O Wi ADL TELA RK ON fek Abdülhamit, it, Hasta Olduğu Zaman Da Hastalığı Üstüne Kon- durmazdı. Hastalıktan n Çekinirdi. NAKİLİ: ZİYA ŞAKİR Abdülhamidin, geceyi olduk- | ça muztarip geçirdiğini işit- | miştim, Bugün, saat sekize kadar biç meydana çıkmadı. Sekizde, Âbit Efendinin oda- sinin (O Önünden beyaz bir tülbent vardı. Boğa- iğının çok ağridığından ve güç yutkunduğundan bahsediyordu. O esnada Nuri ağa geldi. Doktorun geldiğini haber verdi. Abdülhamit, doktorun oraya getirilmesini emretti. Ve kem disi de, pencereden birşeye bakmak bahanesile (© ayağa kalktı. Doktor geldiği zaman Ayağa kalkmamak için bu şekli tercih etmişti. Doktor geldiği zaman Ab- dülhamit onu büyük bir it- fatla karşıladı. Elini uzattı. — Üç gündür, bize gelme- diniz doktor... | Dedi. Halbuki doktor, der- hal cevap verdi: — Hayır efendimiz. Dün | değil evvelki gün gelmiş. Kadın Ef. hazretlerini muayene etmiştim.. Abdülhamit; hafızasının sar- slmasını gösteren bu misalden | bozularak, işi tatlıya bağlamak İçin gülümsedi: — Bilmem.. İnsan, sevdik- lerini daima gözünün önünde görmek istiyor da... Sonra bana döndü, Doktoru Prezanta etti; — Doktorumuz Atıf Bey... Allah kendisinden razı olsun.. Hem nazik hemde hazık.. Doğrusu bizi çok memnun edi- Yor... teessüf ederim ki ; (Makam) da iken kendisini tanımadım. Şüphesiz, yanımdan ayırmazdım. Böyle muktedir bir doktorun, nasıl olup ta da- ha hâlâ yüzbaşı kaldığına bir türlü akıl erdiremiyorum. (De- rin derin göğsünü geçirdikten Sonra) Ah.. Ah.. Bana herşeyi arzetmezlerdi ki... Doktor Atıf Bey; hakikaten © ciddi ve çok terbiyeli adam. Abdülhamidin, takdir ve şükranlarına, sadece tebes- sümle, ve başını eğerek te- tekkürle mukabele etti. Kahve ve sigaralar içilirken Abdülhamidin geceki rahatsız» iğından bahsediyordu. Burada, şayanı dikkat bir Dokta var. Abdülhamit, rahat- Tefrikamız Ne. No. 64 geçiyordum. ! || Beni gördü, çağırdı. Boğazında | Yıldız Sarayında, Abülhamidin ördek avlamayi sevdiği sızlığından bahsetmekle bera- ber rahatsızlığı kabul etmiyor. Bilmem ki nasıl söyleyim: Yani rdetsızlığı, hiç üstüne kon- durmak istemiyor. Herhalde hastaliğınin oşayi olmasından korkuyor. Nitekim, gece ge girdiği ıstırabı, bir aralık ate- şin verdiği buhrani uzun uzun anlattıktan sonra: — İki sene evvel, yine böyle olmuştum.. Çabuk geçti. Bu- gün de kendimi iyi buluyorum. Dedi. Bu sözlerile acaba bizi mi? Yoksa kendini mi teselli etmek istiyordu. Doktor Atıf Bey; Abdül hamidi kaldırdı. Pencerenin önüne götürdü. Boğannı gü- zelce > muayene etti. Dilini çıkardığı zaman gördüm. Ta mâmen paslı idi. Yutkunurken ıstırap hissettiğini söylüyordu. Doktor: Boğazının sağ tarafında bir iltihap buldu... Muayeneden sonra, derece koydu. Fakat, Abdülhamidin ateşi yoktu. Doktor, yanımdaki (kenepe- de oturuyor ve reçete yaziyor- du. Göz ucile dikkat ettim. Evvelâ, bir gargara ve sonra- da (Salul - ile - sanii karbonat sut.. Beherinden iki gram.. 4 paket) yazdı. 