İSHAK HOCA, Koca Bir Köyü | Nasıl Nakşi Yapmjştı? (Baş tarafı 1 inci — sayfamızda| Camide 300 - 350 kişilik bir halka yapar, saatlerce haykı- rırlarmış. Bazan üç gün yiyip içmeden halkı camide bırakır- mış. Köyde Acem zade aile- sinden Mehmet Ef. . isminde bir zat: Böyle İbadet Olmaz Bu şeyhe ve müritlerine iti- raz edermiş. Bir gün İshak Efendiye: *“— Hocam demiş, sen fena yapıyorsun. Köylüyü — işinden, gücünden alıkoyuyorsun, ekin ekemiyorlar, - çoluk — çocukları ZONGULDAK BİR GEMİ aç kalacak, böyle ibadet ol-I maz. Şeyh Ef. bunu dinlememiş: Mehmet E£f.: — Şeyhim ben okumuş, yaz- mış bir adamım. Bizim mür- şidimiz Kur'andır. Başka şey tanımayız. Eğer senin kerame- tin varsa göster de şu köyden kendini kurtar! demiş. Şoyl' buna içörlemiş” Möb- met Efendi de yaylâ zamanı geldiği için yaylâya gitmiş. Mecnunlar Kafilesi Dün İstanbula gelen Meh- met Ef. nin amcası tüccardan Murat Beyle bir muharririmiz görüşmüştür. Hadisenin ma- badini Murat Bey gşöyle an- hatıyor. “— Mehmet Ef, yaylâ za- manı geçince kışın köye dö- nüyor. O akşam İshak Efendi altı halifesile evine hoşgeldine gidiyorlar. Mehm:et Efendinin tarikate — girmesini istiyorlar. Ret cevabı alıyorlar, Bir müd- det sonra şeyh- yatsı zamanı iki müridini göndererek Meh- met Ef.yi camie davet ediyor. Mehmet Efendi : Benim namazım Ertesi gün: aabahleyin refikası diyor ki: — Şimdi şeyh, gene haber | gönderir, aptes al da sabah namazına git. Mehmet Ef. camie gidiyor. 200 kişilik bir halka teşkil eden müritler, yüksek sesle ve insicamsız bir surette hay- kırıyorlar, coşuyorlar. Bu sıra- da şeyhin gözü Mehmet Ef.ye ilişiyor. Elini kaldırarak ilâhi okur gibi ahenkle: — (Acem oğlu da geldi...!) diyor.Sonra cezbeye tutulmuş gibi haykırıyor: — Bugünkü ( tamim ) den Tarıhı Tefrıku OLÜÇ A sizden | mi sorulur? diyor, dönüyorlar. | No. 17 İlmanın umumf manrarası, 2 — Denize düşen lakomotifin tüneb den görünüşü, 3 — Sahila nkaz. #— BSeri tahmilât tertibatı önlünde Hacızade vapuru. S$— Hacızade ve Hendi vapurları batmış bir halde, 6 — Yeni yapılan denizin attığı ankaz. Zonguldak, (Hususi) — Bi- Mâfasıla 60 saat devam eden fırtına, Zonguldağın otuz. se- nedenberi görmediği tahribatı bir hamlede yaparak geçti. Bütün Zonguldak felâket ge- çirmiş bir şehrin hazin ve kas- vetli manzarasına bürünmüş- tür. Liman, batan, parçalanan wapurların, motör ve kayıkla- rın İaşelerile adeta bir “ gemi mezaristanı,, haline gelmiştir. Fırtına 18 kânunusani ge- cesi saat yarımda başlamış 6 saat ikiden sonrada hakiki bir afet halini almıştır. Kuduz bir hiddetle kabaran deniz ilk | hamlede Ereğlideki — “Yeşilir- | mak, ve nımızdaki — “Ba- hükümet önüne haberiniz var mı? Diyor ve devam ediyor : Ev Yıkılmalıdır — Acem oğlunun evi yıkı- lacak, yıkılacak ta yıkılaı Mehmet Ef. bir kbşedc evin kerametle mi, yahut nasıl yıkılacağım düşünüyor. Tekrar zikir başlıyor.. Şeyh ve mürit- leri cezbeleniyorlar. Bu arada şeyh birdenbire fırlıyor, kapının önüne çıkıyor. İki yüz kişilik kafile de kendi- sini takip ediyor. Cami önün- de bir halka kuruyorlar, şeyh ortaya geçiyor. Ve yüksek sesle weriyor: şu emri Yazan: Lİ nnls Kılıç Ah_İ’_uşanın Hatıraları — Oçyale Galevi. — Nerelisin ? — Kalabriyalı. — Ne iş görürsün? — Ben mi?.. Hiçt.. Bu sözü okadar mazum söy- Yemişim ki Turgudun çok hoşu- Ba gitti ve kalbimi ılık rüzgür- m: dolduran şakrak bir kah- attı. Eskat bu tatlı kahkahadan bugün hatırıma geldikçe içimin hâlâ kederle burkulduğunu duyar | gibi olurum. Bana: — Korsan olmak ister misin? ' demişti. — Korsan mı? dedi fakat ben bir. asılzadeyim. Haydutluk | yapamam. Bunu © zaman niçin lemiştim, — niçin böyle söy- cevap soara Öyle bir sual #sordu