/ t l ' H U ii: İS.TANBULDAN I—HNDIJ'TAN Rus Kumandanı, Vagonunda, Bi- ze Bir De İçki İmtihanı Geçirttirdi YAZAN: M. Türkistanda aa 26 Mart 919 Çarcoda boş otel ve ika- metgâh bulunmadığı için ge- ceyi vagonda geçirdik. Sabah- leyin uyandığımız zaman (Ker- ki) den gelmiş Buharalı Ab- Gdarrahman isminde bir Efgan neferi ile karşılaştık ve bu adamdan öğrendik ki: — Emir Habibullah katle- dilmiştir. Günün mütebaki kısmı hâ- disesir. geçti.. Akşam hına gittik. Başkumandan İy- vanof cepheden henüz gel- mişti. Riyaset mevküne geçti | ve: — Hükümetimiz her şeyi kabul etmiş ve hazırlamıştır. Biz burada sadece tartı tatbikini konuşacağız, eümlesile müzakereyi açtı. yvanof — yakışıklı, — ameli tecrübe sahibi bir gençti, As- len Koban kazaklarındandı. Fransada bulunmuştu ve Fran- sızcayı güzel söylüyordu. Bu şerait altında müzake- | —— yi | Kandisi de teşyi — genin şekli değişti ve teknik bir mahiyet aldı. Kumandan “ İyvanof ,, zabit ve asker meclisinde aktedilen içtimadan sonra bizi karar- gühma davet etti; Münasip bir ev bulamadığı, — daha doğrusu her zaman ha- — geket halinde yaşadığı için, — her türlü istırahat esbabını î cami olan bir vayonda oturu- yordu. Kompartımana girer girmez w ı" gözümüze ilişen ilk şeyi bü- yük bir masa ve bu masanın karşısında raflara dizili şişe doo şarap ve konyak oldu. ıı — Demek ki bu gece burada, BBir içki âleminde ikinci bir imtihan geçirecektik. Ben içki içmem. Meşrubat (Üle bütün tanışıklızım sadece K İ i — olmaktan ibarettir. üki üç defa lezzetine bakmış Bununla — beraber Ruslara kuruntu ver- Mmemek için hareketlerini tak- lide karar verdim. Evvelâ kumandan konyak gişelerinden birini açarak bü- ek çini kâselere doldurdu, | a ayağa kalkarak: Türkiyenin — şerefine! eümlesile boğazına dikti. Ça- resiz ayni hareketi: — Sovyet Rusyanın şere- — fine! cümlesile ben de taklit kâseler — hüzarın, ncü kâselerde yekdiğerimi- zin .erefme boşaltıldı ve bu geç vakte kadar de- tti. Ve mihayet bütün halkı — bulüt — haline develi saat | yedide tekrar barp karargâ- | | götürecek ihzarı için derhal emir vere- | kararın | KÂZIM Kırgızlar Efganistandan beri bana refakat eden Kul Mehmet Ef. dışarda bekliyordu. Yeri- me dönmek üzere istasyona çıktığım zaman koluma gir- | mek istedi, beni de diğerleri gibi zannediyordu ; — Lüzumu yok, dedim. İç- kiye alışkın olmıyan bir adam için belki şayanı hayrertti, Fakat nedense bu akşamki kadehler bana hiç tesir et- | memişti, * Ertesi sabah — kumandan (İvanof ) mibmandarımızı ça- Zırtmış, beni içkiye çok mü- tehammil gördüğünü — söyle- dikten sonra bizi (Hive) ye oldür (— vaykilii ceğini söylemiş. k Akşama doğru vagonumuz nehir sahiline çekilerek — va- purun kenarına yanaşlırıldı ve eşyamız hamallar ile vapura | nakledildi. Kumandan (İvanof) bize karargâh namına Fedko isminde bir zabiti terfik etmiş gelmişti. Rıhtımda Fransızca: — Bon vayyaj diye bağırı- yor, bir müfreze Rus askeri de selâm duruyordu. Geniş, bir denizi andıracak kadar geniş bir nehir üzerin- | deydik. Güvertede bir kenara yas- 4 e lanmış, tedricen kaybolan is- | cek. Sonra, mortuyu çekti mi, | düşüncem olsun.., —————.... keleyi seyrediyor, bir kenar- da toplanarak vatan şarkıları | söyliyen Taşkentten aldığım Türk neferlerini dinliyordum. * Akşama doğru vaporumuz kuma saplandı, - esasen bu | nehirde işliyen vapurlar gece- | leri yürümedikleri için fazla telâş Şetmedik. — Sabahleyin vapur yan çarklarını bazan ileri, bazan geri işleterek, Adeta bir tavuk gibi eşelene- rek, kumluktan kurtuldu, ak- | şama kadar yürüdü, gece HİKÂYE Bu Sütunda Hergün ——Muharriri : Safize Peyman ——— | DOLABIN ÖNÜNDE Tahsin kediyi mıncıklıyordu. | Halası bağırdı: — Bırak, Tahsin, hayvan sıska olacak, bırak şunu... | otuz yaşına geldin, hâlâ ço- cukluğun ... Fakat halası sözünü bitir- | memişti ki Tahsin avazı çıktı- | ği kadar bağırdı: —Ayi Ofl Eyvah! Seni edepsiz tekir seni.. Tuv... Parmağımı öyle bir ısırdı ki.. Hay Allah cezasını versin! Halası — Tahsinin — yanına koştu: — Oh olsun, dedi, gördün mü? Bön sana hayvanı rahat | bırak, diyordum, ısırırya, e- bette... Bakayım? Çok kamıyor mu? Epeyi kanıyordu. Halası başını çevirmiye mecbur oldu: — Gel, diye bağırdı, be- nim dolabımda biraz tentür- diyot var. Arkamdan gel, çabuk, parmağını saralım, Tahsin halasının arkasından gitti. Küçük sandık odasına girdiler. — Halası — etekliğinin belinden anahtarlarını çıkardı, teker teker ayırdı, çabucak bir tanesini seçti ve pençere- nin yanındaki büyük ceviz | dolabın kapağını açtı, bir kı- tunun içini karıştırmıya baş- | | ladı. Halası parmağını sararken Tahsinin gözü, hâlâ kapısı açık duran dolabın içinde, bir köşede yığılı duran kâğıt pa- ralar atakılmıştı. Vay canınal.. Burada, şöyle böyle, binlerce | lira görünüyordu. Tahsin ha- lasının köşeye bucağa para at- tığını ve çok - tutumlu oldu- ğunu bilirdi amma, bu dola- bın adeta bir kasa haline gel- diğini hiç tahmin etmemişti. Büyük bir arzunun verdiği hızla düşünmiye başladı: “Bu kadın bu paraları ne yapacak? Hiç. İhtiyacı da yok. Ev, dükkân, apartman, vari- dat gırla... Ölünciye kadar buraya bu paraları istif ede- bir ılıy miraslar ortaya çı- kacak, servetini paylaşacaklar. “ Halbuki ben — gencim. Paraya ihtiyacım var, Şimdi hala- hamımın göğsüne bir yumruk indirsem, şu banknot destelerini cebime doldurup fertiği çeksem ne lâzımgelir? Beni koydunsa bull.. Burada sürüneceğime Avrupa da keyif sürerim, hatta, belki, bir iş bile tutarım. ,, Fakat, — Tahsin dolabın içine dikerek bunları döşünürken halası da ona bü- tün dikkatile bakıyordu. Parmağını bağladıktan son- ra, onu hafifçe yakasından çekti: — Yavrum, dedi, beni dinle azıcık... Sen babacığının ama- netisin. Ben senin için, senin rahatin için yaşıyorum. Mek- tebini bitir, ben seni Avru- paya göndereceğim. Fakat fazlaca çalış, haylazlığı bırak, hele benim tekirimi hırpalama.. Dur bakayım, sana ceza yap- mak lâzımdı amma benim yine yüreğim dayanmıyor, sana mü- kâfat vereceğim. Dolabın içinden bir avuç kâğıt para aldı, çabucak saydı: — Al, dedi, sana bir esvap parası. Üst tarafile de eğle- nirsin, Bu paralarin hepsi se- nindir, Fakat birdenbire har- camıyasın diye ben saklıyo- rum, Benim ne işime yarıyacak? | Bir. ayağım. çukurda, Birden bastalanır, ölüyeririm. Mirasımı birtakım haylazlara da bıra- kacak değilim, Heopsi- senie. Yalnız ömrümün sonunda beni sev. -Beni yalnız bırakma, Olmat tit yavrucuğum? Haydi