| mizi Halledenler “Kâmil Paşayı Sor-| mayın, Onun Ne Adam Ol-| duğun "'"lıkkı mahfazdur) ,_Iş*hşıde Selim Efendinin kldesini çok severdim. Bu dın hâmile iken ben bir gün 'aslak) çiflğine gitmiştim. şam Üzerl avdet ettiğim | %:1:;1 dairenin kapısında dok- | 'mm-ınlımbı Paşaya tesadüf | layır ola.. İçerde hasta- Mi var? çi , Diye sordum. Paşa, elle- Oğuşturarak! yo Merak - edecek birşey | ler < Allah Efendimize ömür- | “Diye kekelemiye başladı. | B"denbire fena oljuııı. Hemen 'akasına yapıştım. — Doğru söyle, ne var? Diye bağırdım. var, Kadmefendi de bir sıkıt | aki olmuş.. Fakat, kendileri İyidir. Cevabını verdi. Daha o, tözlerini bitirmeden ben İçeri Oştum. Bir de, kadının oda- tna girdim ki ne göreyim? ©t taraf perişan; hemen Yatağa atıldım: — Söyle kadınım, ne oldu? Sabahleyin birşeyciğin yoktu. Diye haykırdım. Kadın, ar- & Üstü yatıyor, melül melül Yözüme bakıyordu. Ağlamıya aşlıyarak yanında duran İhti- Yar kalfaya döndü: — Sen söyle, dedi. Meğerse kadın, kızlar- an birile kavga etmiş. Kız, adının karnına bir tekme Yurmuş. Bu sebepten, sıkit Yaki olmuş. Kendisi, çok terbiyeli idi. Bizzat şikâyet | etmek istemedi. Hemen kızı etirttim. İsticvap ettim. Kız, ilâ perva kabahatini itiraf etti. — Defol git. Bir daha gözüm görmesin... dim. Kız, çıktı, gitti. Eğer, düşen çocuk vaktinde doğsa idi, Selim Ef. den büyük ola- caktı. Lâkin.. Bu vak'a üze- rine bu kadında bir sancı kaldı. Gündüzün saat sekizin- den, gecenin dördüne, beşine kadar bu sancı bir nöbet çi- bi geliyor ve devam ediyordu Sancı geldiği zaman, kadımcar ğız haykıra haykıra ovunur. haykırması, merhum - sultan Muradın, sultan AÂzizin saray larından — düyulurdu. — Zavall kadına, acımadık can kak mazdı. ç i ü Yapılan ilâçlar tesir etmi- !Mdııı.ı O esnada ben de za- rüret içinde idim. Doktora ve- recek kadar bile param yok- tu. Nihayet ne yaptım 7"IPU"'= doktor (Molik)i getirttim. O: Morfin yaptı. Vakıa morfin Yaptığı zamanlar, ağrı azalırdı. akat, tesiri geçince, kadın- tağız yine haykırmıya başlardı e dersiniz, en nihayet ( tec* Tübedide ) bir kadın bir İlâç Yaptı. Bizim kadını kurtardı. * Herhalde bu gibi vak'aların tesirile olacak ki Abdülhamit oktorların fenni ilâçlarından | ) | ğunu, yalar | da, Sait Paşa gi Müçtenip, bilâkis eski kadın | Sörz, döndü — dolaştı, Âyan Reisi Sait Paşada ka- | çlarına daha mütemayil. 2 Kânunusan! Abdülhamit , pek heş'eli. Herhalde 'Y.' ve sıhhatinin de düzgün Zitmesi onu pek memnun edi- Yor. Artık bütün merakını, bugün havaların | 'it Efendiye sardı. Bilhassa u Bir Ben Bilirim,, NAKLEDEN: ZİYA ŞAKİR zti ___—_.J p H Eski Sadraram Kâmil Paşa onun okumasile çok alâkadar. Fakat, Efendinin de rahatsız- hktan kurtulduğu yok. Zayıf, | çelimsiz ve daima nezleli, Val- desi Kadmefendi, — muallim Mahmut Efendiden biraz şi- kâyetçi. — Hocası, (dersini yapa- mamışsın ) — diye — sıkıştırı- yormuüş. Bu yaştaki çocuk, okadar - sıkıştırılmamalı. İşte böyle hasta oluyor. Diyor. Naciye Kadınefendi, pek boş bir kadın değil. Oğlunun aldığı dersleri, iyi bir müza- | kereci gibi takip ediyor.. Ço- c0ön çalıştırıyor. Abdülhamit te, bir program takip edilmesini muntazam | isüiyor; — Ders saatleri belli olur- sa, sobayı ona göre yakarlar. Diyor ve derken İâkırdıyı şuraya buraya — sıçratıyordu. rar kıldı. Sait Paşanın birçok husu- siyetlerinden — uzun uzadıya bahsettikten sonra : — Pejmürde, üstüne başr na bakmaz bir adamdı. Onun derdi, günü mütalea idi. Ki- tapları çoktu. Devleti aliye, onun gibi âlim ve siyasi bir adam yetiştirmemiştir. Fakat vefasızdır. Kendi nefsinden başka, birşey düşünmez. Dedi. Bu fırsatı kaçırmadım; — Ya, Kâmil Paşa nasildır efendim ?. Diye sordum. Abdülhamit, derin bir gö güs geçirdiktan sonra : — Ah... Onu hiç sormayı- ne adam — oldu- Ba ae bör bllirleii O bi bana neler Hele bir defa, devleti de banka kalma- sapmamıştır? ... îıvknldı beni de, k mahvediyordu. Güya, d inin — itibarı kaimelerinin —iti 1 " miş. Bankadaki mıkıf te bit- miş.. Devlet, iflâs ediyormuş, gibi bir rivayet çıkarmış. Bu şayla Üzerine, para sahipleri | bankaya hücum etti. Ben haber aldım. Derhal azlettim. Meseleyi güç hal ile | yatıştırabildim. - Kâmil Paşa, müdebbirdi. Lâkin, Sait Paşa gibi âlim değildi. İsterse, çok iyi iş görürdü. İstemezse, her işi altüst ederdi. Bu, ( vezir ) ler bahsi, uza- dıkça uzadı, nihayet rüşvet bahsine dayandı. — Bizim bu devletin başına gelen fenalıkların hepsi, rüş- vet yiyen memurların yüzün- dendir. Rüşvet yiyen memurlar iki sınıftır. Birincileri, okadar mahirane hareket ederler ki isimleri bile duyulmaz. Meselâ; büyük Reşit Paşa gibi... Be- nim sarrafım, banker Zarifi ıdi. Onun sarrafı da Zarifi imiş. Kaç kere Zarifiden İşittim.. Paşanın epeyce parası varmış. Eh, bukadar para, tabil ma- aştan teraküm etmez... Bazı- sının İsmi de, en ehemmiyet- | giz bir şeyden, mürtekip'diye | çıkar. Cevdet Paşa için, (bir mecidiyeye kadar irtikâp eder) derlerdi. Halbuki afif, âlim bir adamdı. Kim bilir; bece- | kumanı Sait Paşadan ihtiyardı. Çok | | Konya | sekak 20 Mualla, Ai riksizce bir iş görmüş. işi yüzüne gözüne bulaştırmıştır. yine | ( Arkası var ) '_Meclistekî Müzakerenîn Zabıt- larını Avxnen (Baş tarafı 1 Inci sayfada ) — | dır. ki — hürriyeti matbuttan | doğan şu veya bu engellerin önlüne geçmiş olacağız. Zaten zannederim Heyeti ÜUmumiye- | nin aziz kanaatleri de şim diy kadar devam eden mü- zakerat ta bu şekilde tecelli etmiştir. — Hükümetin — takip ettiği battı bareketten do- ğan maksat — itimat veya ademi İtimattan ziyade - bu | zaten bizce müncelli bir 'hll' dedir - içinde bulunduğu ida- renin bizim noktai nazarımiz” dan takip edeceğini tayin eden bir gayeye varmasıdır ki, zan- nederim, bu suretle milli fay- dalardan birini de biz temil etmiş oluruz. Emin B. (Eskişehir) — Efenm diler; bendeniz