29 Haziran 1931 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

29 Haziran 1931 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

, Muhtelif Rus Ve İngiliz Mü — SON POSTA- frezeleri Bizi Takip Ediyorlardı. Biz De Süratle İlerliyorduk —i 48 &- Bereketullah Efendi ile beni evine davet etti. Güzel bir bahçenin ortasında büyükçe bir havuza karşı, Sultanabattan beri ilk defa olarak sandal- yeye oturduk ve burada Müey- yedülvüzera isminde Arapçaya vâkıf bir de maliye memuru ile tanıştık. Müslüman ve Türk olduğumuz — için hürmet ve hüsnü kabul gördük. Fakat bir. müddet sonra — şehre uğriyan Rus kuvvetleri Bu iki muhterem zatı tutarak Siberyaya sevketmişler. Kendi kendime düsündüm : — Acaba; dedim, çi hiçe- relerin bütün kabahatleri bize hüsnü kabul göstermiş olmak- tan ibaret olmasın ! * Şehrin hâkiminin evinden çıktıl sonra handa ar- kadaşlarla buluştuk. Fon Hen- tik biraz şehir haricine çıkarak talim yapmak lüzumunu ileri sürdü. Çıktık, © — tüfekleri muayene ettik. Ve maalesef silâhların güçlükle dolduğunu ördük. Bir müsademe vukuun- Fon Hentik - ile ( Rör) ün elindekilerden başkası işimize yaramıyacaktı. 28 Temmuz Muhtelif Rus kuvvetlerinin muhtelif istikametlerden bize doğru yaklaşmakta olduklarını işittik ve şehir içinde âni bir baskına uğramamak — için biran evvel yola koyulmağı münasip gördük. Fakat ya bu haber yalandı, yahut ta gelen kuvvetler bizimle müsademe- den çekindi, ki hiç kimse ile karşılaşmadık. Seyahat mun- tazam bir şekilde devam edi- yordu. Sıra ile Fethabat, Dekük, Abışur, Şehri Ganç, Taşgün, Ruşenabat, Tahtabun köylerini birer birer geride bıraktık. Rus ve İngiliz müfrezeleri- nin bizi takip ettiklerinden =phemiı yoktu. — Ellerinden rtulmak için yegâne çare mümkün olduğu kadar süratle ürümekten ibaretti. Binaena- leyh isimlerini saydığım köylerde ancak bir kaçar saat dinleni yor, sonra yola koyularak mütemadiyen ilerliyorduk . Artık çölü geride bırakmıştık. Dağlık arazide yürüyor, bazan da ormanların arasından ge- çiyorduk. Hihayet — Yezdan — kalesi mraktan göründü, geniş bir nefes aldık. Artık Efgan hu- dudu ancak iki üç saatlik bir mesafeye kadar yaklaşmış bu- Tunuyordu. Vakıa yine tehlike vardı, fakat birkaç gün evve- line kadar pek çok eksilmişti. Şüphe yok ki, İranın bu kıs- YAZAN: M. KÂZIM FKĞ 0ET : —e li v KRus ( Bolşevik ) askerleri, çölde bir kuyu önünde mında bütün telgraf telleri Ruslarla — İngilizlerin — ellerin- deydi vebu teller vasıtasile memleket dahilinde gezdir- , Yalmız biz yorgunlu; ; Ç T ... İ En Büyüğü: VERE Dertlerin En (Baş tarafı 1 inci aayfada ) Vakit epeyce geçmişti. Kö- yün benim semte yakın oldu- gunu anlayınca Eyüpten vaz- geçerek, — tramvaya — atlayıp doğru oraya, Hıığiyeden bir- kaç adım yukarda, Şişli cad- desinin sol tarafına düşen “Fe- riköyüne,, gittim. Hakikaten burada yazılacak çok şey var- dı. Köye girdiğimi pislik ko- kusundan anlamıştım. Elimdeki küçük kolonya şişesini burnu- ma doğru tutarak dolaşmıya başladım. Ufacık bir dükkânın önünde oturan yaşlı bir Efen- diye yaklaşıp bu kokunun ne- den geldiği sorunca adamca- ğız uzun uzun gülerek dedi ki: — Görmüyor musunuz ? Na işte... Önünde uzanan bu koca lâğım ne ? Ben, © nihayetsiz, derin, uzayıp giden çukuru, böyle bir vaziyet karşısında kalaca- Sımı aklıma getirmediğimden lere sanmıştım. Elim ağzımda hayretle bakınırken Ali Ef. sözüne devam etti: İNGİLİZLERİN YAKIN ŞARKTA CASUS TEŞKİLÂTI » Yazan: Makenzie - ordusunda Menelaus namında bir şeriki bulunduğu bildirili- yordu. Koca Atinada Antoni- adis namında birini aramak, bir çuval buğdayda bir darı tanesi aramak gibi idi. Maa- » mafih bütün adamlarımı top- ladım ve bu işe memur ettim. No. 77 Fakat hiç bir metice hasıl olmadı. Aranan adamın yalnız bir ismini bilmek kâfi gelmi- yordu. Adamlarımın Ântoniadisi taharrı ettikleri esnada kendi- | lerine mütemadiyen müşkülât | ihdas ediliyordu. Hatta ikişini tevkif bile etmişlerdi. banyo yapıyorlar. dikleri seyyar bizim hakkımızda nüne malümat alabilirlerdi. — Buraya ceğine “ Lâğım köyü ,, densâ daha doğru olur. Dolaş göres ceksin. Her evin önünde en aşağı üç dört İâğım uzanır. biz lâğımlar karşısında hava alır, lâğımlar içinde yatar, lâ- ğımlar yanında yer, içer, lâ- ğımlar ortasında yaşarız. Az bir masrafla insan gibi yaşa- mak, bundan kurtulmak kabil iken meşgul olan bile yok. On bir senedir bu köydeyim, hep müracaat ederiz. Yedi se- ne evvel bir heyet geldi. Sizin bi burunlarını tuta, tuta yaz- , çizdiler, fakat yedi se- nedenberi haber çıkmadı. Al- laha şükredelim ki köyün ha- vası iyide nefes alıyoruz. Yok- sa hepimiz bir günde ölüp gi- deceğiz. Biraz daha yürüyünce - üç beş lâğım ortasında bulunan kulübecikten — inceli, — kalınlı sesler gnkıoldix uraların — temizlenmesi için Allahın yağmurunu bek- leriz. Şu gördüğünüz Ayazma Polis müdürü dostumuz ol- duğu için, meseleden haberdar olur olmaz bunları tahliye etti. Fakat, gittikçe kendisinin de müşkül vaziyette bırakıldığını ve pek yakında bütün salâhi- yetlerinin elinden alınacağını zannettiğini söyledi. Evvelce anlattığım, Atinaya gelen Alman zabitleri korkusu yerine şimdi de kaybolan ma- ynler, “Yunan torpitosile Se- lâniğe giden Alman zabitleri korkusu kaim oldu. Bu raporu aldıklan sonra her taraftan raporlar gelmiye başladı. Bun- larin tetkikinden de, düşman- Ö- “Feriköy,, denef | okadar yol katetmiş idik ki, düşman kuvvetleri geride kalmışlardı. Biz Efgan toprağına gidinciye kadar arkamırdan yetişmeleri imkânı yoktu. Diğer taraftan (Yezdan) ın kalesine bir nöbe byııkw ufku dürbün ile ııı::-ı k blikeni, lişinden ze alarak süratle zamanında haber almak müm- kündü. * (Yezdan) da bir gün din- lendik ve fırsattan istifade ederek umumi bir içtima ak- tedip vaziyeti gözden geçirdik. Almanlar: — Elganistan ile İngiltere arasında bir muahede muci- bince Efgan hükümeti İngil- tereden müsaade — almadıkça ecnebi devletlerden biri ile münasebete girişemez — diyor- ru olunca da Almanlar şu tav- siyede bulundular : — Kâzım Bey Türktür, Be- reketullah Efendi de Hintli. Binnetice ikisi da müslüman. Binaenaleyh Efganistanda bize nazaran fazla yabancı sayıl- mazlar. — Kendilerinden rica edelim. Bizden evvel (Herat) a gitsinler, Efgan valisi ile ko- nuşsunlar, heyetimiz hakkında Efgan hükümetinin hissiyatını sorsunlar | 1 lardı. Bu mütalea doğru idi. Doğ- cadde yokuşunu sel basınca pislik kokusundan birkaç