Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
Zannediyorum ki — derhal Mhladı. Evvelâ, olduğu yerde l'lfifçe kımıldadı. Ve sonra a doğru yürüyerek elini (ltattı. Bu el; pek yumşak ve (Ucaktı... Bilmiyorum, çehrem Ohun Üzerinde ne tesir yaptır. Sanki eski bir dost gibi elimi birdenbire bırakmadı. Sol elile karşı karşıya duran iki kok tan birini göstererek : -— Buyurunuz.. Şöyle otu- tursanız daha rahat edersiniz tannederim... Dedi, Bu ikramda, yine in- te bir hesap vardı. Kendisi Bencereye arkasını verecek, ni de aydınlığa maruz bıra- arak istediği gibi tetkik ede- tekti. Sesi gür ve kalındı. Fakat telaffuzunda dişsiz ihtiyarlara Bahsus yayvan bir ahenk Yardı. © — Şöhrettin!.. Bize kahve Retir. Dedi. Kapınin yanında divan duran — haremağası, sessizce fekildi. Aramızda bulunan büyücek Üğgara masasının Üzerindeki illür tabaktan; zıvanalı iki Uyara — alarak birini bana ( İzattı. i — Bilmem cıgara İçiyor mu- tmuz?.. Ben biraz fazlaca erim,. Kahveyi çok severim. Ayağa — kalktım.. Başımla Ütşekkür ederek uzattığı cıga- Fayı aldım. O, gözlerini İâkayıt tavırla her tarafa 'gezdi- İtrek, benim cevap vermeme * | görmeden, söylemekte İevam ediyordu; — Hekimler, daima bunla- "h mazarratından bahsettiler. | ikisinin de mızır oldu- a şüphe yok. Fakat, her w—!denıe ben bir zarar görme- . Bir şeye çok ıevmdığun 'İnmn üst üste hahve içerim. Büyük —bir can sıkın- olursa, o zaman da “Harayı çok , içerim.. Ben, hürmetsizlik olmasın .Ye cıgarayı avucumda - tutu- dekliyordum. Masanın Üstün- Üa kibriti aldı. Çaktı. Bana “tattı. Derhal kalktım. Kibriti den aldım. Ben de ona Gattım. Hafifçe güldü. — Buyurun.. Siz yakın.. NAKİLİ: dirdi.. Ve son- | P. evvelâ, onun yakmasını | & Dedi ve derhal ikinci bir Tefrikamız : Na. ZİYA ŞAKİR kibrit çaktı. Ya- nan kibriti sol eline alarak sağ elindeki cıgara- nın zıivana tara- fını kibritin ale- vinde gezdirdi.. Gezdirdi.. Gez- ra, Zİvanayı du- daklarının ara- sına alarak, #öne mek Üzere olan kibritin —titrek alevini cizaranın tütünlü —ucuna deydirdi. Uzun ve fası- lalı nefeslerle cıgarasını çeki- yor ve — nlatı- yordu: Şaziye ve Ayşe sultanlar —. - — Ne kadar olsa amele | an) da bahsolunan — (yecuç, | kısmı pek temiz olamaz. Şüp- | bunlardır. — Bunlar; hesiz bu cıgaraları dolduran- lar da pek o kadar temiz de- gildir. Ben daima cıgarayı bu tarzda yakarım...bazan ağızlık ta kullanırım. Fakat, her ağızlık tütünü ayni İezzetle vermez. Sonra, her zaman aynı tütünü içmem. —Arasıra değiştiririm. Fakat o zaman, öksürüyorum.. Halbu ki öksürük, hiç sevme- diğim birşeydir... Tütün bahsi, epeyce uzadı. | Almanya İmparatoru (Vilhelm) e, Japonya mikadosu, (Motso- hito) ya gönderdiği tütünler- den bahsetti. İmparator da ona en nefis (Havana) lardan göndermiş.. — Fakat — bunları beğenmemiş.. Lâkin — Japon imparatorunun gönderdiği tü- tünleri çok beğenmiş. Bu tü- tünler açık sarı renkte, gayet ince.. Adeta kadım saçı gibi tel tel imiş... Kahvemizi içerken Japonla- ra ait bahsi uzatıyordu. — Japonlar, çok zeki ve çok san'atkâr bir millet... Bir- | ok - Japon ası ördüm. şîepm.