BZ * Zübeyde, onun derin derin düşündüğünü görünce tabiyeyi değiştirdiz — Behlül, dedi, İnandım ki unutmuşsun. Lâkin sana yardım edersem belki hafızan açılır. — Siz bilirsiniz. Mevlâti, ben birşey düşünemiyorum. — Bir kere şurasını anlıyalım: Reşidi ne vakit gördün? — Bilmem! — Maşlahı. onun — verdiğini biliyorsun da kendisini ne vakit gördüğünü nasıl bilmezsin ? — Maşlah sırtımda duruyor, Emirülmümin burada değil ki. — Ya kanların burada mıydı ki kendilerini birer birer batırla- yıp ta haklarında şür düzü- yorsun ? — Sizi görünce onları kolay- lıkla batırladım Mevlatil.. Emirül- müminini burada hatırlamak işi- me gelmiyor! Zübeyde, bir köle çağırdı ve emir verdi: — Falaka getirin! On dakika goçmeden Behlü- iğn ayakları falakaya sıkıştırı- mıştı ve ilk darbe de indirilmişti. Zeki alık, darbelerin üçüne, beşi- ne tahammül gösterdi ve dişle- rioi öka sıka silmisi İşlölerek kararını verdi, altıncı darbede bağırdı! — Yeter, Melat, yeter! Aklı- min ayağımda olduğunu bana öğrettiniz. Ve falakadan kurtular - kur- tolmaz Melikeyi etekledi: — Halvet emrediniz, kimse sözlerimi işitmesin, Sizden de rica ederim: Unuttuklarımı hatırlatmak için böyle bir tedbire lüzüum olduğunu kimseye söylemeyiniz. Çünki Bağdatlılar işidirse ayak- larım daima havada kalır. Biraz sonra yutkuna yutkuna ve düşüne düşüne hikâyesine başladı. Gözleri bazan Zübeyde- ye, bazan da köşeye konulan falakaya kayıyordu. Sanki Meli- kenin güzel yüzünden ilham, falakadan da cür'et alıyordu. — Efendimiz, demişti, bu sa- bah Hul sarayının önünden ge- çiyordum, içime doğdu, saraya girdim. Uşaklar, köleler hemen etrafımı sardılar, benimle eğlen- miye başladılar. Kimi sakalımı öpüyorda, kimi koltuğumu giıdık- hyordu, kimi de entarimi yırtı- yordu. Ben bu şakalardan cesa- ret aldım, Emirilmüminini görmek istediğimi söyledim. İlkin güldü- ler, sonra halifenin bu ziyaretten mahzuz olacağını düşünerek ha- ber verdiler ve onun müsaade buyurması Üüzerine beni huzura çıkardılar. Bir saat sonra Üstüm- de bu maşlah vardı ve ben so- kakta yürüyordum | Bütü SON POSTA * HARUNÜRREŞİT e Yazanı * * W Tarihin Esrarengiz Sayfaları Zübeyde, falakayı göstererek sordut — Bak ve hatırlar Kocamla ne konuştunuz, yanınızda kim vardı? Behlül, işaret olunan falakayı uzun uzun süzdü, sakalını uzun uzun — karıştırdı. ve derin de- rin içini çekerek hikâyesine de- vam etti. (Arkası var) Buğday Meselesi Bir Cepheli Değildir ( Baş tarah 1 incl sayfada ) 2 — Birçok ithalât ve mamu- Lâtımızı mümkün mertebe tevhit, yani birçok mnev'e değil, ayni cins ve nev'e hasretmeli. Meselâ: gerek mensucat — kumaşlarında ve gerek istihsal vasıtası olacak alât, edevat ve — makinelerde, nakliyat vesaitinde kullanılan oto- mobil, otobüs, —şimendifer ve sairelerde —muhtelif sistem ve tipler, büyüklükler, — genişlikler yerine mümkün —merteb> ayni eb'atta ve ayni sistemde malze- me ve saire kullanmalıdır. 