SON POSTA —- Mart D SALLY :: MA JİK- BAŞLIYOR » HARUNÜRREŞİT e ea * Ve a kendi yurduna doğru atına binip ilerlerken Vezir Yah- ya, harem dairesine haber gön- dermişti, mevkibin hazır bulun- duğunu kendisinin de rükâpta yürümek üzere beklediğini bil- dirmişti. Güzel Melike bu haber üze- rine kalktı, sarayın temellerine kadar nüfuz ettirmek ister gibi gözlerini yere iğdi ve mıril- dandı: — Elveda reşit, elveda sürur... Ve müteakıben yeni gireceği hayatın muhayyel safhalarını dü- şöünerek haykırdı : — Esselân hayat, esselâm necati Sonra Üstüne zarif bir maş- lah aldı, yüzüne mücevherli bir nikap örtündü, aşağı, bahçeden geçerek kapıya çıktı, bütün saray bizmetçileri - sakin ve — müte- hayyir - ardında yürüyorlardı. Eşiğin önünde Yahya, banımı velâmladı, ve onun mahfeye bin- mesile beraber emir verdi: İleril.. Huld sarayının renk renk hiz- metçileri, hanımlarının tek başı- na gidişlerindeki sebebl sezemi- yorlardı ve aralarından hiçbir kimsenin bu yolculuğa iştirak ettirilmemesindeki — hikmeti de ihata edemiyorlardı. Fakat Hanı- mın ayrılmasile koca saray ken- dilerine kalmış oluyordu. Bu se- beple muhteşem alayın hareket etmesini müteakıp içeri döndüler, büyük bahçenin tarhları arasına yayıldılar, hür bir neş'e ile oy- naşmıya giriştiler. Huld sarayının harcm dairesini © esnada yalnız sekiz ölü bekliyordu! Beri taraftan alay ilerliyordu. Yahya, yeni sarayda alınan ter- tibatın ikmal edilmesine meydan vermek ve aynı zamanda Zübey- deyi geniş bir tenezzühle mem- nun etmek için uzun bir pro- gram çizmişti. O derecede ki alay bütün şehri dolaşacak surette yürütülüyordu. Kubbei hazralar, Camiimensurlar, Meşhedialiler, çe- şit çeşit saraylar, Darülrum (Pa- tirkhane), Babuttak, Resafe ca- mü ve bütün Bağdat, şen veya gamlı, parlak veya karalık birer levha halinde —melikenin gözü önünden geçiriliyordu. Bağdadı ikiye ayıran köprüler birer birer geçilmişti. Basra, Horasan, Şem, Küfe kapılarına uzaktan veya yakından temas edilmişti. Bu uzun gezinti, bütün Bağdat halkını ayağa kaldırmıştı. Siyah örtülü ve burunları halkalı kenar kadınlarından gümüş hal- hallı, şık başlıklı zengin hanım- Bono Alır, satar, ipotek yapar Emlâk almak ve satmak, akamış ve alınacakların bono- arin bedellerini Södemek üzere han gi mahal ve şekilde muamele D hr. Balıkpazar, Maksudiye n No 35 uğurlu zade M. Der- vişı Telk 23397 Telgraf AD. Maksudiye Han uğurlu Yazan: 4 4 î Tarihin Esrarengiz Sayfaları lara kadar her evin dişisi, ayakları çıplak ve başları açık fakirlerden sırmalı harvaniler, ipek ketfiyeler kullanan asılzadelere kadar er- kekler sokaklara dökülerek, kö- şelere yığılarak Zübeydenin geçi- şiai seyrediyorlardı. Halk, bu tantanalı alaydan muhtelif — şekillerde — mütehassis oluyordu. Bir kısmı gayız ile, bir kasmı zevk ile manzaraya bakıyorlardı. Hoşnutsuzluk gös- terenler, — ekseriyetle — fakirler, yoksullar idi. Onlarca bu deb- debe, sefalet üzerinde yürüyen altın benekli bir yılandan başka birşey değildi. Eski devirlerdeki sadelikle o günkü ihtişamı mu- « a kayese ederek Zübeydeye de, Haruna da Jlânet okuyorlardı. İkinci halife Ömerin Medineden Şama yaptığı dört seyahatin bi- rinde ata, ikincisinde deveye, üçüncüsünde katıra, dördüncü- sünde eşeğe bindiğini, fakat her dört seyahatinde de ayni yamalı hırkayı — taşıdığını — hatırlıyanlar, hele o kalender adamın, huzuruna atlas elbiseler giyerek gelen büyük kumandanları taşa tuttuğunu bi- lenler, ayni unvanı taşıyan Ha- runürreşidin karısı için yaptığı bu alaydan apaçık istikrah göz- teriyorlardı. Fakat şu pırıltılı ve gürültülü yürüyüşten haz alanlar, zevk alanlar da vardı. (Arkası var) Ş(;kıî Ihğkârı Alpullu Şîrketîniı; Muhakemesi, Diğer Maznun Tüccarla Birleştirildi (Baş tarafı 1 inci sayfada ) Alpullu namına dün mahke- mede ikinci müdür Haydar Beyle iki vekili hazır bulunuyordu. Hâ- kim ihtikâr komisyonunun rapo- runa göre ihtikâr yapmakla itham edilen Alpullu Şirketi namına ne söyliyebileceğini Haydar Beyden sordu. Havdar B. şirketin hüküme- te yaptığı vadi tuttuğunu, şeker fiatlerine zam yapmadığını, şir- ket ile on Üç bayii arasında mu- kavele mevcut olduğundan piya- Saya doğrudan doğruya şeker sevketmek — meselesinin mevzu- bahs olamıyacağını söyledi. Hâkim sordu: — Mamul şekerci ve şeker- lemecilerin piyasada — işliyecek şeker bulamamaları üzerine şir- kete vaki — müracaatleri — nasıl karşılandı ? Haydar Bey — Bu şekercile- rin birliği namına bir heyet mü- racaat etti ve şeker istedi. Halbuki biz mukavele ile ba- yilerimize bağlı idik. Onlar (20) wagon kadar şeker istiyorlardı. Elimizde ise (26) vagon şeker vardı. Esasen bunlardan on - va- gönunun üzerine yüz vagon ka- dar boş çuval konmuştu. Çıka- rılması büyük masrafa bağlı idi. Üç vagon resmi makamata aitti. Diğerlerini de bayilerimize vermek Bu vaziyet -karşısında idare meclisi 18 şubatta Ankarada toplanup karar verecekti. Hâkim sordu : — Meclisi idare niçin Anka- rada toplandı? Haydar Bey — Çünkü idare- meclisi azasının ekserisi meb'us- tur. Onun için orada toplanmak zarureti vardı. (Sonra izahata devamla: ) Biz de burada mamul şekercilerle mutabık kaldik, ken- dilerine ıslak ve avarye şekerler- den verecektik. Ticaret Müdür- lüğünün delâletile verdik te bir bir ay içinde bu şekerlerin yerine piyasadan iyi şeker alıp verecek, alamazlarsa beher çuval için de- pozito makamında alıkoyduğumuz (38) liralarını iade etmiyecektik. Nitekim bu itilâf üzerine mua- mele devam etti. Hâkim — Bozulmamış şeke- rin fiati (34,40) lira iken ıslak şekeri (38) liradan satmanızda bir ihtikâr hareketi yok mudur? Sonra piyasaya arzedecek başka şekeriniz mevcut değilmi idi? Haydar Bey — Şekerler oka- dar ıslak değildi. Fabrikada (75) vagon normal şeker vardı. Hütim — İstanbulda şekere ihtiyaç varken bunları niçin bu- raya getirmediniz? Haydar Bey — Efendim, bun- ları Trakya vilâyetleri için ayır- mıştık! Hâkim — Fakat Trakyanın, bu buhran zamanında İstanbul- dan şeker çektiğini ihtikâr ko- misyonu tesbit etmiştir. Buna ne dersiniz? Haydar Bey — Efendim bay- ram ertesi olmak — münasebetile belki buradan şeker almışlardır. Hâkim, son olarak — şu suali sordu; a — Şubatın 14 ünde Ticaret Müdürlüğü size müracaat etmiş ve buhran olduğunu haber ver- miş, piyasaya şeker çıkarılmasını istemiş. Halbuki siz tüccara an- cak ayın (21) inde mal verdiği- nizi itiraf ediyorsunuz. Niçin bu kadar geç kaldınız? Bu teahhurla ihtikâra meydan vermiş olmadınız mı? Veremiyecek idiseniz bunu vaktile söylemeli idiniz. Hükümet de kapıları açar, istediği kadar şeker ithal ederdi. Hükümet sizin elinizdeki şekeri hesaba katmış ve kontenjan listesini ona göre tanzim etmiştir. Haydar