HTND Gazi Hz. nian emirlerini te- lâkki ettikten sonra Kâzım Kara Bekir Paşaya gittim. — Telgrafı gösterdim: — Evet, dedi. Ankaraya gideceksiniz. Bunun için size yüz lira harcirah verilecektir. Fakat Trabzona uğramamak- hığınz lâzımdır. Kâzım Kara Bekir Paşa buna neden lüzum görmüştü, bilmiyorum. Fakat o dakika ?ı üzerinde durmadım. Bence şimdi en mühim şey bir an evvel cepheye gitmektti. Fakat verdikleri bu yüz lira z ile nasıl gidebilecek- ;3 Küânunusani ayındaydık. 'ol kapalıydı. Yalnız bir ara- ba şuradan şuraya avuç do- lusu para istiyordu. Bana öyle geldi ki Ki- zım Kara Bekir Paşa benim Ankaraya çağırılışımdan pek memnun olmamıştı. Bunu an- ladığımı şu para meselesi Hzerinde biraz durarak kendi- sine de anlatmak istedim. Paşa : — Şimdilik kasamızda fazla para bulunamadı. Yolda pa- rasız kaldığınız yerden müra- caat edersiniz, demekle iktifa etti. Çaresiz yola çıktım. Kars- — tan Sarıkamışa tren vardı. Bindik. Geceydi. Müthiş bir | kar firtınası vardı. Sarıkamışa — vardığımız zaman göz gözü görmüyordu. Gece soğuk va- gonda kalmak, donmak de- mekti. Gözüme bir ışık ilişti. — Gittim. Ziya sızan pencerenin — kapısını çaldım. İstasyon me- muru Fikri Bey. isminde bir gencin evi imiş. Bu zat zanne- derim şimdi İstanbul telgraf- hanesinde memurdur. Kendi- sine* — — Geceyi geçirecek bir 0- tel olup olmadığını sordum. — — Hayır, dedi. Maalesef, — fakat buyurunuz! — Fikri Bey çok centilmen ve — kibar bir gençti. Bize çay ve — konyak ikram etti. Sonra da belki bir cevabı ret karşısında — kalmayı bertaraf etmek için : — Ben bu gece bir düğüne davetliyim, gideceğim, burada istirahat ediniz, dedi. Fazla olarak yemeğini de bize br raktı. * Ertesi gün yine (Sarıkamış) ta kaldık. Bu tevakkuf esna- sında istasyon müdürü olan maalesef şimdi ismini hatırlı- — yamıyorum, ihtiyar bir binbaşı ile karşılaştım ve kendisinden bize küçük bir vagon tahsi- Bini rica etlim. Bu ikinci gece “hakikaten bir genç zabitin — düğünü varmış. — Bizi de çağırdılar. Gittik. — Fırtına devam ediyordu. Kurt- lar civara Üşüşmüştü. Bir teh- — likeye düşmememiz için kız babası olan binbaşı Bekir B. UK EZ TANA Ankaraya Davetimden Kâzım Kara Bekir Paşa Memnun Olmadı YAZAN: M. KÂZIM AN bizi evinde alıkoydular. Er- tesi sabah — Erzuruma tren vardı. Diğer bir alile ile bir- Hkte bize küçük bir vagon verdiler, bindik ve bilâarıza Erzuruma vardık. Zabit allele- rine tahsis edilen kışlada misafir olduk. O sırada Erzurumda mevki kumandanı - şimdi askel mek- tepler müfettişi Ziya Pş.- erkânı harp miralayı Zi: Beydi. Kendisini Türkistanı bulundı sırada - tanil Bıırıdı“'nkırıılıııcı m memnun oldum. Bize s00 derece iltifat etti ve seyaha- timizin tesrii için ellerinden geleni yaptı. Fakat bu seye> hati mxnkül gürdüğünü sak- lamıyordu. - le bqt uıbılBı:’llır:.hrğrhı_ıı Ankaraya :lııık imkânsizdır. Fakat bir defa da nakliye ku- mandanı ile görüşünüz, dedi. Nakliye kumandanını gör- düm ve ondan da: — Karadan Ankaraya menin imkânı yoktur, < n aldım. Beylik arabaları ve askerlerini bile bile tehlikeye atamam! E, şimdi ne yapacaktım! Tekrar Ziya Beye gelerek va- ziyeti anlattım: — Kâzım Kara Bekir Paşae- nın emrine mühalif bir hare- kette