SON POSTA TEMMUZ 1914 Umumi Harp Nasıl Patladı ? Nakleden: . R. — Kımm Doktor: Semi Ekreme — -Si —- Yazan: Emil Ludviş Avusturya Matbuatı “Sırbistana Satır Atacağız!,, Diye Bayram Yapıyordu “ Sırbistan hükümeti kıraliyesi kendisine Avusturya - Macarista- nn Belgrat sefareti tarafından 23 Temmuüz 914 — tarihinde mevdu notaya” memauniyetbahş bir — surette cevap — vermedi- ğinden, bükümeti İmparatoriye ve kıraliye hukuk ve menafiinin bizzat muhafazasını teminen bu bapta silâh kuvvetine müracaatta muztar — kalmıştır. Binaenaleyh Avusturya - Macaristan bu anden itibaren kendisini Sırbistan ile hâli harpte addeder...,, Avusturya - Macaristan Ha- riciye Nazırı Kont Berchtold Bu ilk ilânı harbın mes'uliyeti yalnız Viyanaya — müteveccihtir. Filhakika beklenen ve fakat he- nüz tehiri kabil bulunan bu te- şebbüsün yapıldığı haberi AL- manya Hariciye Nezaretine gel- diği zaman Kayserin talimatı dairesinde “sulh lehine müdaha- le,, zımnında Tschirschkiye hitaben yazılmakta olan telgrafname ik- mal edilmek üzere bulunuyordu. Birkaç saat sonra (Berhtold) tavassut lehinde İngilterenin yap- tığı son teklife hâdisatın - daha doğrusu kendi herekâtının - ta- kaddüm ettiğini Berline bildirdi. Bunun üzerine (Berlin) de dört muazzamı devlete müracaat ede- rek, Alman hükümetince Viyana- nn Petresburg ile açıkça görü- şüp anlaşmasını temin yolunda mümkün olan çarelere tevessül edileceğini haber verdi. Şimdi artık sulh yere serilmiş- ti, galip vaziyette görünen Berh- told ceaaplarının keyfi yerin- de ve memleketin her tarafından yağan sayısız muvaffakıyet ve sa- adet temennisi telgrafnamelerile magrur ve mübahiydi! Bedbaht! böyle bir sevinç ne- kadar sürebilir? iki seneden ibaret kısa bir zaman sonra kendisine harp hak- kında sorulan bir suale cevaben: — Beni rahat bırakınız! Har- be nedamet edeli çok zaman oluyor... Demekte beis görmemiştir. * Son baftalar zarfında kayna- şan ÂAvuslurya matbuatı bu ha- reketi hayretlerle, — takdirlerle, meftuniyetle karşılamıştı. — “Sırbistana satır atacağız!,, Avazesile bayramlar yapıyordu, Avrupada harbin bu ilk gü- nünde Haktaalâ hazretlerinin de ilk defa olarak umumi seferher- liklere işlirâk buyurdukları zan- nolunabilir. Filhakika ihtiyar im- parator şunu yazmıştı: “Kararımın şümulunu müdrik bulunduğum halde bunları ce- nabı barinin adaletine müsteni- den ittihaz ediyorum...,, Alman imparatorunun iki gün Kaçak et almayınız. Parça et almayınız Çünki hastalıklıdır. Almanyada: İlk alaylar cepheye hareket ederken sonraki tarihli telgrafnamesinde ise şu ibare vardı: “ Avnihak — refikimiz olmak emniyesile zatı haşmetmeabileri- nin temenniyatına temenniyatımı- terdif ederim. ,, Moskoflarınki üçüncü merha- lede gelir. Filvaki Çar Alman sefirine gökyüzünü işaret ederek: — Bize artık ancak 0 muin olabilir ! Demiştir. Bu üç münacat, bu Üç tacdarın Rabbizülcelâle de hürmet hissi