ıli ':l(:ı b:gndm. Fakat.. Bana Eşlen bir sofra takımı cidden emsalsizdir. Sonrı. Japonları en çok sessiz bir millet olduklari için Beverim, Japonyayı gören bir- çok adamlarla görüştüm.. Bir- çok âdetlerini öğrendim. Rus- ya ile harp ettikleri zaman | bütün harp hareketlerini dik- | katle takip ederdim. Ozaman- lar, bizden birçokları (Kur- IIIBMHMI KUCAĞA hul demektir; yalnız taban- G, bıçağı, silâhı yoktur ve h"!ı yavaş öldürür. Erkeği ç, eder, hayatı ona zehir ':Hıı-. " Abla, neler söylüyorsun? .!"'* Bana İnan cici. Erkekle- — Merhamet olmaz. Sen on- |— ©zmezsen onlar seni ezer- | ra SERVER BEDİ ler sonra. — Amma bu erkek değil ki, kadın. — Anladım amma hiç kim- seye bu kadar acımak doğru değildir. Haaa... birşey daha söyleyim ki hatırından çıkarma: Sonra yüzün buruşur. Kadınla- *K , İ B ı L " rFakat Mü temadiyen Konuştu. Ha- Llinde Gurur Ve İ bırar Yoktu mecuç (Beni Asfar) denilen Çinlilerle birleşecek.. Bütün dünyayi le- tilâ edecek derlerdi. Hatta bu hususa dair bana birkaç jurnal da vermişlerdi. — Tabli güldüm, geçtim... Hiç unut- mam, bir gece ben yatarken esvapçıbaşı İsmet Bey bana kitap okuyordu. Bu kitap, Ja- yaya dair yazılmış ve Hak- Bey tarafından tercüme edilmiş birromandı. İsmet Beye: kı durdun? Dlye sordum., İsmet Bey, ne cevap verse beğenirsiniz? — Bu adamlar hakikaten çok yaman şeyler... Dedikleri gibi Çinlilerle birleşerık şark- tan garba doğru yürüyüverse- ler, acaba hılîmiı ne olur. Nereye gideriz?.. Gül;î-eğkcuıp verdim: — Me etme.. (Kafda nın arkasına gider giı.leııhu..m Fakat; tuhaf birşey söyliye- yim mi size? ÖO gece bunlar rüyama girdi... İki saatten fazla süren mü- lâkatımız esnasında, sözlerimiz ' ııtınbuıdı | SON PÜSTA Bilmecemizi Halledenler ( Dünkü nüshadan mabad ) Birer Kart Kazananlar Zonguldak Ereğli şirketinde inşaat şuübesi M. Ekrem, Tavukçu sokak mek- tebi 67 Tıcunnisa, Müallim tatbikat mek- tebi 72 Hayri, İzmir Atiye Şükran H. Şeker zade Ahmet Sabri ve mahtumları Beyler Hüseyin Han Gazi Bulvarı 35, İzmir, Münevver Yakup Şeker zade Ahmet Sabri ve mahtumları Beyler, Hüseyin Han Gari bulvarı 35, İzmir Eski mahkeme önü Alipaşa caddezi 129 berber Necmi topçu müfettişliğinde Kemal, Bozöyük Hikmet Kerim B. baldızı Umran, Eren- 38 İnci mektep 154 Vildan Sami it Vapur iskelesi kumlüsyoncu Şükrü B. kizı Leman, Nişantaş kız orta mek- tep 480 Zehra Ali, Ezkişehir Ayvukat Hulüsi Beyin hanesinde Sinan, Kızıl- toprak Kuyubaşı numara 30 Müuammer Kabataş Haesi 1047 Muharrem, Ankara, Üllltekin B. ilk mektep 143 Örhan, Haydarpaşa emrazı sariya ve İntaniye hastanesinde" Bedriye, Adana posta kutusu 1486 Ezher Zeki, Sen Benova mek- tebi Nezih Fuat, Darıca iİlk mektep ta- lebesinden 170 Hayri, — Galatasaray Ğıîyu apartımanı Ali Salim, İstanbul orta Mmektep 591 Piraye, Edirne #t mektebi 85 M. Rahmi, Muhabere aşısı Zeki Tayyar, Beyazıt Daltaban =ün. Ankara Hisar Devdiran Mesçit sokak 9 Necibe, Edir- ne Muradiye mahallesi 19 Bakkal Hü- sayin, Ankara humara 193 Mu- ARrer' Adana Namık Kemal İlk mektep muallim Alâattin B. vazıta- il:.iıvkî