bulunmamış olmak için vaziyeti kendisine bildirerek bilmecburiye Trabzondan deceğimi er nnııklıiiı:l tavsiye etti. Ben de öyle hare- ket ettim. (Mabadi yarın ) Dünkü Münaka- şalı Konferans (Baştarafı 1 incl sayfada) Sigortacı Tacettin Bey: “Es- ham ve tahvilâta inkılâp edin- ce sermayenin milltliği kay- bolur. Binaenaleyh fırkanın sermayede milliyetçi olmasın- daki mânayı anlamak istiyo- rum,, dedi. Recep B. bu nok- tayı da şu suretle izah etti: — Fırkamız sermaye milli- liğini düstur ittihaz ederken şunu kastetmektedir. Memleketin bugünkü ihti- yacı 200-250 milyon hare- ketli sermaye istemektedir. Bu sermaye ile sâyimizden ve ta- sarruflarımızdan — müteşekkil normal bir sermaye ve kredi şeklinde yaşıyan ve hareket eden sermayeyi kastediyorum. Kapital ile bizim anladığımız normal sermaye arasında fark vardır. Biz memleketimizi ezecek ve yıkacak kapitali düşman- lıkla karşılarız. Türkiye bir müstemleke — değildir. Makul kârlarla iktifa edecek ka- pitale ise düşman değiliz, bunlara — kapılarımız açıktır. Recep Beyin “yıkıcı ve ezici sermayeyi düşmanlıkla karşı- larız, Türkiye bir müstemleke değildir , sözleri — alkışlarla karşılandı. Türk Gazeteciliği Yü- züncü Yılına Basıyor (Baştarafı 1 inel #sayfada ) diği ve bu gazetenin başka lisanlarla çıkması için başka bir (basmahane) de yapılacağı mukaddime de yazılıyor ve (120 kuruşla herkes bu gaze- tenin bir seneliğine iştirak edebilir) cümlesile mukaddime bitiriliyor. Mukaddimeden sonra sayı- fanın başında iki çiçek dalı arasına gazetenin ismi, sağına defaı | Şüruu fi car 26, soluna sene 1247 yazılmıştır. Gazetede havadis ve haber- lere serlâvha — konmamıştır. Yalnız yazıların arası gelişi- güzel dörder beşer santim açık bırakılmıştır. İlk sütunda (Umuru dahiliye ) serlâvhası altında Sultan Mahmudun 1246 senesi zilhiccesinde ( Şerefre- sar) fırkateynile ve (15) sefine ile Gelibolu, Kaleisultaniye- den Edirneyi ziyareti yazılı- yor. Bundan sonra şehzadesi Abdülmecidin (tahsili ulüm) a başlaması münasebetile Üs- küdarda İbrahimağa çayırında yi şenliklerden bahse- lyor. Diğer bir sütunda İstanbul, Bilâdıselâse ve Boğariçinde çıkan yangınlara mâni olmak ve bunları vaktinde söndür- mek için her mahallede kan- dil yakılması ve halkın gece- leri sıra ile nöbetçi kalması hakkında emir ile barutha- neden depolara götürülen ba- rutların o sene de merasimle kaldırıldığı haberi kaydedil- mektedir. ( Mevaddı askeriye ) serlâv- hası altında ( Vidin ) muhafız- lığına Cemaleddin Beyin ve daha başka bazı tayinler vardır. Umuru hariciye kısmında da (Leh memleketi kürsüsü ( pa- yıtahtı) olan Varşovada fetret ve inkızası için Rusya tarafından gönderilen Feld Mareşal Baskoviçin Vars şovayı zaptettiği) haberi kısa- ca kaydedilmekte ve bununla da gazete bitmektedir. Takvimi Vakayiden — sonra Türkiyede çıkan en eski ga- zete ( Ceridel Havadis ) tir. İlk nüshası 96 sene evvel çıkmıştır. Bunlardan sonra eski gazeteler şunlardır: Mi- zan (84), Tercümamı Ahval (73), Tasviri Efkâr (72), Tuna (69), Fırat (66), İstanbul (66), Terakki (64), Basiret, Mü- meyyiz, Hakayikülvakayi (63), Çaylak (57) sene evvel çık- mışlardır. Adananın Milyoneri Nasıl İflâs Etmişti? | Baştarafı 