ı| W | Vecihe — (Telefonda) Allo Marmazel.. Beyoğlu bir sıfır iki sıfır sıfır sıfır. sifir... Allo sen mi- . sin Mevhibeciğim! Nasılsın şeke- rim.... Ben de iyiyim canım.... Yoo... Bir şey için değil... Canım sıkılıyor da... Niçin mi? Nasıl sı- kılmaz kardeşim! Bey Eskişehire gideli bir hafta oluyor. Halbuki güya beş günde gelecekti.... Ha- yır.. Telgraf falan da gelmedi... Yok...? " İşte i ediyorum ya.. İster misin Eskişe- hire gidiyorum diye evden çıksın da beş on gön sefâhate dalsın... Ne?... Nerede olacak Beyoğlumr da.. Adada, Modada.. Çavok.. Sefahat yeri mi eksik İstanbulda... Yoo... Şüphe ettiğim için değil.. Olura... Bazan işlerini bitiremez de birkaç gün geçikir... - Yeoo,.. Yoo.. Artık okadar eminim ca- nim...; Niçin mi telefone ediyo- rum?.. Söyledim ya.. Çok canım sıkılıyor da... Neden mi? Bir defa evde — yapyalaızım, — hiç k'ıı_ııı_e yok. Hayır, bizim Ayşe izinli, anası hasta imiş, patlasın kâfir. İki gündür beni yalnız bızaktı. Bilirsin ben iş göğetırâem.ı Her anın eline kaldı, aşçımız :ı!? şışkek. erkek, Ali... Hah., Evet Bolulu, nereden biliyorsun?. Dün telefon ettin ha... Ne? (Gü- lerek) — taşralı bir er- kek çıkınca korktun mu? — Yanlış onun merak ha.. Evet, evet bizim yeni aşçı... Bo- luludur.. Daha iki hafta oluyor. E,. Peki.. Beni sordun.. Ne ce- vap verdi?. Evet yoktum. Beyoğ- numara verdiler zznnettin luna maniküre inmiştim. Yao... Senin telefone ettiğini söylemedi. *Evet, evet unutur kardeşim unu- tur. Allah için adamcağız çok iyi yemek pişiriyor... Çok namuslu sadık. Amma, o derece unutkan o derece unutkan ki; dünyada bir eşine daha tesadüf edilemez... Müthiş bir şey. - Yoo - Yoo. Yemek hususunda değil.. Pilâvun yağını, çorbanın tuzunu, tatlının şerbetini unutmuyor... Fakat mut- faktan dışarı çıktı mı?, ondan hayır bekleme, her şeyi unutur. Meselâ birisi gelse, ismini sor- mağı unutur.. Gelir: — Hanımelendi birisi geldil Der.. İsmini sormağı onutmuş- tur... Kadın m, erkek mi?. Der- siniz.. İnsanın yüzüne sırıtarak; — Durün sorayım da geleyim der.. Bir gün sütçüyü misafir di- ye ta salona almış. Posta müvez- ziini yatak odama ğetirdi. (Güle- rek): — Vallahi.. Sana yeminle... İşte kardeşim böyle.. Başım dert- te, seninle iki satır konuştum da içim açıldı. Oruvar canım.. Tele- föne et ya... Teşekkür ederim.. Oruvar.. (Kapı kapanır) — Kimo?. Ne var ne oluyor, Senmisin Ali?, Ödümü kopardın.. | fendi unutuvermi- Bİ Eşhas: Vecihe Hanım Ahçı Ali... Ben sana tenbih etmedim mi? Ka- piya — vurmadan girme diye ? Ali — (Ser- tarak): —Kusura bak- mayın — hanime- şim ! Vecihe —Aman yarabbi.. Ali.. İyi kisen yemeklerin tuzunu yağını u- nütmüyorsun.. Ali — Hiç unutur. muyum efendim.. — İkide bir sık, sık tadı- nâ bakıyorum , Elim de alışmış. Vecihe — E.. Söyle bakalım. Neye geldin böyle kaşa koşa?.. Ali — Neye mi? (Sırıtır) ku- sura