SUN GEZMİ HHIII SON KONSERİ| Genç San' atkar Bizde Nasıl Bir İntiba Bıraktı ? Geçen cuma gecesi Gala- tasaray lisesinin salonunda genç viyolonist Cezmi Rıfkı B. İstanbulda ilk konserini verdi. Beş senedir Pariste devam et- tiği musiki tahsilini ikmal ederek ancak birkaç ay evvel - avdet eden Cezmi B. elyevm Ankarada — musiki — muallim mektebi keman muallimidir. Saat 9 buçukta başlıyan kon- - serde ilk olarak (Haendel) in , (Sonate) ını çaldı. Fazla heye- canla ve biraz da asabiyetle çal- dığı bu parçadan - sonra (Lalo) nun İspanyol senfonisini iyi bir | Cezmi Rıfkı Bey stille bitirdi. Birinci kısmın son parçası olan Mozarın (Ron- do) sunda biraz seri çalmasına rzağmen bu büyük üstadın ince musikisinin karakterlerini mu- vaffakiyetle tebellür ettirdi. İkinci kısmın birinci par- çası Winyavskinin polonezi i- di. Bunda Cezmi Bey, teknik kudretini iyice gösterdi. Bun- dan sonraki (Siciliyenne)i,bilme- viz neden, birar durgun çal- di. Fakat müteakip Mazürka ve bilhassa Bralmsin valsini mükemmel bir tarzda çalışı o bunu telâfi ettirdi. Netekim samin de bu parçayı iki de- fa tekrar ettirdiler, Progra- — mın so0 parçası olan Zige- Merveiseni müteakip salonda- Tarihi Tefrika BU ŞEKİL REKABET NEREDE GÖRÜLMÜŞTÜR? Muhteli kumpanyacarın bilet memurları, Sirkeci ve civarında vapur yolcusu avlarlar iken Seyrisefain de dahil olmak üzere milli vapurcular arasında öldürücü bir rekabet var, Bun- dan hem kendileri şikâyet ediyor, hem de bu işi bir türlü makul bir şekle koya- mıyorlar. Bu rekabetin kızgın bir şekil aldığı hat ise bilhassa Trabzondur. Vapurcular eramında ve bil- hassa Sadık zadelerle Alem- dar zadeler arasında hararetli bir rekabet vardır. Okadar ki, buradan herhangi bir iske- le için yolcudan alınan güver- te navlunu o iskelede karaya çıkmak için verilecek kayık ücretinden daha azdır. Mese- lâ: İstanbuldan Samsuna gü- | verte yolcusundan 80 kuruş alındığı halde Samsundan dı- şarı çıkmak için bundan fazla kayık parası verilmektedir. Yükün — beher — tonundan ise 2 lira alınmaktadır.2 liradan az para alan kumpanyalar da vardır. Bundan başka, bazı gemiler ki kuvvetli ve devamlı alkış- lar, hazırunun — takdirkârane hissiyatına tercüman olmakta idi. Cezmi Bey kuvrvetli bir (E- cole) & maliktir. Bırakmış ol- duğu intiba çok müsaittir. Ma- lik olduğu mezayaya nazaran kendisi hakkında iyi ümitler besliyebiliriz. San'atkâra o akşamki kon- kerde, piyanoda Madam (Eri- ka Voskov)refakat etmekte idi. * OLUÇ ALİ REİS Kılıç Ali Paşanın Hatıraları Kalâbriya bir handa pi varulüyor, Bir eyecenla içeri atı Türk aları tarafından — takij #öldiğini söylüyor. Çok korkmaktadır.) * Enfes bir kadın, mükemmel, çok güzel... İlk heyecanlardan sonra ılhıl kadın bana döndü 'e titriyen bir sesle anlatmıya p tşladu — Türk korsanlarının taki- “ne uğradık. Tam ladılar biri! iki saat | hafif, vin bir mefos alarak flâve ilse buraya da gelirler!.. | olıra müjde bizia hancıs titretti — Ne buyurdunuz Madan?. Aman yarabbi; şimdi de kara- daki insanlara