3 — Köylünün aldatılmasına meydan veren sebepleri kaldır- malıdır. Anadoluda eşsnayı va- zifede şahit olduğum binlerce acı vak'alardan birini misal gös- tereyim; Köylü son ve ilkbaharlarda tohumluk tedariki için şehirdeki buğday — tüccarlarıma — müracaat eder. O günkü piyasada buğda- yan kilesi iki lira olduğu halde köylüye dört lira ve daha yük- İrlânda Ve İngiltere Dublin 17 — M. d8ö Valera beyanatta bulunarak büyük Bri- tanyaya arazi taksiti namile hiçbir tediyat yarmamak husu- sunda karar verdiğini ve bu tak- | sitlerin kanunen bir borç teşkil etmediğini söylemiştir. Evvelce verilen 30 milyon İngiliz lirasının iadesini talep edeceğini, bugünki valii umumilik makamının zaman- la relsicümhurluk makamına ta- havvül edeceğini Ümit ettiğini ilâve etmiştir. Toprak Bayramı Hükümetimiz beynelmilel zi- raat enstitüleri tarafından top- rak bayramı olarak kabul edi- len 21 mart günü toprak bay- ramı Halkalı Ziraat Mektebinde tesit edilecektir. Sirkeciden saat onda kalkacak olan husust bir tren davetlileri Halkalı köyüne götürecektir. GLOR'YA'da B Leva Yarın akşam sekten satılır. Verilen tohumluk maalesef tohumluk — olmaktan çok uzak, zayıf, bhastalıklı, toz- ka topraklıdır. Köylü ile tüccar arasmndaki akit dolayısile harman sonunda mahsulünü bu tüccara getirip satmıya mecburdur. Bu satış ta piyasadan noksanına yapılır. Ölçü zamanında ki'eler doldurulurken köylünün zararına bileler yapılır ve buradan da yüzde yirmiye kadar ölçüden çalınır, Hulâsa: köylünün mahsulünü kıymetlendirmek meselesi geniş bir mevzudur. Bu işte buğdaya zam yolu müsmir değildir. Asıl, köylünün gaz, benzin, şeker, tuz ve saire gibi muhtaç olduğu rzarur! eşya fiatlerini düşürmek lâzımdır. Bu, bir devlet siyaseti meselesi- dir. Gümrüklere taallük eden cephesi, fabrikaların finanse edil- mesi cephesi, satışların bir elden idaresi cephesi, imalâtın mümkün mertebe tıpleştirilmesi ve tevhidi cepbesi —ve diğer cepheleri vardır. , Borsdiltatiğri Kambiyo Kapanış n Fransız Frangı İngiliz lirast Dolar Liret Belga Prahmi İsviçre frangı SBuvsvou e ü Florin Kuron Ç. Şiling A Susmormm ŞA | BSBAĞTSLSESSANALESEAEE GLORYA'da ANDRE LUGUET ve TANİA FEDOR AŞK ves ASALET (Si VEmpereur savait ça ) Avusturya sarayında bir skandal. MA lııulıııl'uııj z takdirle — alkışladığı SALLY büyük renkli operetini siz de görünüz. Bugün tenzilâtli matine 10,30 da Raşit Rıza Tiyatro- —— sunda Othello Bence Otbhello üçüncü perde de başlar, dördüncüde biter. Öteki perdeler ve tablolar, haile nev'inin İcap ettirdiği birtakım şişkin ve kof bitabelerle, kılıç şakırtılarile, — çan seslerile, in- tikam avazelerile — doludur. ve tenekeden yapılmış gibi şöyle bir dokunuşta yere yıkılan insan cesetleri, ölümü bile maskara ederler: Hilenin, kahramanlığın, şüphenin, kıskançlığın bu kaba ve sahte yaygaralari, bence, ,, etse- rin moloz tarafıdır. Fakat üçüncü ve dördüncü perdede, Shakespeare, bize in- san ruhunun haritasını açar ve | kaleminin ucile, aşktan şüpbeye, tereddüde, kıskançlığa, inanmak ihtiyacına ve tekrar şüpheye gi- den yolları inceden inceye İşaret eder, Görürüz. ki en büyük ihtiraslar gibi şüphe de, kıs- kıskançlık ta, güneşin çocukları- dır; kızgini çöllerde büyüyen bir a'rabinin damarlarında bu ihti- raslar, barut zerreleri balinde do- laşır; bunları görebilmek için, biz, bilekâr Yago ile beraber, bu gö- zü kızmış, arap cengâverinin da- | marına gireriz ve bir gemi gibi ' kanında yüzmiye başlarız. Yago- nun meharetle çaktığı birer kib- | rit, o barut zerrelerini patlatmak ve koskocaman bir cengâver ruhunu yangına, ihtilâle vermek için kâfidir. Eserin üst tarafı, patlıyan ve yıkılan bir ruhun çatırtılarından ve muhitinde yap- tığı kızıl akislerden başka bir şey değildir. Türkiyede Othello birçok de- falar oynanmıştır, ben de bir- saat .Ü KAFATASI 15 Tablo Yazan : Nâzım Hikmet Talebe gecesi Yakında : ll SAATÇİ İkinci musikili n ada "ıııııııı“ CELÂL ESAT Şehzadebaşı Rışil Rıza Tiyatrosunda ıııı lâdı 2ıın ıln JLADAM O KAMELYA Piyes 5 perde Muharriri? Peyami Safa KABAN 3 AY P LAŞ : ”şı't'ıî’ı Raşit Rıza Bey, Othellto, Ertuğrul Sadeddin Bey Yago rollerinde kaçını gördüm, vaktile bir tem silini de çok beğenmiştim; fakat Raşit Rıza tiyatrosunda, bu son temsili gördükten sonra, Othello Türkiyede ilk defa oynanıyor, diyebilirim. Dürüst, mert, kahraman, — alicenap, *“Kalbi yüzünden güzel , fakat büyük bir ihtırasın kızgın Küllerile dolu gözleri yalanı ve hileyi göremi: yecek kadar kör, saf Othelloyu Raşit Rıza, bütün dinamik ruhl değişmelerile, tam ve mükemmel bir yaratışla yarattı. Sekizinci defa —oynandığı halde, salonu hıncalınç — doldüran — gençliğe, çıplak bacaklı operetlerin değil, şabeserlerin ebedi — beyecanını veren Raşidi almndan öperek tebrik ederim. Yago rolünde Ertuğrul Sar dettin, bele üçüncü ve dördüncü perdelerde ne eşsiz bir san'at- kârdı: Şeytanl bir kıvrılışla öyne yan kaşları, Othellonun ruhunda bir kıvılcım gibi dolaşan gözleri hamle ile firarın tam anlarını ta- yin eden zeki ve mel'un tavırla- rile, yüzlerce seyircinin nefesini kesecek kadar hisli ve kıvraktı. Emilya rolünde Nebahat H samimi ve ateşliydi; Desdemonayı temsil eden Durnev H., masum, tatlı, fakat azıcık — durgündü. Vedat Örfi Beyın uzun boyuna, Greko - Romen ince yüzüne, ki- bar ve temiz konuşmasına, bir Senato - reisli; ok — yaraşımı Yaşar, Avıılğı B:yleı ’vı "Brı:tti': ano rolündeki tereddütleri İstisns edilirse Salâhattin Bey ve bütüs san'atkârlar, Othellonun muvaffar kıyetini yapan, tebrike lâyık birer mütemmim oldular. WW SON POSTA le'. Siyasi, Havadlı ve Halz gazetesi . İstanbul: Eaki * Çatalçeşme sokağı Telefon İstanbul < 20203 Posta kutusu: İstanbul « 741 Telgrak İstanbul SONPOSTA ABONE FiATI 1 Sene 6 Ay » 14 Gelen evrak geri vezilmen İlünlardan mes'uliyet alamat: Cevap için mektuplara 6 kuruşluk pul ilâvosi İâzımdır. Adres değiştirilmesi (20) kuruştıur.