saat olsun kurtuluruz. Evlâtlarımızın yüzünde bir damla kan kal- madı. Bunlar millet, — vatan yavrusu değil mi? Hepsi bal- mumu gibi sapsarı; bir gün ayakta, iki gün yataktalar. Bütün bu pislikler yetişmezmiş gibi balıkçılar da kokmuş ba- lıklarıni getirip bu çokurun içine dökerler. Allah yardımcımız olsun de- mekten başka çaremiz kalmadı. Arka sokaktan gelen - şiş- man bir Hanım söze karıştı : — Köyümüzün kimsesi yok, ne muhtar, ne bekçi, biçbiri bizimle meşgul olmaz. Geçen sene istida verdik. Pislikten kurtulalım diye her ev, fakir halile birer lira vermiye razı olmuştu., Fakat cevap veren yok ki. Her sene çöp parası veririz. Parayı alıyorlar amma bir çöpçünün de gelip kapımı- zı çaldığı yok. Biz de tozumu- zu, toprağımızı yine bu çukur- lara dökmiye mecbur oluyoruz. Kazanç vergisi, çöp parası, İmzalarından Tanıdığınız Edipler Nasıl Adamlardır? hazalarından tanıdığınız bir- çok kimseler vardır ki, şahısla- rını tanımazaınız. Fakat onlar hakkında hayalinizde teressüm etmiş bir Üp vardır. Bu muhay- yel tipin hakikate ne derece te- vafuk ettiğini merak edersiniz. İşte anketimiz sizin bu me- rak ve tecessüsünüzü de İzale edecektir. Anketimiz şudur: Matbuatta imzaları çok gö- rülen, birçok — eserlerile — size kendilerini tamıtıp sevdiren mu- harrirler vardırı Nâzım Hikmet, Vâlâ Nurettin, Peyami Safa, Mahmut Yesari, Ahmet Haşim gibi. Şimdi size soruyoruz: 1 — Bu muharrirleri hayali- vizde naml tasavvur — ediyor- sunuz? (Genç mi, ihtiyar mı, güzel başlı mı falan:) 2 -- Ne kazandıklarını tabr min edersiniz? 3 — Nasıl yaşadıklarını zan” nedersiniz? Bu üç sualin cevabını yazıp bize gönderiniz. Arzu ederseniz bir de resminizi ilâve ediniz. Gelen cevaplar mira ile neşres dilecek ve anketin —sonunda bu muharrirlerin her birl hak- kında bu Üç sualin gazetemiz tarafından — hakiki — cevaplari verilecektir. Hakikate en ziyade yaklaşan karilere o muharririn imzalı bir fotoğrafisi ile, imzalı eserleri hediye edilecektir. Cevabınızın çabuk çıkmasını istiyorsanız acele ediniz. * Gönderilecek cevapların “ede- biyat anket , —memurinğuna kaydile gönderilmesini bilhassa mi, çirkin mi, züpbe mi, ağır- İ rica ederiz. 9 Resminizi Bize Gönderiniz, * * * Size Tabiatinizi Söyliyelim... Resminizi - bize gönderirseniz size tablatinizi aöyliyobiliriz. Fakat bunun ı için gönderilecek resimler iyi ve tabli pozda çıkmış olması İzımdır. Taki mütehassısımız — mütaleasında — hataya düşmesin. Tehiatleii. “Kökml Ülgece reşim ran karilerimiz - hakkında mütehassısımızın — mütaleasını — aşağıki satırlarda — okuyabilirsiniz: Mehmet be; : Uysaldır. Teş- vika kapılır. Bir iş üzerinde uzun — müddet sebatla israr etmez. Kadın ve his mevzu- larile fazla bize meşgul olur. Kendini gösterici nümayişkârane hareketlerden razeder, Süsü , : şıklığı sever. ÖReüğgenm Hati mcn söülğen) . K. Beyin arkadaşı: A- laycı ve komiktir. Etrafını güldürmekten haz duyar. Si- nema artistlerini taklit eder. Keder ve neşesizlikle alâkası yoktur. Boğazını çok sever. İçkiye ve sefahate mütemayildir. yokl parası, yarı aç, y:ırrırtolv(_ F gezerek bütün vergileri fakir sırtımdan — çıkarıyorum. Günah bize, Hiçbir. acıyanı- mız yok. Üç beş kuruş birik- tirip