le ob) 1G ya Ni Dİ A Gis bu Şurnullarda, (âmeli seniyeye Ba arıyordu. Yıldız sarayının bu- 'unduğu karşı tepenin tat» Hakkı Mahfuzdur Sultan Hamit artık durama- dı. Yavaş yâvaş haremi büma- yuna geçti. Her taraf, Arap ve Arnavut taburlarile, yaver- İer ve silâhşurlarla çevrilmişti. Hünkâr bunların arasından geçerken, (nefsi hümayun)a karşı bir anda alınan bu ter- tibattan memnun oldu. İştial, haremi hümayun da- bilinde de büyük bir velveleyi mucip olmuş . Herkes, bağr- mp çağırıyor, saçlarını yolu- yordu. Kendisine gösterilen bu alâkadan memnun olan Sultan Hamit, bunların hepsini sından şu sözleri mırıldanıyor- iu ; — Seni keçi suratı herif Beni... Sefaretaneye adam sok- mak istemezsin değil mi? Ta- bii, çünkü burnunu soktuğun İşleri öğreneceğimden korku- yorsun da onun için... İşte seni, böyle aldatırlar, böyle söyle birler. Nihayet, bütün kalbin. Bana bu yeter. İştial hadisesi, ehemmiyetsiz bir kaza idi, Sarayın karşısına apılan büyük ( Takı zafer Yin ndaki bir sandık: fişek ber. nasılsa ateş almıştı. Fakat. Jurnalcılar durur mu? Takkikat raporlarile beraber birçok jurmallar da yağmıya başladı. Bu jurnalların bazt- Yarı kaymetsizdi. Fakat bazı arıda Sultan Hamidin evha- mını tam manasile harekete getirebilecek mahiyette yazıl- imıştı. Maruf imzalarla yarılan Abdülhamidin azılı silâh- şurlarından meşhur Fehim Paşa mailinde bir maballe vardır ki burada hemen temamen aşağı sınfa mesup bndegân ikamet ederdi.. Bu bendegân evleri- nin arasında tek tük Ermeni evleri de vardı. Bu Ermeni ev- lerinin birinde de(Nemruz Dudu) isminde bir kadın oturuyordu. Nemruz Dudu, henüz dünya evine giremediğini iddia ederdi. Ve gene iddiusına nazaran ubalif harakâtı şiar ittihaz emekle beraber riyakfrane ef'al ile işbu harekâtini setrü ihfa eyliyon zevat âliye (21) trafından zatı akdesi hareli zıllulahiye “mahsus olan bu İmübarek gecenin suru sürurunu ihlâl maksadile tertip edilmiş bir nümayiş) olduğu iddia edi- İiyordu. Esasen Sultan Hami- din zannıda bu noktada top- uyordu. Ne oldise Kâmil Paşaya olınuştu. Ve hadiseden iki gün sonra sadrazam azlolun- muştu. Kâmil Paşayı bu suretle başından atıp konağına kapı- yan ve konağın etrafın da bir hafiye çemberile sıkı sıkı bağlıyan Sultan Hamit, geniş i nefes almıştı. Sadarete de İmüşür Cevat Paşayı getirmişti. Bu cihetten de tamamen mis- İterih olmuştu, Artık, öteki odüşmanlarile birer birer uğraşacak ve hep- sinide sırt üstü yabracaktı. aloz, plânlarının altüst ok maması için OHayali sımsıkı pamak ve onun mevcudiye- bini tam manasile saklamak m geliyordu. Bunun için de c SE. Neşedil kalfayı çağın- ordu. Hıhzıssıhha kanunu mucbin- <e çok çocukluailelere veril mesi vadolunan para yardı- mından İstifade etmek üzere bize Fotoğraflarım gönderen bir kasım karilerimizin halinde resimlerini dercediyoruz; 1 — Ayvalık, Vehpi B. ma- hallesinde 2927 numarada Gi- it Han: hacirlerinden Le: Hayal hakkında haber alı- dal raci Hasan Oğlu or, ona kaf'i emirler veriyor. | Hüseyin efendi ve refikası . Fakat Sultan Hamit bil. | Zehra Hanım, Çocukları: Re- Di at, Bayram, Mevlüde, Cemali, yordu ki, korktuğu sev | ğa Gönül oktan vaki olmuştu. p Bzstniz özmal V H. ve Efendiler. İyi » bütün para ve kafa e e sarfederek çalışıyor. | yesinde, 5 üleyman Saraya girip çıkan bir vasıta | ağa ve ia Fatma H. | bulmasını tenbih etti. Nemruz İ 1 deruhte etti. El altından böyle Çok Çocuklu A Yazan: Ziya Şakir l sesi vaktile çok güzeldi. Hat- ta gençliğinde bir gün (Saba- ; hin seher vaktinde) meşhur (Kuzu) şarkısın söylerken, karşıki saraydan Sultan Hamit işitmiş ve hemen yaverler koş- turarak: ( Sabahın essalâtım bastıran bu Kuzuyu kim söylü- I yor. Varın bakan şuna... ) diye i İsmini cismini öğrenmiş, ara İ sıra el altından haber gönde- rerek Kuzuyu okumasını iş- termiş. Vahak, bir vasıta ile bu Nemruz duduyu tamdı. Ona icap eden şekilde işi anlatarak saraya girip çıkan bir kadın bol para mukabilinde bu işi bir kadın aramıya başladı, Nemruz, aramakta devam edi- yor ve bazan Vahak, bazan da Babik haber almak için Nem- Tuzun evine gidip geliyorlardı. ! Vasıta bulunduktan sonra, Sabinin resmi bu kadına gös- terilecrek ve Sabin kolayca bulunarak Tâzımgelen irtibat temin olunacaktı. Bir pazar günü Babik, yeni bir haber var m, diye Nem- ruzun evine gelmişti. Bir saat kadar oturup konuştuktan son- ra, muvafık bir haber zlama- maktan mütevellit teessürle avdet ediyordu. | Arkası var | SON POSTA İl gan parcasıljlj “Artık Öteki Düşmanların Sırtlarını ere Getirmek Zamanı Gelmişti.. Dalyanlıların Derdi Seyrisrtain mlidürli Sadullah Beyer İsmet Paşa Cenubu yarbil seyahatin. den ewet ederken kuramının tktssdi vaziyetini nazarı itibara slarak Anta). yadan dönen Seyrisefain vapurumun her on beş günde bir (Dalyan) iskelesine uğramasını temin etmişti, Bu emre iki senedeberi riayet edilirken son xa” manlarda ber medense bundan vazgo- çildi. Şimdi XEreyli) vapuru uğratılıyor ki bu vapur hem gayri muntazam, bem de çok küçüktür. 80 tonluktur. Halbuki İskelem'rin senelik Biünçesü çek kaba rk bir yekön tutmaktadır. Katamınız ne karadan ve nede denizden başka bir yolu yoktur. Bütün ihracatımız ve ithalâtmız (Dalyan) iskelesile yapılır. İhraç o mallarımızın ekserisi Aktar mıya tahammülü olmyan mundalina ve portakaldır. Susam © ihracatımız da farladır. Fakst memleketimizde sigorta ettirecek bir müessese | bulunmadığı gibi iskelede do muhafurn © edecek tesisat yoktur. Ereyli yapurundan artan mallar çürümiye mahküm oluyor. Ak- tarma © esnasında denize düşen susam çuvalları mahvoluyor. Mandaline ve pariakalın da aktarmaya tahammül yoktur. Esası aktarma işini yapacak şirket te yoktur. Fethiye tarikile Radosa, geçen vaparlarımız. Datyndım (0) mit Açılan geçerler ve Radasia fantezi olsun diye ikl buçuk sazt beklerler. Halbuki Dalyana uğrasa 4 sastte bütün hamulesini alır. Kaybedeceği iki baçıik #aat için bir karanın fktısadiyatı Bidü- rülür mi? Lüfen eski vapurumuz Dal uğrasın ve bizi bu fena vazi- yetten kurtarsın. Dalyan: Y. Cemil Ve Mahdumları Gâip Aranıyor Abbas Hilmi paşa maiyetinde mer- hum Mahmut çavay zevcesi Dürriye hanım Kahirede vefst ettiği zaran kimsesiz kalın çocuğu Abdullam bir hamın alıp İstanbula getiriyor ve Bah» riye mektebine veriyor. Şimdi büyük babam Rufet kaptan ve amcalar yorlar, Bilenlerin SON POSTA gazetesin- de İbrahim efendiye insaniyet marına bildirmesi rica olunur. illere Yanlrik Para Yardımından İstifade Ediniz.. | köyünden Hac lam Şi or rn i a HH, iz İl | Müsemma Filim EE ale Fatine, Kada ii Mal “3 — Kurtuluş, oSabuncaki caddesi, Ayakiryaki sokak 20 Mihal Efendi Efe amman, Ese Hanım ve Numarada ve 6 — Adapazarında, Meh- refikası Alkiney Hanım. Ço- | met Efendi mahallesinde, terzi | culdarı: Eliso, ini, Vasi- | Süleyman oğlu İsmail Efendi | Miki, Aspasya, Teodoro, Niko | ve ailesi, Hanım ve Efendiler, 7 ii İnegöl, Domanıç nahi- 4 — Bakırköy, Kartaltepe, | yesi, Beşmeyit köyünde hacı Bağlakeği, eril ehmet oğlu Aptullah Ef, ve caddesi 34 vumaradı Fer- | refikası Sebile Hanım, Yam hat Bey ve refikası Memnune | ları: İsmail, Muhittin, i mm ve çocukları: Ahmet | Mehmet (Hafize, Fehmiye, Remzi, Seher, Sabiha, Emine, | Kemal, Naciye Hanım ve Avni, Turan Hanım ve Ef. ler. | Efendiler, Bi e ye yn ça YILBAŞI Bu Sütunda Hergün Nakil: Server Bedi KADINI Geçen yılbaşı idi 1920un son günü. Beyoğlu caddesinde, omzuma bir el dokundu. Başımı çevirip baktım: Küçük Rus kadını Marossa.. En ke- derli zamanlarında bile gülüm- | Siyen tatlı yürile karşıma çıktı. O ince bir kırmızı kurdele ile bağlanmış küçücük bir çuku- lata kutusuna benziyen ağzını açlı, yarım yamalak, fakat şirin bir Türkçeyle bağırdı: — Vay, cici, vay, vay, vay.. Sonra gene yarım yamalak, fakat şirin bir Fransızca ile devam etti: — Ne iyi tesadüfi Sen hiç alımdan geçmiyordun ama sona râsgeldiğime çok mem- Dünüm, Ve beni birkaç (o adım yürğttü. Hemen maksada girdi: — Bu gece ne yapacaksın? diye sordu. Derliai anladım ki Marossa- nın yılbaşı gecesini beraber geçirmek için bir erkeğe | ihti- yacı vardı. — Heyhatl dedim, güzel dostum, bu gece evde otura- cağım. Biliyorsun ki ben kalabalıkları sevmem. Bundan başka, senenin her gecesini sokakta geçiren bir adamın yıl- da bir defa evde kalmıya hak- kı vardır. Tırnağını koluma geçirdi: — Of... dedi, fenabu, çok fena.. —Fena Mrossacığım, seninle beraber olmayı çok isterdim. Marossa çok doğru söyle- miye başladı: — Ben illâki seninle bera- ber olmak istemiyorum, her- hangi bir erkek olsa razıyım. — Evet, maksat sadece eğ- lenmek! — Değil.. Ben de eğlen mek istemiyorum. Fakat... Sen şansa İnanır mısın ? — Hayır. — Ben inanırım. Yılbaşı sabahı, yanımda bir erkek ol- mazsa bütün sene işlerim fena gider. Erkeksiz kalırım. Vari- datım azalır. Çok tecrübe et- tim. İstersen bizim eve gi deriz, odama kapanırır, sabaha kadar hiç sokağa çıkmayız. — Marossacığım, gene hey- hat, yılbaşı masraflarım deh- şet, bilirsin: şu kız çocuğuna bir bebek, ötekine bir çuku- lata, berikine bir sinema loca- sı, şuna bir buket çiçek, ona... Marossa birdenbire kolum- da çırpmdı: — Of... dedi, masraf etmi- yeceksin, on parasız gelebilir- sin, benim Rusyada bir jene- ral kızı olduğumu vunuttun mu? Sonradan bu mesleğe girdim, fakat damarlarımda... — Hep o 'kan, — Nerede buluşalım? a Sözl bı ez sini Ga geçirdik. Ertesi sabah, ben, akraba- İ larımdan birine öğle yemeğine davetliydim, erkenden çıkmak için hazırlandım. Aynanın önünde tuvaletimi yaparken Marus çantasını açtı, beş liralik bir kâğıt çıkarıp önüme koydu. — Sen çıldırdı mı? diye bağırdım. Kendini bir sersem, benide bir sefil yerine koy- masın manası var mi? Al o parayı, derhal çantana sok, budala güzel kız! Marossa güldü: — Ayol, dedi. o parayı se- nin için değil, kendim için oraya koydum. Madam şimdi gelir ve benden hesap sorar. Senden birşey zlmadığıma inanmaz ve çirkin bir hareket yapar. Sonra biraz daha ciddi, hâve etti; — Hem de, uğurdur, dedi, şans gelirir. 1930 senesi zarfmda Marus- sanın şansı gitti, bilmiyorum, fakat bu başlanğıç hana oka- dar uğurlu geldiki bütün sene içinde kadınlara hiç birşey masraf etmedim desem | yalan olmaz, İhracat Ofisi İşe Başladı İhracatı teşvik ve kolaylaş- İ rmak için teskil o edilen “ticaret ofisi, faaliyete başla- mıştır. Memleketimiz ihracatına ait her husu hakkında mali mat olmat almak, veyabut müşküllerini bhallettirmek, ec- nebi memleketlerdeki işleri için yardım istemek üzere alâkadarlar (ofise o mürscaat edebilirler | İhracat (ofisinin merkezi dördüncü vakıf han, dördüncü kattadır. Görüş Bu edebiyat ve san'at meç- muasının ikinci sayısı kıymetli makaleleri (O mubtevi (o olmak Üzere intişar etti. Memleketin ilim ve edebiyat boşluğunda bir varlık olan“GÖRÜŞ,,ün mün- derecatı arasında Hilmi Ziya, Ahmet Hamdi, Şeyhzade Bur- han, Ahmet Kutsi Beylerin makaleleri bulunmaktadır. Bun- dan başka “musiki ve resme dair yazılarla yeni neşriyata ait tenkitler mevcuttur. Üsküdar HALE sinemasmda Praterde Bir Gece İlâveten: Gari Hz.nin son Anadolu seyahati Büyük Ve İyi Meyva İsterseniz Ağaçlarınızı böceklerin için İş mevsiminde tahribatından O kurtarınız. Bunun ağaçlarının NİVOZİN e yıkayınız. En münasip zaman şimdidir. Bir püskürgeç de yaprakmz