ua > İşçi Meb'uslar Ne Yapacaklar? o SON'POSTA" PAZAR OLA HASAN BEY Zaro Ağa Âlemin Maskarası âş tarafı İlini sayfada) imi İstanbuldan da amele ve esnaf arasından kişi meb'us namzedi ol seçilmiştir. Bu üç namzedin fırka tarafından seçimi baylı meraklı olmuştur. Bu iş için fırkanın İstanbul vilâyet heyeti reisi Cevdet Kerim Bey geçem- lerde o Ankaraya > çağırılmış, kendisine talimat verilmiş ve o da buraya döndüğü zaman muhtelif amele ve © osmaf arasinda (o tetkikat © yapmiş, fabrikaları, dükkânları ges- miş, nihayet onaâmzetiiğe en liyakatli olarak ayırdığı birkaç kişinin isimleri Ankaraya gön- derilmiş, orada da ameleden Hamdi ve Yaşar, esnaftan da kunduracı Hayrullah ustaların namzetlikleri kararlaştırılmıştır. Hamdi Usta Hamdi usta Kocamustafa- paşada, Ağaçkakan caddesinde oturmakta ve Yedikulede Kam- | hi deri fabrikasindaj çalışmak- tadır. Kendisi fabrikada usta başı muavinidir. Namzetliğe şöyle seçilmiştir: Bir gün fabrikaya Cevdet Kerim B. gelmiş, her tarafı gezmiş, Hamdi) ustadan deri- cilik hakkında izahat almış, sonra kendisini bir kenara çekerek şöyle demiştir: — Usta, Anadoluda bir iş olsa gider misin? Hamdi usta bu teklifi ka- bul etmekle beraber şunu da | ilâve etmiştir: — Maamafih bahsettiğiniz iş bir memleket veya hükümet işi ise bugünkü kazancımdan İaha az bile kazansam gide- tim. Fakat Hamdi usta bu işin fırka tarafında amele namzet- liğinden ibaret oldağunu öğ- renince, oevvelâ (inanmamış, sonra verilen teminat üzerine talepnamesini o göndermiştir. Hayrullah Usta Kunduracı o Hayrullah usta Beyazıt Tavşan taşında büyük Haydar Efendi sokağında 18 numarada oturmaktadır. O da namzetlik hikâyesini şöyle anlatmaktadır: — Birgün akşama d dükkâna iki müşteri geldi. 41 numara birer iskarpin istediler; verdim. Köseleyi kalın buldu- lar. Başka olmadığını söyledim. Israr ettiler ve mutlaka bul- mamı söylediler. Fakat bu arada da bana işim hakkında sualler sordular. Giderlerken de akşama fırkaya uğramamı tenbih ettiler. nradan bu müşterilerden (birinin (fırka idare heyeti azasından Samih, Üğerinin de Cevdet Kerim B. olduğunu öğrendim. Fırkada gartnameyi okudular, bazı sw aller sordular. Sonra da nam- zetlik için bir talepname ver- dim. Hayrullah o usta (o Mercan Sultanisinde on birinci sınıf- ta iken (İhtiyat topçu za biti olmuş, terhisten sonra Malöl Gariler pazarında kum duracılığa başlamış, bir buçuk sene de kalfa olmuş, bir müd- det sonra da Bayazitta başl başına bir dükkân açmıştır. Yaşar Usta Diğer işçi namzedi Yı usta Seyrisefain re kai tesviyecidir. O da şunları an- latmaktadır: — Son zamanlarda fabrika- da yarım gün çalıştırıldığım için müşkülât çekiyordum. Tam yevmiye yapmam için rkadan Sadullah Beye tar- (PAZAR OLA HASAN BEY LOKANTADA | ai Hasan Bey — Aman garson, hani bu yemeğin arabası? Garson — Ne arabası Hasan Bey? Hasan Bey — Ayol, bu getirdiğin et, koyun değil, halis muhlis beygir eti.. Buna da bir araba lâzım! PAZAR OLA HASAN B.İN FIKRALARI Pazar Ola Ve Bir Ayyaş Pazar ola Hasan ayyaşa — sormuştu : Bey, bir — Yahu! Ye- | di çocuğun ve | karın var. Ka- zandığın oda çok birşey de- ğil. Her akşam meyhaneye na- sl gidiyorsun? Ayyaş şu ce- yvabı verdi: — Hasan Bey, onları eve bırakıyorum, yalnız ogidiyo- siye almıya karar verdim. Ben bu ricamın unutuldu- dr zannederken bir gün ni fırkaya çağırdılar. ei det Kerim B. bana san'ata İmtisabıma dair sualler sordu. Dışarıda da hakkımda «0- ruşturmuşlar ve benim nam- zetliğimi muvafık görmüşler. Ankaraya bildirmişler. Bana bunu ledikleri zaman hay- rette kaldım, ne cevap vere- ceğimi şaşırdım. Yaşar usta san'atini bırak- mıyacağını söyledikten sonra ganları ilâve etmiştir: — Millet Meclisinde dilimin döndüğü kadar arkadaşlarımı ve san'ati bildirmiye uğraşa- cağım. Kendisi 314 doğumludur. Kasımpaşa nümunesinde oku- muş, sonra tophane San'atlar Sike girmiş ve burada dört sene çalışmış, sonra da mühtelif fabrikalarda iş gör- müştür. | Zamane Dilile