5 Temmuz 195 Abdülhamit, hasta... Fakat; Hastalığı hiç kimse- ye benzemiyor... Bizim bildi- ğimiz, hasta olan adam; soyu- nur, dökünür, yatağına girer, istirahat eder. Halbuki Abdül- hamit böyle değil... Ne arka- sından (elbisesini çıkarıyor... Ne de yatağa giriyor... Ekseri zamanlarını OÂbit Efendinin odasında geçirmekle beraber sık sık Mi eek olara ya İNE Dai e km Ver Da e laaan DİM İD EN ŞE yeri değişti- KUCAKTAN KUCAĞA SERVER BEDİ — Fena mı? Fena mı? ne güzel mehtap ta var. — Fena olur mu? Hem hiç motöre binmedim. — Aman... çıldıracaksın... Enfes... Mervey... Şimdi rakı alırız. Püfür püfür.. Deniz Barası ala ala İstanbula gideriz. Nerminin sevinçle karışan hayreti hâlâ zail olmamıştı: — Ablacığım, dedi, ne ya- pacağız Beyoğlunda? — Sen şimdi hiç sorma. Bak, hoşlanacaksın.. — Merak ediyorum çok.. — Daha iyi ya işte.. Tekrar yerlerine gelip ötur- dular. Nadire saatine baktı: küçük köşk riyor. Günde birkaç defa; Müşfika Kadın Ef. nin odası- na giriyor. Hulâsa; adamakıllı istirahat etmiyor. Dün kendisine tesadüf etti- ğim zaman; nasıl olduğunu sordum. Boğazındaki ıstırabı devam ettiğinden. Yine ara- sıra ateş geldiğinden bahsetti. — Acaba doktör Beyin verdiği ilâçlar tesir etmedi mi efendim? Dedim ; derhal ce- vap verdi: — Yalnız gargarayı kullan- dım. paketlerdeki tozu attım.. Hayretle yüzüne baktığımı hissetti ve izahat verdi: — Dahilen . ilâç alamam.” Zaten buna lüzum da yok. Bi- İiyorum ki rahatsızlığım, pek çabuk geçecek birşey... Bu cevap; beni tatmin et- medi.. Görüyorum ki rahatsızlı- ği; geçmekten ziyade, artmak istldadı gösteriyor. (Nitekim dün; saat bir buçukta gelen doktor Atıf Bey de, muayene- den sonra biraz endişeli gö- ründü. Bunun için (müşaverei tıb- biye ) ye lüzum gösterdi. Eh.. ne olur, ne olmaz?. ( emanetin canı cebindedir ) , derler. Doğ- rusu, Atıf Beyin bu ihtiyatkâr- lağını pek bee Akşam saat miz dok- torların geldiği haber ver- dikleri ozaman, Abdülhamit adeta telâş etti. Birşey söyle- mek istedi.. Söyliyemedi.. Dü- gündü. o Yutkundu.Elini boğa- xzındaki sargının üzerinde gez- dirdi. Nihayet; yalnız doktor | Atıf Beyin gelmesini emretti, (Arkas Var) — e a ene Gk BAE ki eli ellerde 5 — Vokal, “öy rami PE Ge O ge dedi, motör yarim saate kadar gelir. Biz biriki kadeh daha içelim, iskeleye gidinciye kadar motör de gelir. Nadire bir kadeh yuvarla- dıktan sonra ellerini çırptı : — Aman neiyi, ne iyi. . Ne iyi aklıma geldi... Mehtap ta var. İskeleye (geldikleri | vakit motör ortada yoktu. Fakat Nadire ellerini gözlerinin üstü- ne koyarak denize baktı: — Geliyor. Muhakkak o- dur, dedi. Motörün küçük güvertesine Lira İçin Bir İz tikbal Göçüyor. öm tarafı 5 inci sayfada ) imüzdeki sene İşin a” Şar ele my İN plânları talebe tarafından e e» mış ve İnşaat parası V. Maliyeye gönderilmiştir. Yine bu sene zarfında binlerce lira sarfe- dilerek kimyahane (laburatuar- ları asri techizatla tesis ve kimya levazımatı getirilmiştir. 