beslemiyerek nihayetsiz. halk kütlelerine yap- tıkları gibi, onu da, bilâ teklif harp meydanına sürmek daiye- sinde olduklarını gösterir. Karanlıklar içinde — parlıyan ilk ateşler hep besmele ile açı- mış, korkunç sesler hava taba- kalarıni — yırta yırta — semavata kadar yükselmiştir. Hasım tarafı da ayni besmele ile ayni surette mukabelede zerre kadar kusur etmemiye çalışmıştır. * İlk ateşlere — işe başlamış olmak için başlanmış, az sonra kesilmiştir. Birkaç el ateş, bir- kaç el mukabele.. Yalnız birkaç el, fakat onla- rın barat kokulu seslerinin aksi sönmeyip gidecektir. İşte bu se- beplerle Avrupa göz açıp kapa- yıncıya kadar kisa bir müddet içinde her istikamette müteselsil Kaf dağlarile örtüldü. Harbin da- ha ilk gecesinde muhtelif milletler arasında, muhtelif dağlar yükseldi. ( Arkası var) Hiç beklemedığmız bır sırada. İşsiz kalabilirsiniz, Hasta olabilirsiniz; Başınıza bi- felâket gelebilir. Ah benim de bir Kumbaram olsaydı !.. Demek fayda vermez ! I Türkiye İş Bankası i | mümkün - olmazdı. O zaman: Bi mamıştı. ğ “lrz ÂYE Bu Sütunda | Hergün Muharriri: Necati Yusuf Irz Düşmanı Mustafa Çavuş kasabanın yaşlı bekârlarındandı. Avculuk illeti bir yuva kurup çoluğa çocuğa karış- masına mâni olmuştu. Bilhassa kışın dağarcığını bir kere sırtına vurdu mu, artık yüzünü görmek Vakıâ geçi- minden âciz değildi. Babası ona ölmez bir değirmen iradı bırak- mıştı. Fakat, ne de olsa, bü avare hayat konu komşu ara- sında dedikodulora sebep olu- yordu. Bazıları pek ileri varıyor- lar, masum hayvancıkların canımı yaktığı için böyle bekâr ve ne- silsiz kaldığını iddia ediyorlardı. Fakat onların da maksadı kötü değildi. Kar, yağmur altında dağlarda dolaşacağına bir fukara kızı ahp ta sevaba girse lardı. Bu umumi temayül nihayet Mustafa Çavuşun da mukaveme- tini kırdı. Bu değişiklikte, biraz da yaşlanmasının, sıcak bir ya- tağa karşı içinde bir zâf uyan- masının dahli yok değildi. Kah- vede takılan arkadaşlarına eskisi gibi * Tavşanı tazıdan, şeytanı karıdan sormalı ! ,, diye kestirip atmıyordu. Mütevekkil bir eda ile boy- nunu bükerek: — Kısmetl. demekle iktifa ediyördüu. Bu haber kasabada çabuk yayıldı. Hısım akraba, eş dost faaliyete geçti. Tez elden temiz süt emmiş, münasip bir kızcağız bulundu. Eksik gedik kırılıp sarıldı. Bir perşembe günü Mustafa Çavuş davul, zurna ile gerdeğe girdi. diyor- Yeni gelin Emine, on sekiz yaşlarında al, al yanaklı ceylân gibi bir kızcağızdı. — Sırtından eski partalları atıp ta ipeklileri giyince güzelliğini meydana vuru- vermişti. “ Buldular, buldular da © sünepeyi mi buldular! ,, diyen- lerin artık sesleri çıkmıyordu. Mustafa Çavuş kukım geçtiği halde daha şeriat evine girmemiş, Bunu düşünerek, onun evliliğe alışamıyacağını — iddia — edenler aldanmışlardı. Çiftesile tazısından hiçbir. şeye ehemmiyet vermiyen eski avcı, akşam eza- nında elinde dolu çıkmile evinin