Kari Gözile Gördüklerimiz Sürmene Eytam Sandığındaki Paralara Dair Pederimiz bundan yirmi sene evvel ölmüş ve biz çok küçük olduğumuz için kendisinden kalan parayı Sürmene Eytam idaresi almıştı. Bu paralar o zaman altın idi. Şimdi ise kanun mucibince kâğıt olarak veriyorlar. Biz bu- nu da kabul ettik. Fakat buna iTağmen ne paranın kendisini ala- biliyoruz, ne de faizlerini. Bura Adliyesine dört senedenberi mü- racaat ediyoruz. Verdikleri cevap şudur: “Ankaradan haber bek- Myoruz. ,, Acaba bu cevap ne zaman gelecek ve biz. paraları- mın ne vakit alacağız? Yürmene Baştimarköy Kıranta xade Efendim, 1930 senesi tütün Ikramiyele- rinin verilmesi için cemiyetimiz namına bir buçuk ay evvel An- karaya bir heyet izam edildiğini gazetelerde gördük. Fakat henüz hiçbir sem sada çıkmamıştır. Ya- şayış vaziyetimizi yakında: kadar eden bu İkramiye m sininbir an evvel hall ve fasledil- mesini alâkadar makamdan rica ederek bekliyoruz. Urzunköprüde 5 teci Uzunköprdde 3 üncü derece malül gazi — derece malül gazi Salt çavuş — Halil onbaşı Cevaplarımız Ankara K. R Beye: Mütalealarınızda belki haklı ve belki —haksızsınız. — Fakat bahsettiğiniz — tecssür tamamen varittir. Lâkayıt kalmak mesele- aine gelince, şukadar söyliyelim ki vazife her türlü menfaatten ileride gelir. Sarıyer Sabri Beyet Bahsettiğiniz. mektup Idare- hanemize vasıl olmamıştır efen- dim, Karilerimizden Ricamız — “SON POSTA,, ya göndereceğiniz mektupların zarfları Üzerine içindek! yazının mahiyetini işaret ediniz. Bil- mece midir, Hanım teyzeye ml alttir, dâreyi mi alâkada —eder, — tahrir müdürlüğüne mi hitap ediyori Bu moktayı — kaydederseniz — vazifemizi kolaylaştırmış olursunuz. Karilerimiz- den bilhassa bu — noktaya dikkat etmelerini tekrar rica öderizr. Gün d 28-Temmuz-931 MHinr 85 Arabi Ruml » -Iıblknd 330 | 16- Haziran « 1847 gakıt-ezanl. vasatt Güneşj09. 271) 452 Öğle | <49 1220 446 (1637 Tıfnl:aınu No, Akşam Yataı İmasak 12.— 1980 1.82) ıı 7 .18| 94 Ömer Lütfü İ Malüllarin İkramiyesi ı Hayata Yeni Girecek ençler Ve Alelerı Okuğun SON POSTA Bir Meslek Seçmeden Evel Büyük- Ziya Gök Alpın Hayatı lerinizin Tavsiyelerini Dinleyiniz ESKİ BİR ZAHİRE İAEİRİ BAKINIZ NASIL LOKANTACİ OLMUŞTUR Tahsillerini bitiren blı'çolı gençler, ıh:ıdı bir meslek seçip " Narin Zade Hasan B. ı hayata atılmayı düşünüyorlar. Gençliğin bu tereddüdü cidden yerinde ve bu zaman, onun için bir dönüm noktasıdır. Genç- lerin bu müşkülünü bilen “SON POSTA,, daha evvel hayata atılarak muvaffak olmuş kimselerle görüşmüş, teşebbüslerini, muvaffakıyetlerinin sırlarını sorup Öğrenmiştir. Kendilerine bir meslek seçmeden evvel büyüklerinin tavsiyelerini okuyacak gençler, elbette ki bunlardan istifade edeceklerdir. Lokantacı Narin rade Ha- san B. diyor ki: *—Ben evvlce Konyada buğday, tiftik, ve afyon tica- reti yapıyordum. Bu malları anlamakta ve seçmekte İyi bir meleköm vardır. Beş, altı sene evvelisine kadar bu mallarda; iyi anlıyanlar, ve dahili vazi- yetimizi harici ticaretle iyi mu- kayese edenler için nispt bir kazanç hemen sigortalı gibi idi. Fakat bilhassa dört sene- denberi dünyanın geçirdiği ik- tısadi bulhran bu mallarda ka- zancına güvenilemiyen bir İt- ratsızlık yarattı. Bu mesleği dedelerinden tevarus eden bir- çok çekirdekten yetişme