Su Katılmamış Süt Hesabını bilen bir zengin, istirahatı için köylerden biri- ne çekilmişti. İneği olan süt- çülerden birini aradı, buldu. ona dedi ki: — Sana her sabah hizmetçim gelecek, ona bir okka süt vere- ceksin. — Baş üÜstüne. Okkası sekiz kuruş. — Fakat ben halis süt iste- | rim, su katılmamış. — Baş üstüne, öyle ise okkası on kuruş, — Fakat sütü hizmetçimin gözü önünde sağacaksın. — Baş üstüne; öyle ise olkka- & öonbeş kuruş. — Yahut ta “sütü hizmetçim kendisi sağar, 'olmaz mı? “—'Büş üstüne, öyle İse “ökka- & yirmi beş kürüş ğ 2 KILIBİK. TEREDDÜDÜ Kız — Size kundura beğen- diremiyeceğim galiba.. Müşteri — Ben hepsini be- ğendim amma, karım evde han- | edeceksin. gisini beğenir diye tereddüt edi- -— Erkek — İyi amma son masraf olacak. Kadın — İstediğim mantoyu yaptırmıyorsun, kederimden öleceğim, cenazame daha çok masraf M. Agâhın paltosu “Cümhuriyet,, deki M. Agâh dostumuza arkadaşları sitem edi- yorlardı: — Yahu, dediler, sende ken- dini pek verdin, üstüne başına hiç bakmıyorsun. Vakıâ mahut ankete cevap verenler gibi sene- de yüz bin lira tuvalet masralı yap demiyoruz amma seninki de fazla değil mi ? — Kabahat bende değil, de- di. Bir adam var, bana ait yep- yeni bir paltoyu bir türlü vermi- yor. — Allah allah... Kim bu yahu? — Terzi! GÜZELLİR AKADEMİSİNDE Yaşlı kadın — Buruşukları düzeltiyorsunuz değil mi? — Kız — Fakat geç geldiniz efendim. Yaşlı kadın — Kapatıyor musunuz? Çok mu geç? — Kız — Evet öon beş sene kadar geç. AŞIK KEREM MASALI — Manzum hikâye — Yandı çini sobanın alevlerile halı, W “Bari isimlerini söyleyeyim, etme merak: Dışarda inliyordu çılgın rüzgârın sesi! || “Birinin adı: Kerem! Birinin adı: Aslı!.. Küçücük odamızın perdeleri kapalı, || Yalnız oturuyorduk uzun bir kış gecesil || “Bütün hükmünü sürmüş, bu hasret denen bora: * Sokmak istiyor gibi onu sanki canıma, Dedim: “Ne kederin var, söyle, şekerim, cicim?..,, Sevgilim bir daha sokularak — yanıma, | Dedi: “Pek sıkılıyor, nedense, yine içiml,, * Onu teselli ettim: “Gönlünü' neşeye - sal, “Ben de dertli olurum sonra senin derdinle! “Gel, sana geçmişlerden söyliyeyim bir masal, || “Biçarelerin kalbi) dönmüş bir harabeye! “Tanrı, matemle dolu bir maceradan sonra, “Onları kavşturmuş, artık yazıktır.. diye! * “O gece oturmuşlar başbaşa ikisi de, *“Demişler: “Devasıdır bu sevda ruhumuzun!, “Hüzünle titriyerek, ikisinin sesi de, “Bahsetmişler çekilen hicrandan uzun uzun! * “Germek her âşıktan bahtı karaymış kat kat, “Felek cefa çekmeği omun almına yazmış: Uğraşırmış yorolan parmaklarile, fakat “Güzel kızın göğsünü bir türlü açamazmış! “Altın saçlı başını göğsüme koyup, dinle..., — Kızlar, burada bir genç kız kendini suya attı, zengin ve se- . “Yüzlerce sene evvel, varmış iki sevdalı, “İki tutuşmuş can ki, yektiğerine vurgun! “Bir sölünden güzelmiş genç kız nazlı, edalı, “Âşıkı da, yıllarca, hasret çekmekten yorgun! vimli bir adam geçiyordu, kızı kurtardı ve aldı. * | “Onların sevdasını kıskananlardan biri “Demiş ki; “Olmayınız yer yüzünde bahtiyarl... “Kâmilen sihirliymiş esvabın düğmeleri; “Yüz defa çözülse de, iliklenirmiş tekrar!,, * Düştüğündenberidir zavallı genç bu aşka, “Dağlarda ağlıyarak dolaşan bir deliymiş! “Dünyada bir tanecik sevgilisinden başka “Hiçbir şeyi görmezmiş, gözleri perdeliymiş! Ben masal söylemeğe devam ederken yinc, * Sevgilim tutup sıktı birdenbire elimil Dedi ki; “Gel seninle edelim muayene; *“Benim esvaplarım da acaba sihirli mi?!...,, *“Muhakkak, ey sevgilim, dinlersin ağlıyarak, k MUMAİLEYH “Baştan başa anlatsam bu hicran dolv faslı! ,)adanm — Anladı amma, bana ded!- — Ayol, Annem hasta imiş, Vazifesi ki: “Vazifende ne kadar imlâ | Haydi gidip kadıncağızı beraber SAĞ yanlışı var. Sen bu kadar yap- | ziyaret edelim. Şıdî: dedi l:i'-ohı yaşında oğlu | a asın. Bunu küçük kardeşine mi Alâettin Bey düşündü: — Nasıl? Benim yazdığım va- yazdırdın ?,, — Haydi çıkalım, dedi, kö- zifeyi muallime gösterdin mi? Ne | Kayınvalde peği de beraber — götürelim de dedi? Benim yazdığımı anladı mı? Hanımı Ziyarel hiç değilse — hayvancağız biraz masum bir tavırla ce- vıpş:f:&n: - z Saliha kocasına dedi ki hava alsın.