1 inci sayfada) ginden kendisine para veri- diği halde bu hizmeti yapa- cağıni bankaya teklif ettiği- ni ve bu bapta kendisinin de müteleası sorulması Üzerine bunun kanünen bir cürüm ve rüşvet addedileceği ci- hetle verilmesi caiz olma- dığı müteleasında bulunduğunu ve bankanın alacağından on dört bin yüz on İiranın imti- yazlı kaydedildiğini söyledi. İhami Bey bu — davada maznun sıfatile bulunduğun- dan yeminsiz dinlendi ve ifa- desinde aradan epeyce zaman geçtiğinden — hatırlamadığını söyledi. Sonra banka müdürü ile muhasebecisi, avukat Sabih ve İlhami Beyler müvacehe olundular. Hepsi de ifadele- rinde urar ettiler. Böyle bir paranın hangi şekilde — istendiği tahakkuk etmemekle beraber on dört bin yüz on İliranın imtiyazlı kaydedildiği ve bu paranın kasa mevcudundan verildiği anlaşılmıştır. ki sindiklerin tahtı muhakemeye alınmaları sebeplerinden biri de budur. Bu muvaceheyi müteakip şahitlerden Nalbantzade Ah- met Ef. mevcut olmadığından Suphi Paşa zade Âbidin ve Motozade Osman Beyin mu- vaceheleri yapılmış, bu iki şahit te sindiklerden Feyzi Beyin Ahmet Ef, de dahil olmak üzere fabrikayı müş- terken almayı teklif ettiği- ni ve uzun vadeli taksit- lerle — yapacağını, — hemen icarile — resülmalin — alınması kabil olacağını ve bu teklifin evvelâ Feyzi Bey tarafından yapıldığını söylediler. Bundan — sonra ve Hulüsi Beylerin müşterek bir istidaları okundu. Bunda bazı taleplerde bulunuyorlardı. İkinci celsede sendiklerin sorguya çekilmeleri için celp- lerine, düyun defterinde kay- dedildiği iddia olunan faiz, komisyon ve ücreti vekületle- rin ve Şark Fransız Bankasile Anadolu — Sigorta — şirketine imtiyazlı olarak verilen para- ların neye müstenit ise müs- tenidatlarınm Hukuk — mah- kemesinden celplerile tetkiki- ne ve Şark Fransız Bankası Mersin Şubesi Müdürü Cevat Ni zami — Beyin İs- tanbuldan — istinabe suretile ifadesinin alınmasına ve Mer- sin avukatlarından Fuat Beyin ve Mersin tüccarlarından Av- ram ve İsak Elhadef Efendi- lerin şahit olarak dinlenme- sine ve gelmiyen Nalbantza- de Ahmet Efendinin keza- lik celbine ve sindiklerin defterlerinde — yirmi altı kuruşluk Ziraat Bankası cür- dan bedelinin yirmi beş lira yazılması esbabının kendile- rinden ve on sekiz bin lira- nn vergi olarak verilip veril- mediğinin de Defterdarlıktan sorulmasına karar verilerek muhakeme başka bir güne talik edildi. Salâhatlin Konsolasu . Soyacakmış Sabıkalı Ayı Mehmet dün Beyoğlunda Avusturya konso- lasu M. Alberi lâfa tutmak suretile soymak istemiş, fakat yakalanmıştır. Bir güzellik harikası pek yakında MELEK te Şık Sinemada Mevsimin en büyük filmi olan ve LİLİAN HARVEY HENRİ GARAT tarafından temsil edilen Cennet Yolu filminin Fransızca kopyesi mu- vaffakıyetlerle devam ediyor. Bugün ve yarın son günüdür. Görmiyenler — istical etsinler. ALKAZAR — Manuelü ALEMDAR — Yanık kalpler ARTİSTİK — Sevil Dansözü ASRİ —— Fakır milyoner EKLER — Milton ELHAMRA — Parlali Kahvecl ETUVAL — Caz kıralı FERAH — — Altıma hücum GLORYA — Sarı odanın cararı KEMAL B. — Mukaddes dağ MAJİK — — Son büyük MELEK — — Parlsli Kahvecl MİLLİ — Busenla kaymeti OPERA — Varşova Kalesi — İlham ediyorum Üsküdar Hüle — Aşk resmi — geçldi