OT Fi T ON Her Açılan Kapı, Görünmez Adamla Karşılaşma Dehşetını Doğuruyordu —WH— Nihayet tam öğle Üzeri, ga- zete müvezzileri, çılgın seslerile şehrin bekldiği müthiş felâketin haberini yayıyorladı. Görünmez kaydat üçüncü bir cinayet daha işlemişti! Cimayet haberlerine, mesleki dolyısile oldukça alışmış olan Kar- ton bile, bu son cinayalin tafsi- Tâtını alınca dehşetinden örperdi, bembeyaz kesildi. Bu defa üç adam katledilmiş- ti. Bu zavallıların üçü de (Van Dövik, Cakson, Sonetti ve Allan) firmasının şerikleri idi. Brodvey caddesinde büyük bir idarehane- leri vardı. Firmaca takip edilen hattıhareket hakkında aralarında ihtilâf çıktığından, © sabah, şir- ketlerini feshetmek maksadile top- lanmışlardı. Onun için aralarında taksim edilmek üzere yazıhaneye makit ve esham olarak küllüyetli para getirmişlerdi. Bu dört şe- rikten — hayatta kalan Allane nazaran — aralarında iken, sabah postasile görünmez görünmez adam imzasını havi bir mektup almışlardı. Haydut bu mektubunda, şeriklerin nakit veya esham olarak yüz bin de- lar toplayıp bir el çantasıma koy- malarını ve aralarında intibap edecekleri birisinin bu çantayı hâmilen tam saat on birde cad- deya çıkmasını emrediyordu. O | saatte şeriklerden birinin emre- handuğu gibi hareket etmediği takdirde, görünmez adamın bir- zat idarheaneye gelip hepsini de mahvedeceği — ilâve — ediliyordu. Allan, bu mektubun korkusun- dan titreyen bir kâtip tarafından getirildiğini, fakat kendilerinin buna aldırış etmeyip, bunu görün- mez haydut efsanesinden İetilace eden alayıcı arkadaşların şaka- sma haml ve hesaplarma de- yam ettiklerini — söylüyordr. Hattâ — saat on bire geldiği wakit hepsi de bu tehdit mektı- | bunu unutmuşlardı. Tam saat on birde Van Dövik, Cakson ve Sonetli masanın bir tarafında ve Allan da masanın kapıya nazır diğer tarafında karşı karşıya oturuyorlarmış. Aflan birdenbire başını kaldırmış ve kapının açılıp kapandığım görmüşse de bu sı- rada kimsenin girdiğini görmemiş. Hazırlanan Telidit Bu esnada Allan görünmez haydudun sabahki tehdit mektu- bunu hatırlamışsa da ses çıkarmı- ya vakit bulmadan, nereden gel- diği görünmiyen Üç el silâh pat- lamış ve şeriklerinin üçü de kafa- tasının arkasından yedikleri kur- şunların tesirile yere serilmişler. Dördüncü bir silâh daha patla- mış, bir kurşun da Allanın yanı- na yaslandığı duvara saplanmış. Fakat bu son — silâh sesi üzerine bağırabilmiş ve bi- nanın ber tarafından gürültüler kopmuş. Kapı yine kendi kendi- | ne açılıp kapanmış ve görünmi- yen haydut ortada duran para- ları almıya vakit bulamadan sa- vuşup — gitmiş. Bilâhare Allanın sesine koşap gelenler odaya gi- rince Allanı h&lâ duvarın yanında put gibi ve dili tutulmuş bir hal- hesaplarımı | de — bulmuşlar. Haydudun yazdığı mektupta yerde üç maktulün ya- nında duürüyor- muş.. Bu son facia, kgaten korkudan titriyen Nevyork halkımı deli etti. Polis de, dalgalanan müt- hiş bir balk kit- lesi vardı. Bunlar elden gelen — herşeyi rünmez haydudu tutmasını, öldür- mesini veyahut ona bir fidyei necat vererek teskin etmesini istiyorlardı. Hatta