Ve Alâkalı Tefrikasını Takdim Ediyoruz Ömer Hayyam Selçuk—ğ;rayl—armda 4 Selçuk saraylarının Muhteşem salonlarında ve karanlık dehlizlerinde geçen ihtiras ve facia hikâyeleri Birkaç Güne Kadar...