OYUNLARA DAVET Gel güzel kır, oynıyalım saklambaç Ben kapayım gözlerimi sen de kaç Git karanlık bip köşeye gizlen de, Ben geleyim. kollarını bana aç! s Gel güzel kız, oynıyalım el bende Bak ne iyi, vakit biraz erken de; “Dokun bana, kaç, ben seni tutayım E! bendedir, fakat gönlüm hep sendel Gel güzel kız; oynıyalım kör ebe, Büyüdün &en, gitmiyorsun mektebe Gözlerimi bağla, fakat dikkat et! Kismetimi bağinma bir mertebe, Hasan B. Ve Yağmur Pazar Ola Hasan B. bir gün yağmurluk almak için bir elbise mağazasına girdi. Satış * memuru Hasan Beye bir gamsele giydirdi, bir kukuleta geçirdi. at bu kukuleta, Hasan Be- yüzünü gözünü tamamile patiyordu. Satış memuru dedi ki: te an Bey, bu ağmurlukla ve bu kukuleta İe yağmurun yağdığını gör- mezsin bile. Hasan B. Kukuletanın için- den bağırdı: — Peki... Yağmurun dindi- ğini nasıl göreceğim ? başına Fa | | | P. 0. Ha. B. Hasan Bey Ve Yemekler Hasan Bey bir gün lokan- taya gitmişti. ye- meğini bitirdik- ten sonra gar- son hesap pu- sulası getirdi. Pazar ola Ha- san Bey, hesap yektinunun çok kabarık oldu- ğunu görünce; — Aman gar- son, dedi, yemekleriniz çok tuzlu! — Böbreklerine mi dokun- du, Hasan Bey? — Hayır, dul keseme dokün- Kadınlar (Ve Erkekler Bir gün asri biri, Hasan Be- ye dedi ki: — Artık er keklerin pabu- cu dama atıla- cak, Hasan B.! — Neden? — Biz kadın- lar da, erkek- ler gibi çalışacağız, doktor olacağız, avukat olacağız, tüc- car olacağız! — Peki eve kim bakacak” — Erkekler! — Ay, Geceleyin çocuk beşikte © ağlarsa (yatağından erkek mi kalkacak ta çocuğu grama — Oyleyal Hasan B, uzun uzun dü- şündü, kadına dedi ki: — Bu senin dediğin olur amma çok zaman İster. — Ne kadür zaman Hasan B.? — Erkeğin memesinden süt gelinciye kadar! Hasan B. Ve Hesap Pusulası Pnzar ola Hasan Bey, bir gün lokantada yemek yemişti. kadınlardan İster Garson he- #ıp pusulasını getirdi. Hazan bey bir ce baktı ki hesap farla tutmuş, garsonun yü güne baktı: — Yahu, dedi, ben buraya | yemek yemiye ge'dim. Para N yemiye gelmedim. i me vesikan var? Doğduğu g kımı, atlı karınca, (Baş tarafi 2 imei sayin! Ağzı papağan şeki rümesine gelince... * İçimizden. biri fo istasiyonun bir ucuna 瀓 sini teklif etti. Tercüme”! sıçradı ve hemen kol istikamete koşarak o “ toğrafçılar arkasından gö“ tiştiler. r tasiyonun intizar (sal hususi bir mülâkat istedi, güç. İhtiyar Kürt İngilize? | miyor. Onun için yanında Beyin . delâletine (mi ettik. dedim. Kaç yaşındasın ? Zaro Ağa başını iki ledi. Tercüman bana ter. etti: , ğunu söylüyor. — Peki amma, bu vi lenen zamanda Türkiyede w riri nüfus yapılmamıştı ki derken, ona hüviyet eüfi verdi. rendiniz ? ti — İstanbulda herkes 9" — Nereden bilirler?. ri da bunu kendisi söylemedi bin okeramati “olur o mel kendinden. ,, tar. Fakat dimdik duruyo İyi çıkarmak için Zaro tercüme etti. Zaro Ağa i metle yürümiye başladi. Bu iş te bittikten si Fakat zaro ağa ile konu! climanlık eden Asım — Şaka bertaraf, Zaro salladı. Kürtçe birşeyler © — Tam 157 yaşında z olduğunu ispat edecek gi — Hükümet Amerikaya 9 — Peki yaşı nasıl La yaşımı bilir, Demek! oluyor ki “ bizim #9 — Niçin böyle söylüyor .| muz? Amerika doktorları muayene ettiler ve en 130 yaşında olduğunu tasdik ettiler. Türkiyenin Vaşin sefiri büviyet cüzdanının dik etti. Bugün Türkiye? | 125 > yaşından Oo yukarı gi ihtiyar vardır.. | — Bukadar yaşamak İSİ ne yapmış ki? — Efendim, o, bunu Kiy#f” larındaki itidale medyundi” Zaro Ağa cıgaraj içki içme” Sade sebze ve yoğurt Yİ Bunun Üzerine yoğurt fabriki” memuru işe karıştı, elime z ilân sıkıştırarak, — Lütfen şunu okuyun” dedi. Ben de şimdi Zaro Ağan” (157) sere yaşadığını anlı rum. 23 NİSAN İ ÇOCUK BAYRAMİ| GÜLHANE PARKINDA ŞUBESİ TARAFINDAN TERTİP EDİLEN MÜSA- MERE VE EĞLENCE Bando muzika, mehter t#” hokka” baz, monolog, kukla, 709" ğ bek raksları vesair eğlem celer. Mektepler tarafından resmi geçit, harekâtı bedeniy© 3 koşu müsabakaları. | ÇOCUKLARA PARASIZ EĞLENCE GÜNÜ