Kahraman, Kandilli Derman B0 1 Bürhanettin, Beyazıt 1 Berin, Feysiye İisesi Berin Necmi, Adana mensucat fabrikası muhastebe muavini Hasan B. vamtasile Saffet, Adana BSa- athane civarı Sandalyeciler Htlsalinde 397 Fikret, Kumkapı Nışancam Kuz- ganf Sadi mahallesi İsmall — Sefa sokak 9 Dürdane, — Kadıköy Gazi *ogtafa Kemal mektebi 309 Nedim, Adana Yeni otel karşısında saraç Tev- ı fik Ef, vasıtasile Sırrı, Kadıköy Şemsi- tap sokak 5$ Metin, Ankara Ziraat ban- kam kiralık kasalar memuru Mecit Be- g yin kızı Müberra H. ve Beyler. Galatada — Bahtiyar handa (1-2) No. İcrayı ticaret eden (Tirgetner ) şirketine İza- feten müdürü tarafına Balıkesir. Hukuk Hâkimlli- ğinden: Balıkesirde kırtasiyeci Mustafa Fehmi B. tarafından aleyhinize fjpıu olunan Memleket hastanesi ifer tertibatı ketiniz na- mına İhalesi emrinde hizmetinin sebketmesinden ve masraf yap- masindan bunlardan ücreti olan (1287 ) lira ile hüsnü niyet ile sarfettiği (422) İira (12) kuru- un maa masarif ve falx avasında mnddııhihtııı (422) lira (12) kuruş hakkındaki iddi- adan ıiıııdlllk sarfınazar edildi- bu cihet hakkında bir itühumı mahal ol kısım - (1287 ıııı= Höğleyi İapat b )M ve teklif olunan yıılıl şirketin tinden v ğ ol de ta mesi İlâsen tebliğ edilmiş iben lcabet eylemediğinden .. eylemediğin meblâğı talikan maa masarifi muhakeme takdir. olunan (100) İlra ücretl et İle maan ve d l.bılhlıınııı hlılllıııhııııı Sayfa A | HİKÂYE Bu Sütunda Hergün Türkleştiren: Safiye Peyman AŞK Kuş bir ağacın Üstünde hangi dala konacağını bilmez. Bunun İiçin, güzel sevda kuşu, Fettah Beyin ihtiyar gönlüne kondu. Elli beş yaşında Fettah B. sevdalanmıştı. Bir ticaretanede muhasebe — mümeyyizidi. — Bir sâbah yeni bir daktile kız geldi. Çocuk denecek derece- de genç ve güzeldi. Arasıra iş için Fettah Beye geliyor, kâğıtları imzalatıyor ve ona gülümsiyordu. Fettah B., onun yan mu- kinesinden çıkan sesi bile tatlı bir musikl gibi dinliyordu ve makine durunca yüreği sıkılır gibi oluyordu. Fakat Fettah B. dikkat etti ki her akşam, sokağın köşe- sinde kızı bir genç bekliyor ve beraber gidiyorlardı. Fettah B. bu genci gördükçe, kendi kendine; “Hayır, bu avanak yüzlü, züppe oğlan bu kıza lâyık değildir, koca ola- maz. ,, Giyordu. Fettah B. kıza şekerlemeler ve çukulatalar hediye etmiye başladı. Kız kabul ve teşek—J kür ediyordu. Ümitsiz aşk yoktur. Fattah B. ümit etmiye baş- ladı. Hele bir gün, Ferihayı göz yaşları içinde yakalamış ve ona sormuştu; | — Ne var? Ne var? Ne oldu ? Kız anlattı: — Nişanlım beni terketti. 'dan Ferihayı alamardı. Fettah Bey — kederlenmiş göründü, fakat sevinmişti. Ü- midi arttı. Yalmız şurasını bilmeli ki Fettah Bey evli idi. Müthiş bir karısı vardı. Onu boşama- Aşk merhameti öldürmez, fakat bir kişiye tahsis eder. Fettah Bey karısını boşamayı düşündüu. (O zamanlar yeni kanun çıkma- mıştı ve boşamak kolaydı) Düşündükçe kararı kuvvet- leniyordu. Evde kavgalar baş- ladı. El ayak ta işe karışıyor- du. Nihayet kadın tahammül edemedi ve boşanmak istedi. Boşandılar. Fettah Bey Ferihaya olduğunu evli