bakmayın hanimefendi. Şim- di aklımda idi amma.. Sizin sıfa- tınızı görünce unutuverdim. Vecihe — (Gülerek) Neden Ali Ağa?. Ali — Bilmem., Unutuveriyo- rum işte.. Neydi, neydi. Yarab- biciğim Yaresulallah pek acele bir şeydi.. Acaba meydi. Han- mefendiciğim? Vecihe — Ne bileyim ben Ali Ağa.' Neye düirdi. Ali — Ne gibi neye dair?.. Vecihe — Yani ne üstüne.. Çarşıdan ahnacak bir şey mi lâ- zımdı. Ali — Yok, canım.. Vecihe — Camm söyle.. Para falan mı istiyeceksin.. Ali — Yok.. Yok efendim. Sayenizde param var. Amma is- terseniz hazır aklınmza gelmişken verin... yok o değil Vecihe — Yoksa birisi mi izeldi?. Ali — Yok efendim.. Birisi de gelmedi. Vecihe — (Hiddetle) -Canım ne soracaktın... (Ayağını yere vurarak) Ne söyliyecektin.. Hadi.. Söylesene?.. Ali — Aman kuzum hanıme- fendi, öyle çabucanak cinnenme- yin... Vallahi şu kadarcık aklım- da ne var ne yok unutuüveririm.. Geçtim olsun zaten elim ayağım titriyor... Vecihe — E haydi bekliyorum söylesene.. Yüzüme ne bakıyor- sun?.. Kuzum bugün benim ga- zetelerim gelmedi mi? , Ali — Ha geldi ya,.. Getir- diler... Vecihe — E... Hani gazete- lerim? Niye getirmedin? Ali — Kusura bakmayın ha- nimefendi unuttum. Vecihe — Hay Allah... Getir emi, unutma.. Ali — Peki efendim.. Unut- mam.. Vecihe — Demin ben telefo- . R DİYALOG. RADYODA Darülbedayi san'atkârlarından Bedia Hanım Radyoda söylemişlerdir. ne ederken >kapıi — çalımıyordu. Birisi mi geldi?. Ali — Evet. BÜ S Vecihe — .Aman Yarabbi.. Kimdi?... Ali — Bilmem amma... Hani her zaman mektup getiren adam- dı galiba.. Vecihe — (Telâşlağ Mektup mu getirdi?.. Ali — Evet efendim.. Getirdi ya.. Vecihe — E. Hani nerede?. Ali — Bilmem.. Aşağıda, ga- zetelerin — üstüne — koyuverdim galiba. Vecihe — Niçin getirmedin? Ali — Getirecektim amma efendim hani gazeteyi unuttum- ya.. Mektubu da beraber unutu- vermişim.. Vecihe — Haydi sersemmisin nesin?, koş getir, Ali — Sersem dedinizya.. İki gözüm gör olsun haklısınız efen- dim.. Sersemden aklıma geldi... Bakım.. Vecihe — Hah.. Aklına gel- di mi Ali? Ali — Yok be. O değil. Sersem dediniz de.. Bir gün, as- kerlikte Çanakkaleye düşmüştük.. Ben yine aşçı idim hani.. Vecihe — Aman çabuk ol Ali ağa.. Ali — Çabuk olacağım efen- dim.. Çabuk olacağım.. Neferlere yemek pişirirdim.. Efendime söy- leyim.. Sonra bizim binbaşı be- nim yemeklerimi pek beğenmiş.. Bana haber göndermiş.. Geldile .: — BSeni binbaşı istiyor ded.- Hâzım Bey ler. Bir koşu ya- nına vardım efen- dim.. — Sıkı - bir pata çaktım.. — Buyur e- fendim, geldim ! Dedim... —Ne ge- din, sen kimsin? Dedi... Bir tür- lü cevapbulupta kim — olduğumu söyliyemiyordum ki.. Binbaşıya: — Size ma- lümdur efendim! Dedim... 