bu arada, bu haydudun şehrin şark taraf- larında daha birçok adamlar öl- dürdüğü, idarei örfiye ilân edi- leceği, şehre asker getirileceği duruyordu. Bu bağıran, çağıran, şuurunu kaybetmiş halk kitlesi bilmiyor- de ki, şu dakikada, belediye meclisi de içtima etmiş ve bu görünmez belâ meselesile uğraş- makta idi. İç odalardan birinde Veyd, profesör Grantam ve Kar- ton dahi hazır bulundukları hab de, meclis henüz gelen bir mek- tuba ıttıla kesbetmişti. Mektubun meali şöyle idi. Nevyork şehri Belediye Reis | ve azalarma, | Şu birkaç glün içinde Görün- Dmez Adamın tahaskümünün ne olduğunu size gösterdim. Bundan sonra sözüme itimat buyurulaca- ği küvvetle Ümit ettiğim için, bu tethiş barekâtımın bir niha- yete ermesi için tayin eylediğim şartları arzediyorum. Bana der- | hat mütenevvi kıymette banklı- notlardan mürekkep olmak üzere beş milyon dolar tedarik edecek- siniz. Bu pare, vasat cesamette çelik bir kutu veya sandığa ko- nacak ve aşağıda tarif ettiğim mahalle — birakılacaktır. | Long Ayland ) ta ( Porenviyo) karye- sinin iki mil şimalinde ve tam garp caddesi Üzerinde bir kilo | metre taşı vardır. | Bu taşın Üç yüzadım şarkın- | da, ormanın içinde büyük bir | meşe ağacı vardır. İşte para san- | iki arasında bu meşe ağacının di- bindeki kayanın üzerine koya- caksınız. Sandığı almaktan beni menetmek hususunda tamamile serbestsiniz. Fakat onutmayınız ki böyle bir teşebbüşünüz sizin için son derece tehlikeli olacaktır. | yapıp, şehir belediyesinin bu gö- | gibi rivayetler de ortada dolaşıp | Bu dediğim yaptığınız takdir- de, benim cinai harekâtım dura- caktır. Aksi Ralde birkaç saat zarf nda Nevyorku altüst edecek surettte tethiş mücadelesine tek- | rar başlıyacağım. Bana karşı as- ker veya silâh kuvveti para et- mez. Parayı nasıl toplıyacağınızı size bırakıyorum. Maamafih ti- carethaneleri — davet — ederseniz fena olmaz. Ya parayı Verirsiniz, yahut ta şehrinizi korkudan t- marhaneye çeviririm. Görünmez Adam (Arkasivar ) HOLSTİNA boyasile kendi ken- dinize, rengini beğenmediğiniz, ber mevi oşyanızı, bir saat — zarfında kolayca boyayınız. İsmine dikkat ediniz. Her yerde arayınız. Biri — diğerlerini sılonunda sıralarını bekli- yozlardı. Oçn kadın, öbürü de erkek. mecmuaların sayıfalarııı çevire- lardı. Tahminen otuz yaşında | görünen erkek te elinde halkaya | takılmış iki anahtarla mütemar diyen —oyuwyor, İakat gözünü doaktorun kabinesinin kapısından ayırm:yordu. Doktor Süreyya yirmi beş senedenberi Galata ve İstanbul piyasasında birçok banka ve şir ketlerin aylıklı doktoruydu. Ha- çL ielem « Baklüler Üleal eder, yalnız memurlara bakardı. Dört kişinin böyle ayni saatb te intizar salonunda beklemeleri- yordu. Kapı açılır ve aralıktan bir sex — Sıra kiminse buyursun. Erkek yerinden fırlar, anab- tarları cebine koyar ve doktorun karşısına oturur. Doktor. — Buyurun Efendim, | sizi dinliyorum. Hasta. — Şöhretiniz doktor... Doktor. — Rica ederim... Ki- minle teşerüf ediyorum? Hasta. — Hüseyin Avni. Ben- deniz hukuktan mezin, gayri- | mübadil Makedonyada iki çiftli- ğim var, fakat..... Bazı