mı saldırıyorlar? Ben şapkamı çıkararak gü- 1 kadına yaklaştım, ken- dimi takdim ettim : —Kalabriya Markisi (Oçyale dö Galevi ) yim Madam. Size küçük bir hizmette bulunur- sam bahtiyar olacağım. Genç kadının tınıdxgı ma çok memnun oldum. Ben, kont Civanni İ yim., Zevcime güverte yolcularını nak- ledecek — muhafazalı | yerleri olmadığı halde yolcu kabul etmekte- dirler. Buna Liman idaresi müsaade etme- diği halde bu hal de- vam edip gitmektedir. Bunun için sıkı bir kentrol lâzımdır. Hükümet bu reka- betin önüne geçmek için bir kanun pro- jesi hazırlamıştır. Bu proje hâlen İs- tanbul Ticaret oda- sında — alâkadarların tetkik edilmektedir. | Son zamanlarda huzurile Yelkenci zadeler, amansız bir rekabele düşen bu vapurcular arasında bir uyuşma temini için uğraş- mışlarsa da müsbet bir netice alınamamıştır. Önümüzdeki hafta içinde belki bir uyuşma olur Üümidi yardır. Bir Anonim Şirketi Lâzımdır Alâkadar bir vapurcu bu Muamele Vergisi Proje Tetkik Ve İkmal Edildi. Ankara, I8*( Husust ) — Maliye müfettişleri muamele | vergisi komisyonu — muamele ğ İ beaağleam gll ae aei vergisi projesini tetkik ve ik- | mında heyeti umumiyesi tetkik mal etmiştir. Bugün kazanç vergisi komisyonu toplanarak tadilât ve saireyi tetkik ede- | cek. Projelerinin tetkiki hita- yo'da bu felâ— kete uğradık. Ve kısa terec' 'ütten son- bir — Rica ede- rim, dedi, beni kurtarınız! Neke- dar korktuğumu | bilseniz!,.. Ben hâkim ve sakin bir tavır takındım : Korkacak birşey yok Ma- dam, dedim. Kim gelirse gelsin. E- min olunuz ki size birşey yapa- mıyacaklar. Sözümü henüz bitirmiştim. Kon- rekabetin önüne geçmek için Yunanistanda olduğu gibi va- purcular arasında bir. anonim şirket yapılmasının doğru ola- cağı fikrindedir. Alemdar Zadeler Ne Diyor? Alemdar zadelerden Ali B. ile görüştük. Bu zat ta şunla- rı söylemektedir: Ticaret — rekabet Üze- rine müessestir. Vapurcular ve Zabıta Kadroları Ankara, 12 ( Hususi ) — Belediye — zabıtası — vazifeleri devlet zabıtasına devredilen yerlerdeki zabıta kadrosunun sureti tanzimi hakkında dahi- liye vekâletince bir lâyiha hazırlanmış ve — Başvekâlete verilmiştir. edilecek ve Maliye vekiline bir kerre daha arzedilecek ve ayın yirmisine kada. ikmal olunacaktır. Seyrisefain müttehit hareket etmiyorlar, bundan rekabet doğuyor. Hükümetin yapacağı men'i rekabet — kanunu her halde faydali olacaktır. — Rekabetten zarar miyor musunuz. — Daha henüz etmiyoruz. Fakat, rekabet uzarsa işin zarara — dökülmesi — ihtimali vardır. Şeker Kamişi Ziraati Ankara, 12 ( Hususi ) — Şeker kamaşı mütehassısı M. Broşkorun verdiği rapor üze- rine nümunelik yetiştirilen şe- ker kamışları Ankara lâbora- tovarında tahlil edilmiştir. Şe- ker istihsali için Adanada bir et- | fabrika inşa edilecektir. sine vakit kalmadan dışarda ! |kopan birgürültü kulaklarımızda dehşetle çınladı: Gür ve kalın seslere karışan kılıç şakırtıları!. Hanın kapıları kuvvetle sarsıl- mıya başladı. Sert bir Türkçe ile haykırıyorlardı: — Açın şu kapıları... çabuk açınız! Bu son emirleri duyunca Kontes sapsarı oldu. Yerin- den koörkü ve heyecanla fır- ladı, ellerime sarıldı: — Türk korsanları bunlar, Haydi, | diye inledi; kurtarınız beni!.. Hancıyı ve kontesin iki siyah adamını görmelidiniz. Can kay- gusu bunları hezeyana düşür- müştü. Ufak, büyük; ellerine ne geçirdilerse kapının arkasına doldurmya — başladılar. Fakat ben, olduğum yerde dimdik | «evap verme- Kılıçılı' paşanın mezarı (Bugünkü halile)| duruyordum ve benim ıdım— a ” ” — ae Bz K ânunusani 14 (Baş tarafı 1 inci sayfada ) TENLTARDAR Son Posta'nın Piyankosu Be;er*ira olarak tak- dim edilecektir. Karilerimiz bu hediye- leri bizden — namlarına yazılı bir bono halinde alacaklar ve bu bonoları ğılnıı İstanbulun şu veya u ticaretanesinde değil, fakat bilâistisna memle- ketimizin her kısmının her mağaza veya mües- sesesinde nakit olarak kullanacaklar, — isterlerse nakte de tebdil edebile- ceklerdir. SON POSTA hediye- lerini takdim cdeceEi lili karilerini seçmek için 12 -1- 31 itibaren bir kupon neşretmektedir. Bu kuponların adedi — otuz tane olacaktır. Kur'amız kuponların hita- mından beş gün sonra noter huzurile çekilecek ve hedi- yelerimiz de kur'anın çekil- diği günün ferdasında, yani bayramdan üç gün evvel tak- dim edilecektir. Kur'amıza — Taşra Karilerimiz De İştirak Edebilirler SON POSTA'nın kurası sön 'mun neşrinden altı sonra ilecektir. 'Bu ü gakleain raya uponun Kenilip İstanbul Snderilmesi için kâfi değildir. SON POSTA bu mahrurun önüne geçmek ve taşra karilerinin de İstanbul kurl- leri gibi kur'aya İştiraklerini temin 'etmek, için bir çare bulmuştur; o çare de şuduz “Taşra ' karilerimizden (30) yerine (5) lıupon İetiy kendilerine kup gönderebilmeleri İl gün müddet* orrakını: Şüphe yok ki bu müdd nİn taşraya gitmesine ların İstanbula kâfidir. KUPONLARIMIZ 12 - 131 den İTİBAREN BAŞLADI Şubatın —4 üncü salı günü bitecek; kar'amız ORamazanız 27 sine tezsdüf eden şubatın JG 1ncı pazartesi günü çekilecek ve mükâ- fatları da ertesi gün tevzi edilecektir. kuy iade edilmesine Orhangazinin y * Tel'ini Orhangazi, ( Husust) — Türkiyenin Vatan ve Cümhu- riyet aşkile yanan şehirlerinde Kublây ihtifalleri devam et- tikçe asıl şehide karşı vazi- fesini — yapamıyan — yerlerde gençlerin — omuzlarına büyük bir utanç yükü yükleniyor. Orhangazi, bu biçare gen- ce reva görülen şeni muame- leyi bütün varlığıla tel'in e- der. H. larım da göz kapaklarını bile kıpırdatmadan emirlerimi bek- liyorlardı. Üç şaşkına, bancı ile zen- cilere tok bir sesle bağırdım: — Sersemler, ne yapıyor sunuz? ?ekh onları - kapınıı ardından!.. Sonra kendi emrettim: — Açınız şu kapıları!, Koştular ve bir vağın hır- davatı kapının önünden çekti- ler. Genç kadın ellerime sarıldı ve yalvardı: — Fakat Marki, ne yapı- yorsunuz? Bunlar Türk korsan- ları... Bizi şimdi öldürecekler.. Kontesin yumuşak ellerini okşıyarak ümit ve tenelli veren bir tebessümle: — Güzel kontes, müsterih adamlarıma | olunuz, dedim ve ilâve ettim: — Kaç kişi bu herifler?. ÇArkası var)