27 Haziran 1931 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

27 Haziran 1931 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— SON PVSTA F kat M"temadiyen Konuştu. Ha- linde Gurur Ve İ bırar Yoktu NAKİLİ: Zannediyorum ki — derhal Oladı. Evvelâ, olduğu yerde ılf'ıîçe kımıldadı. Ve sonra a doğru yürüyerek elini | Mattı. Bu el; pek yumşak ve Ucaktı... Bilmiyorum, çehrem Mhun Üzerinde ne tesir yaptı?. Banki eski bir dost gibi elimi ürdenbire bırakmadı. Sol elile karşıya duran iki kob hktan birini göstererek : — Buyurunuz.. — Şöyle otu- Tursamız daha rahat edersiniz annederim... Dedi, Bu ikramda, yine in- te bir hesap vardı. Kendisi Dencereye —arkasını verecek, ü de aydınlığa maruz bira- ak istediği gibi tetkik ede- tekti. Sesi gür ve kalındı. Fakat İlaffuzunda dişsiz ihtiyarlara Bahsus yayvan bir ahenk Yardı. — Şöhrettin!.. Bize kahve Üttir. Dedi. Kapının yanında divan 'an — haremağası, sessizce tekildi. Aramızda bulunan büyücek (Sğara — masasının üzerindeki r tabaktan; zavanalı iki Sgara — alarak bırını bana zattı. — Bilmem cıgara içiyor mu- Bmuz?.. Ben biraz fazlaca im.. Kahveyi çok severim. Ayağa — kalktım.. Başımla kkür ederek uzattığı cıga- İayı aldım. O, gözlerini lâkayıt !nvırlı her tarafa 'gezdi- ttrek, benim cevap vermeme .İlım görmeden, söylemekte Üevam ediyordu; — Hekimler, daima bunla- hh mazarratından bahsettiler. ikisinin de immr oldu- *ıı şüphe yok. Fakat, her Öedense ben bir zarar görme- Üm.. Bir şeye çok sevindiğim Runan Üst Üste hahve içerim. Büyük — bir. can — sıkın- Âm olursa, ©o zaman da _'Rlxıyı çok . içerim.. Ben, hürmetsizlik olmasın Nye, cıgarayı avucumda tutu- , evvelâ, onun yakmasını iyordum. Masanın Üstün- kibriti aldı. Çaktı. Bana Rattı. Derhal kalktım. Kibriti Üinden aldım. Ben de ona Rattım. Hafifçe güldü. — Buyurun.. Siz yakın.. Dedi ve derhal ikinci bir Tefrikamız : No. 62 yalnız taban- 'em eder, hayatı ona xehir S Abla, neler söylüyorsun? Bana İnan cici. Erkekle- , Berhamet olmarz. Sen o €zmezsen onlar seni ezer- Z öi ZİYA ŞAKİR kibrit çaktı. Ya- nan kibriti sol eline alarak sağ elindeki cıgara- nın zıvana tara- finı kibritin ale- vinde gezdirdi.. Gezdirdi.. Gez- “dirdi.. Ve son- ra, zivanayı du- daklarının ara- sına alarak, «öne mek üzere olan kibritin titrek alevini cıgaranın tütünlü ucuna deydirdi. Uzun ve fası- Jalı nefeslerle cigarasını çeki- yor ve — nlatı- yordu: Ne kadar olsa amele kısmı pek temiz olamaz. Şüp- hesiz bu cıgaraları dolduran- lar da pek o kadar temiz de- gildir. Ben daima cıgarayı bu tarzda yakarım...bazan ağızlık ta| jurnal da vermişlerdi. kullanırım. Fakat, her ağızlık tütünü ayni İezzetle vermez. Sonra, her zaman aynı tütünü içmem. —Arasıra değiştiririm. Fakat o zaman, öksürüyorum.. Halbu ki öksürük, hiç sevme- diğim birşeydir... Tütün bahsi, epeyce urzadı. Almanya İmparatoru (Vilhelm) e, Japonya mikadosu, (Motso- hito) ya gönderdiği