* Avni * si Kari Gözile Gördüklerimiz Ada Yangını ünasebetile "-hx:d"h" vali ve belediye reisi ıııu_ü::: Beyefendinin — nazarı k :ı:udı Büyükadada bir yan- Ü Te Traoçkinin ikamet köykü / Oduğu Arap İzzet Pş.nın ğ yandı. Biz bu hadisenin , :;î #evaikini arıyacak deği- edecekie TüPhesiz vazifesini ifa fir. Ancak bu vesile ile Mülesef çörü Y'l:ı *f görülmüş oldu ki Bü- kadada kiki yoktur. mana anla- dada ism n 'e a tmmiy, ü l"ıymn de noksan perso: Yarlıçı *t gösteriş kabilinden bir t hlıx::ı'::;»nı:'d olduğu tamamen Bu hadizenin mevzii kalması- ' halkı, za kaymakamı Beyin ğu telâfi ödecek ted- adişir* medyundür. Yoksa bu ü l fırtınalı bir. havada me- mik,ş Karanfil sokağı gibi kesif M—__ını. Ahşap evlerden Mmüte- | yerde olsaydı. hiç bugün bir facia kar- İmış bulunacaktık.Vak'e " Küreli cereyanını — gözden ı:fıuıim. Etfaiye yıngı:ı ha- zak Snca, büyük makine bo- aşi, Olduğundan evvelâ bir mo- d gönderiyor, — köşkün Tüğmeç, Fenarında — bulunmasına 'a motörün kuvveti deniz- SU almıya müsait bulun- ::ııudın köşkün küçük sar. ı"':ıı.mılnü'".." mecbur oluyor, li lârın .ıçılıııuı. anahtarın d_i"mdııı . gibi . ameliyatı ipti- sinğ * de bir hayli vakit geçme- Mücip oluyor. İstopompun gülsuyu serpmek _L_':ümı... bastığı sudan r:.mı :::ı.d:_ Mkkenlyor. diğer r de sokağa sapınca ŞG baplasıp kurtarllliyar, Hait versin kaymakam beyin topı iden celbetmiş olduğu mo- "’“"'D vapuru mahsus ile yeti- tahmet S Yangın da bin fürlü tanıl Gt Ve gayretle sönmiye yüz AdalO" Şimdi biraz düşünelimi "-l'ıuıu gibi, kesif ve sühuletle MUhe çİTHAL — çam - ormanlarını haliyeVİ bir nevi barut deposu Yeşledt bulunaa şu cennet / gibi lay “'de hüdanekerde birgün çam- __.'muııı merkezden su ahıp lürecek vesaitin mefkudiyeti ha d':ıtn bu güzelim yerler bir ÖL yabana dönecek. Bu asır- anbulun Adalar - gibi bir eh Fasını bu derece ihmal et- bi ı:ı"hıı mudur ? Atiyen büyük H.ıke_ı vuku bulmadan bele- faşkiyaleri bu mıntakadaki etfaiye Motgalüm kuvvetli makineler ve l €r ile techiz ve dalma ta- ü f örmüş manevra kabiliyetini '.“t'uloııel ile takviye etmeyi Zeçirmeksizin İcra etmeli- Yoksa herhangi bir yangın BÜU karşasında etfaiye de Rüreei kalmaktan başka bir iş "l— yecektir. Bilâhare mes'ul Ak ve kırtasiyecilikle dosye Tmaktan ise bu hadiseden Almak evlâdir. Hunda kal &nn SAA hzaı Bün, büyük kumaş ma- B!"hndın birine girmiştik. N kumaş topları arasındı Rayet P 'asında, Çat — meşgüldüm. Fazıl da, * iskemleye oturmuş, sigara Omzuma — bir. el ka aşımı çevirdim ve d;:md. Madam Mariyi gör- Birdenbire sersemledim, Ba- Sevdada Yaş 'Farkı Aranır Mı? Nasıl Bir Kızla Evlen- meniz Sualine Gönder- diğiniz Numaraların Cevabını Veriyoruz. Sevda yaş bilmez. İhtiyar bir adamın, torunu - olabilecek - bir genç kızı, bir genç kızın da babası — olabilecek bir erkeği sevdiği vakidir. Fakat ce de muayyen bir