Kakerin || —— Paris Mektupları — Lüle Taşı İhracatı Niçin Durdu? Eskişebirde çıkan ve bütün Eskişehirlilerin. medarı maişeti olan İületaşı ihracatı hakkında biraz izahat vermek istiyorum. Halihazırda elinde — lületaşı bulunan esnaflardan ihracat ya- pan tüccarlar mubayaa etmiyor- lar. Zira hükümet lületaşının ih- racına müsaade etmiyor ve hü- kümetimiz buna sebep olarak ta İületaşının — bir — şirkete imtiyar — balinde — verileceğini söyliyor. Esnaf, tüccar zaten buhranhı olan şu zamanda elinde bulunan üç beş kuruştan ibaret sermayesini bağladığı lületaşının yüzüne bakıp duruyor. Hüküme- timizin böyle imtiyaz fikri varsa bile hiç olmazsa elinde Tületaşı bul:manların mallarını ihraç ettir- dikten sonra yaparsa daha iyi olacaktır. Eskişehir A. REMZİ Camiyet Böyle Olmalı Hayli zamandır. — hastayım. Ben Guraba hastahanesinde ya- Şarken — çocuklarım muhtaç ve sefil bir vaziyette kaldılar. Bunu haber alan Lokantacılar cemiyeti yardım sandığı Bastahaneye me- tBur göndererek hatırımı sormuş ve yirmi beş lira göndermiştir. Pek lüzumlu zamanda imdadıma koşan cemiyete karşı teşekkürle- timim neşrini rica ederim. Guraba hastahanesinde birinci koğuşta kebapçı SÜLEYMAN Bir Sokak Halkının Ricası Beyoğlunun bir köşesinde bu- klınan Ayaspaşa mahallesinin Su- lak çeşme sokağında on gün ev- vel lâğım patlamış, bâlâ yapılma- mıştır. Pis kokudan sokaktan geçilmez oldu. Belediyeden der- hal tamirini rica ediyoruz. KADRİ Mazot Ve Kömür Meselesi Son senelerde bazı şehirleri- mizde elektrik tesisatı yapılmış- fır. Samsun, Giresun, Kastamonu Hâh.. Tesisat yapılırken içinde bulunduğum Samsuna Üüç maki- ge kurulmuştu. Kastamonuda iki makine var. Geçelim bu makine adetlerini; geçmek te doğru değil, beket mekinö. 30 bin İrays,mar || e L C N L Mleşina kolmuş.. Bunları yaparken işlemesini | temin için yaptığımız masrafa dikkat etmeyiz. Bu mazotla işlerler. Mazot Tt mizde yapılmaz. Makine ikide bir arıza yapar. Makineye lâzım olan yedek parçaları biz yapma- yız. Ufak bir vidasını yapmadığı- mız; —her ay mazot yüzünden bir haylı paramızın Avrupaye gitmesinden başka bir .eypal’e— min etmiyen bu makineleri ne- den kullanalım?. Bu kabil işleri yaparken «süs, zarafet ve incelikten kaçarak kaba, fakat dayanıklı ve az mas- raflı elan buhar makinelerini tercih etmeyi düşünsek ne olur- du.? Türkiyemizde su ve kömür, kömür olmazsa odım bulmak ko- laydı. Yeter ki kendi tavamızda yanan kendi yağımız olsun.. Kastzmonu: A.F. Cevaplarırız Karilerimizden H. Sıtkı Beye: İltifatımza —teşekkür — ederiz. Bahsettiğiniz resimleri gönderir- seniz istifade edilip edilmediği anlaşılacaktır, efendim. | değillerdir. Fransız Payıtahtında Vasat — s$ON POosSTA Olarak Her Sene (25,000) Kişi Kaybolur Paris Polis Müdüriyeti Kayıplar Şubesi Müdürü Temin : Kaybolan Herkesi Öldürülmüş Ediyor: Farzetmeyiniz * .i - BMuayyen bir semtte şüpheli bir vak'a karşısında kaldığı zaman polis müdüriyetinin yaptığı ilk şey: Şüpheli eşhasın dosyalarını karıştırmaktır Paris; 14 (Kânunusani) — Bu sabah gazetenin ilk sayfasında: — Yine bir şoför kayboldu. Serlevhasını görünce merak et- tim: — Acaba bir senede Pariste vasati kaç kişi kaybolur, dedim, sordun: ğ — (25.000) kişi cevabımı ver- diler. Belki mübalâğaya hamle- dersiniz, — sir vak'ayı — bizzat *“Paris Polis Müdüriyeti Kayıplar Şubesi Şefi, M. Pagein ağmn- dan dinleyiniz : — Evet efendim, yanlış - işit- mediniz. Pariste, daha doğrusu *Sen , vilâyetinde her sene vasati olarak ( 25000 ) kişi kay- bolur. Fakat bunların bepisi de öldürülmüş — veya intihar etmiş Birçoklarını — uzun veya kısa bir zaman sonra bu- yeni bir hayat kurmak için uzak semtlere yittiklerini anlarız. M. “Page , elini uzatarak masasının Üzerinde ikiye katlana- rak kıvrılmış bir kâğıt aldı, açtı: — Size yalnız bu sabah sekiz- den ona kadar haber verilen kayıpların — listesini okuyayım, bakınız: 13 zevç, G zevce, 11 geç kız, 7 delikanlı ortadan kaybol- muştur. Fakat daha vakit erken- dir. Bu liste akşama — kadar hiç güphesiz ç dört — defa ziyadeleşecektir, fakat — biraz evvel de söyledim, — bunların hepsi de feci bir akıbete kavuş- mus değillerdir.., * Gülenler, Ağlıyanlar Zevcini kaybeden kadın, üç gündür zevcesini bulamıyan zevç, bir haftadır kızınm eve dönmedi- ğini gören anne, bulâsa Pariste kaybolan herkes bir; defa ma- hallesinin polia komiserliğine uğ- radıktan sonra ekseriyetle polis müdüriyetine gelerek M. “Page, » da ziyaret eder. Paris polis müdüriyetinin bu nazik memuru şikâyetçileri dinler, kuvvet alır, icabında nasihat verir. Kendisi senelerdenberi bin- lerce dertliyi göre göre mükem- mel bir rvuh doktoru - olmuştur, herkese verilecek cevabı bilir ve verir. Bir romancı için Mösyö Page'ınn odasından daha - istifa- deli bir yer mevcut değildir. * Lütfon Kızımı Bulunuz.. İşte ilk nümune, İşçiye ben- ziyen orta yaşlı bir adam Mös- yö (Page) m önünde elleri tit- riyerek gözyaşı içinde anlatıyor: — Efendim, kızım Therese iki gündür, eve dönmedi, annesi delirmiş gibidir, çocuğumuzun öldürülmüş kor- kuyoruz. Bu sebah gazetede * Sen , nehrinden bir genç kız cesedinin — çıkarıldığını okudum, Morga gittim baktım, o, değil, Fakat muhakkak onun da başına bir felâket gelmiştir. M. Page bir diplomat ince- Hiği ile daha az meş'um ihtimal- lerin de tasavvur edilebileceğini söyledi, Theres vakıdı ciddi, na- muslu bir genç İurdır, fakat ni- hayet “fazilet,, yollarından hariç- te biraz gecikmiş olabilir.. Fakat Theresin bahası bu ih- timali işitir işitmez sarardı; — Asla, asla, diye bağırdı. Zavallı çocuk mutlaka - öldürül- müştür. olmasından * 24 Saat Sonra.. Sahnenin üst — tarafım bir gün sonra — öğrendim, — hayır Therese öldürülmemiştir. Hayatı- min ÜÜk aşkı ile bir etelde ya- şamaktadır. — Paris polisi pek kısa bir zaman içinde firarinin izini bulmuş ve bulduğunu da babasına haber vermiştir. Şimdi | | | Therese'in babası tekrar Mösyö Page'in odasındadır. Fakat bu defa yeis hiddete münkalip ol- muştur ve M. Page onu teselliye çalışmaktadır: — Kendinizi üzmeyiniz. Kızı- nızın başıma gelen vak'a tamir | kabul etmez, fakat o kadar da feci değildir. Nihayet bir izdivaç | ile de bitebilir. fakat siz bana söyleyiniz, kızım nerede? — Maalesef onu söyliyemeyiz. — Neden? — Kızınız Rüştünü — ispat adresinin haber — Mümkün, 22 yaşındadır. etmiştir. — ve verilmesini iste- memektedir. Arzusunun hılâfına hareket edemeyiz, kanun mânidir. * Zevciniz Bulundu.. M. Page şimdi bu babaya verdiği cevabı soura da zevcinin — kaybolduğunu — haber vermiş olan bir kadına tekrar edecektir : — Madam zevciniz biraz bulundu, | sıhhattedir? — Nerede? — Söyliyemem. Çünki zevciniz adresin ifşa edilmemesini iste- miştir. Kadın gürledi : —Ne demek ? Söyliyeceksiniz. Söylemek mecburiyetindesiniz. Aksi takdirde yapacağımı ben bilirim ! Bağırıyor, — elindeki şemsiye ile masanın Üzerine vuruyor, kırıp | döküyor. Fakat M. Page bu gibi | hâdiselere alışkındır. Tekrar edi- | yor: — İsrar etmeyiniz, kanunun bükmü böyledir. — Güzel kanun doğrusu. Fa- kat ben onu kendim de bulurum. Merak etimeyiniz muhakkak met- resi ile beraberdir. On yedi se- nelik izdivaçtan sonra yapacağı bu muydu! Kadın şemsiyesini bir defs | Hindiçinide Bir 'Maceraperest Hindiçini — muhabirimiz -Nile | Hanım, Uzak Şarkı, maceraperest görünerek kolay para kazanmıya | elverişli bir saha addeden bir | Danimarkalımın başından geçen hem gülünç, hem de korkunç bir bâdiseye dair bir mektup gön dermiştir. Mevruunun — garabeti noktasından karilerimize arzedi- yoruz: Bankok, (Hususi) — Sinirleri- nin kuvvetine ve cesaretine pek | emin olan bir Danimarkalı, Ame- rikada ve Afrikada birçok sergü- zeştler geçirdikten sonra buraya geldi. Danimarkalı, bir gün Ame- rikada (150) kat yüksekliğindeki bir binann dam kenarındaki tırabzanları üzerinde başı dönme- den ve düşmeden — dolaşmıya muvaffak olmuştu. Danimarkalı bu hâdiseden sonra Amerikanın birçok şehir- lerinde para mukabilinde parz- şütle atlamak tecrübeleri yap« mıştı. Hatta bu tekliflerinden birçoğu, tehlikenin büyüklüğüm den dolayı reddedilmişti. Mera- keşte bir Müslüman kadınının resmini almak isterken balk seyyahı taşa tutmuşlar ve kovar lamıya başlamışlardır. Fakat Danimarkalı cesareti ve soğukkanlılığı sayesinde bütün bir şehir halkının elinden kur- tulmıya muvaffak olmuştur. Bu adam geçenlerde buraya geldi Hakikaten birçok fevkalâdelikler yaptı. Bu arada herhangi bir yılanı kuyruğundan tutup İstes | diği gibi hareket ettireceğini de iddia ediyordu. Bu fırsata geçen gün nail oldu. Sokakta, yarı be- line kadar bir kovuğa giren bir yılana tesadüf etmişti. Danimarkalı bir kısım dışards olan yılanı görünce, hemen kuy- ruğundan yakalamış ve çekmiye başlamıştır. Fakat — Danimarkalı — bütün kuvvetile çekip çıkardığı yılanla . karşı karşıya gelince şaşırmış kalmıştır. Delikten çıkan hayvan Kobra cinsinden çok tehlikeli biz yılandı. Zehirli ve kocaman kafasile Danimarkalının üzerine saldırınca biçare seyah cesaretini kaybetti, büyük bir sür'atle kaçarak ölüm tehlikesinden kurtuldu. Bu yazım ile şunu demek istiyorum ki Him distan, Hindiçini gibi memleket- ler artık bir macera bucağı ok maktan — çıkmışlardır. — Hayat Garpta ne ise Uzak Şarkta da odur. Nile ——— — daha Mmasanın — Üzerine vurdu. Ve mösyo Page anladı ki firari zevç bu kadını bırakıp kaçmakta tamamen haklıdır. * Facia kısmı da Var Fakat biz bu dakikaya kadar kayıplar listesinin gülünç, yahut ta tabil kısmlarını gördük. Bunun bir de feci kısımı vardır. Deliler, hastalar, ihliyarlar, — ölüler. — ve işte M. Tagen hiç sevmediği şey.de budur; HAdiseyi gidip alâkadarlara haber verokl — Fakat we çare, ve'le vazifedir. vapılacaktır, diyor. vazifesinde