kah- veye herkeslen sonra geliyordu. haşka kapısını çalıyor, sabahları Yavaş yavaş kasabanın işlerine de karışmıya başlamış. “ Şer'iye kadısının ,, üvey oğlundan, kay- karısına kadar birmtdiği, öğ diği şey kal- Bu, kadının Üüvey oğlu bir mesele idi. Bir kere mazamın topal Cüşmanı ,, diye adı çıkmıştı. Bazı dul kadınların davalarına yardım etmek için münasebetsiz tetiflerde — bülemdüğu — şayidi. Kahvede eşraftan bazıları * Ma- beyne telgraf çekmeli. Besmele- sizi toprağa gömüp recmetmeli!,, deyip duruyorlar. Fakat ortada müspet bir vak'a olmadığı için birşey yapamıyorlardı. Nedense; bu bahis açıldıkça Mustafa Ça- vuşun benzi sararıyor, gözleri dalıp gidiyordu. — K Bir sabah, karısı perdeyi çe“ kince ortalığı bembeyaz gördü. Sevinçle ellerini çırparak koca- sına müjde verdi: — Kar, kar! Bu haber — Mustafa çavuşun yüreğini ağzına getirmişti. Yor” ganı bir tarafa fırlatarak pence* reye koştu. Kiremitlerin yollar, karşıki tepe beyazdı. Küçücük yıldızlar salına salına pencerenin — per- vazına dükülen kar tanelerini gözlerile okşıyarak| süzüyordu. Kar, onun bütün hayatı demekti. Lâstik çizmelerinin, elmas zerreleri üstü, beme | gibi, | gibi parıldıyan yumşacık zr-nmî üzerinde bıraktığı izlerle eğlene- rek kırlarda tekbaşına dolışrıuk'3 tan aldığı zevki başka hıçbırl şeyde bulamamıştı. Mustafa ça- vuş birden bire çocuklaşmış gibi idi. Bir müddettenberi aile reışl sıfatile takındığı ağır cıddıyel tavırlarını artık —muhafaza ede- miyordu. On sekiz yaşında bir — delikanlı gibi karısını - oradan oraya koşturuyor, odanım içinde neşeli bir“hengâme,, koparıyordu. Emine kahvesini pişirirken O yine pencereye dayanmış, çok — sevdiği bir avcu havası lnmldın- mıya başlamıştı. Ovada keklik seker gider, Yoluna çiçek eker yider, İzini avcu güder gider. Dumanlı dağlar, dumanlı beyl. Sokakta tek tük yolcular yeç” — miye balamıştı. Bir ara, Muıtıfıı çavuş korkunç — birşey görmüş gibi sarsıldı. Gür kaşları birir birine karışarak - çatıldı. Göıle(îi ateş saçıyordu. ğ Gıcırdıyan - dişleri ııuındılğ küfüre benziyen bir ses çıktı? Kadının oğlu!. Emine bu ismi duyunca belirsizce geriye dondn-g Bu meşhur çapkına karşı kocın'ı nn beslediği gayzi o da hisset- mişti. Mustafa Çavuş, nıılercif hiç konuşmadan çiftesi ve fişek- — lerile meşgul oldu. Hazırlıklarızıi bitirdikten sonra çatkın bir çehre ş ile sokağa çıktı. İ ( Sonu Yarın ) SON POSTA Yevmi, Siyasi, Havadis ve Halk gazetesi aüt Alemdar mahallesi İlare> Gimllayme — sokağı Telefon İstanbul - 20203 Posta kutasu: İstanbul - 741 Telgraf: İstanbul SON POSTA ABONE FİATİ TÜRKİYE ECNEBİ 1400 Kr. — 1 Sene 0 6 Ay 2700 Kr. 1400 ,, 800 ,, 300 , Gelen evrak geri verilmez. İlânlardan mes'uliyet alınmaz. Cevap için mektuplara 6 kuruşluk pol ilâvesi lâzımdır. Adres değiştirilmesi (20) kuruştur- Son Posta Matbassı g Sahipleri: Ali Ekrem, Selim Raf7 Neşriyat Müdürl : Solim - RaZİP