Bir Şikâyet Pamuk Tacirleri Sıkıntı İçinde Kaldılar Mersin, (Hususi ) — Bura- daki pamuk tacirleri Seyri- sefain — idaresinden — şikâyet ediyorlar. Alâkadarları dinle- dim. Şikâyetleri şu merkezde toplanıyor: Seyrisefain idaresi bundan bir müddet evvel, milli mah- sulâtımızın ihracatını himaye maksadını ileri sürerek nav- lun ücretlerini birdenbire kır- mıştı. Bu suretle Mersin hat- tına işliyen diğer milli vapur- cular zarara uğramışti. Milli vapurcuların şikâyet- leri devam ederken Seyrise- fain İdaresi buradaki tacir- lere müracat ederek mallarımı kendisine vermelerini söylemiş ve bunları kâmilen kontora- toya raptetmiştir. Fakat şimdi pamuk balyeleri gibi çok yer tutan bu mallar yerine tercihan diğer —eşyayı — nakletmekte ve kontratolu tacirleri beklet- mektedir. diğer vapurlar da Mersine uğramadığı için tacir- ler sıkıntıya düşmüştür. Tarıhi Eserler Atina, (Hususi) — Yunan Hükümeti, müzelerinde diğer bir eşleri bulunan bütün asarı- atikanın — fazlalarını satmıya karar vermiştir. Bu paralarla Müze idaresi yeni taharriyat yapacak ve müzelerinde bu- lumiyan diğer oserleri satın alacağı gibi Müze idarolerini de genişletecektir. k 17 Teşrinisvel Cumartesi İstanbul — | 1200 metra 5 kilovat | 18 gramolfon 19,30 alaturka saz, 20,30 gramofon, 21 alaturka konser, 22 orkestra. Heilsberg — (276 metra, 75 kilovat| 20 (Edit Lorand ın orkestrası, 21,10 kabara. Mühlaker — (361 metro, 75 kilovat ) 19,05 İspanyol li- sanı hakkında bir müsahabe, 19,45 orkestra, 20,10 Kolom- yadan naklen şen gece, 22,35 dans havaları. Lemberg — ( 380 metre 16 kilovat | 19,25 keman konseri, 19,45 Varşovadan naklan kon- ser, 23 dans havaları. Bükreş — (394 metre, 16 kilovat | 20,40 Radyo Darük- fünunu, 20,40 gramofon plâğı 21,30 konferans, 22,15 senfoni. Viyana — (517 metre, 20 kilovat) 19,45 operadan naklen bir temsil. Peşte — (550 metre 23 kilovat | 19,30 millt Macar şarkıları, 20,30 konser, 23 dans havaları. Varşova — (1411 metre, 158 kilovat | 19,30 gramofon, 20 müsikili müsahabe, 20,15 senfoni, 22,30 Karakoviden nakil, 23 cazbant. Königavüsterhavsen — 1900 İngilizce ders, 20 Kolonyadan naklen şen gece, 23 dans he- ; vaları. Doktorlar Bugünkü İçtima Çok Hararetli Olacak Etibba Odası bugün top- — lanarak idare hevetini seçe- cektir. Bu toplantının. hara- — retli ve münakaşalı olacağı tahmin edilmektedir. Genç doktorlar, nizamname- nin idare heyetine seçilecek azanın (35) yaşında olması hakkındaki maddesine itiraz etmektedir. Yeni idare heyeti için ortada üç liste vardır. Bu listelerin biri Etıbba Muhadenet cemiyetinin, birl | Tıp cemiyetinin, — diğeride | Müstakillerindir. ğ Mısır Yumurta Ticareti Kahire, (Husust)— Mısır hü- kümeti, hariçte yumurtalarının revacını temin etmek için yumurtaları tasnife tâbi tutmu$ ve her ihraç iskelesinde Av- rupaya gönderilecek yumurta- ları kontrol için bürolar teşkil etmiştir. Bu büronun memur- ları ihraç için hazırlanan sân- dıkları açacak ve yumurtaları muayene edecektir. Polisi Yaraladı Glatada oturan Artin is- minde biri Âsım, Naim ve Kemal isminde üç kişiyi yarar lamıştır. Artin bıçağım elin- den almak isteyen polis Besisi Efendiyi de kolundan yara” lamış ve yakalanmıştır.