Gözile Kari Gördüklerimiz Malâl Yetimlerine Dair! 'Tütün bey'iyeleri, kanun mucl- bince malül gazilere, şehit evlât- larına ve malül yetimlerine alttir. 931 Hstesinde ithalimiz İçin mü> racaat ettiğimiz zaman malüâl ye- timlerinden bu bakkın nezedil- diği cevabını verdiler. Kanunla verilen bir hakkı yine kanunla kaldırılır. Halbuki ortada w,k bir kanun yokken hakkımız nasıl olur da nezedilir? Lüleburgaz malâl yetimlerinden : Reşide Salâhatttn Sıdıka Köylü Memnun Oldu Efendim; Şehrimiz Tütün İnhisarı Baş- Müdürlüğüne tayin edilen İsmail Hakka Bey vazifesine başlar baş- lamaz hem köylü, hem de İdare menfaatine bir karar vermiştir. Hiçbir faideleri olmadığı halde İdareden kumüsyon alarak köylülere sigı veren serbayilik- leri lâğvetmiş ve dorıdııı doğ- rüya Köy Heyeti İhtiyariyeleri tarafından — alınmasını — temin etmiştir. Eskişehirin Kireçköyü Heyeti İhtiyariyesi namıma Osnan Kanusuz Bir Muamele p 1 — Bendeniz askerden terhis edilerek Balıkpazarına tanzifat onbaşısı oldum. Bir gün vazifeme yarım #saat geç geldiğim için kaymakam Bey beni hem azletti, hem de iki yevmiyemi kesti. Kay- makamın yevmiyemi kesmesine hakkı yoktur. Fakat derdimi kimseye dinletemedim. 2 — 930 tarihinde asker oldu- gum halde üstelik yol parasını benden kestiler. Halbuki kanun askerlerden yol parası alınamıya- cağını söyler. Bu kanansuzluk hakkında — yaptığım şikâyetlere kulak bile asan olmadı. Kanun böyle mi tatbik edilecek? Mehmet Temyizi İstinafı Yok- Mu? Lokantamda üç senedenberi elektirik kullamrım. Her ay yaktığım elektirik Üücretini bir gün geçiktirmeden verdim, Ge- çenlerde — garsonlar — temizlik yaparken saatin mühürünü ka- zaen bozmuşlar bundan benim haberim yok. Dün bir beyaz kâğıt getirdiler. Mühürü boz- doğunuz için 20 lira ceza ve- receksiniz dediler. Ben bunun temyizi, istinafı yok mu, itiraz edilemez mi dedim. Hayır ver- mezseniz derhal cerni kesece- ğiz dediler. Ben saatinizi kon- trol ediniz ve üç senelik mak- buzları tetkik ediniz. Azami kilovat ne ise onun Üzerinden paranızı olimz. Kazaen insan bile ölebilir dedim. Dinleme- diler. Şirket istediği zaman böyle ceryanı keserse — bizim bir itiraz ve dava hakkımız olma- yacak mıdır ? Sultanahmet Narinzade lokatası sahibi Hasan SON POSTA Saint-Philbert Vapuru Faciası 465 Cana Mal Olan Kaza, Bir Yolcunun İçine Dogmuş İdı Rıhtımdan — ayrılan Saint - Philbert ve kazadan sonra ölü- ler toplanırken Ekserisi Yavuz zırblımızı | fına toplandığı için müvazene tamir eden ( Saint Nazaire ) | bozulmuş, şiddetli bir dalga şirketi memur ve amelelerin- | küçük teknenin altını Üstüne den bir kısmı, geçen gün, | getirmiştir. Geminin yalnız bir feci bir kazaya kurban gitti. | tarafındaki tahacctm hakkında Bugün, — gaipler — listesinde | bir fikir vermek için kaydet- isimleri kayıtlı olanların ade- | mek lâzımdır ki geminin ruzgâra di (465) tir. Yarın bu mik- | maruz kısınında yalnız iki tarın daha — kabarması da | kişi bulunuyordu. Bir kısım mümkündür. Kısa bir telgraf | çocuk ve kadınlar kamaralar- ajansı olarak yazdığımız bu da, büyük bir kütle de güverte facia “hakkında