ki, , vermiştim ve koca — Turgudun ron Katlen,, vapurlarını kara- ya atmıştır. Bu vapur kısmen parçalanmış, kısmen — batmış, ufak bir parçanm bile kalma- mıştır. O gecenin sabahı fırtına kor- lmnç bir şekilde artmış mende- dağ gibi dalgalar tahmilât vinç- lerini devirmiş, yollarımı harap etmiş, liman fenerini, iki va- gonile beraber bir lokomotifi denize uçurmuş, mürettebatı- nın cansiparana gayreline rağ- men, kömür kayıklarını, mo- törleri, sandalları parça, parça ılmışlır Öğleden sonra Hacı zade halatlarını koparmış, de- mirlerini kesmiş “seri tahmilât,, E Ace—m_—cığlunun evi der- hal yıkılacak, yıkılacak ta - yı- kılacak ! Eve Hücum! Kendisi de önden dört nala koşuyor. Derhal - yıkılacak evin ittisalindeki alçak bir evin damına çıkıyor, emirler veriyor. Kapılar kırılıyor. (200) kişilik mürit kafi- lesi dama çıkıyorlar. Yıkmıya başlıyorlar. Mehmet Efendi arka- dan bunları takip ediyor. Fakat, gözlerine inanacağı gelmiyor. Ço- luk çocuğun: pencerelerden atıldı- gını ve evin yıkılmıya başladığını görünce köye dört saatlik mesa- fedeki kaza merkezi olan (İnevi) kaymakamına koşuyor, vak'ayı anlatıyor. Fakat kaymakam İnan- miyor; — çildirdi mi ? diyorlar. Yeminler ediyor, bir türlü inan- şünmeden kabul — etmemiştim? Dedim ya.. bu harekete bugün bile acırım. Koca Turgut benim bu ret cevabıma hiç kızmadı. geniş omuzlarını - silkti ve: — Sen bilirsin, dedi, İyi bir | korsan yapardım senil. Sonra geniş parmaklarımı en- seme doladı, ileri, yeri sarktı, belindeki geniş kılcı çıkararak bana taktı: — Sana dedi. Ve bir korsan türküsü söyli- armeğanım — olsun; nize yürüdü, kendisini bekliyen kayığa bindi, uzaklaştı. Ben sa- hilde yalnır --'mıştım. Titriyen teklifini o dakikada neden hiç dü- | tertibatınin üzerine düşmüştür. reğin üstünden kolaylıkla aşan | hasaratı da l ! Ayni mevkide bulunan “Hendi,, vapuru bu sırada delinmiş, ve karaya düştüğü noktada en | baş türâfı tamamile suya gö- sonrada saçları saat alt mülmüştür. T “ Hacı zade ,, nin açılmış ve batmıştır. Fırtmanın — Karadenizdeki mühimdir. Bu yüzden şehirde telefon muha- beratı tamamile durmuş, telg- raf hatları kıismen — muattal kalmıştır. Hadise hakkındaki ilk telgraflarım Kastamonu - Ankara telinden gönderilmiş e “ Hacızade ,, nin battığım ve daha bazı mühim baberle- ri ihtiva eden hat olmadıbındm geçik mılhr Jınl'uyoı Umumi meclis azasın- dan birisini tavsit ediyor, yal- yarıyor. Parasını — vererek — iki araba tutuyor. Bu sırada köyden, akrabasından - birisile tesadüfen gelen tahsildar çıka geliyor. O da kaymakama vaxiyeti — anlatıyör, hatta, müritlerin kendisini yere, yarı beline kadar gömdüklerini ve recmetmelerine ramak kalmış iken şeybin affile kurtulduğunu anlatıyor. Ev Temeline Kadar Yıkılmış ... Kaymakam B. derhal harekete geliyor. — Jandarmalarla birlikte ( İnövi ) köyüne geliyor, temeline kadar yıkılmış olan evin başın- gan şeyhi ve müritlerini uzak- Jaştınyor ve bunları tutup Kon- elimle kılıcımın kabzasını okşa- dım. Bu Türk hılıcına bakmıya cesaret — edemiyordum. — Bana sihirli — birşeye gibi geliyordu. Korsan olmak istememiştim. Fa- kat belimde, denizlerin en meşhur korsanının kılıcını taşıyordum. Sevgilim Sevdiğim kızın babası Vene- | diğin en meşhur zenginlerindendi, yerek, hiç ardına bakmadan de- | İzmi Jozef Nasi idi, fakat (Don a) Tâkabile anılırdı. dünya üzerinde en çok beyendiği maden altındı. Al- | tan için deli, divane olurdu. Tabil bu sebeple en çok sevdiği renk te sarı renkti. Altın meftunu Don Mikezin güzel kızı (Vera Morana) da hakiki bir Venedik altını ka- MEZARİSTANI HALİNDEDİR Plâjda buluman (45000) maden | direğini tamamile deniz almış, belediye iskelesinden en ufak bir bile kalmamıştır. Geçenlerde bahsettiğim bele- diyenin mahut dere - rıhtımı- nın de deniz cihetindeki kısmı yıkılmıştır. Bunlardan başka birçok evlerin çatıları uçmuş, bacalrı yıkılmış, camları kırıl- nişane | ihmale uğramaktadır. Mektep Haril KahveVeSokt ta Ne Yapıyo! (Baş tarafı 1 inci seyfadtl! hayatlarile alâkadar ol tememişlerdir. Halbuki terbiyevi vazifesinde muv#) olabilmek için bu hayatı © | diyetle ve yakından miye mecbur kalmalıdır. — Talebetiin * mühim bif tatil ve izinli günlerini: 1 — Kahvelerde, 2 — Bilârdo salonları! 