kucakla beni. Tahsin halasın kucakladı. Kadının gözleri yaşarıyordu. Beraber, — sessizce, — odadan çıktılar. Halası, bitişik odadaki tekiri çağırırken Tahsin düşünüyordu: “Bir daba bu benim son alçak Bugünün Meselelerinden Hizmetçilerin Çektikleri Ve Çektirdikleri Dertler... ( Baş tarafı Tinci sayfada | rıldı. Sabah akşam dayak ye- | mekten etlerim lime İime ol- | İ yine bir sahilde durdu, ertesi | sabah tekrar yola koyuldu. (Mabadı yarm) I iyatro Ve Sinemalarl ALKAZAR — Ateş kahramanları ALEMDAR — Kanlı sevda EKLER — Kınıl Sultan Abdülhamit ETUVAL — Aşk ve Şampanya GLORYA — Sevgilinin zevkt KEMAL B. — Ulvi dakika ve bir komlk MELEK — — Şekerim FERAH — — Muhtelif temsiller OPERA — — Volga kızı ŞK — Nuhua gemisi Takslın — — Varyete Çillikparkı — Saz Kız kulesi parkı — Darüittalim | | du. Başımda saç kalmadı. Yediğim bir lokma ekmeği bana zehir ediyordu. diden kıskanıyordu. Kimsem olmadığı için namus belâsı | bu işe tahammül ettim. Niha- Dayana- | yet sabrım tükendi. madım. — Sokak - ortalarında yatmayı göze alarak gece sa- at dokuzda, bu hergün dayak yediğim, Tokmasından zehir | | tattığım, evden kaçtım. Ertesi 1 gün polisler beni buldular. Güya hanımın iki yüz Hirasını çalmışım. — Ben dolaptan karnımı doyurmak — için ek- mek - bile çalmazdım, değil- ki iki yüz lira. Tabil mesele anlaşıldı. Polislerin ellerinden kurtuldum. İşte böyle birkaç gecedir sokak ortalarında ya- Bütün | bunlara sebep: Beni Beyefen- | î ı tıyorum. — Amıcamın - nerede olduğunu — bilmiyorum — ki... Hem bilsem de beni hediye olarak başkalarına — köleliğe veren adamin yanına dünya- da gitmem. Dün gece bir şoför evine | götürmek istedi. Fakat git- medim. O sarhoşla gitmeden- | se Allaha sığımnarak böyle taştan yastıkta, topraktan ya- takta yatmak daha hayırlıdır. Ne yapayım iyi bir kapı bu- luncıya kadar böyle sokak ortalarında sürüneceğim.., Zavallı kızcağız söylerken bir damla yaş bile akıtmadı. Senelerce çektiği işkenceden sonra bu hayat ona çok daha iyi görünüyordu. Ağaç — gölgeliklerinden bap ka sığınacak yeri olmıyan bu biçare kız yarın, öbür gün aradığı kapıyı bulamazsa ., | İstanbulda gözlerini 1113 Kemal E/f Mektebımzz Seçmeden Bıze' Sorunuz, Izahat Alınız Son Posta Karilerin Mektep Müşküllerini Hal İçin Kendilerine Delâlet Etmektedir Çocuğunuzu hangi mektebe vermek ısuvonıunuı"B' sene tahsilinizi ikmal etmek üzere hangi mektebe istiyorsunuz ? Gazetemiz gençlere ve ebeveyne regber etmek Üzere bütün mektepler malümatı vermiye amadedir. hakkında her türlü Mektebinizi seçmeden ev vel bize sorunuz ve girmek istediğiniz mektep hakkında bizden malümat isteyiniz. Yalnız cevap için ( 6 ) kuruşluk posta pulu leffetmeyi unutmayınız. Terzilik Mektebi Kadıköyde Zehra Hamma: Sizin İçin bizce en münasip mektep terzilik mektebidir. Bu mektep filvaki niharidir. Fakat bulunduğunuz — için bu mektebe devam edebilirsinlz. Bu sayede hayatınızı kazanacak bir de meslek edinmiş olursu- nuz. Terzilik mektebi hakkında aşağdaki malümatı okuyunuz : 1— Talebe kayit ve kabulüne başlanmıştır. (15 ağustos - 15 eylüâl ) 2— Mektebe kaydolunabilmek | için (Asgari ilk mektep şahadet- namasi, sıhhat, gör raporları, aşı şahadetnamesi, nüfus tezkeresi, ve dört vesika fotoğrafı) ibraz * | etmek lâzımdir. 3 — Mektep nihari muhtelit, meccani ve hergün devamlıdır. 4 — Yaş 13 - 17 olacaktır. $ — Merzuniyet ve ikmal im- tihanları 14 eylüldan 25 eylüla kadar icra edilecektir. 6 — İşbu İimtihanlara dabil talebelerin 1 - 10 eylüla kadar mektebe müracaatleri. 7 — Fazla malümat mektep idaresinden verilir. Adres; Sultanahmet Dizdariye | mahallesi. Telefon No. 22480 * Bartında Belediye Mutemet Vekili Vehbi Beye: Ankara Tavukçuluk Enstitüsü lecek semeden itibaren talebe Giğline beşkyazektır. Be vene | dersler açılmamıştır. | Ankara Musiki Muallim mek- da 20 ağustos nür- izahat verilmiş ve o nüsha adresinize gönderilmiştir. | Resminizi * Adliye Meslek Mektebi Ankarada Cavit Beye: Ankara Adliye Meslek Mek- tebi hakkında iatediğiniz. malü- mat aşağıya yazılmıştır: 1 — Talibin yaşı on sekizden aşağı ve otuz. beşten yukarı ol- mamalıdır. 2— İdadi ve Orta mektep ve- ya bunlara muadil mektep me- zunları ile Lise sekizinci sınıfı ikmal edenler imtihansız, iki sene mahkeme başkitabetinde ve beş sene zabıt kitabetinde bulunan- Tar. malümatı hukukiye, kitabet, hesaptan; işbu çeralti halz olmi- yanlar, kitabet, edebiyat, hesap, malümatı medeniye ve iktisadiye, umumi tarih ve coğrafyadan im- tihana tâbidir. 3 — Taliplerin 30 eylül tarl- hine kadar zirde gösterilen vesa- ik Ile mektep İdaresine veya bulundukları yer müddelumum!l- | Hiklerine müracaat etmeleri lâ- zımdır. A — Moklap. geladkelmaindül memuriyette ise beraeti zimmet mazbatası. B — Sihhat raporu. C- : Hü- viyet cüzdanı, hüsnühal varakası D— Hüâlen askerlikle alâkası, olmadığına dalir vesika E - : üç adet 9 X 12 eb'adında fotoğraf, - 1 Tedrisata başlandıktan sowr ra kayit ve kabul muamelesi yapılmıyacağından taliplerin mü- racaatlerini tacil etmeleri icap eder, * Adapazarında — Uzunçarşıda Şevket Beye: Terzilik — Mektebi bakkında yukarda izahat verilmiştir. Bize Gönderiniz, * * Size Tabiatinizi Söyliyelim... di: Sakin ve | mütevazıdır. Merasimden, İntizam kuyu- datile — hürri- yetini — tahdit etmekten ha- zetmez. Çabuk münkesir — ob maz. — Sebat- kârlığa müte- mayildir. 393 Sülegman Şakir Bey: Gönderdiğiniz resimlerin ikisi de ayrı ayrı vaziyette ve ikisi rütüş gördüğünden hatalı bir tahlilden çekinerek, sizi en tabil ifade edecek olan fotoğ- rafınızı göndermeniz İâzımdır. ne yapacaktı? Dün gece tek- lifini reddettiği şoförden nef- | retle bahseden Peyman, yarın gece karnı actıkıp, damarla- rındaki kan zayıflaymca, her- | şeye lânet ederek bir lokma | namus düşmanınin koluna ta- kılarak bilmeden, anlamadan uçuruma sürüklenmiyecek mi? | ekmeğin hatırı için diğer bir ,' Sözlerini bitirdikten soara Bir kar — “2: Dimağını sazla yormak ve hürriyetini | şakyit etmek istemez. — Fül ve hareketle- tini tesadüfle- | ce tâbi tutar. | Fırsatlardan istifade eder. fena muame- leye mukabe- e eder. Serkeşiğe mütema- yildir. * Ahmet bey: Yendine ehem- — piyet verir, y fül ve hare- ketlerini beğe- gir, herşeyi beğemekte müşkülpe serit- tir. Tahakkü- me tenkide tahammül ede- mez, şıklığa intizamperver- liğe mütemayildir. başını taştan yastığına koyup tekrar yerine uzandı. Biz de bu akibeti meçhul — insana acıyarak yürüdük.