tafsilât gel | üstünde idi. miştir. ve bu tafsilât hâdiseyi Geminin seyrini dürbünle şöyle tasvir ediyor: takip eden bir semakur bek- Saint Nazair amele sindika- | çisi, dalgaların şiddetli hücum- larından biri, bir deniz tenez- | larını görerek endişe etmiş, zübü tertip etmiş, bunun için | gemiyi dürbünle bir haylı kip, ( Saint - Philbert) — ismindeki | eylemiş, birar görünü dürbün- Şirketi Hayriye vapurlarını an- | den ayırmış, az sonra tekrar dıran bir gemi kiralatmiştir. denize baktığı zaman gemiyi Gidiş seferi sakin geçmiş, | görememiştir. Bu, facianın ne fakat dönüşte hava sertleştiği | kadar ani olduğunu gösterir. için bir kısım halk tenezzüh Bir mucize kabilinden kur- mahalinde kalarak ya otomo- | tulmiya muvaffak olan tesvi- bille dönmiye karar vermiş, | yeci (Penge ) ismindeki amele yahutta ertesi sabah deniz | faciamın bir safhasını şöyle sakinleştikten — sonra — avdet | anlatıyor : etmeyi — münasip — görmüştür. “— Her nedense bu tenez- O suretle ki bir aileden bir | zühe bir türlü iştirak etmek kısım kimseler dönmüş, deniz | istemiyordum. Hatta bu mü- tutmasından korkanlar avdeti | nasebetle karımla aramda mü- ertesi güne bırakmışlardır. nakaşa bile geçmişti. Fakat o Maalesef korkak - tenezzüh- | ısrar ediyordu, dedim ki: çülerin endişesi tahakkuk etmiş, | — “İçime doğuyor. Muhakkak ( Saint Philbert ) gemisi, denize | bu tenerzüh bir facia ile neti- açılır açılmaz müthiş dalgaların | celenecek, bana, geri döne- hücumuna uğramıştır. Bu sıra- | miyeceğiz gibi geliyor. da halkta geminin bir tara- Karım, beıııın bu zaafımla : b  I ılıy etti. Ben de muvıfıkıt cevabı. verdim. Fakat dönüşte, birçok kim- selerle beraber ben de gemi- nin sağ tarafında idim ve bir- kaç dakikadanberi geminin teh- likede bulunduğunu hissedi- yordum. Birden bir dalga gel- di, kendimi denizde buldum. Bütün düşüncem karımı bul- maktı Yüzerek devrilen gemi- nin etrafını dolaştım. Nihayet karımı buldum. muhallat oldu, kollarıma yapış- tıç mecburen karımı - biraktım ve yarı baygın bir halde ro- morkörler tarafından kurtarıl- ' dim, Evler Yıkılıyor.. unku Arsa Sahibinin *Keyfi Böyle İstiyor İzmir, (Huıuıl) — Burada İsmet Paşa mahallesinde met- rük bir arsa vardır. Çok geniş olan bu arsaya vaktile birçok €ev yapılmıştır. Fakat arsa geçenlerde bir mübadile teffiz edilmiştir. Mübadil şimdi ken- di malı olan arsaye tasarruf etmek için — evlerin — yıkıla- rak arsanın kendisine teslimini istemekledir. Meseleyi Devlet Şürası hıllıdecckm. —— TAKVİM ze Gün 30 22- Haziran-931 Hw - Arabi s Sılıı * 1350 vakit-ı ııııl İsvasati Rumt $ Haziran - 1347 vakıt-ezani-vanatt N1.—| 1444 n. 623 2. 