gayet kist söyliyeceğim. Vaziyeti vmu: miyenin ahvali iktısadiye Üze- rindeki tesirini arzedeceğim. Malâmu - Alileridir. ki bütün dünya buhranından Türkiye de hissesini almıştır insanlar böy- le sıkıntılı zamanlarda 1stirap> larının menşeini ararlar ve alelekser haklı haksız istirap- mevlidi — bükümettir bir zaman- larının zannederler böyle da matbuatın her şeyi hak ve hakikati inkâr ederek daima böyle fırkanın hükü- metin hatla Gazinii bütün bu va | siyetlerin hepsinin aleyhinde | Beyler | Bendeniz | dir. -Geğeı; Haftaki | Çocuk Bilmece- Birinci Büyük Mükâfat Beşiktaş Köyiçi Rum kilizesi karşı- snda 5 İbrahim İsmall B. bir fotoğraf makinesi kazanmıştır. Birer Albüm Kazananlar Edirne Ayşekadın Kahvecl Salih eklu Arif, Kalecik memurunun oğlu M Ziya, A: olarda. eivarı 173 Rasım, Unk Yeşiltulumba sekak 2 Salâhattin, Yorgat Hükümet doktorumun kıvı Rihter, Bahker #ir V. J K. mahallesi Yüzbaşı Teyyar B. hemşiresi Zişan, Konya kek mu> allim mektebi haslane memuru Hayriye yadan M İhsan, Sıvas Lise 349 eaf İetanbul Kız orta müktep e, İzmit — Vilâyet Jandarma Binbaşı — Fehmi B. oğlu Turgut B. ve H. lar. Birer Kitap Kazananlar C y Duvardibi 43 Bülent, Kon- Ka aa aahâhlesi '€23' Mecit kalı mektebi. 67 rü muhubere me- Pekmerel Tacünmusa, muru — Aziz K Kurgunkavuk Amım, Süba Nacl Lisesi sınıf Te Adana ÇUÇİ f Emin B. den Bedri, Konya Mu Orta mektep 263 Muzafter, Çorlu Dava vekili Ab- dülhalim B. oğlu Davut. Birer Muhtıra Defteri olara Nefiz Vekili Hilmi B. oğl Pat Haydarpoşa “ Valdebağı / prevan- omu Kabataş Lisesinden Sıtkullah, | ldi Asım Bey malarta cad- Ali Bey oğlu paşa Büfe miltea; Nizamettin, Ankara Tuhafiyeci Mehm ğruk, Tekirdağ S B evinde Enis ! Levazım Me: Hişantaş, Meprutiyet Mahal- | K 'gacı Mansur gşkak (S0 N tim hümi altında - komli, '.2:“,'.'.5%'. kâtibi Örer Lüwü, lon[B Tütün İahisarı vesnedarı Ziya Suat Topanede Bostaniçi Cicim ecati, Aksaray — Haseki — Bi mal Bey vantasile All Ha 91 Şelik, B Celâl Bi hıv.:î murat mahal Bey ve Hamımlar, Birer Kart Kazananlar İsmir Sanayi şirketi posta kulusu Edirne posta memuru Seniye ::ı:ı'n&kıılmeıl Ç Ciball Yenikapı Gülçeşme — sokak Nazan, — Aydin Ümarla letasyonu / demiryolu — amele çavuşa mahdumu İhsan, Söke Falk A Riza Bey mektebi. 250 Ahmet, Kız orta mektebl. 985 Neriman, Aksar K ı mahallesi Lütfü | a İktisat Ve e! 12 Âbidin c Halide Hanım Yazıyoruz olunca zaten buhrandan si- nirli olan insanlar bittabi da- ba çok mütcessir — olurlar. birşeyden — endişe ediyorum, geçenlerde - İstan- bulda idim. Bir — gazete okudum, gazetede bir gün evvel Halk — Fırkasına - ve hükümete hücum — edilmişti © gün de artık Gazi de istira- hata çekilmelidir. diyordu ve omeyanda yeni bir fırkada çıkarıyor idi. Güya mücade- lei milliye kendi kendine ha- sıl olmüş bunda ne Gazinin nede kimsenin tesir! yokmuş. Hepimizin mesnedimiz - olan en hassas nokta buradadır. Bir sıkıştığımız. zaman - bir Garzimiz var deriz. Bu kuvveti herhangi bir ef- kârı umumiyede zâfa düşür- mek memleket için tehlikeli olduğuna kani oldum. Mücadele senelerinde hepi- mizin az çok enerjimiz vardı. Mücadeleyi idare — edenler enerjisini, kuvvetini, İmanını Gazinin menbamdan almış ve | muvaffakıyetini — öyle temin etmiştir. Şu halde — bütün muvaffakıyatı — heyeti umu- | miyemizden fazla olan bir Gaziye yaptığı işin ehmmiye- ti yoktur demek memleketin hal ve istikbali için tehlikeli- | bir spor TOYER — — TÜRK DARÜLFÜNUNU -RUS MİLLİ TAKIMI * ( Baştarafı 1 inci sayfada ) Geçen sene Galatasarayın Almanya seyahati esnasında | Alman Federasyonu erkânın- | dan bir zat: “Bir memlekette klübü açmak hastane — yapmaktan — daha iyidir , demişti. İşte Sovyet Rusya.. İşte onun gençliği ve spor sahaları.. * Kaptanların el Kale — intihabı. — Nutuklar.. Bayrakların alınıp verilmesi ve maç başlıyor.. Kaleyi biz aldık. Top onlarda. İlk akını biz yaptık. Bizimkiler Mosko- sıkışması.. | va Muhtelitine karşı mağlüp olduktan sonra ondan daha iyi ve daha kuvvetli bir te- şekkül olan Rus Millt Takımı- na karşı iyi bir netice almak için çok candan oynıyorlar. Şimdi, müdafaamızı açıkla- | İlk | anlarda oyun mütevazin bir rile tazyika başladılar. şekilde devam ediyor. Yavaş yavaş onların ağır bastığı hissediliyor. Bir aralık müda- faamızı pek fena sıkıştırmıya başladılar. Bereket versin bi- zim çocukların bir titizce İk hücum dal- Zekinin sağa uzun bir pam., Sol hafları çok seri.. Yetişti | ve topu aldı. İstanbulun çok | iyi tanıdığı santrfor (Butusof) | uzun bir pas.. Sağdan indiler. Top bizim on sekiz metrenin içinde, sol içe pas ve yıldırım gibi bir şut.. Gol... Rusyanın en İyl oyuncusu rikülâde denebilecek bir şütle geçen sefer olduğu gibi yine birinci golü yaptı. Oyun 1-0. En kuvvetli ta- rafımız olan solumuzla hücüm ediyoruz. Fakat geçen oyun- dan çok iyi tanıdıkları sol açis ğımızı okadar iyi marke etmiş- ler ki müdafaayı henüz taze kuvvetile gol atmak yarı| pek müşkül. hiıim çocuklar | birar bocalar gibi oldular. Hücum hattımız. ilerde pek tutunamıyor. — Bütün yük müdafaaya binmiş. İçler kâfi derecede geriye yardım et- miyor. Kalemizi yirminci da- kikada kuşatıverdiler. Hücum hücum üstüne.. Bomba gibi birkaç güt... Kalecimiz topla yerden kalkıyor. Ve sahada uzun süren bir alkış. Otusun- cu drıkikıdı ikinci — gollerini yaptılar. Vaziyet bizim —için fena bir şekil arzediyor. Eğer biraz gayrete gelemezsek feci bir mağlübiyete uğrıyacağız. Rus takımı atletik kabiliyeti olan oyunculardan mürekkep olduğu için Adeta bir körük gibi açılıp kapanıveriyor. Teh- likeyi hisseden oyuncularımız bu İkinci Şolden sonra biraz daha canlandılar. lğimdî hü- cum sırası bizde. Muhacimle- eimir — muavinlerin — yardımile güözel kombinezonlarla hasım kalesi önüne sokuldular. Şim- | vaziyete | di onlar da fena düştüler. Sol içimizin uzaktan bir şütü ve