SON dlhamidin Kanaatine Göre Osmanlı Hanedanının Ahlakını Romîığ:lar 52Bozmuştu NAKİLİ: (Herhakkı mahfuzdur) Geçen gün İstanbuldan ge- len bir havadis, bugün teeyyüt etti. Yakında; (Sultan Mehmet Reşat) Rumelide bir seyahate gıkacak ve buraya da uğraya- takmış... Bu havadise çok Memnun oldum. Her halde, Çok şayanı dikkat sahneler göreceğiz. 18 Eylâl 327 — Ben Aşıkane romanlarin famamile aleyhindeyim. Bunu söyliyen Abdülhamitti. — Birçok büyük hüküm- ar gibi, ihtimal ki siz de hayalden hoşlanmıyorsunuz da Onun İçin, Dedim ve bu sözümle ona biraz da dokunmak istedim. Abdülhamit, gayet ciddi bir de tevap verdi: — Hayır.. — Bilâkis... — Ben Hahsen hayali romanları pek tok severim. Daha pek küçük Yüşta iken, masala da bayılır- Gece, gündüz. vakit ve buldukça yaşlı kalfaların Odalarına sokulur, onlara ma- tal söyletirdim. Büyüyüp te okumya — başladığım — zaman, ilk okuduğum kitap, roman Olmuştur. Padişah olduktan tonra, yıldıza müteaddit mü- tercimler aldım. Bunların için- de bazılarının yegâne meşgu- H!eti_ bana Avrupa romanla- Tn tercüme etmekti. Bunları, Zece yattıktan sonra okutur Ve dinliye dinliye uyurdum. Doktor, iğne gibi batan İs- bir sesle sordu: — Şu halde, romanların Tiçin aleyhindesiniz efendim? Abdülhamit, sağ elinin işa- Tet parmağını kaldırarak: — Bütün romanların değil, Yalnız fişıkane — romanların... © romanlar, gençlerin ahlâ- k"f' Pek çabuk bozuyor. Buna :ııı, birçok misal söyliyebili- ae Hele bir tanesi, bizim Slede oldu. Sultan Muradın - kerimele- Şöden - ismi lâzım değil - bir hu::"v okuya okuya ahlâkımı u. Bütün Hanedanın te- Sütür ve nefretini mucip ola- Sak hallerde bulundu. Bundan S çok ben müteessir oldum. bu Sultanı, yanan Stın yerine koymuştum. Ke İ yaşta idi. Om ona da benzerdi. 'him için, kızımın muhabbe- o famamen ona vermiştim. —k"mu' şehzade idim. Sık B*'yoğluııı çıkardım. Ve diy çıkışımda ona bir çok he- .uî:" alırdım. Sarayıma dö- %'“ı Sultan Muradın daire- &ana Uğrar bu hediyeleri Sul- Biz; bırakırdım. Hatta bir gün Bd.,.; kid— Madem ki bu kıra bu d.j" muhabbetin var.. Bari Tene al, Dedi. Ben de Sultani daire- “aldım Ona, evladım gibi “m. Sonra da elimle koca- ZİYA Ş Abdülhamidin sık sık ziyaret ettiği| Kâğıthanedeki Çağlıyan kasrının bir. kısmı merak etmiş. Roman okuya okuya tesadüf ettiği aşk ve alâka vak'alarını taklide ye- tenmiş nihayet baştan çık- mış... l')ıoktorun gözleri, benim göz- lerimi arıyordu. Nazarlarımız karşılaştığı zaman, doktorun gözlerinde, y — İşte sana, kaydedecek bir mevzu daha.. Diyen bir mâna vardı. * Pis bir koku, koridorları geçerek benim odama kadar geldi. Merak ederek sordum. Meğer, Abdülhamit, balmumu iyormuş. Acaba bu balmü- ::Ş:ıy ne yîpıcık'l Bu da ayrıca merak edilecek birşey değil mi?.. Nihayet, bunu da öğren- dim. Balmumu, sakız ve zeytin yağını kaynatarak bir merhem yapıyormuş. K.ıç göndür. ken- disini — muztarip memesinin üstüne koyacakmış. Halbuki, bugün uzun uzun bu rahatsızlığı hak- ! : doktorla | kında görüşmüş ve ilâç bile | almıştı. (Baş tarafı 1 inci nylıdı'—) ketimizden yapılamı- yızhı'lîmıcol:n afyon — ihracatı Yunanistandan yapılacaktır. —— İzmir Ticaret ve Sanayi Odası bu hususta huu!