tütünler- den bahsetti. İmparator da ona en nefis (Havana) lardan göndermiş.. — Fakat — bunları beğenmemiş.. Lâkin — Japon imparatorunun gönderdiği tü- tünleri çak beğenmiş. Bu tü- tünler açık sarı renkte, gayet ince.. Adeta kadın saçı gibi tel tel imiş... Kahvemizi içerken Japonla- ra ait bahsi uzatıyordu. — Japonlar, çok zeki ve çok san'atkâr bir millet... Bir- ası — gördüm. aei aa AA Fd Bana gelen bir sofra takımı vardır ki cidden emsalsizdir. Sonra.. Japonları en çok sessiz bir millet olduklari için severim. n en bir- çok ıdııı'ıılııııplîı ’;âıwm..ıü çok #detlerini öğrendim. Rus- ya ile barp ettikleri zaman bütün harp hareketlerini dik- katle takip ederdim. Ozaman- lar, bizden birçokları (Kur- KUCAKTAN KUCAĞA SERVER BEDİ ler sonra. — Amma bu erkek değil ki, kadın. — Anladım amma hiç kim- seye bu kadar acımak doğru değildir. Haaa... birşey daha söyleyim ki hatırından çıkarma: Sonra yüzün buruşur. Kadınla- ra acımak, kızmak, kederlen- Şız(ge ıı Ayşe sultanlar ———___——_—____———-—_ dı bahsolunan bunlardır. gnl Aıfıır) denilen Çhiı.lırl. leşecek.. Bütün dünyayi ie- tilâ edecek derlerdi. Hatta bu bhususa dair bana birkaç Tablil güldüm, geçtim... Hiç unut- mam, bir gece ben yatarken vııpç.ılıııı İsmet Bey bana kuyordu. Bu kitap, Ja- c:ııyıyı İmir yuılmı. ve Hak- afından — tercüme edil: bir romandı. İsmet Beye: le durdun? Diye sordum. İsmet Bey, he cevap verse beğenirsiniz? — Bu adamlar hakikaten çok yaman şeyler... Dedikleri gibi ?ı:mî: lıirhurık şark- tan garba doğru yürüyüverse- ler, acaba halimiz ne olur. Nereye giderir?.. Gülerek cevap verdim: — Merak etme. (Kafdağı) nn arkasına gider gizleniriz... Fakat; tuhaf birşey söyliye- yim mi size? O gece bunlar rüyama girdi... İki saatten fazla süren mü- âkatımız esnasında, sözlerimiz daldan dala sıçradı. (Arkam var) Gazetemlzde perşemi göünü çıkadak Patronu M #nak istiyorsanız, bu kuponu kesip #aklayınız. ve parşembeye kadar Şıkacak kuponları teplayımız. Pat Fonlarımızdan pek memnun olar gakaınız. Patronlar neşredildikleri güe- den Ribaren İstanbul ıııııııı(ıh Tün darın gön #nelkdirler. kuponlarını Bu müddet geçtikten sonra kuponlar kabul edilmez, mek hiç gelmer. — Yüzüm mü buruşur? — Elbette, elbette... düşün mı? kızdığın vakit yüzünde gizgiler çoğalmaz mı? hep onun gibi işte... ı.- Fakat, İnsan kızmadan, derlenmeden, — di den nasıl yaşar? Di — Derecesi var amma, cici, derecesi var... İğne ile kuyu kazmıyacaksın, ince aleyip sık dokumıyacaksın,“adam ven de,, deyivereceksin, — Ben yapamam usu... - Iâpdıhı ı?ııkım. Ş Bılmecemızı Halledenler ( Dünkü nüshadan mabad ) Bırsr Kart Kazananlar ak Eceğti girketinde inşeat .ımı Ekrem, Tavul tebi 67 Tacünnisa, Muallim tat ıı.ııı.