tacir- lerimizin servetlerini tehlikeye koyduklarını, hatta iflâs ettik- lerini gördüm. Mesleğime ve- da etmek kararını alarak İstan- bula geldim. Bizde ihtisas ve meslek mektepleri yok denecek kadar azdır. Bizde her şubede büyük istidatlar tesadüfün yardımile inkişaf etmiştir. Doktor olmak için mektebe - girenlerin, edip olarak, tüccar olarak çıktıkları pek çoktur. Avrupada lokan- tacılar, hatta garsonlar mek- tebi varmış. Burada mevsim- lere göre hazırlanacak yemek- ler, yemeklere, tatlılara kona- cak yağ ve şeker miktarı tesbit edilir, garsonlara, müş- teriye nasıl muamele yapa- cakları öğretilirmiş. Ben bula döndüğüm zaman — sigortalı bir ticaret aradım. Lokantacılıkta karar kıldım. Bana alelâde bir köf- teci veya piyazcı dükkânı tav- size edenler oldu. Ben bunlara ebemmiyet vermedim. İstanbu- kın irfan seviyesini, sıhhat ve gıdaya — verdiği ehemmiyetin derecesini nazarı itibara aldım. Kelimenin — bütün — manasile temiz bir lokanta açmıya karar verdim. Bunun içinde Sultan- ahmet semtini intihap ettim. Dört senedenberi her gün KUCAKTAN KUCAĞA AY RR D ERİ Hep birden geri döndüler ve boş bir arabaya atlıyarak otele geldiler. Yemekte, Atıf Bey, Feridi kendi hayatına dair söyletecek şeyler soru- yordu. Nadire de Atıf Beye yardım etti. İki kadeh te şarap — içen Ferit, çocukluğuna ait hatıra- larını anlatmıya başlamışlı: — Bön çocukkenPek 'meri hlmeîlıydım. efendim... Kazara birkaç böceğe, yahut karınca- Ya bassam gözlerim yaşarırdı. | Rahmetli babam benimle lâti- fe ederdi efendim, “Senin yü- reğin pek yufka, derdi, senin yüreğinden 4lâ börek yapılır.., Fakat sonraları değişmiye baş- ladım... — Arkadaşların - tesiri midir, nedir? Çünkü — efen- dim, benimle alay ederler- di: “Hanım kız, canım kız,, derlerdi. Hakikaten de pek narin bir şeydim — efendim. Evet... Söylemek - istediğim.., Arkadaşların bana tesiri oldu çok... Beni güreşe filân teşvik artan bir şevk ile mesleğime devam ediyorum, İktısadi buh- ran bizim meslekte de kendisini göstermiyor değil. Fakat lehül- bamt ben hayatımı kazanıyo- rum, vergilerimi veriyorum. Temizliğim ve gıda madde- lerini intihaptaki itinam; İstan- bulu ziyaret eden Amerikalı ve Avrupalı seyahları — bile memnun etmiştir. İstanbulu ri- yaret eden bir ecnebi dükkâ- nımı arıyor, bir çorbamı içiyor. Bu rağbet bu sene bana dük- kânıma bir salon daha ilâve ettirmiştir. Ticarette benim mesleğimi tercih edecek genç- lere şunları tavsiye ederim: Gençlere Tavsiyelerim: 1 — Temizlik ve titizlik. 2 — Gıda meselelerinde katiyen hile yapmamak, 3 — Sebat. Bizde otedenberi kötü bir zihniyet vardır: Halkımız - iyi ile kötüyü farketmez zanne- deriz, — kadirşinaslıkla — itham Bir Vahşet Şehvet Düşkünü Papaz Bir Kızı Yaktı Badajoz, 26 (A. A) — Hor- machos kasabası papazı vakti- le kendi yanında hizmet etmiş olan 17 yaşında genç bir kızın kapısı önünden geçtiğini göre- rek kendisini bir bahane bula- rak çağırır. Kız içeri girer gir- mez, hemen Üzerine atılarak tasallut etmek ister. Kızcağız, vahşi rahibin ar- zularına ram olmak İstemedi- ginden, herif kızcağızın elini kolunu bağlar, vücudü ile es- vapları arasına saman doldu- rur, samanın Üzerine de ispirto dökerek ateşe verir. Nihayet polis tam vaktinde yetişerek kızı tamamile kömür haline ıelmekten kurtarır. ettiler. Kumkapı N..