ıdıgı mufassal bir rap endişelerini tasrih ru tısat tir. Bncd:nr:ll:c l'mnkrusınınımâı:- imizde yaptığı zararlardan L.iıı(ldâı: Eeiıduin düşmesidir. Bir bankaların tüc- krediyi keımeleri: diğer ::::Rın ihracatın tahdidi esa- sen düşkün olıııı afyon :Ly:ı; t asına 8i A beeruı ııı:':ı:l kilosu (12) piyasa- fintı (8) liradan Halbuki zürra onu yetiştirmek lira masraf Vekâletine Demek ki. (bermutat), ilâç- ları çöp tenekesine attırdıktan sonra, yine, kendi bildiği ilâcı kullanacak. 1$ mayıa 817 Sabahleyin, bir aralık şehre kadar gittim geldim. Her ta- rafta büyük bir faaliyet var. Caddelere taklar kuruluyor. Bayraklar asılıyor. ( Selânik ), Sultan —Reşadı parlak - bir surette istikbale hazırlanıyor. * Abdülhamitte de bariz bir kararsızlık var. Herhalde, kar- deşinin geleceğini haber almış | zannediyorum. Henüz bana birşey mrııtıdı. Sabahtanberi, mütemadiyen odadan odaya dolaşıyor. ve bilhassa, — deniz tarafındaki odalardan ayrılmıyor. Daima — bahçede dolaış;;ı ili muhafız) nöbetçi zabil- l(:'?hhüyük ve Zehpılı dürbün- le, sık sık ufıuldın tarassüt ettiğini görmüşler. ğı: eıî:ıdı onun kalbhd_t' coşan ve çarpışan hisleri Öğ- renmek mümkün olsa... ( Arkası var ) ... Cenevre Konferansının Neticesi mebzuldur. Son on gün zar- fında afyon satın almak üzere birçok ecnebi şirket mubayas memurları Anadoluya gitmiş: lerdir. Fiat takdir muameleleri henüz — başlamamıştır. — Eğer afyon ihracatı serbest olursa bu sene memleketimizden ya- Jacak ihracatın ( 300,000 ) Eloyu tecavüz edeceği tahmin edilmektedir. Bu miktar (4500) sandık afyona muadildir. ONUNCU PATRON KUPONU No. 5 Gazetemizde on beş günde bir vermekte — olduğumuz — Patronu bedava almak / (stiyorsanız, ba kuponu kesip saklayınız ve 15 kupon toplayınız. — Patronlarımız- dan pek memnün olacaksınız. Patronlar neşredildilderi güne den itibaren İstanbul — karilerimli bir hafta, taşra karilerimiz on gün İçinde kuponlarını gönder melidirler. Bu müddet geçtikten #onra kupenlar kabul edilmez. POSTA İLÂNLAR Bahar geldi. Şehirlerden köylere, #ayfiyelera dalreniz, odalarımız varsa vey: #sormakla vakit geçirmeyiniz. küfidir. Her kelime fazlası için birtkurüş ilâvesdinir. DOKTORLAR DOKTOR AHMET HAMDİ Zührevi ve dahili hastalıklar. Hane: Beyoğlu. Tarlabaşı caddesl No, 145. Muayenehane: Galata Topçular caddesi. No, 164. — --29 PARİS TIP FAKÜLTESİNDEN Mezun Cüt ve Zührevi hastalıklar mütehasıım Dr. BAHATTİN ŞEVKİ Kabul saatleri sabah sekizden ı — yediye Babıâli =mıt oteli k No. 135 birinci kat. —119 GÖZ ve Gözlülgemütehassısı doktor Funt Azlx Muayene 'le gözlük satılır. Muayene Ücreti alınmaz. — Bahçekapfif Hamidiye eaddesi S0 numaralı mağaza. —2 EMRAZI ZÜHREVİYE tedavi- hanesi — Doktor Aristidi Bey! Eminönü — sabık Karakaş Hen No. 8 —3 Diş Tabibi K. Jamgoçyan Harbiye polis karakolu sırı- sındaki köşebaşında 73 numaraya nakletmiştir. Sabah 10 dan ak- şam dokuza kadar. —10 DİŞ TABİBİ CEMAL ZİYA Köprübaşı Eminönü han ikinci kat No.4. Sabah dokuz buçuktan akgam yediye kadar hastalarını kabul eder. —23 SÜNNETÇİ KOLAY SÜNNET Ameliyesi için meşhur Halepli ade