Bey bu suallere: — Efendim hükümetle müza- kereye girişmiştik de — ondanl şeklinde bir cevap verdi. Ve yazının başında haber verdiğimiz veçhile şirketin davası diğer maznunlarla tevhit edilmek özere 15 marta bırakıldı. l -- a Lindbergin Oğlu Bir Türlü Bulunamıyor Niyo Jersey Valisi, Çocuğun Ha- yatından Ümidini Kesmiş Gibi... Nevyork, 8 — Lindbergin oğ- lanun kaçırılmasındanberi aradan beş gün geçmiştir. Fakat hâlâ çocuğun Aakıbelinden kat'i bir haber alınmamıştır. Niyo Jersey valisi, çocuğun hayatta bulun- duğuna dair el ile tutulabilir hiçbir. delile malik olmadığını beyan etmiştir. Şoför Consonun mevkufiyeti devam etmektedir. Kefalete rapten tahliye edildiği haberi doğru degildir. Bristol, 8 — Zabite, yeniden iki erkekle iki kadım tevkif etmiştir. Haydutların, Lindbergla doğrudan doğruya temas edeme- meleridir ki çocuğunun iadesinin geciktiği zannını uyandırmıştır. Zabıta, bunun üzerine Lindberge gönderilecek mektupların açılmı- yacağını ilân etmiştir. Kaçırılan çocuk hakkında ma- lümatı olduğunu söyleyen Toni Meslo isminde bir adam daha Konnektiktü zabıtası tarafından tevkif edilmiştir. Lindberg, bu — münasebetle kendisini — dolandırmak — isteyen diğer bir grupun tuzağına düş- mek üzere bulunuyordu. Bu hay- dutlar, (50) bin dolar mukabilinde çocuğu iade edeceklerini vadet- mişlerdi. Fakat çocuğu çalanlar kendileri değildi. Bu münasebetle, dünyada, başkasının felâketinden lüzumsuz yere zevk duyabilecek insanların ne derece fazla olduğu bir daha anlaşılmıştır. Çünkü şimdiye kadar yavrusu hakkında Lindberge şu veya bu şekilde malümat yollıyanlardan bir veya ikisinin hüsnü niyetle bareket ettikleri anlaşılmıştır. Lindenbergin ricası Üzerine Niyo Jersey müddeiumumisi de çocuğu getirirlerken haydutlar yi olurlarsa — serbest bırakılacaklarını ilân ettiği gibi Lindberg te (50) bin doları behe- mehal vereceğini vadetmiştir. Denizden yeni dönen bir ka- çakçı gemisinin kaptamı, yolda gelirken pusulası bozulmuş bir tenezzüh yatına tesadüf ettiğini, yattakilerin pusulayı Bzere kendisini davet ettiklerini, yata yaklaştığı zaman küçük bir çocuğun ağlamasımı işittiğini, bu- nun Üzerine yatın — kendisini beklemeksizin uzaklaştığını söy- lemiş, o sırada Lindbergin çocu- gunun kaçırılmasından haberdar olmadığını da kaydetmiştir. >KIRAL EĞLENİYOR (Le Rol 8'amuse ) Fransızca sözlü film. Şehzadebaşı MİLLİ ve HİLÂL sinemalarında Türk gecant ve kabramanlığımı, Türk #zmll sobatını canlı olarak gösteren seali, #üzlü hakiki harp filmi : ÇANAKKALE Emsalsiz büyük muvaffakiyet- lerle devam ediyor. Hergün 2,30- 4,30 suvare 9,30da saat 21,30 ta YALOVA TÜRKÜSÜ Musikili komedi l | Hasan Ferit C - Un Fiatlarda zam yoktur. Yakında: KAFATASI * Bu akşam saat 21.30te Fransız Tiyatrosunda THE ENLGİSH PLAYERS CANDİDA Ademi iktidar ve bel gevşekliğine Karşı en müezsir deva SERVOIN haplarıdır. Deposu, lstanbulda Sirke- cide Alt Rıza Merkez feczanesidir. Taşı 150 kuruş posta ile gönde- ımı:'f:ııııa. Irgatpazarındaki, Trab- Yenl —Ferah — eczanesinda zonda bulunur. Bugün akşam — İçyanpyL BELEDİYESİ Kadıköy — Süreyyah - Sim inda Raşit Rırza Tiyatrosu San'atkârları Talak Eğlenceleri Vodvil $ perde Şehzadebi Raşit Rıza ü'ıl,ilyıu'uıı - Perşembe günü akşam — 21,80 C ÖTELLO epirin ük faclamı Şıı'5 ,..rı."'ı 'tabla &98 | 8838585 8uzctük Bankaot