söylemediği boşandığını da söylemedi. Günler geçti. Kıza bir türlü açılamıyor ve evlenme teklif edemiyordu. Karısını boşar boşamaz, çabucak evlenmekten utandığı için acele etmek te istemiyordu. Bekârlık günlerini o kadar güzel hayaller içinde geçirdi ki, saadetten şişmanladı. Feri- | hanın maaşına iki defa zam yaptırmayı da unutmamıştı. Fakat bir gün, Fettah Bey, Ferihadan şu mektubu aldı: “Nişanlım bana tekrar geldi, Haftaya nikâhımız var, artık | çalışmıyacağım, istifa ediyorum, bana yazıhanede gösterdiğiniz pederane şefkat ve himayeyi asla unutmiyacağım. Periha,, en nükülüne | acımak, kızmak, hdıılııı—w daldan dala sıçradı. (Arkası var) kalim ohıh üzere ilân olunur. B BEŞİNCİ P PATRON KUPONU BLÜZ__I_(_I.I_ ONU 'No. 8 S Gazetemirzde gelecek perşembea günü çıkacak Patronu bedava al- Mnak istiyorsanız, bu kuponu kesip Baklayınız. ve perşembeye kadar gçıkacak kuponları toplayınız. Pat- Yonlarımızdan pek memnun ola- taksınız. Patronlar neşredildikleri gün- den itibaren İıtıııbııl karilerimiz hhıa karilerimiz on ;lhı Içln e kuponlınıı gönder- üddet geçtikten sonra kııponlır kıbul edilmerz, Gazetemizin beşinci sayfa- sında intişar eden blüz müsa- bakasına iştirak etmek isti- yenler bu kuponları toplama- hdırlar. Hergün bir blür resmi J ve bir kupon neşredilecek ve bu tir. Kariler 15 kupon hp!ıyı— eaklardır. mek hiç geimei. — Yüzüm mü buruşur? — Elbette, elbette... düşün- düğün vakit kaşların çatılmaz mı? kızdığın vakit yüzünde çizgiler çoğalmaz mı? hep onun gibi İşte... — Fakat, insan kızmadan, kederlenmeden, — düşünmeden nasıl yaşar? — Derecesi var amma, cici, derecesi var... İğne ile kuyu kazmıyacaksın, ince aleyip sık dokumiyacaksın,“adam sen de,, deyivereceksin. — Ben yapımım doğrusu.., cocuknm.] daha tecrübesizsin; büyük ham- talıklar, —ölümler, — ihanetler, bainlikler görmedin. — Sen gördün mü, abla? — Oldukça. — Fakat sen de gençeln — BSönden yaşlıyım, hele tecrübem pek çok. Nadirenin gözleri, boşlukta mazisine ait panoramalar görür gibi daldı. Hafif bir rüzgâr, İskele ga- zinosunun cazbant sesini ge- tiriyordu. Nadire silkindi ve bağırdı Ç ç | Yegân neşriyat 15 gün devam edecek- İ Muhafazasını TEMİN İÇİN Kullanılması lâzım gelen e Macun Radyolindir. — Amaa..n, dedi, bunları ; bırakalım. Haydi seninle ara- baya atlıyalım, bir yerde gidip rakı içelim. Bir bahçeye gittiler. Nadire garsona rakı — ismarladıktan * sonra Nermine sordu: — Sen rakı içtin mi hiç 7.. Nermin gülmiye başladı. Nadire ona dikkatle baka- rakr: sordu. — Yo... Ayyaş değilim, fa- kat... Beni bu hayata sokan hep odur, o zıkkım. RADYO DİŞ -MACUNU W Ağız ve Dişlerin 44 — Ayyaş mizin yoksa? Diye | a Ve Atıf Beyin ona ilk rakı- yı nasıl içirdiğini ve o gece her istediğine nasıl muvaffak olduğunu anlattı. Evvelce de bu hikâyeyi anlatmış, fakat tafsilât vermemişti. İ Rakı geldi. Nadire Nerrainin | kadehini doldurdu: Va H&Idî balsahm, dedi, çek... Burada Atıf Bey yok, tehlikede değilsin. Nermin, Nadireye çapkınca kaktı: — Senin Atıf Bevden far- kın var mı sankir Dedi, (Arkası var ) gibi, * gö KK KAİN İ - 5