08 Güneşi “s Öğle | «s1 iras İkindi| 8.32 1617 Akşam; Yatar İmsak ı Kadın Ve Kalp İşleri ı Cehillerine Kurban Giden Kadınlarımız Kadınlara Bir Sıhhi Rehper Geçen gün Hr kadın dokto- runun hastalara mahsus bekleme odasında sıramı bekliyordum. Oda da yirmiye yakın genç ve yaşlı kadın vardı. Saatlerce süren bu intizar esnasında kadınların dertleşmelerini din- lemek kadar meraklı ve fay- dalı birşey olamaz. Taşradan geldiği anlaşılan bir taze, İstanbul kadınlarının Idertlenııı açıkça konuşmasın- dan sıkılarak yanıma sokuldu: —Ben bu derlll kadınlar yanın- da derdimi unuttum, |diye başladı. Nen var senin yavrum? — Efendim, çocuğum olmu- yor. Koğam tutturdu, illâ ço- cuk isterim, diyor. Baktım olmı- yacak, kall t k buraya geldik. Bi- ze bu doktoru sağlık verdiler. — Kocanız muayene olundu mu? Belki kabahat ondadır. Kadıncağız, bu ihtarımdan ütandı ve sustu. * Doktorun yanında iken tele- fon çaldı. Doktor ahizeyi alır almaz, hayret içinde bağırdı: Öldümü?... Ne - vakit... Şimdimi? Telefon kapanınca izah etti. — Kadının — birini ebeler doğurtmuş, Fakat somu alama- mışlar. Birkaç ebe daha getirt- mişler, yine muvaffak — olama- mışlar. Böylece bir hafta kay- betmişler. Nihayet bu sabah hastaneye — getirdiler. — Dinç, sağlam, güzel bir — gençti, birşeysi yoktu, Zaten hasta- neye gelirken yolda som düş- müştü. Fakat pis ebelerin tedavisi altında mikrop kap- mış olacak ki, kadıncağız — bir saatin içinde gidiverdi. Kadınlarımız cehilleri yüzün- den çok kurbanlar veriyorlar. Cinsi hastalıkları ayıp telâkki ettikleri için erkek doktorlara gidemiyor, 'cahbil ve malümat- ları mabdut abelerle iş görmi- ye çalışıyorlar. Tabil muvaffak olamıyor veya sakat kalıyor veyabut ölüyorlar. Elli senedenberi kadın ve çocuk Mmeselelerindeki hizmeti ile tıp âlemimizin en müstesna bir siması olan Besim Ömer Paşa, kadınlarımızın bu dert- lerini toplamış, kendisine bü- tün tababet hayatında sorulan sualleri tasnif etmiş ve bunlara verdiği umumi cevapları bir kitap halinde neşretmiştir. Besim Ömer Paşa Diyor ki: “Bazan — teehhölü — müteakip bikir. hususunda tereddüt ve şüphe Üzerine İstanbulda doğru- l dan doğruya veya memleketimi- zin muhtelif yerlerinden mektup ye hatta telgrafla —müracaat edenler pek çoktu. Meslektaşla- mımdan, talebelerimden, hastala- rın köcalarından, ebelerden ba- zan da bizzat hastalardan aldı- ğim mektupların münderecatın- dan verilen cevaplardan mülhem olarak bu eseri vücude getirdim. Maksadım bir (emraz) kitabı vü- Tılnkanuı : No KIRMIZI FENEHLI EVLER MARYSE CHOISY (Fransızca aslınıı 200,000 ınci tab'ındam tercüme edilmiştir.) MUHARRİRİ: Öyle kadınlâr varki yalnız görünüşte — kadındırlar. Öyle kadınlar var ki kılığını değiş- tirmiş erkektirler. Öyle kadın- lar varki zekâları erkek ve hassasiyetleri kadındır. Öyle kadınlar var ki ruhları lin ve vücutlari deniz kızıdır. Öyle kadınlar varki kalpleri erkekçe ve — budalalıkları kadıncadır. kadındır. (Meıhur Karmen değil) onun burada ne işi var? Ben eminim ki ona kalbini ve cüzdanını açacak zengin Efendiyi kolayca bulabilir. — Niçin ? Çünkü iradesi kuvvetli. Bu Öyle kadınlar var ki başları er-| kırlar arasında yalnız o, bura- kek ve hisleri domuzdur. Bir- |da kalmak istediği için kalıyor. çok erkekler varki kadındırlar. | — Ötekiler burada tembellik Öyle kadınlar var ki dörtte | yüzünden balıyorlar, cazibesiz- bir kadındır, yarım kadındır, | lik yüzünden, erkeği tutma dörtte üç kadındır, hatta yüzde | kabiliyetsizliği yüzünden, tabi- doksan kadındır. e (erkeği idare ) kabili; etılı— Pek az