3-— Dans yerlerinde | geçirmektedirler. Kahve Kumari Kahvelerde birtakım | lerin kumar oynamakla gul oldukları da göze batif kadar umumileşen bir © ra halini almıştır. Bilârdo salonları ve | yerlerine gelince: Buralara bir kısım yliı' | fena âdetli kimselerin de | vam ğ ettiklerini — görmi; kadar mektep idareleri yumamalıdır. Sonra ailelerinin murâ' kaça talebenin, şoför muavinliği ?) pacak kadar -arip - bir ? tereddisine düştükleri de zamanın işitilen garibelerint” dir. Talebenin sıhhi muaytf? dikkatle yapılması lâzım len bir ameliyedir ki kat'i $ Bu mumayeneler, gençliğin t6f yülâtı hakkında en y_ıkıl'l kontrol vazifesi görebilir. Akşamları veya per; günleri, kiz. mekteplerinlili sinden uzağa mıştır. Şebhrin sahil cihetinde bulunan — “ Soğuk su , mev- kiinde ise bazı evleri su bas- mak tehlikesi baş göstermiştir. Fırtmadan sonra harap olan demiryollarının tamirine lima- | nn temizlenmesine azami bir h:lgrafım ise | | | | ' gayretle çalışılmaktadır. Ahmet yaya gönderiyotlar. Konya mahkemesi bunlardan (0)ini muhtelif cezalarla mah- küm etmiştir. Mahkümlar el'an hapisanededir. Hatta o sırada bu mesele ile al dar olmak üzere Erenköyünde oturan şeyh Esat Efendi de isticvap edilmiş, alâ- kası görülmemiştir. Maznun Bir Mürit İshak Hocanın — müritlerinden kaşıkçı Ali Rıza Efendi de son zamanda Menemene gönde- rilen mazaunlar arasındadır. Üsküdâr Hâle sinemasında Muazzam film NUHUN GEMİSİ dar saf, temiz ve cazipti. Sardunyaya onu görmiye gi- diyordum. — Fakat Don Mikez, benim bir Venedik altınına sahip olamıyacak kadar sersem ve iki fiçi garabı. satamıyacak kadar da beceriksir. olduğuma kanaat getirmişti. Öyle aksi bir herifti ki... Kızının peşinde dolaştığımı bir daha görecek olursa beni kıs kıvrak yakalatacağını ve bacak- larımı — kırdıracağını — yemin ile söylemişti. Bu zalim tehdide rağmen 18 yaşında bir gencin başında sevda rüzgârının ne derin fırtınalar ko- paracağını takdir edenler, benim Venediğin en güzel kanı için ne felâketlere, ne çeşit belâlara kat- lanacağımı sanırım ki pek güzel kapısı önünde sıralanan mö | kafilesi hakkında da Maarif resinin neden lâkayt kaldil anlamak mümkün olamıy? Mühim Bir Noktâ Kadın, —erkek, — bi genç kimselerin mektep | ket ve üniformalarile larda dolaşmaları, | hallerde görünmeleri, Btf | dikkati celbetmek — de! çoktan geçmiştir. | Bu ballere göz yum kadar gaflet * göstermek | netice vermekten uzak cak birşeydir. Yapılması lâzımgelen gelince : Gençlik Teşkilâtla Avrupada olduğu gibi Ü beler için oyun, müzik, #i | eğlence gibi ihtiyaçlara ""j bül edecek teşkilât ve tesi lüzum vardır. İstanbul be" yesi ve Maarifi bu iş içif ele vermelidirler. İşte bizim, talebeliğin günkü vaziyeti hakkında düklerimizden bir. kısmı- uygut anlarlar. Geminin küpeştesine dâ! dalmıştım. Düşünüyordum! nediğin en güzel kızı, 5€ ( Vera ) acaba beni nasıl Ktf yacak? Hayal, ne tatlı şey b Fakat omzumda bir el Silkindim, daldığım güzel uykusundan uyandım. Bir çınladı, sonra alaylı bir sef — Emin olunuz ki, de 1lllnlz de sizi heyecan V€ İle bekliyor! Bu da kim?.. Başımı çe" Şapkasını —Birşey mi söylediniz? (Arkasi | | f