73 mayısta umum! imtihanlar başlamış, fakat tam 3i de mek- tebin lağvı Refik Bey tarafımdan talebeye (tebliğ edilmiştir. Bu haber bütün müdavimleri, mezun- ları, müderrisleri sarsmış, herkesi hayret İçinde bırakmıştır. Talebe vu meratibe rlayet ederek tısat Vekâletine, Başvekâlete, Reisicümhura telgraf çekmiştir. Refik B. yalmr ipka edilen (50) bin lira bütçeli maden mes- lek kismina ilâveten (20) bin lira daha zam ederlerse umur mek» tebi idare edeceğini Vekâlete “bildirmiş Vekâlet bunu da nazarı itibare almamıştır. Mektep Refik Beyin bildirdiği gibi (70) bin lira ile idare edile- bilirdi. Talebe yalnız İaşesini kâfi görüyor ve elbise kitap ve salreden vazgeçiyordu. Esasen 20 kişi olan ve ipka edilen maden meslek kısmına ilâveten ayni kazanda diğer talebe İçin de ye- mek pişirilebilirdi. İktisat Vekâleti bir sene ev- vel verdiği (müstehlik değil müs- tahsil) yetiştirmek kararını unut- muş (bulunuyor. (o Fakat hiç olmazsa - talebeleri unutmaması lâzımdır. Mektebin lağvı müfettiş raporile yapıldığı yazılmış İse de bahsedilen müfettiş bir ay evvel gelmiş görmüş tesir altında kal mıştır. Bu lağvı en ziyade Türk mühendislerinin yetişmesini çeke- Eih en Fransız Kömür nin sebep olduğu anla- ie Aİ, Tekrar temenni ediyoruz ki İktisat o Vekâleti bu O meseleyi baştan tetkik etsin ve talebele- rini memleketin madencilik istik- balini düşünerek kararını daha musip versin. Zonguldak Yöksek Mnadin ve Sanayı > Mühendiş mektebi talebelerinden Muharrem BL0Z KUPONU giz Gazetemizin beşinci sayfa sında İntişar eden blüz müsa- bakasına iştirak etmek isti yenler bu kuponları toplama- hdırlar. Hergün bir blüz resmi ve bir kupon neşredilecek ve bu neşriyat 15 gün devam edecek- tir. Kariler 15 kupon topliya- caklardır. PATRON KUPONU No. İ Gazetemizde ems günü çıkacak Pitronu bedia al mak istiyorsanız, bu kuponu kesip saklayınız. ve porşambaye kadar çıkacak kuponlar, toplayınız. Pat- pek perşembe memmun ola” ceken Patronlar gayret gtin- sonra kuponlar kabul edilmez. alçak bir masa koydurdular. Ellerindeki paketleri açtılar. Nadire iskele gazinosundan ta- bak, çatal ve saire getirtti, sonra kaptanı çağırdı. — Geçen sefer de beni siz götürdünüz değil mi? — Evet, Hanımefendi. — Evvelâ şuradan bir ka- deh çekiniz bakalım, Adama- kıllı fitil olacağız. Hepimiz. Anladın mı? Makinist, dümen- ci, falan filân... Hatta gemi | bile... Gemi bile sarhoş ola- cak. — Başüstüne Efendim. Erzak Ve Levazımı E ire Münakasası Zirant Mektebi Müdürlüğünden: Mektebimizin 1 Haziran 981 tarihinden Mayıs 932 gayesine kadar on Iki aylık erzak ve sairesi 1 Temmuz 931 tarihine müsadif çarşamba günü saat 15 te ihale edilmek üzere kapalı sarf usulile münakasaya konulmuştur. Taliplerin şeraiti müna- kasayi anlamak için her gün ve İştirak içinde yevmi mer kürda Galatasaray Lisesi binası dabilinde Liseler muhasebe- ciliği nezdinde müteşekkil mubayaat komisyonuna müracaatları. 1 Temmuzdan İtibaren Beyoğlunda İstiklâl Caddesi No. 453 ( Sabık Winer Kafe ) de KOHOUT Lokanta ve Birahanesi Küşat 8» edilecektir. KARADENİZ POSTASI ERZURUM Salı kin ha- reket edecektir. vapuru 30haziran günü tam saat İstanbul dördüncü icra me- murluğundan: Tamamına 9420 lira kıymet takdir edilen Sul- tanahmette Kabasakal mahal- lesinde cedit 8,10,11,13 numa- ralarda elyevm üç bap hane- nin tamamı 29-7-931 tarihine müsadif çarşamba günü öğle- den sonra saat on Üçten on altıya kadar İstanbul dördüncü iera memurluğunda satılacak- tır. Satış şartnamesi 6-7-931 tarihinde odivanhaneye talik olunacaktır. Arttırma Emlâk ve Eytam Bankası kanununa tevfikan bir defa olup en ri- yade arttıranın Üstünde bırakı- lacaktır. Arttırmıya iştirak için *T teminat akçesi lâzımdır. Hakları tapu sicilila sabit ol- mıyan ipotek alacaklılarile di- ğer alâkadaranın ve irtifak hak sahiplerinin bu haklarını ve bususile fniz ve masarife dair olan iddialarını iflân tari- Pİ binden itibaren yirmi gün için- de evrakı müsbitelerile bildir- meleri lâzımdır. Aksi halde hakları tapu sicilile sabit olmı- yanlar satış bedelinin paylâş- masından bariç kalırlar. Alâka- darların icra ve İlâs kanını- nun İİ9 uncu maddesine göre tevfikı hareket etmeleri lüzu- mu ve müterakim vergi, bele- diye, vakıf icaresi müşteriye aittir. Daha fazla malümat ak mak almak İstiyenlerin 930-610 dosya numarasile memuriyeti- mize müracaatları İlân olunur. kowuşmayı bırak, benimle ar- kadaşça, daha doğrusu, kük hanbeyce konuş, anladın mı? e e am ladık be... İmanım! — Çağır şu arkadaşları da çeksinler... Kaptan arkadaşlarına ba- w Ali... İpleri çekin... Motör açıldı ve Büyükada Me Heybeli arasında durakladı. i TAVİL ZADE VAPURLARI Ayvalık - İzmir. Postası ir 17 de Sirkeciden hareketle Gelibolu, Çanakkale, Ayvalık ve İzmire azimet ve Çanakka- leye uğrayarak avdet edecektir. Yolcu bileti vapurda da ve- rilir. Adres: Yemişte Tavilzade biraderler. Telefon: İst. 2210 İstanbul. dördüncü icra me- murluğundan: Tamamına 5580 lira kıymet takdir edilen Yemiş baba Caferi semtinde Ahı çelebi mahallesinde Değirmen sokak 5 cedit No. bir bap dükkânn tamam 29-7-931 tarihine müsadif mba gü- nü öğleden a on — ten on altıya kadar İstanbul dördüncü icra memurluğunda satılacaktır. Satış şartna- mesi (tarihinde divanhaneye talik o olunacaktır. & Arturma Emlâk ve Eytam Bankası ka- nununa tevfikan bir defa olup en ziyade arttıranın üstünde bırakılacaktır. Arttırmıya işti- rak için 967 teminat akçesi lâzımdır. Hakları tapu sicilile sabit olmıyan ipotek alacaklı- larile diğer alâkadaranm ve ir- irtifak hak sahiplerinin bu haklarını ve bususile faiz ve masarife dair olan iddialarını ân tarihinden itibaren yirmi içinde evrakı müsbitelerile dirmeleri lâzımdır. Aksi hal- de hakları tapu sicilile sabit olmıyanlar bedelinin pay- kalırlar. Alâkadarların icra ve iflâs ka- nununun İİ9 uncu maddesine ga haraket etmeleri belediye. vakıf icaresi müşte- riye altir. Daha fazir izahat almak © istiyenlerin 930611 dosya numarasile memuriyeti- mize müracaatları ilân olunur. Gemiciler küçük masanın etrafına geldiler. Fakat mah- cup ve mütereddit duruyorlardı. Nadire hepsinin ellerindeki maşrapaya, kırık bardağa, ça- nağa rakı doldurdu: — Bak şartım var, dedi, susuz çekeceğiz... Haydi, Ner- min, sen de.. — Aman abla. — Yooo... Aman zamanı yok.. Bu akşam içimden geli- yor. Ferhunde Hanımın ziyare- tinden sonra, ruhunda karışık ( Arkası var)