ınwınd- otururduk. Peder vefat etmişti. Mahalle arkadaşları bahçemize gelirlerdi. Soyunur, dökünür, kispet gibi birşeyler uydurur dik.. Hatta... Ayıptır söylemesi... Çocukluk - işte.. duk, biribirimizle güreş eder- Ferit durdu. Devam etmiye cesareti yok gibiydi. Yüzünü hafif bir kan bulutu sardı. Onun bu duygusunu İlk an- hyan Nadire: — Aman, dedi, ne tatlı anlatıyorsunuz... Ben çocukluk hatıralarını çok severim. erit baj önüne eğdi. f— Evet,'ıîıkıkı(ıı .içocıık- luk efendim.., Nasıl söyliye- yim... Biraz da... Yine utanı- yordu. Öksürdü ve nihayet ederil. Bu, doğru değildir. Halkımızda İyiyi ve hakikati inceden inceye sezen ve gören kudretli bir göz vardır. Bizim meslek sıhhat ve hayatla alâ- kadardır. “Can boğazdan ge- lir,, derler. İstanbul halkı ge- daya ehemmiyet verir, herke- sin ağrı yanındadır. İyi ye- mekle fenasını pek çabuk tef- rik eder. Banaenaleyh yağın, diğer gıda maddelerinin hile- sizini, safını kullanmak, halkı aldatmamak yegâne muvaffa- kayet Amilidir. Bu meslekte, iyi yapan ve halkı aldatmıyan mutlaka kazanır. Kadın Nüfusu Balkan Devletleri Ara- sında Turkıye Birincidir Balkan l(oııfırııııııdı Ba'- kan devletlerinin iktısadi va- ziyetlerine ait bir eser yazıl- ması için bir müsabaka açıl- ması kararlaştırılmıştı. Ticaret Odası Raportörlerinden Hakkı Nezihi Bey bu hususta bir eser hazırlamaktadır. Bu esere dercedilmek Üzere yapılan tet- kikata nazaran Balkan mem- leketleri arasında en çok ka- dını bulunan memleket Türki- yedir. Muhtelif Balkan mem- leketlerindeki kadın miktari nisbeten şudur: Arnıvılluklı Düfusun yözde (47,09) u, garistanda yürzde ( 40,93 )u Yunanistanda yüzde (50,42) si, Yugoslavyada yüzde ( 50,94 ) ve — Türkiyede —ise — yüzde (51,91) dir. Cesaret etti: — Tulumbacılığa ettik. Bu sözleri söyleyince kıp- kırmızı oldu. Atıf Bey bir. kahkaha - at- mıştı 1 — Hep yaptığımız şeyler... Utanma... Ben yangın seyret- miye bayılırım. İki kadın tekrar ettiler: — Ben de! Ferit gülümsiyerek devam etti: — Efendim, işte... Hep co- cukluk tabil... Bellerimize bi- rer kuşak sarardık, bir. gaz sandığını — süsler, — püslerdik, Üstüne bir kâğıt bayrak asar- dık, Nişancadan Kadirgaya kadar koşardık. haves — Yazan: Ali Nüzhet Neşreden: İkbal Kütüphanesi Her büyük adamın etrafında ena tapanlar, onu seven, onun gölgesi olarak yaşıyan kimse- ler vardır. Ali Nüzhet Bey, Zi- ya Gök Alpın âşıkı idi ve bütün hayatını onun etrafında yaşıyarak, ondan ilham alarak geçirmiştir. Ziya Gök Alpın hayatını ondan iyi bilen yoktur. Ali Nüzhet Bey, “Ziya Gök Alpın hayatı ve Malta mek- tupları,, İsmi altında Ziya Gök Alpın bir biyografisini neşret- miştir. Köprülüzade Fuat Bey bu eserin başına yazdığı mukad- demede diyor ki: “Ali Nüzhet Bey, bu kitabile, bize Ziya Gök Alpın hayati hak- kında güzel monografi — vermiş oluyor. Türk milliyetçiliği tari- hinde en mühim ve merkez! mev- kdi Işgal eden bu büyük müte- fekkirin yalniz eserleri, fikirleri, nazariyeleri — değil, hayatı da Türk gençliği için başlbaşına bir ders sayılabilir. Mefküresinden başka hiçbir şeye kıymet vermi- yen ve aihayetsiz bir İmanla da- ima ona doğru koşan Ziya Gök Alpın hayatı, Türk gençliği için dalma bir timsal olacak kıymet- tedir. “Ziya Gök Alpin fikri tekâ- mülünü, muhtelif zamanlarda ile- Fi sürdüğü nazariyelerin ne gibi amiller altında teşekkül ettiği ve ne gibi millt ihtiyaçlara cevap olduğunu anlamak için de onun hayatımı iyice — bilmiye ihtiyaç vardır. İşte Ali Nüxhet Beyin kitabı, bu noktadan da çok mü- himdir.,, * Ali Nüzhet B. Ziyanın ha- yatını dört devreye ayırıyor: * — Ziya Gök Alpın Diyar- bekirdeki hayatı: Burada Ziya- nin çocukluk, mektep ve âile heyatını öğreniyoruz. Ziyanın muhitine nasıl İsyan - ettiğini, m'çin intihara teşebbüs ettiğini görüyoruz. 2 — Ziya Gök Alp Selânik- ter Burada Ziza Gök Alpm yeni İlsan cereyanını ortaya attığını, Genç kalemler mec- muasını çıkardığını, ve yeni bir hayat propagandasına başladı- ğını öğreniyoruz, 3 — Ziya Gök Alp İstanbul- da: Ziya İstanbulda Türk milli- ciliğinin esaslarını kuruyoz, Bütün gençleri etrafına topluyor. Türk Ocağında — ve Darülfünunda türkçülüğün ana hatlarını telkin İle meşgül olüyor. 4 — Nihayet Ziyayı Malta- Muhitin bütün teşviklerine rağmen Ferit tafsilât veremi- yordu. Bu bahsi atladı: — Efendim, demek - istedi- « Ben epey değiştim.,. Da- lını merhametliyimdir. ya... da, tekrar Diyarbekirde ve Ankarada meb'us olarak gö- rüyoruz. Maltada ve avdette İstanbulda başladığı fikir ve lisan hayatına avdet ediyor. Ziya Gök Alpın fikir ve ahlâkı üzerinde müessir - olan Üç şahsiyet vardır : Babası, ona Namık Kemal gibi vatanperver ve hürriyet- perver olmayı telkin ediyor. Hocası, onda, edebiyat ka- biliyetinin — inkişafına yardım ediyor. Fakat ona mefküresini ve programını telkin eden zaptiye tevkifhanesinde iken tesadüf ettiği Naim Bey isminde ih- tiyar bir inkılâpçı oluyor. Naim B. ona, ergeç meşru- tiyet ilân edileceğini, fakat bu meşrutiyetin kısa bir zaman yaşadıktan sonra tekrar söne- ceğini, ikinci defa hakiki meş rutiyetin geleceğini anlatıyor ve diyor ki: “Tasavvur ettiğim gibi progra- manizi hazırlamış olursanız, meş- rutiyet gelip te, matbuatın ser bestisi hâsıl olunca derhal bir ga- zetenin, yahut mecmuanın başına — geçmelisiniz. Hazırlamış olduğunuz efkârı müdire — ve — veçheyi, hedefleri, mefküreleri, umdeleri, biç durmaksızın yazıp neşretme- Hsiniz. Hiç durmaksızın diyorum, çünkü bu İlk meşrutiyet hakiki olmadığı için uzun müddet de- vam etmiyecektir. Binaenaley — matbuatın — sere bestisi millt hayatımızda — silâ- hınız olacaktır. Milletinize acilen bilmesi elzem olan — fikirlerin hepisini yazabilmek için son de- rece İstical lâzımdır.,, Ziya Bey bütün hayatında bu ihtiyar inkılâpçıdan aldığı ilham İle yürüdüğünü — söyle- mektedir. Ali Nüzhet Beyin bu kitabı bize Ziyanın hayatını umum! surette öğretiyor. Fakat Ziya- nın hususi hayatının takip et- tiği cereyanları izah etmiyor. Yalnız kendi bildiklerini nakil ile iktifa etmiş, Ziyanın İstan- bulda ve Selânikteki hayatı hakkında kâfi derecede,malü- mat vermemiştir. Bu itibarla * bu biyografiyi noksan bulu- yoruz. Bu noksanı da Ziyanın arkadaşları tamamlarsa, Tü- kün son yirmi beş senelik hayatında en mübim rol sahiki olan bir dâhiyi Türk gençliğine daha iyi tanıtmıya hizmet etmiş olurlar. Fakat... Birar da hakkımı mü- dafaa etmesini öğrendim. Vü- cudüm de kuvvetleniyordu. Atıf Bıy — İyi, iyi, dedi, bak #por yuiııe geçmiş. ( Azkasnı var ) & U 5 DiKiİŞ MAKARALARI Sağlam ve ucuzdur. ,4. Arayınızı MARKAIIARA Nalça DİKKAT