SON POSTA Neler HOlu_p__Bitiyor f —-. 'Vi Ağustos G, Dünyada Gördüklerimiz Gözile ı Motör Ve Tayyare Akşam gazetesi başmubarriri Necmeddin Sadık Beye: Efendim; 7 ağustos — tarihli ( Akşam ) daki baş makalenizde bazı hatalar yaptınız. Zannetmiş- tim ki yazının intişarından #onrA belki aklınız başınıza gelip t* susacak ve: —“ Eyvah bir pot kırdım amma allah verede kimse farkına al , Diyeceksiniz. Manlesef işım, — çünkü — bilmem Beye karşı yazdığınır ce- vabın cevabında yine bir takım cahilâne — fikirler — yürüttünüz. (8 ağustos Akşam). Beyefendi affınıza mağruüren şunu - söyliye- yim ki tayyarecilik hakkındaki malümatınız pek zathidir. Ancak bir avuç kadar olan bu husuata- ki bilginize güvenerek müseleyi bir vukufu tam ile tablil etmiye kallışmanız hüsnü niyetiniz ile de kabili telif ve tarif değildir. Memleketimizde — tayyareciliğin terakki ve tanlisini — istediğinizi töylüyorsunuz. — Fakat — hayfaki Bunun ne demek olduğunu - bil- Miyorsunuz. Bir kere cihanşümul muvaffa- kıyetler Ihraz eden tayyarecilerin soğu alvil değil askerdir. Misal: Çemberlâyo, Bird, Kost, Arraşar n vesaire gibi. Lindberg'e €e, o da Miralaydır. Sonra tayyarecinin râkip olduğu tayyare ve motörü kalç alınmaz İmlş. Bu da Vnuemtezliktir, bigâneliği gösterir, bibehreliktir. Motörün markası en gi kkör Wi noktadır. Tayyarecilerle beraber motörler de Alkışlanır. (İspano - Suviza) gibi, buraya gelen Amerikalıların — motörile kim meşgul oldu ? Buyuruluyor. Bununla ancak ta iliği sizin kadar anlıyanlar alâkadar olmar. Yoksa daha onlar hareket etme- den evvel tayyarelerinin — şekli, motörü, hacmi ilah gibi teferruatı dünyaca malüm (di. Bizim Galata köprüsüne bile âlem Alman ya- pi diye bakarken merede — kaldı ki her hangi bir milletin makine- sile yapılan kahramanlığı bize bırakacaklar. Kusurlarımzı müd- Tik Olup itiraf ediniz. İnsanlık budur. M.R. Kadıköy Taksileri Kadıköylü bir “kariimizden aldığımız. bir. mektupta orada işliyen otomobillerin taksilerinin birbirine hiç uymadığı, aralarında çok farklar bulunduğu - bildiril- mektedir. Mektupta Kadıköy be- lediyesinin bu meseleye ehemmi- yet vermeri rica olunuoyr. —.. - ;l" AKVİM Gün Si -T1Ağustos-93l Hümır 98 Rual 29- Haziran - 1347 vakit-ezanlevasat! | vakıt-ezan!-vasat? —a Güneşi09. s0, 5.06 Öğle | s04 1zıs İkindi| 8.56 16 Akşam|12.—) 1918 Yatar | 114520 59 fmcak İ7 Sals. 10 Ca Tefrikamız : No. 107 Almanyanın vasiyeti ve Cenevrede toplanacak olan Tahdidi Teslihat Komferanıı, fikirleri işgal etmekten bir an hali kalmıyor, Memleketlerindel adamlarının, me derece hâl İngiliz Nazırları gülişirken / görüyorur. resmi bir içtlma: söyliyen xat İngiliz Nazırının zevcesidir. Alman Nazırları' ” Romadan Döndüler Romayı ziyarete giden A- man Başvekili ile Hariciye Nazırı Berline dönmüşlerdir. Hareketten — evvel, Mösyö Brüning, İtalyan matbualına beyanatta bulunarak — hüsnü kabulünden — dolayı İtalyaya teşekkür ettikten ve Möıyğ Musoliniye karşı mutat cemi- lekâr söz söyledikten sonra bu mülâkatın daha evvel diğer şehirlerdeki devlet adamlarile yapılan mülâkatların bir deva- mı — olduğunu — kaydettikten sonra bugünkü vaziyeti ıslah için maddi — ve — manevi müşkülleri yenmek hususunda M. Musolini ve İtalya hariciye nazırı Grandi ile birlikte sulh zihniyetinin tatbikinde hemfikir olduklarını, ve mütekabil bir itimat muhiti yaratmak için Roma mülâkatının çok yardımı olacağını — söylemiş, bundan dolayı müstakbel — Cenevre tahdidi teslihat konferansından ümitli olduğunu bildirmiştir. Amerika, çok ucuz istediği için Almanyaya kredi ile pa- —D KUGAKTAN KUCAĞA SERVER BEDİ 'Nadire, Nerminin elinden kitabı çekip aldı ve bir ke- attı, sonra, divanda, Ner- minin ayakları ucuna ohırdu_: — Azıcık beni dinle, dedi. Fakat bu şiddetin manasını bâlâ anlamıyan Nermin, gittik- çe öfkeye dönen ve azalan bir bayretle Nadirenin yüzüne ba- karak tekrar etti: — Na oluyorsun bla? Ben seni hiç böyle görmedim. — Ben' de seni hiç böyle - —-t — Tükirdi. sövlüyo- rum, aldırmıyorsun. — Kitaba daldım. — Tabil... Artık işin gücün kitaplarla, mektuplarla, hülya- larla... Kimseyi dinlemiye te- nezzül etmiyorsun. Nermin, üstünden bir yük atmak ister gibi istihfafla silkinerek : — Peki söyle... Dinliyorum. Ne imiş bakalım, dedi. Nadire, Nerminin sesini ve edasını taklit ederek: — "Ne imiş bakalım,, "Ne işlerini bırakarak şehir şehir dolaşan devlet ük İçtimalar yapan mazırların hali, bu endişenin ağunu gösleriyor. Bu resimde muhtelif Alman ama maa afle toplanıp konuşürken ve vaziyeti halle Aşağıdaki iki adam da iki murahhastır ki dan çılayorlar. Yukarda, yanındakine dönüp «eÖz Hariciye Nazırı, kadın ee Alman Harlciye uk satmaktan vazgeçmiştir. Diğer tarafan Fransız gaze- teleri, Purusyada — müracaat edilen arayı umumiye netice- sinde olursa vaziyetin buhramı çid detlendireceğini yazıyorlar. İspanya . e yan Bir «Türlü - . « Sakinleşemiyor İspanyada vaziyete bâkim mescle, merkezi Barselon şehri olan Katalonyanın alacağı ıŞ— kildir. Katalonya muhtariyetle idare edilecektir. Bunua için bir kanunu esasi yapılmıştır. Ayni zamanda İspanyol birliği- ne dahil olduğu için bu ka- nunla umum İspanyol kanunu esasisini telif etmek — lâzım geliyor ve bütün müşkülât ta şimdilik bundan çıkıyor. Başvekil Zamora, bu kanun kendilerine — verilir - verilmez umumi bir konferansta mese- lenin — balledileceğini — beyan etmiştir, Diğer taraftan Ka- talonyalılar, bu hal şekline intizaren Madritin idaresinden memnun — görünmüyorlar, mü- temadiyen şikâyetlerde - bulu- imiş bakahm,,... Lütfen dinli- yorsun değil mi? Ben böyle konuşamam, dedi. Nadire uzaklaştı ve kendini karyolaya atarak arka Üstü yattı. Nermin H dığı için sesi birşey anlama- çıkaramıyordu. Kendi kendine: “Bir şeye sinir- lenmiş, dedi, — daha fazla ebemmiyet vermiyerek, — elini kitabına doğru uzatıyordu. Nadire bağırdı: — Nasıl, bak... Yine kitap! — E ne yapalım, abla?.. Ko- nuşalım dedim, istemedin — Seninle böyle konuşulur mu? aklın kitapta. Nermin, Nadireyi teskin için yumuşak bir sesle : — Peki, bıraktım kitabı... demokratlar — mağlüp , —— t müyorlar. —Bu — vuruhsuzluk, ';ıpııyıdı yer yer grevlerin yapılmasına sebep oluyor. Sa- elesi grev halindedir. *'Diğer taraftan komünist , sosyalist, anarşist ve milliyet- perver amele arasında da ihti- Jâflar vardır. Birçok kimseler, vehametini bu vuzuhsuzluk ve emniyetsizlikte ikide bir patlı- yan grevlerde görüyorlar, Biskaylı tacirler, Başvekile mü- racaat ederek birçok memur- larına yol verip dükkânlarını kapamak mecburiyetinde ka- lacaklarını bildirmişlerdir. Bu merkez, barice ihracat yapmadığından iş durgunluğu- nun emniyetsizlikten İleri gel- diği bildiriliyor. vaziyetin Rica ederim, dedi. Nadire doğruldu, bacakları at karyolanın kenarından sar- kıtarak — oturdu : — Ben çok sıkılıyorum, de- di, böyle yaşamak boşuma gitmiyor. Sen kendini birşey- lere verdin. Ben canlı bir ka- dinim. Böyle miskin miskin oturmaktan hoşlanmam. Be- nimle bir yere çıkmıyorsun, konuşmiyorsun, kendi kendine birşeyler kuruyorsun, bambaş- ka bir insan oldun. Onun için ben karer verdin bu panab yöndan. çıkmiya... Nermin, Nadirenin bu tekli- fine kızmadı. Onu haklı bulu- ıor ve yalnız kalmaktan çe- inmiyordu: haydi, söyle... Kaî Defa Sevek- Birkaç — Vecize Bir kari soruyor: *“Bir insan ikinci bir defa sevebilir mi? İkinci aşk, ilk aşka benzer mi? , Aşkın hududu olur mu ? Bir insan bir defa da, beş defa da, on defa da, sevebilir. Hatta bir erkek iki kadını aynı zamanda sevebilir. Sevda muhtelif zamanlarda, muhtelif seheplere — İstinat eder. Biz filânı Iyi kalpli, saf ve samimi olduğu İçin, bir diğerini zeki, cazip ve sevimli olduğu için sevebiliriz. Birini sevmek di- ğerini sevmemeyi İcap ettirmez. Yirmi, yirmi beş yaşında sevdiğimiz kadında aradığımız vasıflar başkadır, 35 yaşından sonra sevgilide aramılan vasıf- lar. başkadır. - Niçin 15-20 yaşındaki çocukların sevişine, çocukluk aşkı deyip geçiyo- rüz. Çünkü artık onlar gibi düşünmiyoruz ve biz sevgilide aranması — İâzımgelen - gartları, bugünkü — gözümüzle — görüp arıyoruz. Eğer böyle olmasaydı, İn- sanda sevme kabiliyeti geniş ve budutsur. olmasaydı, haya! kırık kalplerden mürekkep bir matemhaneye dönerdi. Şüphesiz ilk aşkın diğerleri- ne faik bir hususiyeti vardır. İlk heyecanınızdır. Ken'linizi ilk defa bir başkasına vermişsiniz- dır. Bu sevgide — hotgümlık yoktur. Plâtonik ve samimidir. Onun için heyecanı tatlı ve hudutsuzdur. İnsan bütün haya- tında bu hayecanı unutamaz. Fakat - #k aşk hayal vi af- sane içinde doğup — ölüyor. Hayal süpürülüp gidince ye- rinde bir — gşeyler — kalmaz. llk Aşıklar daima — sevgilile- rile kavuşmazlarsa, yaşayamı- yacaklarımı söylerler. Bu, on- ların heyecanlarindaki — şidde- tin bir — ifadesidir.. Yoksa zaman hayali temizleyip gö- türdüğü vakit, tecessür — bile duymaz, çocukluğumuza acırız. * Kdıköyünden Bey soruyor: Doktor karımı et yemekten menetti. O da şimdi evde sebze yapıyor. Benim de et yememe mani oluyor. Halbuki ben eti çok severim. Bu yüz- den kavga ediyoruz.., İki tarafında müsamaha gös- termesine ihtiyaç vardır. Siz — Peki, ben burada yalnız otururum ve sana da gücenmem, abla Bu cevap Nadirenin hiç boşuna gitmemişti. Artık Ner- mini kendisine lâkayıt olduğunu ilân eden bu söz onu tekrar Celâl Ekrem RUS Umum Deposu Aşir Ef. Kütüphane sokağı 65 numara İSTANBUL Dünya Markalara dikkat Köpek etmeniz rica <uilir, / (Alman Nazırları Romadan Döndü-in: 'ler İspanya Neden Sakinleşemiyor? Bir İnsan Hayatın 'amak ve ilâm Genç karilerimiz meraklı bir anket a Son zamanda gençler da sinemaya ve aine: tetlerine kargı — büy elâka uyanmıştır. Bu bazan onları taklide İleri gitmektedir. Sokaklı, Valântinoya, Con Cilb, benzemiye çalışan nekâ gençlere, ve Klera Bi veyahut Greta Garboyı N Dovu taklit etmek genç kızlar vardır. Bu münasebetle gençlere rüyoruz: Sinema — artlş Türk — olsalardı, bunlari hangisile evlenmek İste” nlz? Niçin? Genç kızlara soruyoruz © nema artistleri Türk olsal dı, bunlardan hangisinl ki dinize hayat arkadaşı diniz? Niçin? Cevaplar, — elimize — gel tarih aırasile neşrolunâc; tır. Cevabınızın çabuk çik. masıcit İstiyorsanız, acele edi niz. Mektubunuzu — kâğıdın yalnız bir yüzüne ve müm« kün olduğu kadar kısa ya znız. n her gün et istemeyin, b münhasıran sebre yemeği y maktan vazgeçsin. İki taraf' | kendi koprisini diğerine cc ren kabul ettirmiye Balâ, yettar değildir. İ Kırık bir kalp, — ekseriş kuvvetli bir sözle tamir &ç lebilir. s$ * t Aşkla harp biribirine - ba, zer, İkisi de aymı fedıııl!şı ister. * Bir Aşıkın samimiyetini ma gözlerinden anlıyamı * Bugünkü kızlar erkeğin &$ biyeli olmasına pek ehemi vermiyorlar. Erkeği bir bulalım, onu terbiye etmeğ | biliriz. diyorlar. ı * Bir kadın bir erkeği sevr se, erkek ona her istediğ yaptırabilir. j Hunnıılqıı £ î kızdırdı: j — Öyleya, benden kurtı caksın değil mi ? — Hayır. senden kurtulmı isteseydim ben buradan çıkâ başka bir yere giderdim. —| (Arkası var) DiKiİŞ MAKARALAR Şubesi | L L. Abravanel Marpuççü Yarım Şişeci Han No. 2 İSTANBUL