8 Sayfa SON POSTA ——— .. .. ———_N BÜYÜK TARİHİ TEFRİKAMIZ ŞEN GÖNÜL LÜ Biraz sonra altı hovarda, e- biselerini kısmen başlarına ve kısmen arkalarına sararak nehre alılmışlardı, öbür yakaya doğru yüzüyorlardı. Yeniçeri Baki, sert akışlı suyun kuvvetini geniş ham- lelerle kırarak bir balina sürüsü- nün kılavuzu gibi en önde ilerler- ken şen şen koşma okuyor' ve nakarat yerinde de muttarit bir cümle haykırıyordu : — Yaşasın Hızır uşakları !.. * Mahkümları zindan kuleden alıp Balıkpazarına götürmek üze- re sevkolunan müfrezenin baş- buğları, kule muhafızlarile bera- ber mahut odaya indikleri vakit kimseyi bulamamışlardı. Demir kapak dışından sımsıkı kapalıydı, uğrin kapı - kilitliydi, —duvarlar salabetlerile mücehhezdi. Birkaç meşale ile tenvir olunan zından hücresinin içinde tek bir delik, küçük bir rahne yoktu. Fakat mahpusların savuştukları muhak- kaktı !... Bu garip firar hâdisesinden haberdar — edilen Dizdar ağa, homurdana homurdana aşağı in- di. Hücreyi adım adım dolaştı, karış karıs muayene etti, mah- kümların — nerede ve ne suretle çıktıklarını tesbite değil, tahmi- ne dahi muvaffak olamadı. Du- varların delinmediğine ve deli- nemiyeceğine — göre onların ya demir kapağı, ya uğrun kapıyı açarak kaçmış — olmaları lâzım gelıyuıdu Halbuki demir kapa- gn kilidi üstünde idi ve müfreze başbuğlarının gözü önünde mu- hafız tarafından çatır çatır. açıl- mıştı. Esasen altı kişinin o met- fezi açık bulsalar bile kuleden çıkmalarına imkân tasavvur olu- namazdı. Birkaç yerde nöbetçi- lerle karşılaşacaklardı. — Onlara bir veya iki muhafızın kılavuz- luk etmesi kabul edilse de bü- tün muhafızların aynı maslahat üzerinde ittifak etmeleri mümkün değildi. Uğrın kapıdan kaçmak, hatıra bile gelmezdi. Çünkü © kapının anahtarı bizrat Dizdar ağanm yanında idi, Haftada bir defa kendisinden — alınır ve - kapı kapandıktan sonra yine kendisine verilirdi. Şimdi kapı mükemmelen kilitli duruyordu, —anahtar da Dizdar Ağanın belinde asılı idi. Ohalde şu firas keyfiyeti aasıl ; vukubulmuştu ? Mahkümları götürmiye memur müfrezenin başbuğları, bu mühim sırrın halli için uğraşımıya lüzum görmediler. Bir müddet zindanda kalarak yapılan keşfiyatı gözden geçirdiler, sonra Diznedar Ağa- dan izin aldılar, kuleden çıktılar, yoldaşlarını artlarına — takarak Balıkpazarına geldiler. Bostancbaşı, Kadı Efendi, Si pah ketküda yeri, Yeniçeri çor- bacısı hep orada toplanmışlardı. Avcı Burhanla — çöplük — turpu Tahımata, — cellâtların yanıbaşın- ver almışlardı. Hepsi ve yüz- İbni Kemal fevkalbeşer bir hüviyet temsil eden ay yüzlü şakirdile ders mevzuu haricinde hiç bir alâka göstermiyordu lerce halk, mahküların gelmesini bekliyorlardı. Müfrezenin uzaktan görünmesi üzerine seyirciler, dal- galandı; inzibat amirleri, işgal ettikleri iskemleler üstünde kı- mıldandı; Avcı Bürhanla arkada- daşı, helecana kapılan