Kari Gözile Gördüklerimiz Maaş Sahipleri Tediyeden Memnun — Oluyorlar Üç aylıklar Bu defa büyük bir intizamla tediye edilmiş ol- duğundan eshabı. maaş beyanı Hemnuniyet ediyorlar. İstanbulda am bir intizam temin edildiği Bibi civar kazalarda ve bilbassa akırköyünde azami teshilât gö ha terilmiştir. Bununla beraber :’::ı -::ı' tedbirler alınmı e 'atta daha ziyade sürat Çamalnine İmkân bulunabilir. Bi yel GD Ve Rtnkeen B tediyenli ge di n hitamına bırakılarak ğerlerinin — bekletilmemesi ve Para saymak İçin vakit geçiril- memesi İçin ;.ıılınlı ıvv'ıl:ı c""' paket, onar veya yirmi eşer kısımlara ayrılarak daha Süratle tediyenin temini gibi bususattır. Malmüdürü Beylerin bu elhetleri de nazara aldıkları takdirde maaş sahiplerini tama- men memnun edecekleri muü- hakkaktır. Kayık Niçin Batmış? Efendim, Dünkü — nüshanızda Şirketi Hayriyenin (66) numaralı vapu- runun Anadolu Kavağında bir sandalı batırarak altı kişiyi de- nize döktüğü yazılı idi. Ayni şirketin (67 ) numaralı vapuru 29 ağuştos akşamı 17,5 postası için Üsküdar İskelesinden kalk- tığı esnada Önünden sahile git- mekte olan eşyayı ticariye yüklü büyük bir kayığın üzerine düdük çalmadan giderek çarpmış, kayık batıp içindekilerin denize dökül- mesine ve yolcuların feryatlarına rağmen — süratle etmiştir. Denize © kayıkçı yaralı ve e kurtarılıp nöbetçi poli ve zabıta doktoru tarafından mu- ayene ve tedaviye sevkedilmiş, diğeri de oradan geçmekte olan (İtaligo) romorkörü tarafından kurtarılmıştır. Biribirinl takip eden bu iki vak'a bize her iki vapur süvari- sinin boğulmak üzere olanları kurtarmıya bile yeltenmediklerini anlatıyor. Şirketi Hayriye ilerde kendisini malen zarara sokacak olan bu hâdiselerden dolayı bu gemilerin — süvarilerine — dikkat tavsiye ve Ihtarında bulunmadığı vak'anın tekerrüründen . belli Yemiş vapur iskelesi No. 30 İsmail hakkı ae Cevaplarımız Sabık başmuallimlerden Ce- mal Beye: Mektubunuzu şayanı — dikkat bulduk. Bu gibi adamları, hiç vakit geçirmeden derbal polise haber vererek haklarında kıııııfıl takibatta — bulunulmasını — temin etmelisiniz. İstanbul %uı!ı ve telgraf mu- rakıbi Edip Beye: Kızcağızın adresini ve başkâ tafsilâtı Hilâliahmer Cemiyetinden alabilirsiniz. —e —— TAKVİM — Gün 20 -13 Eylül - 931 Hisir ı Arabi Rumt 29 Rebilahar- 350 vakit-ezanl-vasa! —— gi-Ağuslos » 1547 yakıt-esanl-vasatt Güneşili. 18| 538 Akşam 12 “; Öğle| s46 J1z10 | Yata (1 e Ukimdi| 9:20 J1S4 İ lmank 9 8I| 356 eee — ___———"-'-’ Koca Yusufun başı dikildi, bakışı çelikleşti, dudakların- dan müstehzi bir cevap fırla' — Kuruntuya kapılma, dev- letil.. Ben se-sin, ayağına medim, — kusurumu bağışla, demedim. Bana kabahat bu- laştıran senin özrümü hl_’l' hatimden büyük bulan yine sensin. Davacı sen, şahit sen, kadı senl.. Vereceğin hükmün ti kuyruğunu ki kopmasın! Şehzade, gözüne keskin sir- ke dökülmüş gibi acı bir sayba kopurde LA Sökin bti A ÜseÜüei kıt'i ni görüyorsunuz. , Briyand Ve Ebedi Müsalemet Cenevrede Akvam Cemiyeti büyük — meclisinin — içtimaları hararetli bir