* n - — SON POSTA, Cenup Denizlerinde Bir Seyahat Macerası Altın Peşinde.. Muharriri : Stakpool -- Üç Serseri.. Üç Milyoner Barrakuda hakikati halde “Sık- rit , in söylediği gibi elli kadem uzunluğunda bir gemi idi. Kıç tarafında biraz sıkışık olmak şar- tile beş kişinin yatabileceği kü- çük bir kamarası, baş tarafında da minimini bir ambarı ile gayet dar bir mutfağı vardı. Fazla ola- rak biri küçük, diğeri büyük iki sandalı mevcuttu. Kendisi beyaza boyanmış ve tertemiz tutulmuştu. Tilman etrafına şöyle bir na- zar atfettikten sora: — Fakat cidden mükemmel, dedi. Kamaraya ilk olarak kenm- disi indi. Pecerelerinin ve kapı- sının kapalı tutulmuş — olmasına rağmen içinde en hafif bir küf kokusu bile yoktu. Yataklar da iyi vaziyetteydi. Teftiş — heyetinin — riyasetini deruhde etmiş olan Tilman her yere burnunu sokuyordu; mini- mini büfede, bütün yemek takım- larını tamam buldu. Güverteye çıktı, mutfağa koştu, orada da sahan, tencere ve tabakların yerli- yerinde durduklarını gördü. O vakit “Sıkrit,, e döndü: — Vallahi, — dedi, geminin harekete hazır olduğunu söyliye- bilirim. Su ile yiyecek gelse, birazdan denize açılabiliriz. Bu sözü Makar da tasdik etti: — Evet, dedi, — hiçbir. şey eksik değil. Sadece bir krono- metre ile haritaya ve yiyeceğe ihtiyacımız vardır. Sıkrit bu sözleri tasdik etti: — Ben de bu fikirdeyim. Ge- micilikten hiç anlamamakla be- raber vaziyeti görüyorum. Tilman tekrar söze başladı: — Bilmem dikkat ettiniz mi, bu geminin manevra kabiliyeti cidden yüksektir. Iki kisi ile devriâlem seyahatine çıkabilir. Her ne ise siz levazımı ikmal için nekadar zamana muhtaçsınız? Sikrit: ğ — Bir hafta kâfidir, dedi. Makar: — Ohalde hareket gününü tespit edelim. Bugün çarşamba- dır. Eğer hava bozmazsa gelecek çarşambaya yola çıkmalıyız. Sıkrit tasdik etti: — Evet öyle! Fakat şimdi ben yazıhaneye dönmek mecbu- riyetindeyim. Sizin gibi serbes değilim. Saat ile çıktım. Levazı- mın İistesini öğle üzeri yapar ve geminin sahibine tevdi ederim. Haritalar da dahil olmak üzere her şeyi onun tedarik etmesi mü- raccahtır. Maamafih bu gece ye- mekten sonra beni görmiye ge- lebilirsiniz. Bu vesile ile levazımın Tekrar sandal ile sahile çık- tılar. Sıkrit alelâcele yazıhanesi- ne koştu, diğerleri yavaş yavaş şehre döndüler. Bir taraftan da konuşuyorlardı. Tilman: — Sikrit bizimle birlikte gö- rünmekten sıkılıyor, diyordu. Vakıâ kılık kıyafetimiz. pek fena değil, Fakat ben biraz hafif meşrep — olarap — tanınmışımdıir, Sıkrit ise eski kafalı bir adamdır, görenlerin birşey demeleri ihti- malinden çekinir. Fakat parayı versin de bütün bunların ehem- | Makar Hiç Beklem;diği Bir Zamanda Kendisini Cidden Korkutan Bir Adam İle Karşılaştı miyeti yok. Haydi şimdi karnı- mızi doyuralım. Her üçü de neşeli idi. Konu- ;_ırılı, şakalaşarak . yürüyorlardı. akat tam sokağın köşesini dön- dükleri zaman karşılarına birden- bir gemici kıyafetinde bir adam çıktı ve kulaklarına büyük bir hayret eseri gösteren bir ses geldi. — Vay canınal! Vay canınal İşte bir tesadüf ki hiç hatırıma gelmezdi. Gemici — yaklaşmıştı. - Fakat Üç arkadaşın üçüne de değil, Ğçen Bilmecemizi içlerinde sadece “Makar,, a hi- tap ediyordu. “Makar,, a gelince onun ren- gi atmıştı, nefesi de kesilmiş gi- biydi. Fakat bu, ancak birkaç saniye sürdü. Sonra o da; — Vay kaptan Hull Diye aşinalık etti ve hemen (Tilman) a dönerek: — Ben size bu akşam malüm yerde iltihak ederim, dedi. Dos- tum Kaptan Hul ile biraz konuş- mak isterim. Kendisini seneler var ki görmemiştim | (Arkası var ) --- Doğru Halledenler (Baş tarafı 6 ıncr sayfada ) mektebi dördüncü sınıfan 186 Mustafa, Sultanahmet “ Akbıyık Yenigüvey sokak 8 Aliye Hüseyin, Balıkesir Ortamektebi ikinci s- nıftan 214' İlhami, Ankara Erkek lisesi birinci sınıftan 305 Sabih, Gözte; Vehbi B. sokak Ner- min, İstanbul İnkılâp lisesi ta- lebesinden 27 Kemal Fatin, Ge- lenbevi Ortamektebi ikinci sı- nıftan 202 M. Lütfi, Kocamusta- fapaşa Tikmektep - talebesinden 298 Adviye Fevzi, Keskin İlk erkek mektebi dördüncü sınıftan 284 Zühtü, Beyoğlu Üçüncü ilk- mektep talebesinden 142 M. Fa- ruk B. ve H. lar. Birer Adet Kart Kazananlar Beyoğlu Karanfil sokak 14 Eliza Bahar, Ortaköy Kabataş lisesi birinci sınıftan 1078 M. Zeki, İsparta Orta mektebi son sınıf talebesinden 111 Mehmet Reoşat, Ankara Erkek ortamek- tebi birinci sınıftan 1 Salâhattin, Konya Muallim Mektebi tatbikat kısmı beşinci sinıftan Sacit, İstan- bul Erkek Lisesi birinci sımftan 643 Mehmet, İstanbul 44 üncü Mektep beşinci sınıftan 362 Ke- mal, Ankara Beşinci İcra kâtibi Salih —Turgut, Ankara Erkek Lisesl ikinci sımıfta 439 Muzaffer, Adana Namık Kemal mektebi beşinci sınıftan 107 A. Kemal, Galata Musevi mektebi dördün- çü sınıftan 119 Jak Abodara, İstanbul Gelenbevi Ortamektebi üçüncü sınıftan 428 Fethi, İstan- bul Birinci İlkmektep beşinci sı- nıftan 351 Zeki, Bakırköy Zey- tinlik. Hamdipaşa — sokak 13 Vedat, Gı:ı::ııp Osmanpaşa mek- tebi talebesinden 249 Necmettin, Ankara Erkek lisesi birinci sınıf- tan 747 Hakkı, Jan Dark tale- besinden Şermi Mahmut, Gold mit talebesinden Aron Kohen, elenbevi Ortamektebi talebe- sinden 16 Azmi, Ankara Cümhu- riyet İlkmektebi talebesinden 403 Kemalettin Ziya, Ankara Kız lisesi talebesinden 627 Edibe, Adana Ticaret Mektebi talebesin- den 262 Hüseyin, Kasımpaşa Bahriye caddesi Hacıahmet ma- hallesi 325 Münir, Adana Cüm- huriyet ilkmektebi beşinci sınıf- tan 587 Hidayet Lütfi, Fatih 13 üncü — ilkmektep — ikinci sınıftan 244 Cemaleddin, An- kara Gazi Muallim Mektebi talebesinden 176 Alâeddin, Salihli | ı Rabmi Bey Muhtaryan — lisesi — talebesinden 232 Garbis, Galata Musevi mek- tebi talebesinden Furtune Halfon, İstanbul Erkek muallim tatbikat kısmından 103 Fikret, İstanbul Vefa Ortamektebi talebesinden 742 Muzaffer, İstanbul 44 üncü İlkmektep Üçüncü sınıftan 116 Cevat, Balıkesir İstiklâl İlkmek- tebi ikinci sınıftan 43 Fuat, tanbul Birincimektep talebesinden 352 Muallâ, Ankara Kızlisesi dokuzuncu sınıftan 131 Münevver, İstanbul Birinci ilkmektep üçün- cü smıftan 340 Mahınur Tahsin Eskişehir Lisesi birinci sınıftan 237 H. Hüsnü, Eyüp Ortamektebi birinci sınıftan 314 Nuriye, Sıvas Askerlik Dairesi Muhasibi Kâzım Bey kızı Nebahat, Ankara Orta- mektebi birinci sımftan 51 Ah- met, Eyüp Ortamektebi birinci sınıftan 418 Şemsetlin, Ada- na — Örtamektebi — birinci — &- nıftan 379 Salâhaddin Üskü- dar 22 inci —mektep — üçüncü sınıftan 157 Sait Ziya, Sıvas Erkek Lisesi ikinci sınıftan 227 Orhan,|Edirne Gazi Paşa mektebi dördüncü sıniftan 146, İsak, Bey- oğlu 22 inci Mektep birinci sınıftan 86 Salâhattin, Fetiye 16 1nc Mektep beşinci sınıftan 348 İsmail Hakkı, Aksaray Langa Karakol caddesi 41 Melikyan, Kadıköy Şemsitap sokak 51 Nedime, Adana Tica- ret Mektebi birinci sınıf -talebe- sinden 314 Haydar, Galatasaray lisesi talebesinden 1007 Hasan Ahmet, Keskin ilk erkek mektebi dördüncü — sınıftan 399 - Rati İstanbul Makine, Motör Mekte birinci sınıftan Orhan, Beyoğlu 29 uncu mektep dördüncü &- nıftan Süavi, Nişantaşi Teşviki- ye Bayır sokak 79 Nebile, Kanlıca 36 incı mektep talebe- sinden 72 Mahmure, Beyoğlunda dokuzuncu mektep beşinci sınıf- tan 464 Mihriban, Çemberlitaş Mütelit ortamektebi birinci &- nıftan 392 Hüsamettin, Anka- ra Cebeci İltekinbey metebi dördüncü —sınıftan 92 — Haşım, Istanbul Sekizinci mektep - tale- besinden Nemika Lütfü, İstanbul 44 üncü İlkmektep talebesinden 359 Ligor, Maltepe Askeri lisesi talebesinden 2539 Fehamettin. tanbul Hayriye lisesi talebesin- den 51 Zeyyat Hikmet, Çağaloğlu 1 No, 10 Müzeyyen Nazmi, Eyup Ortamektebi - talebesinden 303 Salâhattin Ben ve Hanımlar. ğlu Enver, Harbiye | Bu Sütun Köyde İlk Gecem Köye girerken kitacım |(1) attan atladı : — “Yanıklar,, iyi, hoş yerdir amma beyim, biraz netamelidir. dedi. — Nasıl netameli? Diye sor- dum. — Aslını astarını — bilmem amma, kulağıma öyle çalınmıştı. Buraya her gece nmurlu cinler inermiş, her gece bir eve uğrar- lar, birkaç çanak çömlek kırar, yemekleri altüst eder, giderlermiş.. Güldüm: — Zaten bu geceyi burada geçireceğiz, dedim, görelim ba- kalım şu nurlu çinleri.. Nasıl şey- lermiş bunlar?. — İki insan şeklinde acayip mahlüklar.. Yüzleri ışık içinde imiş.. Onları bir gören bir daha, destur. demeden bir iş yapa- mazmış.. Köyde ilk gecem.. Hayatımda ilk defa bir köyde yatıyordum. Mersinden - Silifkeye geçerken bu köyde bir gece kal- mamız İâzımmış.. Gece yollar pek iyi değilmiş.. Kış münasebetile önümüze kurtların, çakalların çık- ması muhtemelmiş.. Kiracım bun- ları anlatırken, geçen sene bir yok cunun ve kiracısının nasıl uçu- ruma uçtuklarını da ilâve ediyordu. Odam, karşı Toroslara bak- yordu.. köye —yavaş yavaş inen Bir korku gibl. So- kaklar boşaldı. Evler sesizleşti. Muhtarın evi önündeki kuyu çıkrığı, gicirtilarını. kesti.. Şehirde geçen — yirmi dört senelik ömrüm, beni dağ hayatı- na karşı okadar yabancı birak- mıştı ki... Akşamın hüzünle pen- cerelere kadar inmesi, karşı sırt- larda dağıla dağıla kaybolan gün ışıkları ve yalmz uzak bab- çelerden işitilen köpek havlamaları bana çok tuhaf ve garip geliyordu. Toprak kokusunun insanlara bu kadar kuvvetle tesirini hiç bilmezdim. Boş ve geniş kırlar- dan gelen yabani ot kokuları, taptaze hava ve göz alan renkler bir anda vücuda tatlı bir rehavet veriyor, gerinmek ve mütemadi- yen gerinmek ihtiyacını hisset- tiriyordu. Gurbet hasretin öz çocuğudur.. Bu köy odasında, moraran dağ- lara yüz çevirmiş pencerede eski günleri ve ayrılıkları bir anda