yürekleri- ni ellerile bastırarak biraz daha cellatlara sokuldu; onların da, el- leri, satırlarına yapıştı, çehreleri ciddileşti. Faka sipahilerden yeniçeriler- de, bostancılardan ve muhziler- den mürekkep olan müfreze, cellâtların yanına kadar gitmedi, âmirlerin bulunduğu yerin önün- de durdu ve bir bostancı, bir sipahi, bir yeniçeri ilerliyerek devletliler — heyetini — selâmladı, bildiğimiz vâkıayi haber verdi: — Zindan boş! Kadı Efendinin yüzü ekşidi: — Veminelâcaip, dedi, nasıl boş olur? — Düpedüz boş. İki küpten başka birşey bulamadık. — Kaçmışlar mı? — Orası belli değil. Her ta- raf kilitli, sımsıkı kapalı idi. Bu- na bakılırsa kaçmamışlar. Kendi- lerini bulamadığımıza göre kaç- mışlar. Bostancıbaşı yerinden fırladı ve haykırdı: — Bu ne maskaralık?.. *Dev- let zindanından adam mı kaçar? Şimdi tahkikat yapılsın, herifler bulunmazsa yerlerine muhafızlar asılsın. Kadı Ef, firarilerin kendisine bir Fenalık yapmaları ihtimalini düşünerek pirelendiği için oradan bir ân evvel savuşmak, mahke- meye kapanmak istiyordu. Bina- enaleyh: — Bu, dedi, benim işim de- ğill Cenabımız. — düşünürsünüz, icabını yaparsınız. Şimdilik bize ruhsat verin de yerimize gidelim. davalara bakalım! Bostancıbaşı Sipah Kethüda yeri ağaya döndü: — Siz ne buyurursuz? O, gülümsedi: — Eh, dedi, sipah takımı tekin değildir. Kaçarlar da, uçar- lar dal! İSTANBUL SOKAKLARINDA ilk Türkçe sesli filmimizi Matbuat erkânına göstermek üzere bu Salı sabahı saat 11 de Elhamra sinemasında hususi bir seans tertip edilmiştir. Matbuat erkânı muhteremesinin lütfen teşriflerini rica ederiz. İpekçi Kardeşler YARIN AKŞAM MELEK ve ELHAMRA sinemalarında birden İSTANBUL SOKAKLARINDA Birinci Türkçe sözlü muazzam filmin ilk iraesi münasebetile Fevkalâde Müsamere Haşiye : Yarın akşamki fevkalâde müsamere esnasında, bu filmi çevirmis olan Darülbedayi Artistleri filmi bizzat takdim ve filmde tagamni ettikleri şarkılardan bazılarını taganni edeceklerdir. Yarınki Salı akşamı için yerler numaralı olduğundan, yerlerinizi evvelden tedarik ediniz. Biletler bütün hafta için satılmaktadır. Melek Tel. B. O. 868 Elhamra Tel, B. O. 118 | rını da istifade ettirir. Yeniçeri çorbacısı, arkadaşını teyit etti: — Hacı Bektaş köçekleri de öyle. Kulle yıkarlar, kelle ver- mezler! (Arkası “var) Poştede FesatçılIk Budapeşte 29 — Bir hükümet darbesi hazırlamakla maznun (32) kişi tevkif edilmiştir. Fransa İngıltereyı Tehdit. Etmiye Başladı (Baştarafı 1 inci sayfada ) İngiltere müteessirdir. Çünki İngiliz halkının toprakla meşgul olmak istemediğini görüyor. Acaba Fransız sebze ve mey- valarına boykotaj yapmakla mı boş olan kır ve köylerini iskân edecektir? Gumruktekı Yavaşlık % (Baştarafı 1 inci Sıyfıdı] lanmak üzere bulunmasıdır. Şim- diye kadar biz İtalyaya (32) milyon liralık ihracat ve (20) mil- yon İiralık ithalât yapıyorduk. Yeni