ahbaplar sizi tavsiye ettiler.... Doktor. — Teşekkür ederim. Çok naziksiniz... Hastalığınız ne- dir? Ne hissediyorsunuz? Hasta. — ... Daoktor. — Sizi muayene e- deyim. Ceketinizi, yeleğinizi çe karmız. Ha söyle... Nefes alınız. Öksürün.... Uzun nefes alınız.... Güzel... Günde — nekadar cıgara içiyorsunuz? İspanyada Muazzam Cenaze Otobuslerî İspanya halkı ölüleri ile alâkadar olmayı çok sever. Ekseriya, bir dığım yarın gece saat on bir ile on| ölüm vak'asında, bütün bir aile ve o ailenin bütün dostlari cenaze alayına iştirak ederler. O suretle ki sokaklarda garip manzaralar hâsl olur. Yeni İspanya hükümetiç buna bir çare düşünmüş ve şunu bulmuştur: Büyük ve azametli cenaze otobüsleri yapmak. Şimdi cenaze ve cenazenin ailesi bu muazzam otobüslere doluyor, sokakta da gürültü ve patırtıdan eser kalmıyormuş. IİIKAYE Bu Sütunda GARİP BİR HASTA ıımmıyaıı | ) dört k'şı Doktor Süreyyanım in- | vek sinema yıldızlarına bakıyor- | Hergün Nakıli : S N —— Hn.slı. — İki paket... Fakat bir tanesini dostlara misafirlere ikram ediyorum. Doktar. — Demek bir pa- kat.... O da çok. —Yemekten sonra ikişer cıgara kâfi. kese- niz de rahat eder. Hasta. — Gayret Daktor. Doktor. — İştihanız nasıl? Hasta. — Mükemmel. Doktor. — Uykunuz? Hasta. — Yatar ve bir ka- lemde uyur, sabah uyanırım. Dokter. — Hiç başınız dön- mez. mi? Hasta. — Yalnız bir sefer, o da Galata — kulesinin tepesine çıkmıştım. Doktor. — Midenizde hazimsiz- Kk ekşilik hisseder misiniz? Hasta. — Yok Efendim. Mü- kemmel yemek yerim. Daktor. — Sizin hiçbir şeyi- niz yok. eksiltiniz. En- Öi GN ge Hasta. — Bende biliyorüm. Doktor... Fakat benim için gel- memiştirn.... Doktor. — Bunu evvel söy- leseniz.... İhtimal refikanız için.... Yahut ireniz.... Pedodü belki hasta? Hastz. — Yok, doktor h Doktor. — O bılkâo.. e Hasta. — Müsaade buyrulur- sa bir sual şorayım? Doktor. — Buyrun efendim. Hansta. — Kaldırım şirketimie bir Muhtar Bey ağır hasta, anun hakkında malümat almak isterim. Doktor. — Bu mesleğimizin esrarıdır. Nasıl size söylerim? Hasta. Biz de Patagonya bankasında Şefik Efendi varırış. Bu zat kabili tedavi midir? Doktor. — Mazurum, cevap veremem. — Galiha siz bir hayat sigortasının — müfettişisiniz. Tces- süf ederim fakat çare yok. Hasta. — Doktor vica ede- rim ben namüslü bir adamım. Benim hakkımda malümat ala- bilirsiniz. Mesele başka Bana hastarlarınızım — hangilerinin ağır hasta olduğunu bildirirseniz size istediğiniz ücreti vermiye ama- deyim. Doktor. — Neden bunu bana soruyorsunuz? Hasta. — Efendim... Doktor. — Buyurun bakalım!. Hasta. — Ben doktor... Doktor. — .... Hasta. — Hastalarınızın han- gisi ölüm derecesinde olduğunu bilmek isterimi.. Doktor. — Bildiğiniz - takdir- de ne olacak? Hasta. — Bulunduğu müesse- sede bırakacağı münhal yere memur olarak girmek istiyorum da ondan Doktor. ederim Ben... Patoog, Bakteriyolog M. Lutfi GÜLHANE SERİRİYATI MUALLİMLERİNDEN Dabhilt, ve intant hastalar Patolojik ve Bakteriyolojik muayeneler, icra olunur. Adresı Babıali caddesi vilâyet karşısı 15 No, Muayenehane Telefon İstanbul 2329 İkametgâhıt