bizim birinci go- lümüz. Şimdi yine hücum edi- yoruz. Sağ tarafımız yakından birkaç gol fırsatı kaçırdı. Onların müdafaasının ileri çıktığı bir anda güzel bir akın yaptık. Zeki fırlıyarak topu kaptı. Kaleciler karşı karşıya, insanın yüregi ağ- vi gelir Gİbİ” ölüyör. “ Sol (Devamı var) ayağı kalktı şüt atacak. Fa- on | olduğunu | söyledikleri sol iç (Pavlof) ha- | Seksen Beş Bin Kişi Önünde Karşılaştılar | kat arkadan sert bir çarpış ve penaltı... Muzaffer atıyor. Sıkı bir şüt top “sağ köşe- den dışarı gitti. Haftaym iki bir onların lehine. İkinci haftaymda bizimkiler daba canlı daha — azimkâr oyuna başladılar. Mütekabil akınlar ve mütekabil gol | fırsatları.. Oyun artık müte- vazin dinebilecek bir şekilde devem ” ediyor; — Rusdar. bir parça favullu oynamıya - baş- ladılar. Sol ve sağ cenahla- rıumızla birkaç Wkin yaptik: Oyunun yirmi beşinci da- kikasında — müdafaamız Rus | muhacimlerinin kalemize getir- diği topu uzaklaştırmıya ça- hşırken havaya dikti. Butu- sof'un güzel bir kafa vuruşu ile Rusların üçüncü golü de oldu. Şimdi (3- 1 ) mağlüp vaziyetteyiz. — Aradaki fark yine açıldı. Onların pek ya- kaçırdıkları - birkaç fırsat. Bizim de insaytlar buna — mukabele — ediyorlar. Ortadan güzel bir akın yap- tık. Top bizim sol tarafı- mızda. Sol açığımızın sıkı bir şütü ve top ağlarda. Oyunun son — dakikaları bizim lchi- mizde cereyan ediyor. Eğer insaytlerimiz. biraz cesur öy- nasalar muhakkak ki berabere kalacağız. İşte hakem son düdüğü çalıyor. 3- 2 mağlü- buz. Bizim takım bugün geçen günküne nmazaran daha iyi, daha canlı oynadı. Netice mağlübiyet olmakla beraber eksik bir kadro ile pekte fena değil. Eğer biraz tali- imiz olmuş olsaydı berabere kalmak ihtimali çok kuvvetli idi. Rus takımına gelince: Hepsi iri yarı, atlet insanlar- dan müteşekkil olan bu takım çok seri ve çok geyretli bir oyun oynuyor. Eğer teknik kabiliyetleri biraz yükselecek olursa —Avrupanın - bellibaşlı kından | takımları arasında yer alabi- lir. Sağ bekleri, sol hafları ve İstanbul sporcuları çok gü- zel oyunlarını seyrettiği san- trhafları selin, sağ ve sol açıke | ları ve bilhassa sol içleri her takımda teferrüt edebilecek kuvvetli ve yüksek oyuncular- dır. Moskovada bize yapılan yedi gölden beşini yalnız ba- Şına yapan sol içleri bir pro- fesyonel oyuncu derecesine gelmiş kuvvetli bir futbolcüdür. * Akşam oyundan sonra mü- kemmel bir ziyafet verdiler. Rus ekâbirinin bizim Masla- hatgüzarımızın da hazır bulun- duğu bu ziyafette samimi nu- tuklar söylendi. Rus ve Türk dostluğu için bu spor temas- larının temadisinden bahsedil- | di. Kemal Rıfat ON BİRİNCİ PATRON KUPONU Gazetemizde on beş gönde bir vermekte — olduğumuz — Patranu bedava almak — istiyi kuponu — kesip aaki kapon . toplayımı: den itiharen bir hafta, taşra karilerimiz ou gün içinde kuponlarını - gönder melldirler. Bu müddet geçtikten #önra |kuponlar kabul edilmez. ğ