vaziyette İtalya, Japonyadan gelön pamukluların bundan böyle 'Türkiyenin İtalyadan — alacağına kanidir. Buna mukabil Fransa tahdit kararımızdan memnun olmamıştır. Fransz konsolosları, Türk tacir- lerinin menşe şahadetnamelerini | Biz, bu delilikleri — Fransız köylüsünün sırtına yükliyemeyiz. Biz, İngiltere ile anlaşma yolun- da yürümiye devama hazırız. M. Flandin Londrada bunu söyliye- cektir. Fakat bize bir darbe ha- vale edilirse biz de ona cevap | vermesini biliriz. ,, imza etmemektedirler. İşlerin gümrükte yavaş yürü- mesi demek, her vagon eşya için masrafın (60-80) lira artması demektir. Tahdit, tasarruf gay- retinden doğmuştur. Eğer düne nisbetle bugün na- kil masrafı artmışsa, alınan tedbi- rin mahiyeti baltalanmış olur.İşle- rin daha büyük bir süratle ya- pılmasını ve intizamın biranevvel temin olunmasını artık istemek za- manı gelmiştir. Resminizi Bize Gönderiniz, * * * Size Tabiatinizi Söyliyelim... 1 M. LÜTFİ BEY: Hassas ve hayalperesttir. Şıklığı, kadın ve macerâ Ç mevzularını sever. Maddi ve yorucu — müsbet işler- den sıkılır, te- nevvüü sever, münakaşadan hazzeder. “NUSRAT LÜTFİ BEY: Uysal — ve samimidir. © Usul ve mera- | simle, intizam ©| kuyudatile | meşgul olmaz. Bir şeyin ze- vahir kısmile . daha fazla 9 alâkadar olur. Menfaatlerin- den başkala- E 126 ŞAZİYE HA” ; İkramcı ve şendir. Arka- daşlığı — sikıici değildir. Ke- derli — şeyler- den uzak bu- kunmak - ister: İşin biraz da oluruna — tâbi olur. Bazan a'ınır ve iğbi- rarını devam etti... b ALAŞEHIR:E BİR KARİİ- : Şen ve | qulı' Fül ve hareketlerile kendini sevdi- rir, Boğazına ve rahatına 3 dikkat eder. ,Bazan iddiacı “olur. Arkadaş- ” 'y/l larile şakalaş- maktan hazzeder, E »AMEKTUME HANIM: Sadık ve beceriklidir. Sevgi mesal- linde hassasi- Fotoğraf Tahlil Kuponuna H inci Sayfamızda bulacaksınız. Dünya Buhranı Ve Eğlence Alemleri Nis 29 — Dünya bubhrane Rivyera denilen Cenubt Avrupt eğlence yerlerini yeise — düşür müştür. Birçok gazino ve otek lerle kumarhaneler kapanmışlır: Bu sahilleri İngiliz ve Amerikalt” laryaşatıyor ve her kış (4) mik yar frank bıakıyorlardı. ve —-—/ 'ı;ııııı DELEDİYESİ Talebe [ecd. a | ı.;:::..lll Ahı yaşından uıiı olll 9' cuklar tiyatroya kabul edilemez!er Yakında: Şarlatan komedi 3 perdi Bulgar Operet Heyeti (Fraasız Tiyatrosunda ) Bugün akşam saat 21 “PRENSES ÇARDAŞ . akşam “HAREM ESRARİ 125 OSMAN FAİK BEY: Ciddi- dir. Alaya, is- tihzaya gele- mez, samimi- yete mukabe- le etmesini bilir. Çabuk inanır, iİtimar eder. Bazan sür'atle asabi ve şedit olur. İntizama ria- Yarın akşam saat 21, 30 da Velinin Çocuğu Yıun M. L. DOİLLET Tercüme eden: İ. Galip yetten hoşlanır. Gi BAKKAL HÜSEYİN HÜS- NÜ EFENDİ: (Fotoğrafının der- cini istemiyor) Muktesit ve işinde beceriklidir. Teşebbüslerinde te- reddüt eder, muhit ve muhata- bına az itimat gösterir. Sofoluğa mütemayildir. de