Evlilik hayatında kadından * yaş meselesin- anaat sahibidir: gâayri tabüliğin fennt se- bepleri de vardır. Kadının cinsi intiyacı erkeğe çabuk biter. Çoluk çoruk sahibi kadınlar, erkeklere nisbetle daha çabuk yorulur ve ihtiyarlar. Cemiyetin bu an'anesi okadar nisbetle — daha kuvvetlidir ki, bir erkek kendin- den yaşlı bir kadını sevebilir, fakat onunla evlenmiye cesaret edemez. İşte size iki misalı Üç yıldız. imzasile bir. kari gönderdiği bir mektupta, dul bir dadım sevdiğini, aralarında on iki senelik bir yaş farkı bulundu- ğunu, kadının israrına rağmen evlenmekte tereddüt ettiğini söy- lüyor ve benim fikrimi soruyor. Yine M. R. Z. rümuzlu bir genç, kendisinden yaşlıca bir kız sevdiğini, kızın yaş farkı yüzün- den bu sevdaya devam etmek istemediğini, kendisinin de tered- düde düştüğünü anlatıyor. Birinci genç, dul bir kadıman tuzağına düşmüştür. Kadın erke- ğin zaafından istifade etmek ister görünüyor. İkincide koz samimidir. Sevgi- lisini ikaz ediyor. Birinci genci yapacağı şey ihtiyatlı bulunmak, evlenmemek- tir. İkinci genç iste, sevdasına eminse, yaş farkına bakmıyarak aşkına devam edebilir. fI nkü evlilikte yaş farkı vardır, fakat aşk yaş nedir bil- merz. * Gümüşsuyunda Ş. H. Bey: Siz erkek yapılı, sevimli bir gençeiniz. Kadınlar size - çok iltifat ederler, siz bu iltifata a- danıp sevildiğinizi zannedersiniz. Halbuki sizi sever görünen sade- ce erkekliğinizin cazibesine ka- pılmiştir. Evlenince ayılır ve arada kavga baş gösterir. Binaenaleyh evlenecekseniz ta- nıştığmız kızlarla değil, sizi ha- kikaten seven, ve gsizin yalnız maddi edğil, ayni zamanda ma- nevi faikiyetinize kani olan bir kızla evleniniz. K. R. Bey: Siz kadın meselesinde müş- külpesent değilsiniz. Yalnız kadı- nın aksilik etmesine tahammül edemezsiniz. Suyunuzca akan bir kıza herşeyinizi feda edebilirsiniz. Fakat kadın aksilik eder, İste- diklerinizin zaddını. yapmıya kal- karsa, o vakit evden kaçmakta da tereddüt etmeziniz. Kadınları kadın olduğu için — seversiniz. Binaenaleyh güzel, cinsi cazibesi kuvvetli, tabiati yumuşak - bir kızla evlenirseniz mes'ut olabilir- SFRVER BEDİ —"ı Z . - < IİKİMİZ £ şım döndü, gözlerim karardı, dilim tutuldu ve bir kelime söyliyemedim. Madam Mari, ya- nımda Fazıh görmez veya buna ehemmiyet — vermezde © geceden bahsederse ne ya- parım? Saadetimin eşiğinde bu büyük felâketin heyulâsi beni İrgiltti. Madam Mari, gayet nazik, | İlkbahar elbiselerinde renk tezatlarına fazla ehemmiyet veriliyor. Bu modaya göre yapılmış bir iki elbise nümwnesi Sevgili! “Aksaray çocuğu,, sınıf far- kının ne koerkunç bir kâbus olduğunu biliyor, fakat yıldız tim gibi şaklıyan bir kırbaç olduğunu aklına bile getirmisi yordu. Çünkü: Taptığı mabudeyi incitmemek için rubunu bazan gerilmiş bir keman teli kadâr hassas, bezan da bir demlr külçesi kadar sağır yapınıya uğraşarak kendini saadet ü kesine erişmiş bir bahtiyar ad, dediyordu.  