kadın vardır ki kı yüzünden, — canlı| yüzde yüz kadın olsun. gitgide kaybetmeleri yüılıdın, Karmen, yüzde yüz yirıilıluııılılıklın ve bareketsizlik- Ieı( yüzünden, hulâsa “ çünkü onlarda birşey veya onlar için biri eksik olduğu için burada ikalıyorlar. Karmenin dostu yoktur. Fakat canı sıkıldığı vakit çarşıya gider, bir zerzevat seçer gibi hoşuna giden bir erkek bulur, onunla beraber (kalır, hattâ masrafını bile çeker. Karmen için erkek, sıkılmış bir limondur. - Hiçbir. erkekle iki defa kalmaz. Karmen av- det olmıyan bir azimettir. BEŞİNCİ BAP Parik — köprüleri — altında... ı " İki omuzlarından yakalıya- rak bütün ye's ve irademle bir sagt kadar su üzerinde tuttum. hqkıl bir ara, bir kazazede dar Sen nehri kıyıları dünya- nın en şahane homurtularını meşreden — Paris — köprüleri, Frengi mikrop cihetinden ga- yet zengin ve on kuruşa tes- lim olan sokak kızlarile dolu birer oteldirler. Yer, hisli bir kadının aşkı gibi ilık ve ıslaktır.. Her- on | adımda bir ağzı açık bir ay- yaş, milyonlar tahayyül ederek uyuklar. Her yirmi adımda bir o sokak kızlarından biri- av gözetler. Her otuz adımda bir (Maruf şarkı ) Şatle'den Konkordiya'ya ka- ı serserinin biri kızları gözetler. I BLÜZ Müsabakamız Blüz — Müsabakamız Dün Başladı. Takip Etmeyi Unutmayınız. Blâr — müsabakamız dün başlamıştır. On beş de- vam edecek ve hergün bir blüz. resmi — neşredilecektir. Karilerimiz yedinci sayfada intişar eden blüz kuponlarını toplayacaklar. En ziyade be- gendikleri üç blüzu bildire- ceklerdir. En çok rey kazanan blüzlara rey veren karileri- mizden üç kişiye bir blüz he- diye edilecektir. Bedava bir blüz sahibi ol- mak istiyorsanız bu müsaba- kayı takip etmeyi unutmayınız. Dün intişar eden birinci blüz resmini kesmiş olmamak için karilerimize yedinci say- fada iki kupon birden koyu- yoruz. Her gün yedinci say- fada intişar edecek kuponu kesmeği unutmayınız, PATRON KUPONU Karilerimizin gösterdiği ar- zu Üzerine (7)inci — sayfaya nakledilmiştir. Oradaki patron kuponlarını toplayacaksınız. “çude getirmek değildir, Dileğim : tahriren müracaat edilen hanmta- hklara, S süli — teşevvüşlere dair verdiğim li ti H M teln aST Nİ mıyan ve memleketimizin uzak lerinde hekimlik eden mes- fîı..ı..m._ diğer cihetten ha-s 'at arkadaşlarının hastalıkları akkında endişeye düşen kocala- ra hizmet etmektir. , Filhakika bu eser bütün kadın hastalıklarım umumi bir tarzda tetkik etmektedir. Bu itibarla aileler ve bilhassa kadınlarımız için eyi bir sıhhi rehperdir. Bu yüzden kurban kadınlarımızı düşününce, Edıı er Paşaya bu son hizme- tinden dolayı minnet * hissi duymamak mümkün değildir. Hanımteyze Bir köşede, bir kadın, sağ — bacağı toprağın üstünde, sol bacağı havada, bacaklarının arasına aldığı bir askerle pa- zarlık ediyor: kuruş! Diye ısrar ediyor asker. Kadın: — Yirmi beş kuruştan aşa- ğı olmaz, diyor. Fakat dükkâ- minı kapamıyor ve sol bacağı, meşhur Dansöz Pavluvanın bacae ğı gibi hep havada duruyor. Diğer bir köşede, bir kız, kasketli bir adamın önünde dix çökmüş, sanki bütün kâi- © natın iliğini emiyor. ( Arkası var) —a — —arardn Ş ğ