ı mek- tebi 79 Hayri, İzmir Aliye Şükran H. Şeker zade Ahmet Sabri ve mahtumları Beyler Hüseyin Han Gazi Bulvarı 35, İzmir, Münevver - Yakup Şeker zada Ahmet Sabri ve mahtumları Beyler, Hüseyin Han Gazi bulvarı 95, İzmir Eski malikeme önlü Alipaşa caddesi 119 berber Necmi topçu müfettişliğinde Kamal, Bezöyük Hikmet Kerim B. baldıı Umran, Ercn” Bör FEteci mektep 184 Vilden Seni mit Vapur iskelesi kumüsyoncu Şükrü B. kaz Leman, Nişantaş kiz orta mak- tep 480 Zehta Alı, Ezkişehir Avukat Hulösi Beyle hanesinde Siaan, Kızık toprak Kuyubaşı numara 30 Muammer Kabataş Nsesl 1047 Muharram, Ankara, ÇGültekin B. Uk mektep M3 Orhan, Haydarpaşa emrazı sariye ve İntaniye hastanesinde! Bedriye, Adana — posta kutusu 148 Exher Zeki, Sen Benova mek- tebi Nesih Fuat, Davca İlk mektep ta- hebesinden 170 Hayri, — Oalatasaray c::lyıı apartımanı Ali Salm, İstanbul erta Mmektep $91 Piraye, Edirne san'at mektebi 885 M. Rahımal, Muhabere Yüzbaşısı Zeki 'İııylı Beyazıt Daltaban =” Ankara Hişar Devdiran Mesçit sokak 9 Necibe, Edir. me Muradiye -ıh-u..ı 19 Bakkal Hl- sayla, Ankara caddesi mumara 18 arsı! Necli, Adama Namik Kınıl Hk mektep muallim Alâattin B. vasıta- ç Şevki Kahraman, Kazdilli Derman Bürhanettla, Beyazıt 1 Berin, Feysiye Msesi Berin Necmi, Adana mansucat fabrikası muhatebe muavini Hasan B. vazıtasile Saffet, Adana Sa- athame eivarı Sandalyeciler Hülmalinda 9 Fikzet, Kumkapı Nışancan Kaz- gani Sadi mahallesi — İsmall — Sela sokak 3 Mti Dürdane, — Kadıköy — Gazi Kamal mektebi 309 Nedim, Mi tel karşısında saraç Tev taalle Sırrı, Kadıköy Şemsl- tap sokak $ Metin, Ankara Ziraat ban- kaz kiralık kasalar memuru Mecit Be- Yia kım Müberra H. ve Beyler. İstanbulda — Galatada — Bahtiyar handa (1-2) No. İcrayı Hlcaret eden (Tirgetner ) şirketine İzas feten müdürü tarafına Balıkesir. Hukuk Hâkimli- ginden: Balıkesirde kırtasiyeci Mustafa Fehmi B. tarafından aleyhinize ır..pı. olunan Memleket hastanesi İörifer tertibatı tiniz na- mına ihalâsi emrinde hizmetinin ııbk-m.ıııııı ve masraf yap- masindan bunlardan ücreti olan (1287) lira İle hüsnü miyet ile sarfettiği (422) Hira (12) kuru- we falz !ıvıııdı müddeabihtan (&22 lira (12) kuruş hakkındaki Iddi- adan şimdilik sarfınazar edildi- bu elhet hakkında bir #ttihazına mahal —ı BLÜZ KUPONU —— Gazetemizin beşinci sayfa- sında İntişar eden blür müsa- bakasına iştirak etmek isti- yenler bu kupanları toplama- lıdırlar. Hergün bir blüz resmi ve bir kupon neşredilecek ve bu meşriyat 15 gün devam edecek- Hir. Karller 15 kupon hphyı— saklardır. talıklar, — ölümler, — ihanetler, bainlikler görmedin. — Sen gördün mü, abla? — Oldukça. — Fakat sen de gençsin daha... — Senden — yaşlıyım, hele teecrlibem pek çok. Nadirenin gözleri, boşlukta mazisine ait panoramalar görür gibi. daldı. Hafif bir rüzgür, iskele ge- zinosunun cazbant sesini ge- Hiriyordu. Nadire silkindi ve bağırde a v HİKÂYE Bu Sütunda Hergün Türkleştiren: Safiye Peyman AŞK Kuş bir ağacın — Üstünde hangi dala konacağını bilmer. Bunun için, güzel sevda kuşu, Fettah Beyin — ihtiyar gönlüne kondu. Elli beş yaşında Fettah