te bu pis mahalleden | kurban — vermeden — çıkarsam şükredeceğim. Bet beniz kal- madı. Allah rızası için kurtarın bizi! Yoksa hepimiz veremden ölüp mahvolacağız. Eilkikçe etrafım kalabalık- laşıyordu. Derin dertleri ol- duğu anlaşılan, pislikler içinde yaşıyan biçareleri ayrı ayrı dinlemek çok isterdim. Fakat onların senelerden beri yaşa- dıkları bu kokulu yerde bir dakika daha duracak olursam düşüp bayılacağımı anlıyarak | Hıfzı bey: Sakin ve mabr cuptur. Nüma- yişli ve alâyişli hareket lerden, kendini göster- 9, mekten müçte- © niptir. Tevazu Ü ve sadeliği ter- * cih eder. Fül ve hareketle- ibaaç rinde — ihtiyat- irdır. Menfa- atlerini ihmal © 2ez M. K. (Fotoğrafının derelni ıı-:ı. #tmlyor) Hovardameşrep — ve israfa mütemayildir. — Yedirmekten, içirmekten fazla haz duyar. asa arkadaşlığı çok cazip olur. Tuhaf hikâyelerle, hazır cevaplığile etrafını ağzına bak- tırır, meclislerde daima aranır. * Resliim — gönderen — bazı karilerimlz, mütehasssımızın cevabi. geciktiği içie sabırsızlarıyor. ve mektup göndererek fotoğrafilerinin akibetini öğrenmek le- tiyorlar. Bu fotoğrafiler imtişar edecek tir. Bu hususta müsterih olmalarını rlea ederiz. derhal uzaklaştım. Meydana toplanan çoluk, çocuk, kadın, erkek feryat ediyordu: — Bugüne kadar derdimizi kimse sormamıştı. Sen Hızırsın galiba. Bize el ayak ol! Allah aşkına kurtar bizi. Onlar bağırırlarken ben de İstanbulun en kibar ve en işlek yerlerinin hemen yanıba- şında olan bu köyceğizin per rişan — halinin, — feryatları — ile ciğerleri parçalıyan, pislikler içinde yaşıyan binlerce zavabk lmın, müasa başında program hazırlamakla meşgul bulunan Şehir Meclisi azalarının rüya* larına girmesini ve program” larını bazırlamadan — evvel lüt- fen buralara uğramalarını Al- laha yalvardım durdum. ların Taşos adasından ta Ce- rigoya kadar Yunan sahili boyunca müteaddit tahtelba- hirler ikame etmek niyetinde oldukları anlaşılıyordu. Bütün bu muammaları bal- letmiye vakit bulamadım ve gece saat on bire doğru V ile Serlie Garton odama gel- diler ve soluk soluğa, ferdası sabah meclisi meb'usanın fes- hedileceği ve benim derhal Yunanistanı terketmekliğim lâ- zımgeldiğini söylediler. V fev- kalâde telâşlı idi. — Yarın saat on birde l Napoliye hareket edeceksiniz, | dedi. — Fakat bir haftadan beri, hastayım, yataktayım. Yürüye- cek halim yok, dedim. — Azizim Z, dedi. Ben de sizi bu suretle göndermek istemezdim. Fakat vaziyet bi- raz- daha tavazzuh edinciye kadar sizi burada alıkoymak mes'uliyeti çok azim. Hepimi- zin, her dakika birdenbire | Atinayı terketmemiz. ihtimali | çok. — Bari bir iki gün müsaade ; ediniz de işlerimi tanzim ede- | yim, dedim. Elimizde bir sürü iş var, Mondrosta tevkif edi- len adam hakkında bizden malumat istiyorlar. Sonra İm” rozdaki ... Ve sözümü kesti. — Çok müteessifim, dedi fakat yarın sabah Spetzai va” purile hareket etmeniz lâzım” dır. Biz biletinizi aldık ve her şeyi hazıtladık. Tekrar emni* yetle avdet etmek olduğu z28 man-eğer olursa - size Caj adasına telgraf çekerim. — Tucker ne olacak? — Tuckeri, Canekiyi — v* Weiri Midilliye gönderiyorum- Onları hiç merak etme, ( Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: