Arabistanda Mühim ü andanberi Suriye ve [B,.':.uç.ı ;.:I:n baberler, Arap- larla meskün memleketlerde dik kate değer bir hareketin devam.ı aldığını bildiriyor. Flıjı':ı bir kongre toplan- mak üzeredir. Senelerdenberi Suriyeye yerleşip tabii vaziyetini iktisap etmiş zannolunun Fransız mandası şeklini değiştiriyor. Bu manda baki kalıyor, fakat umum! idare kırallığa istihale ediyor. Bu mevki için ismi sık, sık ileri sürülen İrak Hükümdarı Faysalın namzetliği ise, Paristen gelen bir haberle suya düşmüş oldu. İngiltere Hükümetinin arzu- suna rağmen Fransa, Suriyenin başına Kıral Faysalı getirmek istemiyor. Çünkü, Ceneral Guru kıt'alarile Şam kapılarında yap- tığı harbin saikını bir türlü baz- medemiyor. Suriye niçin kırallık yapıl- mak isteniyor ve Flistinde neden bir kongrenin toplanmasına lüzum ldü? Kendi kendimize sor- luğumuz birinci suale kat'i bir cevap verecek — mevkide bu- lunmuyoruz. — Fakat — mevcut karinelerden bu harekete ön ayak olanların başında İngiltere- nin bulunduğunu hisssediyoruz. Bu arzuyu terviç eder görünen Fransanın kabul etmek istemediği yegâne şart, kıral namzedinin | kendişinden bir başkası tarafından intihap edilmesididir. Flistin — kongresine - gelince: Muhtelif arap kütlelerinin müş- terek menfaatlerine ahenk ver- mek için toplandığı söylenen bu şark memleketleri şürası iki id- dia karşısındadır. Bir kısım iddiacılar, bu top- lantının hakiki maksadını ortaya bir hılâfet meselesi atmakta gö- rüyorlar. Diğerleri ise sırf müş- terek dertlerden doğan bir mü- şavere zaruüretini ileri sürmek- tedirler. Bu iki mühim hâdisenin hakiki saiki ne olursa olsun ortada gö- rünen şey, Yakınşarktaki Arap memleketlerinde muhtelif cere- yanları İfade eden bazı hareket- lerin tebellür etmekte olmasıdır. Bu hareketleri dikkatle takip etmek, civar komşular için ciddi bir zarurettir. — Tutulmarz. — Fakat maşa ile tutulur ya... İşte, ben de, bu ateşi maşa ile tutuyorum. Maşam — irademdir. Elimde iradem var. Bu ateş eli- Mi yakmaz. — Dehşetsiniz, dedim ?... — Oldukça. Makta kâfidir. Haydi, çekelim im, Narin benim kadehi doldurdu, karşılıklı birer tane daha içtik. GÖmelıydın. diyorum a azi- » Narin o akşam sineması Almacak bir mahlüktu. Ömrümde | Siyaset Âlemi Harekflef&"n Ragıp reket Ettlo | *SON POSTA,, nın Milli Tefrikası : 26 AH, MİNEL AŞK! MUHARRİRİ : Cİ HABERLER | ©07? İseri | Evleneceklerı Mareşal Şan-Kay-Çek Mançurıye Ha— İmtihan |Japonya ıîlançurıyı Almak istiyor Nankin 19 — Şimali Mançuri vaziyeti çok ciddi ve ehemmiyetli bir safhaya girdiği için Nankin hükümeti Cümhur Reisi ve Başko- mandan Mareşal Şan - Kay - Çek Mançuriye hareket kararını ver- miştir. Maraşalın bu kararından evvel Kuomintag ııııeduınh müli! komitası gizli bir içtima yapmış, Şan-Kay- (g;ek mecliste heyecanlı bir hitabe irat ederek demiştir ki: *— Şimali Çine hareket etti- ğim şu anda Kuominkaga, karşı olan vazifemi yaptığıma kani bu- | lunuyorum.,, Kongrede mevcut murahhas- lar derhal ayağa kalkmış ve de- rin bir süküt içinde Mareşalı selâmlamışlar, — kendisine karşı olan muhabbet ve hürmetlerini göstermişlerdir. Pekin, 19 — Teitsikar mınta- kasında muharebeler devam et- mektedir. Muharebeleri Ceneral Ma-Çan-Çan idare etmektedir. Resmi Bir Beyanat Tokyo, 19 — Japon Harbiye Nazırı Ceneral Minami, vaziyet hakkında şu beyanatta bulun- muştur ; “ —Vaziyetin vehamet kespet- mesine mâni olmıya daimi surette arzu etmekte bulunan Japonya, Ceneral Ma - Çan - Çan askerle- rinin meydan okumaları yüzün- den Nonni muharebesinin önüne geçilmemiş olduğunu beyan et- mek mecburiyetinde kalmış oldu- ğgundan müteessiftir. Ma - Çan - Çan ordusunun me- hinane tâaarruzu yüzünden 8 teş- rinisanide Tashingde ağır zayiata uğradık. Japon ordusu, o tarihte düşmanı bir hamılede mahiv ve perişan edebilirdi. Fakat memle- ketimiz tarafından takip edil- mekte olan sulh siyasetini iyi bilen ordu, Çınlılen bir lıırp yaparak mahvetmek - için makta oldukları mukavemetsiz arzuya rağman onların takibine koyulmaktan vazgeçti. SERVER BEDİ hiç kımsede bu kadar coşgunluk görmedim. Barı biribirine katı- yordu. Herkes neşelendi: Kahka- halar, bravolar, el — çırpmalar, danslar, zeybekler... Bar sahibi o kadar memnun- du ki bize bir şişe şampanya ik- — Şimdi iş ciddileşti, değil mi?| ram etti. Fakat bu neşe çok sürmcdi. — Burada bu kadar ciddi ol- |Bak ne oldu: Biz yine bölmeye çe- kilmiştik. Perdeyi kapadık. Şam- panyamızı içiyorduk. Birdenbire perde açıldı ve iri yarı, temiz fakat kaba giyinmiş, sarboş bir adam, Narinin önünde eğildi; Cicim, dedi, biraz da benim masaya gelmez misin ? Biri yer Biz takipten vazgeçer geç- mer, :ıllıunptu ve Fâ:ı_k':.- arrız bir kuvyet SI - disini pek kuwetııimfrmden Çin ordusu, ordumuzu istihfaf ederek, lıızlınuuıın birkaç kilometre ya- lıınıııdo mevki aldı. Saharin, Har- bin ve Mançuli ilh.. den gelmiş olan takviye kıtaatını bir saraya topladı. Bu ayın 13 ve 14 öne doğru bu kuvvetlerin yekünu (23) ilâ (24) kişiye baliğ olmuş ve ilk hattın faaliyeti artmıya başlamış- tı. Zaman, zaman bu kuvvetler, bizim dümdarlarımızı tacize ve Nonmni nehri üzerindeki köprüyü bir kere daha tahribe ettiler. Bu vaziyet karşısında iki düşman — ordusunun — çarpışması endişesi hâsıl oldu. Mançurideki Japon — ordusu, muhali mümkün kılmıya çalışarak, vaziyeti dostane bir surette hal- letmiye uğrastı. Hükümetin mus- lihane siyasetine imtisal ederek 14 teşrinisanide Ceneral Ma - Tçan - Çan'a gayet munsıfane beş şart dermeyan etti ve bu süretle iki orduyu biribirinden zaklaştırmak — istedi. Ma - Çan- Çan, bu teklifleri bir taraftan kebul ve diğer taraftan reddetti. lerin ilk hattındaki taburlar, etlerimizin pek dun ol- m:u;"nk meydan okuma tıvırlııı takındılar ve nihayet 17 ar, kıyamet ondan İıopıri lıınBl:k hemen yerimden kalktım; herifin suratına tokadı patlatmak üzere iken Narin araya girdi, ASA eai ölerti GÖĞ Sonra herife döndü: — Sizin adınız nedir ? Dedi. — Adımı ne yapacaksın ? — Çabuk söyleyiniz. — Süleyman. — Ne iş yaparsınız ? — Şekerim... Hele sen istin- takı bırak ta, gel bana... Ben de şampanya açarım. Narin masanın Üzerinde, ağ- zına kadaf dolu bir şampanya kadehini aldı, içindeki şampan- yayı herifin suratına birdenbire çarptı ve bütün kuvvetile bağırdı: — Köpek! Bir saniye daha burada durursan şişeyi kafanda Herif sendeledi. Şaşkın, boş, k—*»— ı Çinde kadın öile olsa, casuslara işte ba fect muameleyi '.pır!ıi teşrinisanide Mınçurldeld _Iıpoıı kuvvetlerini istikbal edecek olan muhtelit Kva henüz oraya vâsıl olmadan evvel, bütün kuvvetlerile taarruza — geçtiler. — Muh, i kabule mecbur olduk. Bu suretle iki ordu arasında ilk telâki vukua geldi. Bütün bu izahattan sonra Mançurideki Japon harekâtının E:yesl ne olduğu vazihan anlaşı- Bu harekât kendimizi müda- faa mecburiyetinde kalmış oldu- ğumuzdan dolayı icra edilmiştir. Ordumuzun gizli bir emeli yoktur. Cemiyeti Akvam Ne Düşünüyor? Paris 20 — Japon hükümeti Çin hükümetile yeni bir muahe- de yaparak vaziyeti esaslı bir surette tasfiye etmeden Mançuri- yi tahliye etmiyeceğini Cemi Akvama bir dıh:ğı bıldmı:;g hükümeh. ayrıca Ja mıının emniyeti hkkınâj ı'a: tarafından teminat verilse bile bu teminatın itimat veremiyece- ğgini de kaydetmiştir. Akvam — meclisi ı_(lıponyadıı sarahat istemiştir. Fakat bu bap- ta tatbik edilecek usuller tüken- ııııı olduğu için misakın ( 15 ) in- ci mıddeıım tatbik edip etme- meyi düşünüyor. Bu madde, Ja- ponya aleyhine Cemiyeti Akvam azasının — mütesanit — hareketini tavsiye eder. (Telgraf haberlerinin devamı 6 ıncı sayfamızdadır.) . Etmeli ! Yıul kanun mucibince evle- gençler muayeneye tâbi hıtıılııyoılıı Evlenecek — çiftler çocuk nğ:puıkhr ana baba ola- Cemiyete Ffena bir nesil yetiştirmemeleri, dünyıyı evlât getirmemeleri için bu muayeneye zaruret — vardır. a bu işte geç kalınmıştır. evlenmek yalnız sıhhat meselesi midir? Evlenmeden gaye, züriyetin falması, çocuk sahibl olmaksa, evlenecek çiftlerin bu iş için de hazırlanıp hazırlanmadıklarını bil- miye ihtiyaç vardır. Avukatlık edeceklerden dip- loma isteriz. Doktorluk edeceklerden şeha- me sorarız, Muallimlik edeceklerde tahsil ararız. Analık ve babalık, avukatlık kadar, doktorluk kadar, muak- &:kk:üdu mş:mı değil midir? iyütmek, çocuk yetiştir- mek okadar basit bir iş midir? Bugünkü ilim, çocuğun bıdıbı— şına bir ilim teşkil ettiğini iddia ediyor. Onun gıdası, sıhhati, ya- şayışı, hisleri, ılı!ıyıçlın bl!yhk— lerinkinden farklıdır, çocu; lanmak, bir davayı müdafaa et' mekten daha güçtür. Ö halde bu işten hiç anlamı- .Iı'imgıîd süt verııeıinimb.ııl: ilmiyen kızları anne evlendirmek doğru mudı:';p Kızlar, evlenmeği — sevişmek- ten, hayatta dayanacak bir isti- natgâh temin etmekten ibaret sanırlar. Evleninceye kadar ev- lenmekten, — evlendikten — gonra da rahat ve huzur içinde yaşa- maktan başka birşey düşünmü- yorlar. Evlenen bir kızın analık için hazırlandığını gördünüz mü? Ço- cuğunu büyütmesini bilen bir ka- dına rastgeldiniz. mi? Evinde ço- cukuk bakımına dair bir kitap bu- lunduran kadın bir gürdünüz mü? Anneler bazan roman kitapları okur, sinemaya giderler. Fakat çocuk bakımına ait bir kitapoku- duklarını veyabir sinemaya gittik- lerini işittinizmi? Onun için ben teklif ediyorum. Evlenecek çiftleri yalnız tıbbi muayeneye tâbi tutmak kâfi de- gildir, ayni zamanda annelikten iııhhıı etmelidir. İmtihanı miyenler Evlen- dirilmemeli ve Evlenmemelidirler Siz bu imtihana girebilir misiniz? hanımteyze aptal gözlerle Narine bakıyordu. Yayık bir ağızla; — Anam babam... Derken Narin çantasından küçük revelverini cıkardi: — Hemen çık, yoksa ateş ediyorum! Diye bağırdı. O çam yarması gibi adam, birdenbire gözden kayboldu. Bar- da herkes ayağa kalkmış ve bir heykel gibi dona kalmıştı. Bende kımıldıyamıyordum. Herif yalmız oradan değil, bardan da çıkıp gitmişti. Halk, arkasından bir kahkaha salverdi, Narini alkışladılar. Tekrar perdeyi kapadık. — Vallahi dehşetsiniz, dedim. Herif kaçtı. — Çünkü şakam olmadığını gördü. Ateş edecektim. * — Yapar mıydınız? — Tereddüt etmem. Ben ve- sikalı Fahişe olsam, yanımda er- kek varken başka bir erkek ya- nıma gelemez. Haysiyetime taar- ruz etmiş demektir. Biraz düşünerek ilâve etti: — İngilterede bu silâh beni iki defa kurtardı. Seyahat eden İngiliz kızlarının çoğu silâh taşır- lar. Unutmayınız ki ben dehşetli nişacıyımdır. Londrada bir silâh atma müsabakasında ikinci geldim. Aman Allahım... Bu kız ne ler söylüyor! Şaşılacak şey... Sen hiç böylesine rastladın mı? Yok- tur, azizim, Türkiyede böyle kar dın görülmemiştir. Şunu da söy- lüyeyim ki o kadar içti, o kadar eğlendi, gayriahlâkt ufacık bir hareket yapmadı. Bakışlarında bile fena bir arzu yoktu. Kendi- ni nasıl idare ediyor ! Şaşılacak şey, şaşılacak şey... (Arkası var) <i l d e SYA