şekil almıştır. Dün gelen telgraflara göre, cuma günkü celsede Fransa Hariciye mühim bir nutuk jirat etmiştir. Briand bu nutkunda diyor ki: “Cemiyeti Akvama samimi ve ateşli bir imamm vardır. Büyük Meclis, mesaisine bir betbinlik havası içinde baş- lamış olduğundan içtimaların- da hazır bulunmağı — ziyade- sile arzu ediyordum. Filhaki- ka, Cemiyeti Akvamın, manevi vaziyeti, kendinsine, doğru- dan doğruya yi ailmak — iste- nilen taarruzları ıfıüşlşl_lllqu- riyorsa da Cemiyetin, ımn!!;ı—_ rını iz'aç ve menfaatlerini ihlâl eylediği birtakım kipleri vardır. Şidiki buhran da harpten sonra yopılmış olan fazla istih- salâttan mütevellittir. İstokları ra- ığıp biriktirmiş olan hodbin Zığını:yıl. Cemiyeti Akvama müracaat ettiği zaman cemi- yetin mucizelere kadir olduğu zannında gibi görünüyordu. Halbuki Ğ ı:eımyıtl İ bizatihi kevvün — denilen — mucizeyi l;uıteer meğe muktedir olmadığı Te # ÂYESİ anoğlu mu sandın :*l )k(:'::dınğılıımıyı kalkış- tın. Şimdi derini yüzdürür, i doldurüum:::.' Üstüne ol M 'on yutarsın, değil mi? Gel yakit geçirme, Şu işi 'i.p_ gnkü :fendinâı:ı' hasreti :ç"n:i d:l îıınv,uyîı'l;ık.mhiığl,_ı: ı;:;.nh: hizmet hü';;k ölüye suçumu bağış- istiyorum. IE;R.;:I::IN muhıy'ycl“ ve irişilmesi muhal mucudıyek“. efendisine ihanet edet Yusuf Nazırı M. Briand | Dünyada _0 Umumi harpte milyonlarca genç Almandan çırpıda hiçe indirdi. Bugün hudutları bekliyen Yersap muahedesinin tesbit ettiği resmi rakamdır. Fakat muhtelif mi terbiyeyi halk arasında umumileştirmeye gayret etmektir. | Fransa Hariciye Nazırı Sulhün gibi teşriki mesai zihniyetini hodbinliğin yerine ikame et- miye de iktidarı yoktur. Ce- miyeti Akvamın hükümleri | akılâne — ve — mütedilânedir. Fakat bazıları ona son ölüm darbesini indirmek zamanının hulül etmiş olduğuna — kail bulunuyorlar. Yapılan taarruzlara ve is- tihzalara —rağmen — cemiyet, cihanın hayır ve menfaati namına, kendi yolunda deyam etmektedir. Ş M. Briyand sözlerini şöyle bitirmiştir: Bütün milletlerin, ayni masaı etrafında toplanarak beklenil- mekte olan aşağıdaki muaz- zam sözü söyliyecekleri daki- ka, pek ulvi bir an olacaktırı | “Artık harp yok. Harbin | yeniden — uyanmasını kabul etmiyoruz. ve emnü selâmet vücude getirmiye amade bu- lunuyoruz.,, İ Eğer bu dakika wletler bu ğ:z'n söylerler, bu ll':'k:“ aparlar, eğer cemiyeti akvam ı’;ıi::'hnı keşviı ede: leke or- tadan kalkacak olursa 6 güü milletler donannma yapar: mesörretlerini - ilâa . edebile- ceklerdir. M. Briand, knnöde: iıwrke: gerek meclis ve gerel hazirt tarafından alkış- lanmıştır. bu söz oldu ve o, kin_lı.ıyh— ran cümlesini bitirir. bitirmez Şehzadenin —keskin — bançeri kalbine saplandı. Öldürücüham- le o kadar Ani ve okadar seri olmuştu ki Yusuf B. “ gik , diyemedi, yıldırımla vurulmuş gibi yere yuvarlandı ve öldü. Eğer bu Pıımlo, adım adım yaklaşan bir ecel gibi gelseydi, Minan kalesinin falisiz muhafızı, şüphe yok ki, Gülbatunu hatırlıyacak ve tatlı tatl can verecekti. Şehzadenin hain etindeki sür'at, Yüsuf Beyi bu son neş'eden de mah- rum bıraktı ve sersem !ıık, lür ve siyah bir gaflet içinde gıyıhnı kaybetti. a — Ben demedim mi _gel, bu elmas yüzükte bir uğur- zluk 3 SÜÜ e n oldu. yiğitim? lup Biten Hâdiseler teşekkül Veran eden Alman ordalarını y Alman askerleri ancak yüz bin kişidir. illi teşekküller “Almanyada askeri Resimde söylenmektedi. M. Grandinin, ;';z hari- Söyl üyor muahedesi bir Tabit bu rakam ( resmi Alman ordusu ) nun bir i)îl üth iş Bir Kasırga Felâketi Miami, 11 (A.A) — İngiliz Müstemlekelerinden — Hondu- ras'ın merkezi olan Belize şehrinde şiddetli bir kasırga olmuştur. Bu esnada 200 kişi ölmüştür. Bu kasırga Horto- riko'da ve Antilles adalarının diğer kısımlarında da külliyetli zarar ve hasar yapmıştır. Ka- sırga — şimdi Haiti adasına doğru ilerlemektedir. Ehaliden birçoğu hâlâ en- kaz altında bulunmaktadır. Birçok Amerikan papazları- nın da ölenler arasında olduğu ciye nazırının elini hararetle sıkmıya şitap etiniş olması kayde şayan görülmektedir. Fırkadan Ayrılanlar Londra, 1 (A. A.) — Ame- le fırkasına mensup - Deecda meb'usu M. Deman, muhale- fet sıralarını terketmiştir. İspanyada Papazlar Toledo, 11 (A.A.)— Nora- de - Toledo da - rahipler kili- seleri kapamışlar ve oturduk- ları binaları terketmişlerdir. — Daha ne olsun, başıma iş ıçış duruyor. — Yoksa Hünkâr, haber alıp taşı mı istedi? — Keşki öyle olsa? — Demk başka bir biçim- sizlik var? — Biçimsizlik te söz mü? Belânın büyüğüne çattık. — Beni üzme yiğitim, di- linin altında ne varsa çabuk söyle, Gedik Ahmet, kuvvetli bir düşman cephesi karşısında acze düşmüş gibi telâş ve istırap — içinde idi. Şuursuz adımlarla — çadırında — dönüp dolaşıyordu. Bazan küfür sa- vuruyor, bâzan suüsüyor . ve mütemadiyen kafasını yum- rükluyordu. Gülhatun kuv- vetli erkeğin bu muztarip halini sessiz, sessiz seyredi- Kadın Ve Kalp İşleri Modaya Uymak İçin Gülünç Olmamalısınız Moda ve modaya uymak meselesi bugün okadar geniş bir şekil almıştır ki bu İş bugün zengin veya fakir he- men her aileyi çok yakından meşgul — etmektedir. a- nn — ihtiyaçları pek çoktur. O kadar çoktur ki, saymakla sonunu getirmek imkânsızdır. Modayı da bugün bu ihtiyaçlar arasında saymak İâzıdır. Fakat asıl mühim nokta modaya uymak — meselesidir. Moda çok tuhaf birşeydir. Bazılarını hayli gülünç bir şekle sokar. Bazılarına da yaradılışından daha cazip ve daha güzel bir kıyafet ve- rir. Burada -asıl bahset- mek - İstediğimiz şey — mo- daya uymak istiyenlerin mali kabiliyetleridir. Zenginin mo- daya muvafık hareket etmek istemesi çok tabil ve çok kolâydır. Fakat kazancı ancak evinin idaresine yetecek kadar olan öyle aileler vardır ki bunlar modaya uymak için hem sıhhatlerinden — kaybederler, hem de evlerindeki — dirliğin bozulmasına — sebep - olurlar. Meselâ böyle aileler en çok tasarruf etmek mecburiyetinde oldukları halde ipek çorap giymek bevesine kapılırlar ve bu yüzden de karı koca kavgaları başlar. Bunun gibi daha binlerce misal saymak mümkündür. Modaya — muvafık giyinip kuşanımak için evvelâ mali kabiliyet —lâzımdır. — Bunun için de evvelâ çalışıp zengin olmalı, sonra birtakım be- veslere kapılmalıdır. Şunu da söyliyelim ki zenginler de da- ima ölçülü bareket etmek mecburiyetindedirler. Şu halde orta halli aileler ancak gün- lük — ihtiyaçlarile — uğraşmak RUS DiKi Umum Deposu Ş MAKARALAR ;ecbuıîiyetindc olduklarını unutmamalıdır . Maodayı kendine yakıştırmak meselesine gelince bu nokta daha mühimdir. Geçenlerde ölen meşhur sinema yıldızı (Poiânegri) bir gün kendisine kadınlık ve moda meselesi hakkında sual soran bir gaze- " teciye şu cümleyi söylemiştir : “Benim modam, bana yakı- şandır.,, Bu söz çok yerinde ve çok doğru söylenmiştir. Yakışmak — meselesi. moda kaidelerinin en başında gelir. ( Yakıştırmak ) ta — modanın temel direğidir. Umumi moda cereyanları karşısında herkes kendi modasını kendisi yap- malıdır. Bunun için ayna kâfi gelmez. En iyi ayna bu işten anlıyanların — gözleridir. - Siz onların sözlerini iyi dinliye- ceksiniz. * Üsküdar N. C. Hanıma: Saç modası bütün dünyada henüz — bildiğiniz - şekildedir. Şimdilik değişmiş birşey yok- tur. Kısa saç artık umumileş- miştir. Bazan uzatma cere- yanları çıkmıyor - değildir. Fakat bu cereyana kapılanlar t bile — sonradan uzattıkları saçı tekrar kestiri- yorlar. Hem yeni şapka mo- dası kısa saçı lüzumlu bir hale getirmiştir. * B. M. imzalı kariime; Herşeyden — evvel — sabırlı olmak mecburiyetindesiniz. Şüphelerinizi — iyice — tetkik etmeden — karar — verirseniz zararlı çıkacağınızı bilmelisis — — niz. Muhakemeyi — sarsacak tereddüt ve hareketler doğru değildir. Hüsnü niyetten ay- , » rılmamanız lâzımdır. Şubesi Aşir Ef. Kütüphane sokağı | İ. L. Abravanel 65 numara İSTANBUL yordu. O; ordular tarumar | Tasan nedir söyle, kaygun eden, kişverler yakıp - yıkan kocasının ancak gönül işle- | rinde, daha doğrusu kendi- sine temas eyliyen mesele- lerde telâş gösterdiğini bilir- di. Gedik Ahmet, tam bir aslan tineti taşırdı. Gök gür- lerken inşirah duyar, bora- Tarın korkunç musi'tisine neşeli aslıklarla iştirak eder, çınarlar deviren — heybetli — sellerden matara doldururdu. Fakat ka- rısını, uzaktan veya yakından alâkadar eden herhangi bir hâdisede — sakin kulamazdı. Şimdi österdiği — telâş ta, şüphe yok ki böyle bir sebep- ten ileri peliyardu. Gülhatun, bir müddet bek- ledikten sonra g&nul okşıyan bir sesle yolvardı: — Pieydi yiğitim — söyle, İSTANBUL nedir söyle. ? Kuvvetli ve kudretli asker, “Dur, emri alan bir nefer Eîbi birdenbire irgildi, güzei adının karşısına dikildi: — — Şehzadeden, dedi, ulak geldi! | — Hoş geldi, safa geld!.” ne haber getirdi ?. j — Şehzade, Koca Yusufu öldürmüş! Gülhatuan, ellerini yüzüne h_' padı, samimt bir tecssürle inledi. | — Vah yazık, çok yaz.k l — Giden gider, senin acr mana geri gelmez. Bo ahlanıp durm>, sözümü di — Acımamak elde mi ?4 Herifi yurdundan ayır, sonra götür, cellada ver. Olur şey mi bu? Arkarı var) vazgeçerek f Hanımteyze F;ı' — MırRuççıılı ) Yarım Şişeci Han No, ? . FM maca ğ Za | MA L eee na aa -37 —x L İ N W ) | 1 İş j 4 Aft , B