Ne tuhaf değil mi? Bu kır* bacı nekadar geç hatırladın ve son mektubunun son cüm- lesinde — şaklatarak — Aksaray çocuğunu — ebedi — zannettiği rüyadan uyandırdın. Eğer yanı başında kırk batarya cehen- | nemi uğultularla gürleseydi gene bu aşk rüyasından bus kadar çabuk uyanamazdı. Haklısın Şişli kızı! Daha senelerce “Han dü- yarların,, ın gölgesinde serinli- yecek, — susamış ruhlarını o candan kopan nağmelerle do- yuracak, fakat gene bu içten gelen nağmelerin ahengini du- yamıyacak. Yalnız unutma ki: Aksaray çocuğu “Riya, hamurile yuğ- rulmuş kozmopolit bir salon çocuğu değil, içli ve hisli bir Türk çocuğudur. Bunu onlar gibi sen de unutmamalı idin, sevgili ! Aksaray Çocuğu müşfik bır sesle: — Nasılsın yavrum? dedi. Hemen — vaziyetimi — anlat- mıya lüzum gördüm: — Evleniyorum — madam,.. Size kocamı takdim edeyim! Fazıl derhal ayağa kalktı ve Madam Marinin elini hürmetle sıktı. Madam Mari, hiçbir şey sezdirmeden, ikimize de saadet temenni ederek uzaklaştı. Ben vaktile Fazıla Madam Mariden| Eviyenyanın akrabası olarak bahsetmiştim ya... Fazıl, Madam Mari uzaklaşınca: — Kibar kadın ! HANIİIMTEYZE İLKBAHARDA MODA ELBİSELERI -- a s_ İlkbahar Modaları _Iilkbahar Elbise| * j » |Ve Şapka Modası! ! ; Elbise Ve Şapkalar Mü- tezat Renkli Olacaktır. Kısa Yün Ceketler Rağbettedir. İlkbahar — geliyor. — Paris terzihaneleri daha bir ay evve- Hnden ilkbahar ve yaz model- lerini hazırlamış bulunuyorlar. Bu sene ilkbahar elbise- lerinde en ziyade göze çarpan şey renklerdir. Elbisenin şekli ikinci - derecede ehemmiyeti haizdir. Fakat tezat yapan birkaç rengin bulunması şart- tır, en ziyade hâkim olan renk gök mavisi, kahve siyahtır. rengi ve Bazan bu renkler arasına bitaraf renkler de konabilir. Hatta bazan ayni rengin muk- telif farkları da yanyana ko- narak güzel bir şekil verilebi- lir. Düz bir renkli elbise hemen görülmiyecektir. Mütezat Trenklerle yapılan elbiseye göre Şapkaların da lâakal iki mütezat rer * ? | ması lâzımdır. Mesc BERLA SĞ ee yen e Karilerin Gönderdikleri * * * Aşk Mektupları Se parlak yıldızına; Hatırlıyor musun? Bugün dört sene evvel ölen sevgimi- zin yıldönümü, Ü Ben bergün Mmektuplarını bek'erken meğer yeni gelecek | bu ümit yokuşunda öyle yo- rulmuş, öyle yorulmuşum ki... Sensiz geçen bir senem bana dört senelik sı len asır- "larca fazla geldi; kalbim emel yanığı, bünyem — istifhamlar Mahzeni, gözlerim nihayetsiz ufukların be oldu. Bu is- Hırapları zannediyor musunuz ki bir doktor veya bir opera- tör tedavi ediyoz. Hayır hayır, bunları yalnız cebimdeki eski bir resmin, baykuştan bir ses siyah, taraf beyaz ku- maş! apılacaktır. Şapkanım renkleri de elbisenin reklerine ka uyacaktır. Yün Ceketler Bu sene. ilkbaharda çok moda olacak olan şeylerden biri de Fransız terzihanelerin- den