doktor Talip Beye beş gün övvelden baber verilmesi. Sirkeci Nemlizade hanı. Telefon İstan- bul 1486 —29 Meclisteki Müzakere- nin Zabıtlarım Aynen Yazıyoruz (Baştarafı 1 iaci sayfada ) kılâbın ön safında görülmüş, artık yavaş yavaş yere eğilmiş Nadiyi dinledim. Zavallı Nadi! Şimdi maili inhidam inliyen bir memleketin hukukunu mü- dafaa etmekle işe başladi. Son güne kadar, yalnız milli gaye- nin tahakkukuna kadar tarihin ihtiyar ve yorgun bir yolcusu. Efendiler; içimizde ben de dahil olduğum halde bütün ar- kadaşlar da Nadinin Türkuvaz sahibi olduğu, milyonlara malik olduğu bir kanaat halindedir. Niçin? Bakımız niçin? Burada izah olunan bir vak'a bana anlattı ki biz herhangi bir söze ve gsöylenen her söze kemali samimiyetle inanıyoruz. Bix diğerlerine naklediyoruz ve an'anevi bir surette kafadan kafaya geçerek bir kanaat geliyor ki, Nadi Türkuvazı almıştır, Bomonti — fabrikası onundur, milyonlar sahibidir. Zavallı Nadi: Ben bilirim ki Yeni Günü çıkaracağımız zaman zavallı Nadinin küçücük maki- nesini getirtmek İçin rırııı yoktu, ödünç para toplamış- tık. İşte asıl mesele buradadır. Yine arzediyorum ki, milli mücadele tarihinin şerefli şah- yetlerinden huzurunda daima hürmetle eğildiğim Meclis Reisi Kânm Paşa Hr. ile aramızda geçen küçük bir münakaşa, tatlı bir musahabe vardır ki, ar- zedersem, propagandanın neler yaptığına emin — olacaksınız. Bir bedbaht birinci Mecliste bin bir şey karıştırarak masuniyeti şahsiye kanunu namile alelâ- cayip birşey çıkarmıştı. ÖREÜ çkiralahacak ev, SATILIK EVLER PAZARLIKSIZ - (2000)* LIRA- YA — 3 katta 7 oda bahçâ mut- fak elektrik ve terkos tesisatı. Beyazıt Süleymaniye Elmarauf ma- hallesi Ayşekadın sokak 27 Nöda Cemil Beye -İ SATILIK — Üzküdar İhsanl- yede 78 Noi hane satılıktır. MüştemilAtı yedi oda bir mutfak sarnıç terkos bahçesi kuyusu vardır. Talip olanlar İttisalindeki bakkal Mustafa Ef. ye müracaat. — —5 TERZİLER Uzun vadeli, mütedil — şerait İle en müşkülpesentleri memnun edecek şekilde modaya göre üse yapılır. Babıali No. 35 Ziya. —16 KİRALIK VE SATILIK Emlâkinizi satmak yahut kira- lamak için 9-12 arasında müra- eaat, tramvaya, şimendifere, İske- leye yakın olanlar müreccahtır. İstanbul Dördüncü Vakıf han asma kat 29 — ERKEK İŞÇİ İSTİYORUZ ERKEK İŞÇi İSTİYORUZ — Para kazandırıyoruz. Bize mek- tüj sorunuz, İçine 6 kuruşluk pı“uyunuı. İstanbul posta ku- — tusu 548 MEMUR İSTİYORUZ — İşsiz zamanlarınızda çalışarak ayda 90 lira — kazanabilirsiniz, mektupla surunuz, içine 6 kuruşluk pul koyunuz. İstanbul postahanesin- de 400 — âıkılırılnı. Kiraya - verilecek evin laire ve oda istıyorsanız: Aramak la size ba işi yapabiliriz. (16) kelimelik bir W MÜTENEVVİ — ÖRÜCÜ HÜSEYİN — Yıri yanık, güve yeniği elbiseler em line falk bir surette belirsiz. &1 lür. Bir tecrübe kâfidir. Beyoğ İstiklâl caddesi Pasaj Aznavı No. 13 K İHTİRA BERATİ İhtira berat veya imtiyazıntı Plknlarınızı ve, modellerinizi Ş e'da 14 eylülden 20 teşrinle' vel 931 tarihine kadar açılacı elan BEYNELMİLEL SERGİD teşhir. ediniz. Sergiyi binlerce fabrikatörb ve alıcılar ziyaret ederek bu il tira beratlarını satmak Için mul terilerin eline miş en bü, hrsattır. Henıe:;s b.lıün Fıc kalar yeni icat ve ihtiraları mek Üzere sergiye mümessillı göndereceklerdir. Resim ve modellerinizi teşh ücreti 28 dolardır. Bizim husu sergi memur ve satıcılarımız be rat ve imtiyazlarının fabrikatöı lere gösterecek ve onları sizin! temasa koyacaktır. Bunun içi ayrıca komlayon Ücreti alınma; Berat ve modelinizi ve kira be deli olan 28 doları doğruda doğruya bize gönderiniz. Siz serginin — nihayetinde — mufassı rapor verilecektir. Adres: İnternatlonal Patent Expos .Uh-!ı.cî Marchandise Mart, Chicag ZAYİ — 930 - 931 sencsi An '| kara Nsesi sekizinci mnrfında almış olduğum — tastiknamem zayi ettim, Yenisini alacağımdaı sekisinin hükmü yoktur. Nazım 975 Yerli Malları İçin Bir Fikir — Allah Allah.. Ben bu olanlara bir türlü akıl erdire- miyorum. Nasıl insanlarız bil- mem ki.. Bir taraftan, adama benziyelim derken öbür taraf- tan yüzümüze, gözümüze bulaş- =yor. gülünç oluyoruz vesse- — Ne var Galip Bey, yine niçin hiddetlendiniz? — Tuhaf adamlarız azizim. Ya ağrzımızdan çıkanları ku- laklarımız. duymaz, yahut ta aklımıza gelenleri rasgele ya- parız. Bak anlatayım da sen de hak ver: Günün birinde bir faaliyet- tir başlar.. Tramvaylara, vapur- mü bina duvulınnıN luidır lar — yapıştırırı: le imiş efendim: y'ş'ıtındıı Türkçe konuşl,, Güzel.. Güzel amma alttarafı gelmez ki... Sanki inadına yapıyor- muş gibi o günden sonra bilen de bilmiyen de başka lisan —konuşmıya Üzenir. İki üç gün sonra kâğıtlar yırtılır, lâvhalar kalkar. — Sonra?.. — Derken efendim memle- kette bir yerli malları haftası başlar. Davullar çalınır.. Zur- nalar Ööter, bu #seslerle halk konferana — salonlarına davet edilir. Bakarsınız ki başından tırnağına kadar Avrupa malı giyinmiş bir efendi haykırıyor: “Vatandaş, ne pahasına olur- sa olsun yerli malı kullan!, Sonra — ayağındaki İngiliz kundurzasını yere vurarak ilâve eder: Kendi diktiğin çarığı giy! Zehirlendiğimiz yetişir.,, — E. Sonaf ( mammış - gibi çocuk hi da unutmayız. Bir tarafta binlerc Türk yavrusu sefalet içind açlıktan ölürken öteki tarafi müsamereler tertip eder, bi ram yaparız. İşte böyle.. şeye daima kuyruğundan b lamak — âdetimiz.. Paramızı; aklımızı da nasıl, nereye fedeceğimizi bilmiyoruz. — Sonrııı:u sormuyorsul amma azizim dahası var, latayım da gör: Geçenlerd küçük bir mağarzaya uğrıyı kızıma yerli bir iskarpin dım. Şöyle bir evirip, çeviriz ce pabucun altında görü: şu cümleler - ilişti : “Nido Turkey,, yani (Türkiyede yı pılmiştir) — ibaresini — İngili yazmışlar. Düşündüm, bir ilâcın, veya yapılm lâzımgelen bir şeyin, kutusu nun Üstüne filân, nasıl kull. nilacağının, yapılacağının iza batı başka lisanlarla da ya: zılsa doğrudur, — fakat bir. Türk — işçisinin kendil eli ile meydana getirdiği ayak: kapların altına İngilizce yı masındaki hikmeti, kerameti bir türlü anlıyamadım. Söyle bana şimdi! Sen bu işe ne dersin ? Cafer Efendi sakalını ka- şidi.. İnce.. İnce gülerek cevap verdi: — Ne diyeyim bilmem ki.. Belki bir akıl kaçkınlığı.. Be- ki bu da bir medeniyet eseri, fakat benim de senin gibi anladığım şu ki, gülünç adum- larız vesselâm. ———