bu- labilmek için düşündüm: Şimdi İstanbul hayat içindedir. Caddeler, otomobil ve tramvay gürültülerile doludur.. İnsanlar, bir ses gibi, bir şelâle gibi kabara ka- bara kaldırımlardan akıyorlardır. Hele köprü, ah hele köprü... Ben İstanbulu bulabilmek için gözlerimi kapar, ışık içinde do- nanmıs, uzun, renkli ve suda paslanmış bir tahtı canlandırırım.. İstanbulla Anadoluyu biranda mukayese etmek istedim ve şun- ları buldum : İstanbul bir çiçektir, Anadolu bir diken.. İstanbul bir kadındır, Anadolu bir erkek ve İstanbul bir hayelse, Anadolu da bir ha- kikattir. Çünki hayaller daima () Anaduluda kiralanan beygir sahipleri... Â YE da Hergün — Muharriri: Ragıp Şevki tatlı ve hakikatler daima sert olduğu için... * Birdenbire alt kattan müthiş bir gürültü koptu.. Ve tencereler kuru seslerle yuvarlandılar.. İçim- den: “Nurlu cinler geldi!,, De- dim.. Saate baktım: On bir bu- çuk... Bu işte bir arap saçı vardı.. Babamdan çok dinlemiştim: Her burafenin, her cinli, ecinli me- selelerin birer sahtekârlıktan iba- ret olduğunu söylerdi. Yataktan usulca atladım. Ter- liklerimi ayağıma geçirdim ve bavulumdan fenerimi, tabancamı çıkardım. Aşağıdaki gürültüler devam ediyordu. — Sahanlar, — tencere- ler devriliyor, tabaklar, müthiş seslerle parçalanıyordu. Merdivenleri inerken içimde hafif bir heyecan vardı ve gü- lüyordum da.. Köyde ilk gecem böyle canlı bir vak'a ile başla- mıştı.. Ben bundan zevk alıyor- dum. — Adımlarım merdivenlere kuru gıcırtılar verdikçe, duruyor ve etrafı dinliyordum. Mutfak kapısına gelince ses- ler bir an kesildi ve sonra tek- rar başladı. Ne yapmalıydım? Birden bire kapıyı itiversem.. Yok, hayır.. Evvelâ bu “Nurlu cinlerin yüzle- rini görmeliydim.. Nasıl fparlıyor a&caba? Nasıl parlatmışlar ?. Kapının mandalını yavaşça kaldırdım ve kapı az aralandı: Mutfak darmadağındı. Ortada iki gölge geziniyor ve yüzleri parıl parıl parlıyordu. Siyah birer elbise giymişlerdi. Hareketlerin- de okadar gayritabülik vardı ki, bir insan yürüyüşünün, ellerini kollarını oynatışının bu şekilde olup olmadığını anlamak için te- reddüt etmek lâzımdı. Artık kat'I bir şey yapmak zamanının — geldiğini — farkettim. Kapıya müthiş bir tekme savu- rarak kanadı ardına kadar açtım ve tabancamı Üzerlerine çevirdim; — Kıpırdamayın.. Oynaştınız mt kurşun - beyninizdedir!. Diye bağırdım. İkisi de biran şaşırdılar.. Va parlıyan yüzleri biran hali tabi- isini alır gibi oldu. Fakat daha uzün boylusu bu — şaşkınlıktan kurtuldu ve elini yavaş yavaş uzatarak uzerime yürümiye baş- ladı. Beni korkutmak - ve kaçırmak istiyorlardı. İlk tesiri devam et- tirmek için bağırdım: — Gelmel. Ateş ederim... Fakat o dinlemiyor, acayip ha: reketlerle, gözlerini büyülterek ellerini kıvırarak — ilerliyordu. Ta- bancamı eline nişan aldım ve te- tiği çektim.. Kuru bir taraka ve canhiraş bir feryat... Gölge birkaç adım geriliyerek olduğu yerde sallandı. — Kıpırdama... Yanarsın diye haykırdım. Tabanca sesile dışarıda birkaç koşuşma oldu. Evin içinde mer- venleri telâşla inen Muhtarın sesleri.. ve sokakta bir iki mırıltı.. Muhtar, mutfak kapısı önüne gelince seslendim : ( Devamı 11 inci — sayfada | adati