B. sevdalanmıştı. Bir ticaretanede muhasebe — mümeyyizidi. Bir sibah yeni bir daktile kız geldi. Çocuk denecek derece- de genç ve güreldi. Arasıra iş için Fettah Beye geliyor, kaâğıtları imzalatıyor ve ona gülümsiyordu. Fottah B., onun yan ma- kinesinden çıkan sesi bile tatlı bir musild gibi dinliyördu ve makine durunca yüreği mkılır gibl oluyordu. Fakat Fettah B. dikkat etti ki her akşam, sokağın köşe- sinde kızı bir genç bekliyor ve beraber gidiyorlardı. Fettah B. bu genci gördükçe, kendi kendine; “Hayır, bu avanak yüzlü, züppe oğlan bu kıza İâyık değildir, koca ola- maz, ,, diyordu. Fettah B. kıza şekerlemeler ve çukulatalar hediye etmiye başladı. Kız kabul ve teşek- kür ediyordu. Ümitsiz aşk yoktur. Fettah B. ümit etmiye baş- ladı. Hele bir gün, Ferihayı göz yaşları içinde yakalamış ve ona sormuştu; — Ne var? Ne var? Ne oldu ? Kız anlattı: — Nişanlım beni terketti. etes ğğği Muhafazasını TEMİN İÇİN Kullanılması lâzım gelen Yegâne Macun Radyolindir. — Amasın, dedi, bunları bırakalım. Haydi seninle ara- baya atlıyalım, bir yerde gidip vakı içelim. Bir bahçeye gittiler. Nadire garsona —rakı — ismarladıktan — Sen rakı içtin mi hiç ?.. Nermin gülmiye başladı. Nadire ona dikkatle baka- rak — Ayyaş mısın yoksa? Diye sordu. — Yo... Ayyaş değilim, fa- kat... Beni bu hayata sokan hep oduür, o mikkım. Âğız ve nışlerın Fettah Bey — kederlenmiş göründü, fakat sevinmişti. Ü- midi arttı. Yalnız şurasımı bilmeli ki Fettah Bey evli idi. Müthiş bir kansı vardı. Onu boşama- “dan Ferihayı alamazdı. Aşk merhameti öldürmez, fakat bir kişiye tahsis eder. Fettah Bey karısını boşamayı düşündu. (O zamanlar yeni kanun çıkma- mıştı ve boşamak kolaydı) Düşündükçe kararı kuvvet- leniyordu. Evda kavgalar baş- ladı. El ayak ta işe karışıyor- du. Nibayet kadın tahammül edemedi ve boşanmak istedi. Boşandılar. Fettah Bey Ferihaya olduğunu — söylemediği boşandığını da söylemedi. Günler geçti. Kıza bir türlü açılamıyor va evlenme teklif edemiyordu. Karısım — boşar boşamaz, çabucak evlenmekten utandığı için acele etmek te istemiyordu. Bekârlık günlerini o kadar güzel hayaller içinde geçirdi ki, saadetten şişmanladı. Feri- hanın maaşına iki defa zam yaptırmayı da unutmamışlı. Fakat bir gün, Fettah Bey, Ferihadan şu meklubu üldı: “Nişanlım bana tekrar geldi. Haftaya nikâhımız var, artık çalışmıyacağım, islifa ediyorum, bana yazıhanede gösterdiğiniz pederane şefkat ve himayeyi asla unutmiyacağım. Periha,, evli Ve Atıf Beyin ona ilk rak> yı nasıl içirdiğini ve o gece her istediğine nasıl muvaffak olduğunu anlattı. Evvelca de bu hikâyeyi Aanlatmış, fakat tafsilât vermemişti. Rakı geldi. Nadire Nerminin kadehini doldurdu: — Haydi balalım, dedi, çek... Burada Atıf Bey yok, tehlikede değilsin. Nermin, Nadireye çapkınca kaktı: — Senin Atıf Bevden far- kın var mı sanki? Dedi. (Arkam var ) gibi, * gairklr, HERANĞELİ

Bu sayıdan diğer sayfalar: