# 7”SOÖN POSTA Kadınlarla Mücadele İzmirde bir Erkekler birliği teşekkül sandan birinin söylediğine naza- ran gayeleri arasında kadınlarla mücadele de varmış. Hani tıpkı Ahtikârla, kaçakçılıkla mücadele gibi.. — Fakat bu şikâyet neden ve niçin? Kadınım yeri evdedir diyen, onu kafes, kafes arkasında, per- de, perde arkasında kapatan, bütün hürriyetini elinden alan yine onlar değil miy özü açı- hr diye yazı bile öğretmiyen, dört beş sınıflı bir mektebin yalnız okuma programını bitir- dikten sonra kızını eve kapatan yine babalar veya erkek kar- deşlerdi. Peçe peçe üstüne örttü- ren, — vücudünün — şekli — belli etmiş. Ba birliğin #&za- | f | YA ERM Gai'ip _İtikatlarla Mücadele | çından da karışık ve çok - çapra- şıktır. Çünki borç denilen şeyin İzmirde Bazı Kimseler Eski Mezarlara | Adak Adıyorlarmış "e Mum Di İzmir(Hususi)- İkiçeşmelik ma- hallesinin Tuzcu | sokağından geçi- | yordum. 18, 20 | yaşlarında | min edilen, tah- iyi | giyinmiş bir ku- | varın olmasın diye bol, büzmeli çarşaf- | larından kaçıran, parmağının ucu- nun görünmesine, sesinin duyul- | masına bile tahammül edemiyen | yine onlardı. Ona hayat hakkı verilmemişti ki kazanmak hakkı verilsin. Bu kadın bugün ğini kocasından ve beklerse kabahat kimiu?.. Onlar henüz erkeklerin önlerine koyduk- lari taassup perdesini yıkamıyan, muhafazakârlık zinacirini kıram- yanlardır. Anadolu kadını erkeğine muhtaç değildi. eskidenberi Tarla- ekme- | babasından | sını o sürer, buğdayını o toplar, | Üzümünü o serer, o kurutur. Zey- tinini o silker, ©o çiğner, pekme- zini o kaynatır, bulgurunu o haş- | lar, ekmeğini © yoğurur, kocası- nn çorabımı. 6 Örer. Çocuğuna © bakar, o büyütür. Tufeyli olan, şehir kadımı idi, Fakat artık bugün o da evinden | dışarı çıkmıya başlamıştır. Ban- kalarda, makine başında, ticaret- hanelerde tezgâh ve kasa başın- da, tütün denkleri önünde.. Çorap, Fanila makineleri yanında çalışanlar yine kadındır.. Bugünkü erkeklerin feryadı. tıpkı taç ve tahtını kaybeden padişahların telâş ve şaşırması kabilinden bir şey.. Bügünkü ka- dının da onaj söyliyeceği yegâne #öz: “Gölge etme başka lstemem,, den ibarettir. B. Halim ihsan .y. . İngiliz Lirası Yükseliyor Londra 18 — İngiliz Hirasının yükselmesi umumi bir. memnuni- yet uyandırmakla beraber bir kısım İngiliz gazeteleri endişe gös- termektedirler. Bilhassa Deyli- meyil, paramızın sukutu Üzerine sanayimizin kazandığını, İngiliz | Hirasını menkul bir surette yük- seltmek suretile lekrar kaybet- | mekten korkuyaruz, diyor. Sulh Nümayişleri Berlin 18 — Alman hukuku beşer birliği ile beynelmile femi- nizm ve sulhperverliğinin Berlin şubesi bugün berlinde toplanmış- lardır. Birçok sulhperverler ve komünistler harp aleyhbinde mu- tuklar söyliyeceklerdir. İngilterede Bir Tevkif Londra 18 — Nevyorktan gel- mekte olan Lafayet vapurı Peli- muta geldiği sırada Emniyeti umu- miye memurları, vapurun birinci sınıf yolularından bir Amerika- liya. tevkif “etmişlerdir. | filân haberi zın harap bır di- önünde durduğunu, etra- fına bakındıktan lar giydirten,kendi yakın akraba- | #onra içeriye u- fak bir paket attığını gördüm. Tabit bir teces- süsle duvara yak- laştım. — İçeride harap bir mexarlık birkaç adet ispermeçet mumu vardı. Mezarlığın ötesine berisine bez parçaları bırakılmıştı. Biraz son- ra bir ve etmiye başladı. Bu adama, niçin dua ettiğini sordum. Dedi ki: *“ — Bu, Hasan babanın türbe- Bidir.., Ve ricam üzerine anlattı: “— İzmirin muhtelif yerle- rinde böyle adamlara ait türbeler Gemlikte Bir Esrar Kaçakçısı Yakalandı Gemlik (Hususi) — Orhan gazili Selih efe isminde birisinin esrar kaçakçılığı