'Ayağa kalktı: — Eşek gibi ne sıritiyorsün vlan, . Adın ne;. Taburun, — bölü- Şün, mangan ne.. Söylesene ? Diye bir kükredi .. Yüzünüze güller hamımefendi.. * Sanki — oracıkta... Tövbeler olsun.. Tepemden aşağı cazzadanak — kaydar sade yağ dökmüşler gibi tutuştum. İçim geçivermiş., Bereket. — Aklıma geldi de korkudan çatlak kaval gibi çıkan sesimle: — Binbaşı Efendi ben aşçı- yam., Zatınız emretmişsiniz ben de geldim iştel! Dedim. - Sıfatıma şaplağı çaldıda bana sersem he- rif bir kere ben seni çağırtma- dım.. Sonra da ben binbaşı değil, yüzbaşıyım körmüsün... Yakama bak.. Dedi.. Tuu.. Meğerse teı binbaşı diye yüzbaşıya gitmişim... Vecihe — Bitir artık,. Bitir Ali.. Koş mektubu getir... Hikâ- yene ondan sonra devam edersin. Hâlâ ıklmı_gnlıııedi mi bana söy- liyeceğin şey?.. Ali — Hayır efendim... Müm- künü yok aklıma gelecek,. Vecihe — Yoo.... Bu böyle olmaz.” Seninle işimiz var öyle ise.. Bu nekadar da!gınlık, unut- kanlık canım,., Ali — Vallahi ne dalgınım, ne de unütkan... Amma lâkin ka- famın içinde bir şey tutamıyo- rum ki.. Yemekten başka her şeyi unutuyorum... Yemeği de elim alışmış ta onun için pişiriveriyo- rum galiba.. Bak mutfağa girince aklıntıfikrim yerinde.. Nereye ne koyduğumu, biliyorum.. Gel gö- relim.. Mutfaktan çıktım mı bende zihin arama.. Amma yemek pişi- rirken evelâllah cin gibi hepsini bilirim.. Vecihe — Aşçıbaşi sus.. A:- tık dayanamıyacağım.. Bayılaca- ğım... Ali — Aman.. Bayılmayın Sonra ben şaşırır.. Ne halt ede- ceğimi bilmem.. Sakın bayılmayın | mektubumu — getir.. İ İ Vecihe — Senin aklına bir şey geleceği yok... Haydi git te Yahut ben kendim aşağı iner, getiririm.. Ali — Oturun ayağınızı öpe- yim hamımefendi.. Siz zahmet et- meyin efendim.. Ben unutmam, şimdi getiririm... Meraklanmayın.. Baygınlık dediniz de aklıma bir hikâye daha geldi.. Bakın söyle- yim de.. Vecihe — A.., Artık yeter... Haydi çık dışarı sersem... Sen ya kında kendini de galiba.. unutacaksın Ali — Azarlamayın efendim.. Yallahi aklıma gelçcek amma ne vakit.. ? nürsün.. Orada aklına gelirse he- men koşar gelir hana söylersin.. Ali — Evet efendim iyi söy- lediniz varayım bir mutfağa gi- deyim.. Hah... Mutfak.. hanıme- Vecihe — Ne.. Mutfakta ne- olmuş?. Ali — Aman Allahçığım.. Ne söyliyeceğim — aklıma — geliyor,. Hah.. Şimdi aklıma geldi.. Mut- fak.. Vecihe — Dur... Dur baka- hm.. Dur... Yanık yanık bir şey kokuyor.. Duymuyor musun? Ali — Aman Allahım.. Şey- dir.... Külbastılardır.. Kalemleri ıskaraya koymuştum da size gel- miştim.. Vecihe — Ne için gelmiştin.. Bunu söylemek için mi?.. Ali — Evet.. Eyvahlar olsun lâkırdıya daldım da unutuverdim.. Gördünüz mü hepsi yandı... Anı- ma size söyliyeceğim şey de aklı- ma geldi.. Hah evet.. Vecihe — Haydi söyle artık şimdi çıldıracağım Ali — Çıldırmayın İşte hanımefendi. Sofraya buy- efendim. rün. Yemek hazır Vecihe — ( Yere atılan bir tarak yabhut bardağın sesi ) De- fol sersem kâlir. Külbastılar yandı berbat oldu. Vetihe — Git mufakta düşü- ! İ i | | İ