birinin ortaya attığı yün ceketlerdir. Bu ceketler kısa olacak, belinde mutlaka bir kemeri bulunacaktır. Ceketler bazan çiçekli, bazan da çizgili olabilir. Kemerler ekseriya ar- kada bağlanacak ve uçları arkaya sarkıtılacaktır, Ziynetler Renklerin bu kadar faik bir bakimiyeti haiz olduğu mev- simde elbise ile birlikte takı- ve nihayet damdlıyan göz yaş- * lacak mücevherat ve ziynetlerin larım tedavi ediyor... Bilmem hatırlar mısın? Dört sene evvel darılan - sevgilileri ayıplıyorduk. Dört sene evvel g de otururken yolda kar- n ayrılmış - sevgililerde birinin yolunu - değiştirdiğini bir zaman sonra sen benim ve ben de senin böyle yapa- cağını helecan ve heyecanla konuşuyorduk... Dün seni gör- düm ve bilimnem hangi kuvvet- le yolumu değiştirdim; mazi bütün — çıpı il mde canlandı. Meğer o günkü sözle- rinde riya dolu imiş. Artık herşeyin bittğini anladım. Si- ze birşey söyliyemiyorum. Yal- miz kalbim son olarak yeni sevgilinle — mes'ut olmanı te- menni ediyor. Mehmet Nusret Diye mırıldadı. * Düğünümüz çok sade, fakat çok eğlenceli — oldu. - Mahdut dostlar çağırmıştık. Sabık üvey getiri babam — sazendeler içi'di, gölündü, söylenildi; eğ- lenildi. O gece Muhtar B. de vardı cu varıncıya kadar bütün varlığımla” min- nettarlığımı hissettiriyordum. Bir aralık, odanın bir köşe- sinde yalnız oturduğunu gör- düm, yanına gittim, oturdum renkleri de ehemmiyet kesbe- der. Keza elbisenin ötesine berisine konacak parçalar, ya- kalar düğmeler, çiçekler de bu modâya uygun olmak lâzımdır. Bunun için büyük terzihaneler her elbise ile birlikte kullanı- lacak müteferri müzeyyenatı da beraber vermektedirler. E"TAKVİM — Gün 3111 - Mart » 93İ Kasımı23 Rumt 26 - Şubat - 1347 Vakıt-Erant- Vasatt Akşam| Li— (18,09 Arabi 20 » Şevval - 1909 Vakit-Ezani- Vayv'ı Güneşi 12 10/ 6 19 10) Öğle |& u! z24 İkiadi 3, 326 15 41j İmsak İ0 So| 4. 41 ve dedim ki: — Bu saadetimi baştanbaşa size ve yalnız size borçluyum. — Siz buna — lâyıktınız cevabını verdi. kası olsaydı... Gözlerim daldı ve Madam Marinin odasında hıçlardığım, kendimi —pencereden — aşağı atmmak — istediğim — saniyeler gözümün önüne geldi. Bu sırada Fazıl yaklaştı : — Neden bahsediyorsunuz? dedi. yanımıza k tezatlarına riayet edilerek apılmış bir Hkbabar elbisesi Cenk tezatlarına riayet edlerek vapılmış bir şapka nümunesi M '[__;_J OH ci O DCOORAKTAA Öi OO di GĞ e Si lll ha ee 4x incl gerdar .. Ublacı tezat teşkli eden bir siyaet Ben, bütün sevgimi gözleri- me doldurarak Fazıla baktım ve ona söylediğim yegâne ya- lanın — meşruiyetinden aldığım cesaretle şu cevabı verdim : — İzdivacımızdan bahsedi- yorduk. , Sonra Fazılın elini ilâve ettim : — Bu geceden sonra dün yada ikimizden başka neden bahsedebilirim ? Mahtar B. ayağa kalktı, bi- ze güzel bir tebessümle baktı ve ikimizi yalnız bırakarak ağır ağır uzaklaştı. SON tutarak