yaptığı haber alınmış, Salih efe evvelâ kaçakçılıktan olmadığı cevap vermiş, fakat deliller şüp- heleri takviye ettiği için tevkif olunmuştur. Mümin isminde birisi birkaç ar- kadaşile birlikte koyun - hırdızlığı yaparlarken yakalanmışlar, tev- kif edilerek adliyeye verilmiş- lerdir. Bir Rüşvet Maznunu Salihli (Hususi) — Nufus kâ- tibi Ali Ef. bir hanımdan (35) lira rişvet aldığı iddiasile tev- kif edilmiştir. Gördes Tapu kâ- tibi de mevkufen muhakeme edilmektedir. İzmirde Kaza Neticesi Facia Oldu İzmir, (Hususi)— Karşıyarada Zafer sokağında oturan İtalyan tebeasından Ogust Misisç, hem- şiresi Lola ve arkadaşı Petro ile avlanmak üzere Çiğliğe gitmiş- ler. | Yolda Ogustün tüfeği ka- zaen yere düşerek patlamış ve Lola ayaklarından yaralanmıştır. Bir Bir Cinayet Muhakemesi İzmir (Hususi) — Cuma Ova- sının Şeytan damları mahallinde Ali ve Murat isminde ikij kişiyi öldürmekle maznun Molla| Os- manla arkadaşlarının muhakeme- sine başlanmıştır. ihtiyar adam geldi, dua | tahkikata girişilmiştir. | şeklinde | Bundan başka Cihatlı köyünde | YERE İzmirde İkiçeşmelikte Hasan babanın vardır. Bunların içerisinde en meşhur olanlari Mızraklı dede, Salih dede, Ayet dede, Soğan | dede ve Horoz dededir. Fakat | bunların içinde Hasan dede ka- | dar dilek yerine getireni yoktur!,, | İhtiyara sordum: ı —Bu dededen fayda görenler | var mi? *— Çok, hem pek çok... ı Geçen sene ben sıtma hastalığına | tutulmuştum. Tam altı ay yatak- (Ağrı Dağı Sakaveti |(Maznunları | | Adana (Husust) — Ağrı dağı şakaveti maznunlarının isticvabına | devam — edilmektedir. Şubatın Üçüncü günü — muhakemelerine başlanacaktır. Van ve Ercişte bulunan (300) kadar maznuna da davetiyeler Ev- (192) gönderilmiştir. | velce Vandan getirilen kişinin isticvabı bitirilmiştir. Salihlide Spor Salihli (Hususi) — Kasaba- mızdaki Gürbüzler #por kulübü futbolcuları birkaç güne kadar Manisaya giderek — müsabakalar yapacaklardır. Hapishanede Yangın Cuma gecesi Balıkesir hapis- hanesinin çamaşırbane kısmında yangın çıkmış, vaktinde görül- mesi Üzerine ve etrafa sirayetine meydan — verilmeden — söndürül- Müştür. Bir Bahtiyar Adanada istasiyon muhabere memuru Abdullah Beye tayyare piyangosunun son keşidesinde büyük ikramiyesi çıkmış, (20) bin lira almıştır. Yangın Davası İzmir (Hususi) — Kasten yan- gin çıkarmakla maznun Menemen Noteri Hikmet Beyle odacı Hü- seyin ağır Ceza mahkemesinde muhakeme edilmektedirler. mezarı | | | | | | | | | İ , | EKET HABERLERIİ tan kalkamadım. Bir gün Hasan dedenin türbesi- ne bir parça pa- muk ipliği düğüm ledim. On güne varınadan bende | sıtmadan kalmadı, ,, İhtiyarın söy- lödüklerini kuye dettikten sonra tah eser kikat yaptım « Bilhassa Mızraklı | dede hakkında bana birçok ma- raklı lar anlattılar. Bundan altı ay kadar evüsl bazı kadın ve erkekler Mızraklı dede mezarmın etrafında döner- | ler, adaklarını adarlarmış. Fakat Polis Müdürlüğü bu hareketin önüne geçmiştir. Şimdi bazı kim- | seler mum getirip dua etmekle iktifa ediyorlarmış. Polis Müdürlüğü, bu garip hareketleri kökünden yok etmek için daba ciddi tedbirler almalıdır. Adnan Adanada Frengiye Karşı Tedbir Alınmalı Adana — (Hususij) — Geçen senelere nisbetle son iki sene zarfında şehrimiz ve havalisinde frengi — vukuatının bir miktar arttığı anlaşılmaktadır. Merkez- lerde tedavi altındaki — frengi musaplarının adedi (400) kadar- dır. Fakat bazı kimselerin bas- talıklarını gizledikleri de söylen- mektedir. Bu gibilerin tahkik edilerek meydana — çıkarılması çok faydalı olacaktır. Diğer taraftan Feke ve Saim- beyli kazalarında da bin kadar frengi musabı bülunduğu öğre- nilmiştir. — Alâkadarlar, — frengi mücadelesinin daha müsmir ok ması için evvelce kapatılan umu- mi evlerin tekrar açılınasının lüzumlu olduğunu söylemektedirler. Esasen buraya gelen haberler, Sıhhat Vekâletinin de bu fikirde olduğu merkezindedir. Muğlada Geçen Sene Yedi Bin Sığır İhraç Edildi Muğla 17 (A.A) — Bir sene zarfında — vilâyetimizden — ecnebi memleketlere 7,757 sığır, 6412 koyun, 4816 keçi, 187 manda, 8846 kümes ve kafes hayvanları ile 1417 kuzu ihraç edilmiştir. İhracatın mühim bir. kısmı İtak yan adalarına yapılmışlardır. Yu- nan adalarına da cüz'i miktarda ihraç edilmiştir. Adanada Pamuk Satışı Adana ( Hususl ) — Borsada pamuk satışları bararetli oluyor. Bir batman pamuk 132 kuruştan 136 kuruşa çıkınıştır. Tarihi Fıkra_Jı fBoı;;l;; Meselesi! Borç meselesi bütün dünyayı işgal ediyor. Bu mesele, araper- doğuş tarzı muhtelif. Şu devlet, nakten verdiği parayı istiyorsa beriki devlet, tazminat ve tami- rat namı verilen bir takım ala- caklar tasavvur etmekte! Fakat borçluların artık takati tüken- miştir ve hepsi ağızlarını açarak haykırmaktadır: Bir koyundan se- ! | kiz deri çıkmaz! Biz de, ma yetindeyiz. Ge tazminat ve tamirat n lerden mahfuz kalmış isek te meş'um bir miras olarak sırlı- mızda yine bir bayli borç vardır ve cümhuriyet devrile hiçbir alâ- uydurma- | kası olmıyan bu borcu- parasızlı- ğımıza — rağmen - ceste — ceste ödüyoruz.Bence, bir insan yüreğini en ziyade sıkan talisizlik, kendine ait olmıyan borcu — ödemektir. Bizden evvelki nesiller, bize bu talisizliği de dır. Fakat onları nasıl tehtaa edelim ki en - zengin borcetmek, sabık hükümetlerin çirkin — an'anelerinden biri idi. Nitekim Yavuz Sultan Selim bile Mısır seferine giderken — bir tacirden — birkaç — bin — lira ödünç para almıştı. — Halbuki onyn, eşiğinden tavanın kadar do- hu bir hazine bıraktığı muhaks kak!.. Acaba arasıra borç alması, iç hazinenin doluluğunu gözden, saklamak için miydi? Şurası sabittir ki zaman zaman sağdan, soldan para almak Os- miras bırakmışlar: günlerde | manlı İmperatorluğunda âdet ok muştu. Bunun gülünç bir misaline Birinci Abdülhamit devrinde te- sadüf ediyoruz. O vakıtler, İstan- bula Fastan molla Tahir de bir elçi gelmişti. Sadra- zam — Halil ve Derya kaptanı Hasan Paşalar, dil birliği ettiler, Fas elçisinden para istemeyi kur« dular. İstikraz kaziyesi, devletler ve İnsanlar arasında, ayni şekilde idare olunur. Yani dostluğa ait küçük bir mukaddime, beynel- beşer yardımın vücubuna dair felsefl sözler ve nihayet vi Paşalar da ayni yoldan yürüdü- ler. Osmanlı ve Fas hükümetleri arasındaki dini alâkadan dem vurdular, bu iki dindaş hüküme- tin yardım etmesindeki mecbu- riyeti anlattılar ve sonra sorduları —— Fas Meliki Hazretleri bize ne miktar akçe verebilirler? Elçi, böyle bir müzakereye memur edilmemiş olmakla bera- ber devletinin haysiyetini — yül seltmek için teklifi hoş gördü ve uzun dir mülâhazadan sonra ce- vap verdi: — Beş bin kese: (iki milyon altın ) Sadrazamın — kaşları — çatıldı, yözü ekşidi, ağzından şu sözler döküldü : — Sayei şahanede beş bi kese akçayı bu hakir ve işbu kaptanpaşa karındaşımız verebi riz| Zavallı elçi, için için kim neler söylemişlir? Beş bin kese akçayı — verebileceklerini — söy- liyen bu devletliler, kasalarının ağzını biraz daha açıp ta onar bin, yirmişer bin kese akça ver seler, elbette mensup oldukları devletin ihtiyacı zail olurdu. Far kat onlar, paralarına kilit vanr yorlar ve başkalarından arıyorlardı. Bizim borçlar, işle bu vaziyette husule gel şeylerdir. Nekadar yazık ki emizi zor layıp onları ödemiye - çalışıyoruz. Hemen Allah el ve yürek geniş- liği versin! *kk ismin-